Ben bu konu üzerinde daha önce bir şey yazmıştım; bu konu benim alanım dışına çıktığı halde yazmıştım.
Bu konu benim alanım dışına çıkars ama şunu bilelim ki genel değerlendirmesi bakımından Masonluğun alanına girer.
"Nasıl olur da Masonluğun alanına girer? Masonlukta dinden konuşmak yasak değil mi?" demeyin. Masonluktaki o yasak ya da kısıtlamanın ne anlama geldiğini de anlamak gerek. Masonlukğun asal konusu insandır. Asal konusu böyle olunca insanın zihnini bir yana bırakıp bedeniyle mi ilgilenecek?
Sayın ceycekt bizi hayli zamandr yazılarından yoksun bırakmıştı. Dönüşü, bu forumu sürekli izleyen herkesi sevindirmiştir.
Onun bu başlıkta ilk dediğine katılırım da sonrasında farklı düşünebilirim.
Elbette konu İslâm dininde Kuran olunca onun hem ezoterik hem egzoterik daha doğrusu batınî ve zahirî iki ayrı yanı olduğunu söyleyenler, öyle değerlendirenler olmuştur.
Kimileri de bu dini tümüyle Kuran ile özdeşleştirme çabasındadır.
Ancak İslâm dininin tek bir bütün olmadığını, mezheplerinin bulunduğunu, Sünniliğin bunlardan enz doğrusu ve ötesi tek sayılamayacağını, Dahası bu dinin de yanı sıra tarikatlardının bulunduğunu göz ardı etmeyelim. Belki Kuran hepsinin birleştiği, ortak noktadır.
Bir dinin ya da mezhebin kendisi başka, kitabı başkadır.
Kitabı belli kişiler yazmıştır. Dini ise sonradan birtakım kişiler kendilerine özgü yorumlarını dogmalaştırarak oluşturmuştur. Bu bağlamda Hıristiyanlık en güzel ve apaçık örnektir ama İslâm dini başlangıçta Hıristiyanlıkta görülmüş olandan kendisini yalıtma yolunu tutmuşsa da, sonrasında o da bir başka bakımdan aynı uygulamanın içine düşmüştür. Bu günümüzde biyle sürmekte değil mi? Üstelik minyatür boyutlara bile inmekte değil mi? Bir kentte iki camiye ardı arkasına gidin; imamlara çok kritik aynı soruyu sorun; ikisi de size farklı bir fetva verir ve ikisi de idinin gereğinin öyle olduğunu söyler. Ötede Kuran var ama onların dediklerini Kuran'da bulanazsınız.
Bu nedenle Kuran'da farklı şeyler vardır, dinde farklı. Din = Kuran değildir. Kuran sadece o dinin kitabıdır ve indirildiği söylenen dönemden çok sonra birtakım kimselerce, başkalarından aktarılarak (naklen) kaleme alınmıştır.
Tevrat da öyle olduğundan sonradan Talmut'un yazılması gereği doğmuştur.
İnciller ise öylesine bambaşka bir olaydır k, dinsel bakımdan doğru dürüst bir şey getirmediğinden, bu dinin babaları(pederler) onlarla hiç bağlantısız bir dünya dogmanın icat edilmesi zorunluluğunu duymuştur.
Teist bir nitelik taşımayan, hele göksel olmayan dinler bu bakımdan çok daha tutarlı. Ancak konumuz o değil.
Müslüman olduğunu söyleyenlerden isteyen Kura'a inanır okuyup da anlayabiliyorsa, isteyen kendini İslâm din adamı ya da âlimi gibi gösterene...
Bence hepsinden önce kendini tanıyıp, kendine inansa çok daha iyi eder.