Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: REGIUS - 12  (Okunma sayısı 2555 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 27, 2010, 01:26:59 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay





ON BEŞ NOKTA (3)

 Sekizinci nokta.
 Sekizinci nokta şu ki olunabilir emin,
 Eğer almışsan herhangi bir olumlu telkin,
 Dürüst olmaya yönetiminde üstadının,
 Ki hiç bir zaman dürüstlükten caymamalısın;
 Arabulucu olmalısın gerektiğince,
 Üstadına ve kalfalarına da özgürce;
 Dürüstlükle yap elinde olan her bir şeyi,
 Her ikisine de, budur olan asıl iyi. [100]

[100] Çırak derecesindeki bir masonun gerektiğinde arabuluculuk etmesinin söz konusu oluşu, anlaşılamaz bir nokta... Burada "arabulucu" (mediator) olarak çevrilmiş olan sözcüğün asıl karşılığı, mecazi anlamda olmak üzere "idareci" şeklinde de alınabilir. Şöyle ki, işin yapılması sırasında Üstat ile kalfaların yaklaşımları arasında çelişkiler, hatta zıtlıklar söz konusu olabilir. Böyle bir durumda, çırak masonun, hiç birini kırmaksızın durumu "idare etmesi" gerekir. Yani bir çırak masondan epeyce "olgun" bir tutum takınması bekleniyor.

 Dokuzuncu nokta.
 Dokuzuncu noktada diyeceğiz birisi,
 Olacaktır salonda herkesin hizmetçisi [101]
 Eğer bir odada siz hep birlikte iseniz,
 Neşeyle birbirinize hizmet edersiniz;
 Şunu bilmelisiniz ki saygılı kardeşler,
 Hizmetçilik yaparlar sırayla birer birer, [102]
 Kuşkusuz bir hafta biri bir hafta diğeri, [103]
 Böylece devrederek görev alır her biri,
 Hoşnutlukla hizmet etmeye bir diğerine,
 Kardeşlerin yaptığı gibi birbirlerine;
 Olmamalı maliyetlerde hiç bir fazlalık,
 Hiç kimsenin ödemesinde bir ayrıcalık,
 Fakat herkes eşitçe sayılmalıdır özgür
 Kendi harcamasında, bu işler böyle yürür; [104]
 Dikkat et ki her zaman bedeli tam ödensin,
 Yenilmesi için tüm aldığın malzemenin,
 Hiç bir zaman ricada bulundurma kendine,
 Ne de tüm derecelerdeki kardeşlerine,
 Bir erkek ya da kadın, her kim olursa olsun,
 Parasını tam öde, bize uymuş olursun; [105]

[101] Çeviriye "hizmetçi" olarak almış olduğumuz kişi (steward), günümüzde Kardeş Sofraları'nı düzenleyen Şölen Görevlisinin karşılığıdır.

Bu “şölen görevlisi” sözü Özgür Masonlar Büyük Locası’na özgü. Sanırım Kadın Mason Büyük Locası da aynı terimi kullanıyor (bundan pek emin değilim) ancak Hür ve Kabul Edilmiş Büyük Locası’nda böyle bir terim yok; bildiğimce “sofra görevlisi” ya da “ziyafet memuru” kullanılıyor.

[102] O sıralarda bir locada belirli bir Şölen Görevlisi yoktu. Bu işi çıraklar sırayla üstlenir ve yürütürlerdi.

Bildiğimce, bu yöntem günümüzde de birçok yerde geçerli.

[103] Bu anlatımdan, locanın her hafta düzenli olarak ''salon'' olarak anılan yerde bir toplantı yapıp bir kardeş sofrası düzenlediği çıkarılabilir.

[104] Kardeş Sofrası'nın düzenlenmesindeki standart yiyecek ve içeceklerin harcamaları eşitçe paylaşılırdı; ama isteyenler, kendileri için özel bir yiyecek ya da içecek sipariş edebilirlerdi. Günümüzde özgürlüğün bu şekilde kullanılmasının, kardeşler arasındaki ''eşitlik" ilkesine aykırı düşüp düşmediği tartışılabilir. Fakat o günlerde, daha varlıklı olanlar ile parası az olanlar arasında "eşitlik" düşünülemezdi.

[105] O tarihlerde "veresiye'' ya da ''taksitle ödeme'' diye bir şey yoktu. Borçlu kalmak ise ayıp sayılırdı. Bu yalnızca Yapıcılık Zanaatı'nda değil, diğer tüm alış veriş ilişkilerinde böyleydi. Hele biri borç takıp bunu söz verdiği zaman ödemeyecek olursa, çok ağır bir şekilde cezalandırılabilirdi.

Bütün bunlara bakıldığında, Anadolu’daki Ahi topluluklarında olduğu gibi Operatif Masonlukta da bu sofralara ne denli önem verildiği ortaya çıkıyor. Dolayısıyla günümüzün Masonluğunda da kardeş sofralarının çok önemsenmekte oluşu hiç de yadırganmamalı.

 Böylelikle kalfandan iyi sicil alırsın,
 Çünkü gerektiğince ödemeyi yapmışsın,
 Olmaya ki kalfanı utanca düşürürsün,
 Ve kendin de bundan çok ayıplanma görürsün.
 Öte yandan alınan malzemeyle ilgili
 Hesaplar iyi bir biçimde düzenlenmeli;
 Kalfaların malzemelerinden harcananlar,
 Nerede ve nasıl ve toplamları ne kadar,
 Gösterebilmelisin bu türden hesapları,
 İstediğinde senden kalfaların bunları. [106]

[106] Bu anlatım, bir masonun okuma-yazma bildiğini kanıtlar.

Bu bağlamda, buradaki anlatımın bir “kanıt” sayılacağı konusuna katılamam doğrusu. Okuma yazma bilme ile rakamları bilip hesap yapabilme aynı şey değil. Kuşkusuz çırak masonların rakamları ve basit hesapları bilmesi gerekirdi. Yoksa işlerini yapamazlardı. Okuma-yazma ayrı bir şey. Zaten o çağlarda halktan insanların okuyabileceği ne vardı ki!

  Onuncu nokta.
 Onuncu nokta sunmaktadır iyi bir yaşam,
 Bu türlü yaşanırsa olmaz sıkıntı ve gam;
 Çünkü eğer bir mason kusurlarla yaşarsa,
 Ve biliyorum ki işini yanlış yaparsa,
 Ve dayanmak suretiyle bir sahte özre,
 Suç atabilir diğer kardeşlere yok yere,
 Böyle bir söylenti yoluyla atılan suçla;
 Karşılaşmış olabilir zanaat utançla.
 Eğer yaparsa zanaata böyle alçaklık,
 Onu hiç korumayın ve güvenmeyin artık,
 Ne de tutun bu kötü yaşamı içinde onu,
 Olmaya ki dert ve sıkıntıya döner sonu;  [107]

[107] Bu öneriye göre, başkalarını çekiştiren ve olur olmaz suçlamalarla onu küçük düşürmeye çalışan bir kimsenin de locanın genel yararları bakımından, locadan çıkarılması gerekirdi.

 Zorunlu duruma düşmesine yer vermeden,
 Ancak herhangi bir suretle geciktirmeden,
 Hazır olmak üzere her nerede iseniz,
 Her nasıl olacaksa, açıkça ya da sessiz;
 Çağırmalısın onu en yakın toplantıya,
 Bütün kardeşlerinin karşısına çıkmaya, [108]
 Ve çıkmayacak olursa önüne onların,
 Bu belirtisidir zanaatı yadsımanın; [109]
 Bunun üzerine o cezalandırılmalı,
 Eski günlerin yasaları uygulanmalı. [110]

[108] Toplantı (assembly) teriminin aynı zamanda bir locanın kendi üyeleriyle yaptığı toplantıyı nitelemek üzere kullanıldığı da anlaşılıyor. Loca, Orta Çağ öncesindeki Kolejler Döneminde olduğu gibi, üyelerinin kendi iç işleriyle ilgili kusurlu davranışlarında, onları yargılayabilirdi.

[109] "Zanaatı yadsımak" denilince bu "vermiş olduğu sözden dönmek" demektir. Orta Çağ'da her türlü meslek ve zanaatı uygulayanlar, mesleklerinin ya da zanaatlarının yasalarına ve törelerine uyacakları üzerine yemin ederlerdi. İngiltere'de ayrıca, on iki yaşından büyük herkesin, Krala bağlı olacağı üzerine yemin etmesi ve her yıl yeminini yenilemesi gerekirdi.

[110] “Eski günlerin yasaları" denilince, neden söz edildiği belli değil. Bunlar, İngiltere’de 13. yüzyıl ortalarında konulmuş yasalar olabilir.

Zaten günümüzün Masonluğunda da büyük sorun yaratan bir konu bu… Mason kuruluşları şu “eski yükümlülükler” ya da “eski yasalar” hatta “Landmarklar” denilen şeylerin aslında pek iyi bilinmediğini, bunların yeterince belgelenememiş olduğunu, günümüzde ise geçerliğini çoktan yitirmiş birer tarihsel anıdan başka bir şey olmadıklarını benimseyip bunu açıkça ortaya koysalar, herkes çok rahat edecek bence. Hatta böylelikle belki günümüzdeki Masonluğun dünya çapında bölünmüş durumda oluşunun bir bölümü giderilebilir. 
[/font]


 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
14 Yanıt
7595 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 27, 2012, 02:50:04 ös
Gönderen: BULGARIA
5 Yanıt
5986 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 14, 2012, 10:09:14 ös
Gönderen: NOSAM33
5 Yanıt
4956 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 30, 2012, 08:06:54 öö
Gönderen: ADAM
9 Yanıt
16036 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 27, 2014, 08:08:46 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3109 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 11, 2012, 11:14:31 öö
Gönderen: ADAM
14 Yanıt
7883 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 17, 2012, 02:50:10 öö
Gönderen: neumann
0 Yanıt
2381 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 17, 2012, 06:59:11 ös
Gönderen: ADAM
5 Yanıt
4003 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 23, 2012, 10:23:40 ös
Gönderen: neumann
3 Yanıt
2969 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 24, 2012, 05:42:53 ös
Gönderen: ADAM
7 Yanıt
5078 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 27, 2012, 05:26:07 ös
Gönderen: karahan