Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Kur'an-ı Kerim'deki Bilimsel Gerçekler  (Okunma sayısı 37296 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 10, 2009, 04:08:31 ös
  • Ziyaretçi


Bir tartışma hararetiyle değil anlamaya çalışarak okumanız dileğiyle...

1-Astronomi biliminin henüz gelişmediği bir zaman 14 asır önce evrenin genişlemesinden bahsediyor Kur'an,halbuki bırakın 14 asır önceyi 20 yy'a kadar bilim dünyasındaki tek hakim görüş evrenin durağan bir yapıya sahip olduğuydu;

                          "Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz." (Zariyat Suresi, 47)

2-Evrenin yaratılışının Big Bang'le başladığını bildiren bilim adamları, evrenin kütlesi yeterli miktara ulaştığında çekim kuvvetleri nedeni ile bu genişlemenin duracağını ve bunun evrenin kendi içine çökmeye, büzülmeye başlamasına sebep olacağını bildirmektedirler.Büzülen evrenin de, sonunda "Big Crunch" denilen çok yüksek bir ısı ve sıkışma ile sonuçlanacağını ifade etmektedirler. Bu ise, bildiğimiz tüm yaşam şekillerinin yok olması anlamına gelir ve bu bilimsel varsayım Kur'an'da şu şekilde kendini göstermektedir;

                           "Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz yapıcılarız." (Enbiya Suresi, 104)

                           "Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O'nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp-bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir." (Zümer Suresi, 67)

3-Bugün bilim adamları yıldızların dumandan yani sıcak bir gaz bulutundan oluştuğunu biliyorlar,bu evrenin yaratılışı için de sözkonusudr ve Kur'an'da şu şekilde geçer;

                          "Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir etti. Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: "İsteyerek veya istemeyerek gelin." İkisi de: "İsteyerek (İtaat ederek) geldik" dediler." (Fussilet Suresi, 10-11)

burada "duman" kelimesi arapçadaki "duhanun" kelimesidir ve sıcak bir dumanı tarif eder.

4-Göklerle Yer'in birbirinden ayrılması Kur'an'da şu şekilde geçer;

                            "O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?" (Enbiya Suresi, 30)

5-Gezegenlerin yörüngeleri ve dönüşleri hakkında şöyle bir ayete rastlıyoruz;

                             "Dönüşlü olan göğe andolsun." (Tarık Suresi, 11)

                            "özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış" (Zariyat Suresi, 7)

6-Kur'andaki bazı ayetlerde Allah'ın , Ay'ı yıl hesabının yapılmasında bir araç olarak verdiğini ve hatta bu hesabın dönüşü sırasında alacağı konumlara göre yapılması gerektiğinden bahsediyor.

                                "Güneş'i bir aydınlık, Ay'ı bir nur kılan ve yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona duraklar tespit eden O'dur. Allah, bunları ancak hak ile yaratmıştır. O, bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklamaktadır. "(Yunus Suresi, 5)

                                 "Ay'a gelince, Biz onun için de birtakım uğrak yerleri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma dalı gibi döndü (döner)." (Yasin Suresi, 39)
                               
                       Ayrıca bir başka mucize de şudur;Eskiden 1 ay, insanlar tarafından iki dolunay arasındaki zaman veya Ay'ın Dünya etrafında döndüğü zaman olarak hesaplanırdı. Buna göre 1 ay, 29 gün 12 saat ve 44 dakikaya eşitti. Buna "Kameri ay" denir. 12 Kameri ay ise Rumi takvime göre 1 yıl eder. Ancak Dünya'nın Güneş etrafındaki dönüşünü tamamlamasını 1 yıl olarak kabul ettiğimiz Miladi takvim ile Rumi takvim arasında her yıl 11 günlük bir fark oluşur. Nitekim Kehf Suresi'nin 25. ayetinde de bu farka şöyle dikkat çekilmiştir:

                                   "Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz (yıl) daha kattılar." (Kehf Suresi, 25)

Ayette geçen zamanı şöyle açıklamak mümkündür: 300 yıl x 11 gün (her yıl için oluşan fark) = 3.300 gündür. 1 Güneş yılının 365 gün 5 saat 48 dakika ve 45.5 saniyeden oluştuğu dikkate alınırsa, 3.300 gün/365.24 gün = 9 yıl'dır. Diğer bir deyişle Miladi takvime göre 300 yıl, Rumi takvime göre 300+9 yıldır. Görüldüğü gibi ayette ince hesaplara dayanan bu 9 yıllık farka dikkat çekilmiştir.

7-Dünyanın yuvarlaklığını ise şu ayetten çıkarabiliyoruz;

                                   "Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor..." (Zümer Suresi, 5)

Kuran'ın evreni tanıtan ayetlerinde kullanılan ifadeler oldukça dikkat çekicidir. Üstteki ayette "sarıp örtmek" olarak tercüme edilen Arapça kelime "tekvir"dir. Bu kelimenin Türkçe karşılığı, "yuvarlak bir şeyin üzerine bir cisim sarmak"tır. (Örneğin Arapça sözlüklerde "başa sarık sarma" gibi yuvarlak cisimleri içeren fiiller için bu kelime kullanılır.)

8-Gökyüzünün korunmuş tavan özelliği

                                   "Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar." (Enbiya Suresi, 32)

Ayette belirtilen gökyüzünün bu özelliği, 20. yüzyıldaki bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.Dünya'yı çepeçevre kuşatan atmosfer, canlılığın devamı için son derece hayati işlevleri yerine getirir. Dünya'ya doğru yaklaşan irili ufaklı pek çok gök taşını eriterek yok eder ve bunların yeryüzüne düşerek canlılara büyük zararlar vermesini engeller.

9-Karadelik ifadesi 1969 yılında ifade edilmiştir ilk kez ve şimdi karadelik hakkında yapılan tanımlar Kur'an'dakilerle birebir uyuyor;

                                    "Yıldızlar 'örtülüp (ışıkları) silindiği' zaman," (Mürselat Suresi, 8)

                                "Göğe ve Tarık'a andolsun, Tarık'ın ne olduğunu sana bildiren nedir? (Karanlığı) Delen yıldızdır."(Tarık Suresi, 1-3)

10-Demirdeki Sır

                       Demir, Kuran'da dikkat çekilen elementlerden biridir. Kuran'ın "Hadid", yani "Demir" adlı suresinde şöyle buyrulur:


"... Ve kendisinde çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik... "(Hadid Suresi, 25)


Ayette, demir için özel olarak kullanılan "enzelna" yani "indirme" kelimesi, mecazi olarak insanların hizmetine verilme anlamında düşünülebilir. Fakat kelimenin, yağmur ve güneş ışınları için kullanılan "gökten fiziksel olarak indirme" şeklindeki gerçek anlamı dikkate alındığında, ayetin çok önemli bir bilimsel mucize içerdiği görülmektedir. Çünkü modern astronomik bulgular, Dünya'daki demir madeninin dış uzaydaki dev yıldızlardan geldiğini ortaya koymuştur.


11- Zamanın Göreceliği (Bence bundan daha büyük bir kanıt olamaz)

                              Zamanın göreceliği konusu bugün ispatlanmış bilimsel bir gerçektir. Ancak bu gerçek, yüzyılın başlarında Einstein'ın görecelik kuramı ile ortaya çıkmıştır. O döneme dek insanlar zamanın göreceli bir kavram olduğunu, ortama göre değişkenlik gösterebileceğini bilmiyorlardı. Ama ünlü bilim adamı Albert Einstein, görecelik kuramı ile bu gerçeği açık olarak ispatladı. Zamanın, kütleye ve hıza bağımlı bir kavram olduğunu ortaya koydu. İnsanlık tarihi boyunca hiç kimse bu konuyu açıkça dile getirmemişti.

Tek bir istisnayla; Kuran'da, zamanın izafi olduğunu gösteren bilgiler veriliyordu. Bu konuyla ilgili bazı ayetleri şöyle sıralayabiliriz:


... Gerçekten, senin Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. (Hac Suresi, 47)


Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir. (Secde Suresi, 5)


Melekler ve Ruh (Cebrail), O'na, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4)


12-Atmosferin ve Yeryüzünün Katmanları

          Kuran ayetlerinde evren hakkında verilen bilgilerden biri, gökyüzünün yedi kat olarak düzenlendiğidir:


                         "Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur. Sonra göğe istiva edip de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur. Ve O, herşeyi bilendir." (Bakara Suresi, 29)


                         "Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi... Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti... "(Fussilet Suresi, 11-12)

                         "Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?" (Nuh Suresi, 15)


                         "O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır... "(Mülk Suresi, 3)


Kuran'da pek çok ayette kullanılan gök kelimesi tüm evreni ifade etmek için kullanıldığı gibi, Dünya göğünü ifade etmek için de kullanılır. Kelimenin bu anlamı düşünüldüğünde, Dünya göğünün, bir başka deyişle atmosferin, 7 katmandan oluştuğu sonucu ortaya çıkmaktadır.

ve bu ayette de yeryüzünün katmanlarından bahseder atmosferin katmanlarıyla ilşkilendirerek;

                       "Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için." (Talak Suresi, 12)


13- Denizlerin Birbirine Karışmaması

                 "birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. İkisi arasında bir engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler."
 (Rahman Suresi, 19-20)

14-Yağmurun Oluşumu

                  "Allah, rüzgarları gönderir, böylece bir bulut kaldırır da onu nasıl dilerse gökte yayıp-dağıtır ve onu parça parça kılar; nihayet onun arasından yağmurun akıp çıktığını görürsün. Sonunda Kendi kullarından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler." (Rum Suresi, 48)

15-İnsanın Oluşumu

                  "Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz? Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz? "(Vakıa Suresi, 57-59)

                 "İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su(meni) değil miydi? (Kıyamet Suresi, 36-37)

                 "Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık." (İnsan Suresi, 2)

                 "Ki O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun soyunu bir özden, basbayağı bir sudan yapmıştır." (Secde Suresi, 7-8)

                 "Doğrusu, çiftleri; erkek ve dişiyi, yaratan O'dur. Bir damla sudan (döl yatağına) meni döküldüğü zaman." (Necm Suresi, 45-46)

                 "Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi? Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yarattı ve bir 'düzen içinde biçim verdi.' Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı. "(Kıyamet Suresi, 37-39)

                  "Yaratan Rabbin adıyla oku. O, insanı bir "alak"tan(embriyo) yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. (Alak Suresi, 1-3)
 
   ve kemiklerin ete sarılması;

                               "Sonra o su damlasını bir alak (hücre topluluğu) olarak yarattık; ardından o alak'ı bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir. "(Müminun Suresi, 14)

                               Kuran'da insanın anne karnında üç aşamalı bir yaratılışla yaratıldığı bildirilmektedir:

                                         "... Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, mülk O'nundur. O'ndan başka İlah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz? "(Zümer Suresi, 6)


  Daha çok var henüz bu kadarını yazabildim 25-30 konu daha var fizik,biyoloji,astronomi,geçmiş ve gelecekle ilgili saptamalar vs. bunları da daha sonra isterseniz yazabilirim..14 asır önce bunların yazılmış olmasına mantıklı bir açıklama getirmeye çalışmak ne derece akıl karı bir davranış olur ama yine de söylenebilecek tüm ihtimalleri duymak ve tartışmak gerekir...

Saygılar...








Nisan 10, 2009, 04:21:09 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Sn Martı,

Bu faydalı paylasımdan dolayı tesekkurlerımı ıletıyorum.


Nisan 10, 2009, 04:41:05 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Rica ederim,devamını getirmeye çalışacağım vaktim oldukça...


Nisan 10, 2009, 05:08:01 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Sayın Martı,


Gözleriniz kör ve yetmezmiş gibi kapkaranlıktasınız ; Nurdan bahsediyorsunuz. Astronomi miladdan

önceki çağlarda dahi  çok ileriydi. Uyuşuk Araplar bilmiyorduysa bu bilimin suçu değildir. Kutsal

kitaplardaki ortak özellik , ortadan konuşmasıdır, nereye çeksen oraya uzar ...Madem bu kitap bu kadar

ışıkla dolu , İslam ülkelerinin hepsi, istisnasız hepsi neden geri, neden devamlı müslüman müslümanı

öldürüyor, neden 14 asırdır bu kadar müslüman bu kadar hatim indirmiş de bilimsel gerçekleri

görememiş ...Yooo...İşte efendim batı ilimde ileri de Kuranın zaten bildiklerini batı ispatlıyor , diyerek

lütfen kendinizi kandırmayınız.


İslam, Arap milliyetçiliğinin dünyaya dayatmasıdır... Ne yazık ki ,bunları gören akıllı insan azdır, ay

ben inanayım ne olur ne olmaz diyen de az değildir. 3 haftalıkken düşük yapan bir kadının düşürdüğü

gebelik mahsulünün ne halt olduğu milattan önceki çağlarda da biliniyordu.Öyle ana karnında da 3

aşamalı yaratılış yok...Saçmasapan mahalle kadınlarının konuştuğu dil, Embriyolojide geçerli değildir.

Meni den bahsetmiş durmuşsunuz...Yazık size...Ejekülatsız seks olmazsa çocuğun olmayacağı , gene

milattan önceki çağlarda da biliniyordu bu da bilimsel filan değildir.Lütfen o karanlık  ellerinizi, en

azından TIP' ın üzerinden çekiniz.



Saygılarımla




Nisan 10, 2009, 05:40:23 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Birincisi astronomi söylediğim gibi çok eskiye dayanmasına karşın bırakın o zamanı bu zamanı ortaçağ'ın ortalarına kadar şekliyle ilgili bir bilgi dahi yoktu ki evrenin genişlemesinden söz edilsin..
Ayrıca anne karnındaki 3 aşamalı yaratılış bugün modern biyolojinin kabul ettiği bir konu,lütfen kendi yorumlarınızı burda doğruymuş gibi sunmayın..insan yaratılışının devamında gelen anne karnının içindeki durumlar aşamalar  anlatılmış gördüğünüz gibi burda benim yorumum yok ayrıca koskocaman bir sayfadan çıkarabildiğiniz bu muydu ama bu da tutmadı maalesef...Bunun dışında başka yazık bir durum var ki aslında buraya ayetleri yazmamı siz rica ettiniz ve  buna karşı yaptığınız yorumun sığlığı cevap verilecek tarzdan dahi değil.Benim önüme Arapları getirip durmayın  ne kendilerini ne uygulamalarını sevmemişimdir.İslam ,evrensel bir dindir,anlayabilene...Karanlık ellere gelince,farzedelim ki bunlar birer saçmalık , bu halde dahi bir karanlık yok,kusura bakmayın;çünkü bahsettiğimiz konu başlı başına aydınlığı arayan bir yol...ama siz gözlerinizi kapattıktan sonra ben buraya destanlar döksem sonuç nafiledir.Önce düşünce ve kavrayış biçiminizi şekillendirmenizi öneririm...


Nisan 10, 2009, 05:47:51 ös
Yanıtla #5
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 181
  • Cinsiyet: Bay

şu yaratılış atlası denilen şey aklıma geldi ')  varsayalım doğru;  ama bu halen daha senin tanrının yaradılış gayesini açıklamıyor? elbette bu neden sorusuna bir cevap olarak:

"o aşkı ve kendi güzelliğini bulmak için yarattı" tarzında beyin zonklatıcı cevaplar verilebilir. Ama bu cevaplar konu üstünde uyguladığımız birer düşünceden ibarettir.....


şu tarz cevaplarda verilebiliyor:

"o insanların iyi olmasını istediği için emirler koşar"

vs..vs..

ama bunlar gerçek anlamda cevaplar değiller... Bir cümleye bakarak istediğimiz mantığı çıkartabiliriz,düşür ve empoze ederiz. bu sonuçta inanışımıza tapmaktır.

En basitinden evrim teorisinde de fosilleri öne sürerek evrimin imkansız ve evrimin olmadığını söylemiştin.bende buna karşın:

-ama o fosillerin başlangıcı neydi? veya bulunan homo habilis lerin açıklaması neydi?

diye karşı cümleler söyleyebilirim,sende buna 'cevap' veremezsin...

Gerçi cümle olarak 4-5 birşey yazabilirsin.

peki sen kesin olmayan birşeye nasıl taparsın? ben kesin olmayana olasılık yüklüyorum, belki seninkilere de yükleyeceğim ileride?

bilimin kaynağını sen kurana mı dayandırcaksın? veya simyayı o kitabın tekeline mi sokcaksın? bu dinler bu kadar 4-4 lük oldukları için mi parçalandılar? bir düşüncenin parçalanması herşeyden önce egemen olan şeyi tanrı kılmaz ki... kılamaz. Ama insanlık zamanında bunu oluşturdu.

Tanrıyı saf yaratıcı olarak düşünmek ona karşı yapılmış bir hakarettir aslında. Ve onun kuralları diye bir şey uydurmak ve uygulamak da öyle. Bıktı biliyomusunuz insanlık, dinden değil; birbirimize karşı yaşamak ve yaşatmak için sürekli vazgeçtiğimiz şeylerin aynı orandaki çokluğunun bizi düşündürmesinden.



Nisan 10, 2009, 06:03:25 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Öncelikle teşekkür ederim bu tarzda bir cevap bekliyordum.Yaratılış gayesi dediğin zaman buna ben de cevap bulabilmiş değilim,insanlık bulabilmiş değil,inandığım büyük zatlar haricinde(mevlana,yunus,hacı bektaş)..Kuran'da yaratılış gayesini açıklayan bir ayet varsa da bu benim aradığım cevap değildi,yeterli gelmedi;ama bunun yanında bu konudaki düşüncemde insanın kapasitesinin böyle bir şeyi anlamaya elverişli olmalıdığıdır...

Homo habilis dediğiniz fosil 1960'lı yıllarda ortaya atılmıştı fosil araştırmaları yapan bir aile tarafından ve 80 yılında bu iddia çürütülerek bunun bir soyu tükenmiş maymun fosili olduğu ortaya çıktı.

Bilimi Kur'ana dayandırmak gibi bir işe kalkışmadım zaten,bu paylaşımda kanıtlamak istediğim şey aslında dinle bilimin birbiriyle çatışması gibi bir durumun olmadığını söylemek istedim ve söyledim.

Bu dinlerin parçalanması 4/4lük  olmadığı anlamına mı gelir haklı bir mücadele her zaman hakkını almış mıdır ki?.. Bu dinde hiç çıkmazlarla eksikliklerle karşılaşmadım mı tabii ki karşılaştım ama bunun benim eksikliğimden,anlayışımdan kaynaklandığını düşündüm,çünkü baştan itibaren düşündüğüm şey insanoğlunun kapasitesinin bazı şeyleri anlamak için yeterli olmadığı...


Nisan 10, 2009, 06:11:30 ös
Yanıtla #7
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 181
  • Cinsiyet: Bay

Bir dakika ya... Homo habilisi biz derste görüyoruz. ve bundan sınav oluyoruz. 1960 yılında çürütüldüyse o zaman neden görüyoruz ') habilis hominidini bir kenara bırakalım, peki homo sapiens?

biliyormusun sen ve ben bence ebedi olarak bunların cevabını bulamayacağız,yaklaşmalar,ipuçları,teoriler,çelişkiler,düşünceler bunlar insanlık tarihi ve çok karışık. cevap bulamıyoruz. biz sadece kendi ölçümüzde cevaplar ve mantıklar bulabiliyoruz. Ve bunu sonraki nesle aktarıyoruz. sonraki nesil tamamlamıyor tabi ki aktarmalar devam ediyor. yarımlılığın sürekliliği tamlığı hiç getirmeyecek.Hiç gelmeyeceğini bilmek ise intibütör görevi görerek yarımlılığa destek veriyor. neyse,

bu arada peki kuranda eşcinsellerin yaradılıştan öyle olduğu mu ytazıyor? yani biraz konudan bağımsız bir soru,bilginiz var mı bu konuda martı?


Nisan 10, 2009, 06:20:30 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Homo sapiens dediğiniz fosil zaten beni haklı çıkaran bir fosildir,800 bin yıl önce yaşamış olmasına rağmen günümüz insanı görünümündedir.Eşcinsellerle ilgili ise tabii ki yaratılıştan değil sonradan böyle olunduğu çıkıyor Kur'an'da,mantık olarak da böyle bir sonuç beklenmesi lazım zaten...


Nisan 10, 2009, 07:33:04 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi



       
Sayın Martı,


Gözleriniz kör ve yetmezmiş gibi kapkaranlıktasınız ; Nurdan bahsediyorsunuz. Astronomi miladdan

önceki çağlarda dahi  çok ileriydi. Uyuşuk Araplar bilmiyorduysa bu bilimin suçu değildir. Kutsal

kitaplardaki ortak özellik , ortadan konuşmasıdır, nereye çeksen oraya uzar ...Madem bu kitap bu kadar

ışıkla dolu , İslam ülkelerinin hepsi, istisnasız hepsi neden geri, neden devamlı müslüman müslümanı

öldürüyor, neden 14 asırdır bu kadar müslüman bu kadar hatim indirmiş de bilimsel gerçekleri

görememiş ...Yooo...İşte efendim batı ilimde ileri de Kuranın zaten bildiklerini batı ispatlıyor , diyerek

lütfen kendinizi kandırmayınız.


İslam, Arap milliyetçiliğinin dünyaya dayatmasıdır... Ne yazık ki ,bunları gören akıllı insan azdır, ay

ben inanayım ne olur ne olmaz diyen de az değildir. 3 haftalıkken düşük yapan bir kadının düşürdüğü

gebelik mahsulünün ne halt olduğu milattan önceki çağlarda da biliniyordu.Öyle ana karnında da 3

aşamalı yaratılış yok...Saçmasapan mahalle kadınlarının konuştuğu dil, Embriyolojide geçerli değildir.

Meni den bahsetmiş durmuşsunuz...Yazık size...Ejekülatsız seks olmazsa çocuğun olmayacağı , gene

milattan önceki çağlarda da biliniyordu bu da bilimsel filan değildir.Lütfen o karanlık  ellerinizi, en

azından TIP' ın üzerinden çekiniz.



Saygılarımla





         Araplar hakkındaki yorumlarınız gerçekten çok üzücü.İnsanlık tarihinde bir çok hata olmuştur.Bu hatalar her toplumda gerçekleşmiştir.Ancak daha henüz son bulmamıştır ki bu da ayrı bir üzüntü verici olaydır.

        Konuyu başlatan üye aslında Kuran-ı Kerim'de yazılanları şuanki yaşananlar ile karşılaştırmış ve benzer olayları aktarmıştır.

        İslam araplarla bağdaştırılamaz ki bu bütün evrendeki canlılara inmiştir.

        Hataları tekrarlamak kolaydır.Hataları bile bile tekrarlamak her ne kadar daha kolay olsada sonu hüsrandır
   
       


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2297 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 26, 2007, 07:50:33 ös
Gönderen: nietzsche
2 Yanıt
3974 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 24, 2010, 01:59:50 ös
Gönderen: shaGrot
18 Yanıt
27057 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 16, 2010, 11:59:21 ös
Gönderen: Mozart
KURAN'da bilimsel gerçekler!

Başlatan AuthenticVisions « 1 2 » Islam

19 Yanıt
23891 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 14, 2011, 10:28:29 ös
Gönderen: Kaufmann
1 Yanıt
12406 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 27, 2013, 11:28:15 öö
Gönderen: Melina
4 Yanıt
3042 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 14, 2012, 09:09:16 öö
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
4066 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 29, 2013, 11:42:39 öö
Gönderen: ADAM
8 Yanıt
4587 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 03, 2013, 09:38:38 ös
Gönderen: Alşah
0 Yanıt
3964 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 02, 2013, 01:34:43 öö
Gönderen: sad
3 Yanıt
3179 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 04, 2015, 01:39:34 ös
Gönderen: Risus