Masonlar.org - Harici Forumu

Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: Mustafa Kemal - Mart 02, 2011, 11:27:12 öö

Başlık: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: Mustafa Kemal - Mart 02, 2011, 11:27:12 öö
Benim özellikle sıkıntısını çektiğim bir husus, bir konu tartışılırken aslında neyin tartışıldığından bihaber olmamız. Tarih itibariyle günlerdir televizyonlarda 28 Şubat kararları hakkında yapılan tartışmaları izlerken bunu daha iyi hissettim. Herkes demokrasiye vurulan darbeden, demokrasinin kesintiye uğradığından bahsederken, ben 28 Şubatta yayınlanan MGK kararlarının neler olduğunu bilen birisi olarak hayretler içerisinde ekranlara bakıp kalıyorum.

Belki ben yanlış algılıyorumdur diyerek, maddeleri burada paylaşmak istedim. Acaba bu 18 maddeden hangisi demokrasiyi kesintiye uğratıyormuş...

28 Şubat Kararları

Millî Güvenlik Kurulu'nun 28 Şubat 1997 tarih ve 406 Sayılı Kararına Ek-A (rejim aleyhtarı irticai faaliyetlere karşı alınması gereken tedbirler)
1-Anayasamızda cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan ve yine anayasanın 4'üncü maddesi ile teminat altına alınan laiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı, bunun korunması icin mevcut yasalar hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanmalı, mevcut yasalar uygulamada yetersiz görülüyorsa yeni düzenlemeler yapılmalıdır.
2-Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar, devletin yetkili organlarınca denetim altına alınarak Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereği Millî Eğitim Bakanlığı'na devri sağlanmalıdır.
3-Genç nesillerin körpe dimağlarının öncelikle cumhuriyet, Atatürk, vatan ve millet sevgisi, Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma ülkü ve amacı doğrultusunda bilinçlendirilmesi ve çeşitli mihraklarin etkisinden korunması bakımından:
a-8 yıllık kesintisiz eğitim, tüm yurtta uygulamaya konulmalı.
b-Temel eğitimi almış çocukların, ailelerinin isteğine bağlı olarak, devam edebileceği Kuran kurslarının Millî Eğitim Bakanlığı sorumluluğu ve kontrolünde faaliyet göstermeleri için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
4-Cumhuriyet rejimine ve Atatürk ilke ve inkılaplarına sadık, aydın din adamları yetiştirmekle yükümlü, milli eğitim kuruluşlarımız, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun özüne uygun ihtiyaç düzeyinde tutulmalıdır.
5-Yurdun çeşitli yerlerinde yapılan dini tesisler belli çevrelere mesaj vermek amacıyla gündemde tutularak siyasi istismar konusu yapılmamalı, bu tesislere ihtiyaç varsa, bunlar Diyanet İşleri Başkanlığı'nca incelenerek mahalli yönetimler ve ilgili makamlar arasında koordine edilerek gerçekleştirilmelidir.
6-Mevcudiyetleri 677 sayılı yasa ile men edilmiş tarikatların ve bu kanunda belirtilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmeli, toplumun demokratik, siyasi ve sosyal hukuk düzeninin zedelenmesi önlenmelidir.
7-İrticai faaliyetleri nedeniyle Yüksek Askerî Şûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ilişkileri kesilen personel konusu istismar edilerek TSK'yi dine karşıymış gibi göstermeye çalışan bazı medya gruplarının silahlı kuvvetler ve mensupları aleyhindeki yayınları kontrol altına alınmalıdır.
8- İrticai faaliyetleri, disiplinsizlikleri veya yasadışı örgütlerle irtibatları nedeniyle TSK'dan ilişkileri kesilen personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamı ile teşvik unsuruna imkan verilmemelidir.
9- TSK'ya aşırı dinci kesimden sızmaları önlemek için mevcut mevzuat çerçevesinde alınan tedbirler; diğer kamu kurum ve kuruluşları, özellikle üniversite ve diğer eğitim kurumları ile bürokrasinin her kademesinde ve yargı kuruluşlarında da uygulanmalıdır.
10-Bu maddenin tam metnini Turkiye'nin uluslararası ilişkilerini ilgilendirdiği için yayınlanmamıştır.
11-Aşırı dinci kesimin Türkiye'de mezhep ayrılıklarını körüklemek suretiyle toplumda kutuplaşmalara neden olacak ve dolayısıyla milletimizin düşmanca kamplara ayrılmasına yol açacak çok tehlikeli faaliyetler yasal ve idari yollarla mutlaka önlenmelidir.
12-T.C. Anayasası, Siyasi Partiler Yasası, Türk Ceza Yasası ve bilhassa Belediyeler Yasası'na aykırı olarak sergilenen olayların sorumluları hakkında gerekli yasal ve idari işlemler kısa zamanda sonuçlandırılmalı ve bu tür olayların tekrarlanmaması için her kademede kesin önlemler alınmalıdır.
13-Kıyafetle ilgili kanuna aykırı olarak ortaya çıkan ve Türkiye'yi çağdışı bir görünüme yöneltecek uygulamalara mani olunmalı, bu konudaki kanun ve Anayasa Mahkemesi kararları taviz verilmeden öncelikle ve özellikle kamu kurum ve kuruluşlarında titizlikle uygulanmalıdır.
14-Çeşitli nedenlerle verilen, kısa ve uzun namlulu silahlara ait ruhsat işlemleri polis ve jandarma bölgeleri esas alınarak yeniden düzenlenmeli, bu konuda kısıtlamalar getirilmeli, özellikle pompalı tüfeklere olan talep dikkatle değerlendirilmelidir.
15-Kurban derilerinin, mali kaynak sağlamayı amaçlayan ve denetimden uzak rejim aleyhtari örgüt ve kuruluşlar tarafından toplanmasına mani olunmalı, kanunla verilmiş yetki dışında kurban derisi toplattırılmamalıdır.
16-Özel üniforma giydirilmiş korumalar ve buna neden olan sorumlular hakkında yasal işlemler ivedilikle sonuçlandırılmalı ve bu tür yasadışı uygulamaların ulaşabileceği vahim boyutlar dikkate alınarak, yasa ile öngörülmemiş bütün özel korumalar kaldırılmalıdır.
17-Ülke sorunlarının çözümünü "Millet kavramı yerine ümmet kavramı" bazında ele alarak sonuçlandırmayı amaçlayan ve bölücü terör örgütüne de aynı bazda yaklaşarak onları cesaretlendiren girişimler yasal ve idari yollardan önlenmelidir.
18-Büyük Kurtarıcı Atatürk'e karşı yapılan saygısızlıklar ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındakı 5816 sayılı kanunun istismar edilmesine fırsat verilmemelidir.
28 Şubat 1997 tarih ve 406 sayılı MGK Kararı'nın Eki'dir.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: dogudan - Mart 02, 2011, 03:16:05 ös
Sayın Mustafa Kemal,

İzninizle bende size sormak isterim,

Siyaset kimlerin işi?

Saygılarımla,


Belki ben yanlış algılıyorumdur diyerek, maddeleri burada paylaşmak istedim. Acaba bu 18 maddeden hangisi demokrasiyi kesintiye uğratıyormuş...
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: Mustafa Kemal - Mart 02, 2011, 03:34:29 ös
28 Şubat 1997 tarih ve 406 sayılı MGK Kararı'nın Eki'dir.

Sn. dogudan,

Ben yapılan doğru veya yanlış demiyorum. Burada yazanların hangi maddesi siyasettir, yazılanların hangisi demokrasiyi kesintiye uğratmaktır, onu soruyorum. Zarfa takılıp mazrufu kaybetmeyelim diyorum.

Yazılanların her maddesi, ilgili kanunlara atıfta bulunularak, bu kanun hükümleri uygulansın diyor. Asker siyaset yapmasın, tamam yapmasın da, sırf asker uygulayın dedi diye, inat olsun diyerek kanunlar da uygulanmasın mı?

Ve yaptığım alıntı... Yazılanlar 12 Eylül veya 12 Mart veya 27 Mayıs sabahı radyolardan dinlediğimiz gibi, bir askeri deklarasyon olsa haklısınız, hem de sonuna kadar haklısınız. Siyaset askerin işi değil. Ama MGK Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan, Başbakan ve İlgili Bakanların katıldığı, devletin güvenlik stratejilerinin belirlendiği bir yapıdır. Kanunlar uygulansın diyemeyecekse, böyle bir kurum neden var?

Bu kurum olsun mu olmasın mı, başka bir tartışma. Şu anda var. Siyasiler de hala katılıyor. O zaman ordan çıkan kararlara "siyaset kimin işi" diyemeyiz. O Kurul'un işi bu. Veya ben yanlış biliyorsam, siz bana yardımcı olun lütfen, MGK'nun işi nedir?

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: Eser - Mart 02, 2011, 06:13:04 ös
Sayin Mustafa Kemal, Sizi yurekden destekliyorum. Eskiden Turkiyede her kes Orduyu seviyordu.AKP Turkiyede iktidara geldikten sonra  Fetullahci medyalar TSK aleyhinde o kadar camur atdilar ki, artik halk  orduya subheli bakiyor.Yazdiginiz bu maddelerin hepsi Ulkenin lehine.Bunlar illahi Ordunun yaptirimi oldugu icin nefretle karsilamak dogru diyil. Hukumetin isini de Ordu yapiyor, ne guzel.
Cok tesekkurler Sayin Mustafa Kemal, sevgiler, saygilar.
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: Alşah - Mart 03, 2011, 12:03:46 öö
Sayın Mustafa Kemal, vermiş olduğunuz bilgiden dolayı size teşekkür ederim. N e güzel siz bunu tespit edip gündeme taşımışsınız. Halbuki bu konuyu gündeme taşıması gerekenler siyasiler ile medya değil mi ? Üstelik MGK.nın bu kararları gizlilik te taşımıyor. Gelişmiş tüm ülkelerde , ülkelerinin ali menfaatlerini koruyan kurum ve kurullar vardır. Sizin de belirttiğiniz gibi bizdeki MGK.nın yapısının belki tartışılabilir ama  verilen muhtırada ben bir yanlışlık görmedim. Gerçekten çağdaş bir ülkede yaşamak istiyorsak ,  kurallara uymamız gerekiyor.  Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: popperist - Mart 03, 2011, 01:20:37 öö
Genelde 28 Şubat Kararları ile 28 Şubat süreci başlamıştır. Bunların ikisi ayrı şeylerdir. 28 Şubat Kararlarını uygulamadığı için hükümete baskı olmuş, ve süreç sonunda hükümet dağıtılmıştır.

Bu kararlarda hiçbir tuhaflık göremeyenlerle hemfikir değilim. Madde madde inceleyelim;

1-Anayasamızda cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan ve yine anayasanın 4'üncü maddesi ile teminat altına alınan laiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı, bunun korunması icin mevcut yasalar hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanmalı, mevcut yasalar uygulamada yetersiz görülüyorsa yeni düzenlemeler yapılmalıdır.

2-Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar, devletin yetkili organlarınca denetim altına alınarak Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereği Millî Eğitim Bakanlığı'na devri sağlanmalıdır.

Tuhaflık; hangi gruba tarikat denilecek? Tarikatın tanımı nerede yapılmış? Bu karar, tutup bir yurtta Kuran bulunduğu anda o yurdun kamulaştırılması anlamına da gelir mi? Sivil, meşru yurt nasıl olmalıdır? Bu ikinci madde o kadar müphem ki, istediğim yurdu, istediğim vakfı ve okulu kapatmak için gerekçe bulabilirim ben.

3-Genç nesillerin körpe dimağlarının öncelikle cumhuriyet, Atatürk, vatan ve millet sevgisi, Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma ülkü ve amacı doğrultusunda bilinçlendirilmesi ve çeşitli mihraklarin etkisinden korunması bakımından:
a-8 yıllık kesintisiz eğitim, tüm yurtta uygulamaya konulmalı.
b-Temel eğitimi almış çocukların, ailelerinin isteğine bağlı olarak, devam edebileceği Kuran kurslarının Millî Eğitim Bakanlığı sorumluluğu ve kontrolünde faaliyet göstermeleri için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Tuhaflık; Devlet vatandaşlarına bangır bangır bir ideoloji yüklemek istediğini belirtiyor. Aslında 3. madde, 2. maddedeki boşluğu anlamlılaştırıyor. 2. madde ile istediğiniz yurda, okula ve vakıfa el koyup, 3. madde ile istediğiniz doktrinasyonu yapabiliyorsunuz. Üstelik, en ufak bir dini eğitime bile şüphe ile yaklaşılıyor.

4-Cumhuriyet rejimine ve Atatürk ilke ve inkılaplarına sadık, aydın din adamları yetiştirmekle yükümlü, milli eğitim kuruluşlarımız, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun özüne uygun ihtiyaç düzeyinde tutulmalıdır.

Tuhaflık; devlet ideolojisiyle yetişmiş din adamı yetiştirmek, laikliğin ne kadar yanlış anlaşıldığının bir örneğidir. Bu madde ile, devlet, laikliği, din kontrolü olarak algılamakta olduğunu göstermiştir. Bu tuhaflık, bizi tekrar 1. maddeye döndürüyor; acaba orada anlatılan "laiklik" ne çeşit bir laikliktir? Biz, laikliği devletin din, dinin de devlet işlerine karışmadığı bir yapı olarak biliyorduk, fakat tepedekiler, devletin dine karıştığı bir laiklik tanımı geliştirmişler. Bu da doğrudan 1. maddeyi de tuhaf kategorisine sokmaya yetiyor. Buna da aydınlık deniyor. Bu aydınlık değil, özgürlüğü özümseyememiş, totaliter zihniyetin birey haklarına en ağır tecavüzüdür. Bu aydınlık değil, ortaçağ kilisesi metoduna geri dönüştür; karanlıktır.

5-Yurdun çeşitli yerlerinde yapılan dini tesisler belli çevrelere mesaj vermek amacıyla gündemde tutularak siyasi istismar konusu yapılmamalı, bu tesislere ihtiyaç varsa, bunlar Diyanet İşleri Başkanlığı'nca incelenerek mahalli yönetimler ve ilgili makamlar arasında koordine edilerek gerçekleştirilmelidir.
6-Mevcudiyetleri 677 sayılı yasa ile men edilmiş tarikatların ve bu kanunda belirtilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmeli, toplumun demokratik, siyasi ve sosyal hukuk düzeninin zedelenmesi önlenmelidir.
7-İrticai faaliyetleri nedeniyle Yüksek Askerî Şûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ilişkileri kesilen personel konusu istismar edilerek TSK'yi dine karşıymış gibi göstermeye çalışan bazı medya gruplarının silahlı kuvvetler ve mensupları aleyhindeki yayınları kontrol altına alınmalıdır.

Tuhaflık; Devlet, medya yayınlarını kontrol etmeyi amaçlıyor. Birincisi, hangi şekildeki yayın TSK'yı din karşıtıymış gibi gösterebilir, hangi yayın gösteremez? Eğer bir subay, nedeni açıklanmadan sadece irticai sebeplerle ordudan atılıyorsa, bu sebebin, ordu içinde islami devrim için hizip oluşturma mı, yoksa cuma namazına gitme mi olduğunu ben nereden bileceğim? İstismar istenmiyorsa, açıklama şarttır. Bu da yapılmıyorsa, TSK din karşıtıymış gibi görünmeye kendisi neden olmaktadır. Buradaki asıl sorun; "şeffaf olmak istememek"tir. Şeffaf olmak istememek ve açıklama yapmak zorunda kalmamak için medya sorgulaması önlenmek istenmektedir. Bu da totaliter zihniyetin en açık belirtilerinden biridir. İkincisi ise bu kontrol altına alma nasıl olacaktır? Gazetenin kapatılması mı? Ceza mı? yoksa gazete editörünün bizzat telefonla aranarak tsk'nın istediği haberleri yayınlaması şeklinde mi? :)

8- İrticai faaliyetleri, disiplinsizlikleri veya yasadışı örgütlerle irtibatları nedeniyle TSK'dan ilişkileri kesilen personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamı ile teşvik unsuruna imkan verilmemelidir.

Tuhaflık; hangi faaliyetlet irticai faaliyet kategorisine sokulmaktadır? Açıklama yapılmamıştır. Biz o dönemden biliyoruz ki, bir subayın karısı başörtülü olması, onun irticai faaliyet içine girmesi için yeterli bir sebep oluşturmaktadır. Bunun neresi aydınlıktır, bunun neresi "hiçbir tuhaflık görememek"tir?



9- TSK'ya aşırı dinci kesimden sızmaları önlemek için mevcut mevzuat çerçevesinde alınan tedbirler; diğer kamu kurum ve kuruluşları, özellikle üniversite ve diğer eğitim kurumları ile bürokrasinin her kademesinde ve yargı kuruluşlarında da uygulanmalıdır.

Tuhaflık; bu durum nasıl tespit edilecektir? Cevabını ben söyleyeyim; keyfiyetle. Karısı başörtülüyse, yargıda yükselemeyecek, üniversite akademik kariyeri olamayacak.

10-Bu maddenin tam metnini Turkiye'nin uluslararası ilişkilerini ilgilendirdiği için yayınlanmamıştır.
11-Aşırı dinci kesimin Türkiye'de mezhep ayrılıklarını körüklemek suretiyle toplumda kutuplaşmalara neden olacak ve dolayısıyla milletimizin düşmanca kamplara ayrılmasına yol açacak çok tehlikeli faaliyetler yasal ve idari yollarla mutlaka önlenmelidir.
12-T.C. Anayasası, Siyasi Partiler Yasası, Türk Ceza Yasası ve bilhassa Belediyeler Yasası'na aykırı olarak sergilenen olayların sorumluları hakkında gerekli yasal ve idari işlemler kısa zamanda sonuçlandırılmalı ve bu tür olayların tekrarlanmaması için her kademede kesin önlemler alınmalıdır.
13-Kıyafetle ilgili kanuna aykırı olarak ortaya çıkan ve Türkiye'yi çağdışı bir görünüme yöneltecek uygulamalara mani olunmalı, bu konudaki kanun ve Anayasa Mahkemesi kararları taviz verilmeden öncelikle ve özellikle kamu kurum ve kuruluşlarında titizlikle uygulanmalıdır.

Tuhaflık; Kıyafetle ilgili kanuna aykırı olan durum; fes ve sarığın yasaklanmasıdır. Fakat burada türban da kastedilmektedir. 28 Şubat sonrası süreci gözlemlediğimizde, bu maddenin doğrudan türbanı ilgilendirdiği açıkça görülebilir.

14-Çeşitli nedenlerle verilen, kısa ve uzun namlulu silahlara ait ruhsat işlemleri polis ve jandarma bölgeleri esas alınarak yeniden düzenlenmeli, bu konuda kısıtlamalar getirilmeli, özellikle pompalı tüfeklere olan talep dikkatle değerlendirilmelidir.
15-Kurban derilerinin, mali kaynak sağlamayı amaçlayan ve denetimden uzak rejim aleyhtari örgüt ve kuruluşlar tarafından toplanmasına mani olunmalı, kanunla verilmiş yetki dışında kurban derisi toplattırılmamalıdır.

Tuhaflık; kurban derisi gibi sadece ticari bir değeri olabilecek bir metanın bile alım satımı devlet tarafından kontrol edilmektedir.

16-Özel üniforma giydirilmiş korumalar ve buna neden olan sorumlular hakkında yasal işlemler ivedilikle sonuçlandırılmalı ve bu tür yasadışı uygulamaların ulaşabileceği vahim boyutlar dikkate alınarak, yasa ile öngörülmemiş bütün özel korumalar kaldırılmalıdır.
17-Ülke sorunlarının çözümünü "Millet kavramı yerine ümmet kavramı" bazında ele alarak sonuçlandırmayı amaçlayan ve bölücü terör örgütüne de aynı bazda yaklaşarak onları cesaretlendiren girişimler yasal ve idari yollardan önlenmelidir.
18-Büyük Kurtarıcı Atatürk'e karşı yapılan saygısızlıklar ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındakı 5816 sayılı kanunun istismar edilmesine fırsat verilmemelidir.
28 Şubat 1997 tarih ve 406 sayılı MGK Kararı'nın Eki'dir.

Benim gördüğüm başlıca tuhaflıklar bunlar.

Saygılar.
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: Mustafa Kemal - Mart 03, 2011, 02:18:11 öö
Tuhaflık; hangi gruba tarikat denilecek? Tarikatın tanımı nerede yapılmış? Bu karar, tutup bir yurtta Kuran bulunduğu anda o yurdun kamulaştırılması anlamına da gelir mi? Sivil, meşru yurt nasıl olmalıdır? Bu ikinci madde o kadar müphem ki, istediğim yurdu, istediğim vakfı ve okulu kapatmak için gerekçe bulabilirim ben.

Nelerin kabul edilemeyeceği Tevhidi Tedrisat Kanununda yer almaktadır. Anılan kanun değişsin deniliyorsa, o ayrı bir tartışmadır. Tevhidi Tedrisat Kanunu yürürlükteyken, buna uyulması subjektiftir, o zaman boşverin kanunu herkes istediği gibi eğitim versin demek bana tuhaf geliyor.

Tuhaflık; Devlet vatandaşlarına bangır bangır bir ideoloji yüklemek istediğini belirtiyor. Aslında 3. madde, 2. maddedeki boşluğu anlamlılaştırıyor. 2. madde ile istediğiniz yurda, okula ve vakıfa el koyup, 3. madde ile istediğiniz doktrinasyonu yapabiliyorsunuz. Üstelik, en ufak bir dini eğitime bile şüphe ile yaklaşılıyor

Cumhuriyet, Atatürk, vatan ve millet sevgisi önemli değil diyorsanız, bu ayrı bir tartışmadır. Bu, dünya üzerinde her ülkede olduğu gibi devletin kurucu ideolojisidir. Rejim değişmez mi, belki değişir, şüphesiz değişmesini isteyenler de var bu ülkede. Ama o zaman devlet ideoloji yükleyemez değil, bu devlet değişsin demek gerekir.

Kuran kurslar konusu 2. madde ile bağlantılı doğru. Burada yazanın kanuni olup olmadığını anlamak için Tevhidi Tedrisat Kanununu okumak gerekir. yukarıda yazdığım gibi, kanun değişmediği sürece uygulanması zorunludur. Bir kere daha bırakın kanunu, herkes istediğini yapsın demek bana bir kere daha tuhaf geliyor.

Tuhaflık; devlet ideolojisiyle yetişmiş din adamı yetiştirmek, laikliğin ne kadar yanlış anlaşıldığının bir örneğidir. Bu madde ile, devlet, laikliği, din kontrolü olarak algılamakta olduğunu göstermiştir. Bu tuhaflık, bizi tekrar 1. maddeye döndürüyor; acaba orada anlatılan "laiklik" ne çeşit bir laikliktir? Biz, laikliği devletin din, dinin de devlet işlerine karışmadığı bir yapı olarak biliyorduk, fakat tepedekiler, devletin dine karıştığı bir laiklik tanımı geliştirmişler. Bu da doğrudan 1. maddeyi de tuhaf kategorisine sokmaya yetiyor. Buna da aydınlık deniyor. Bu aydınlık değil, özgürlüğü özümseyememiş, totaliter zihniyetin birey haklarına en ağır tecavüzüdür. Bu aydınlık değil, ortaçağ kilisesi metoduna geri dönüştür; karanlıktır

Din adamlarının neden rejime sadık olmaması gerektiğini anlamıyorum. Ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı, hatta bundan sorumlu bir Devlet Bakanı vardır. Bu yapı mevcut olduğu sürece devletin etkisi vardır doğru. Başkanlığın kalkması tartışılabilir, ama var olduğu sürece zaten din adamları devlet memurudur. Üstelik burada bahsedlen doğrudan İHL'dir. Meslek okulu olacaksa, meslek gereği kadar öğrenci alsın, meslek okulu değilse genel lise olsun deniliyor. Bunun nesinin tuhaf olduğunu anlayamadım gerçekten.

Tuhaflık; Devlet, medya yayınlarını kontrol etmeyi amaçlıyor. Birincisi, hangi şekildeki yayın TSK'yı din karşıtıymış gibi gösterebilir, hangi yayın gösteremez? Eğer bir subay, nedeni açıklanmadan sadece irticai sebeplerle ordudan atılıyorsa, bu sebebin, ordu içinde islami devrim için hizip oluşturma mı, yoksa cuma namazına gitme mi olduğunu ben nereden bileceğim? İstismar istenmiyorsa, açıklama şarttır. Bu da yapılmıyorsa, TSK din karşıtıymış gibi görünmeye kendisi neden olmaktadır. Buradaki asıl sorun; "şeffaf olmak istememek"tir. Şeffaf olmak istememek ve açıklama yapmak zorunda kalmamak için medya sorgulaması önlenmek istenmektedir. Bu da totaliter zihniyetin en açık belirtilerinden biridir. İkincisi ise bu kontrol altına alma nasıl olacaktır? Gazetenin kapatılması mı? Ceza mı? yoksa gazete editörünün bizzat telefonla aranarak tsk'nın istediği haberleri yayınlaması şeklinde mi?

Burada sanırım bir ordu nedir, nasıl karar alır, neleri herkesle paylaşır/paylaşmalıdır konusunda bir algılama farklılığı var. Ki bu burada bahsedilen konu zaten bununla alakalı değildir. Bir kişinin "irtica faliyetleri yüzünden" ihraç edildiğini söylemek birşeydir, "dindar insanların, sırf bu sebeple" ihraç edildiğini söylemek başka şeydir. Burada bahsedilen konu budur. Burada katıldığım eleştiri, "kontrol altına alınmalıdır" ibaresi. Bu ifade askerlerin terminolojilerinin sivil hayata uymadığını anlamaları gereken bir durumu gösteriyor aslında.

Tuhaflık; hangi faaliyetlet irticai faaliyet kategorisine sokulmaktadır? Açıklama yapılmamıştır. Biz o dönemden biliyoruz ki, bir subayın karısı başörtülü olması, onun irticai faaliyet içine girmesi için yeterli bir sebep oluşturmaktadır.

Sadece irticadan bahsedilmiyor. Tüm ihraçlardan bahsediliyor. Devlet memurluğundan ihraç edilen bir kişi başka bir devlet kurumunda işe alınabilir mi? Bırakın ihracı, MİT'den istifa eden  bir kişi kaç sene devlet kadrolarına alınmaz? Her kurumda olan uygulamayı TSK için de yapın demek mi tuhaf? Tuhaf gerçekten...

Hele burda ve alttaki maddede yer alan başörtüsü konusu var ki, biraz önce bahsi geçen istismarın en belirgin örneği. Doğrudur, askeri tesislere "türban"la giremezsiniz. Peki hiç küpeyle(erkekler için bu tabi ki), sakalla, ceketinizin göğsünde bir rozetle (Mason rozeti de olabilir CHP rozeti de) girmeyi denediniz mi? Giremezsiniz. Bunu sadece türban için geçerliymiş gibi göstermeye çalışmak istismardır işte yukarıda bahsedilen.

Ailelerde başörtüsünün sorun yarattığı konusu tamamen hurafedir. Şahsen tanıdığım bir sürü subay var, ailesinde başını örten akrabaları olan.

Okulda kimse düşük not almaz, hoca kırık not verir. Tarikat bağlantısı yüzünden ihraç edilen kişilerin, benim eşim başını örtüyor, onun için attılar demesine itibar ediyorsanız birşey diyemem, ama tuhaf bulurum. Zannediyor musunuz ki, bir subayın bir üst amiri "atın" diyor, o subay anında ihraç ediliyor? Bence TSK İç Hizmet kanununu bir kere okuyup, ihraç müessesesine gelene kadar kaç aşamada nasıl araştırmalar yapılması gerektiğini öğrenmek lazım.

Yeri gelmişken, tarikat üyelerinin orduda bulunmasının ne sakıncası var onunla ilgili de 1-2 kelime yazayım. Orduda hiyerarşi herşeydir. Tarikatlarde de öyle. Bir Üsteğmen tarikatte Albay'dan üstteyse, ordudaki yapı çöker. Bunu ayrıca tartışırız istenirse.

Alıntı yaptıkça yazı çok uzadı. Hemen bitireyim. Kılık kıyafet kodları kanunla belirlenir. Kastedilen fes de olsa türban da olsa sonuç aynıdır. Yazılan objktif gözle okunursa Anayasa mahkemesi kararından da bahsedildiği görülür. Yani diyor ki, kanunen yasak olan yerde yasağı uygulayın. Boşverin yasağı, isteyen istediğini giysin demek de mümkün. YÖK Başkanı bile dediği için tuhaf bulmayı geçtik bu konuda maalesef.

Kurban edrilerinin nasıl ve kimler tarafından toplanacağı kanunla belirlenmiştir. Kanun yürürlükte olduğu sürece boşver kanunu isteyen toplasın demek mümkündür, ama tuhaf olur.

Tekrar söylüyorum, Sn. popperist'in başta son derece haklı bir şekilde bahsettiği süreçle ilgili bir tartışmada taraf değilim. Burada yazdıklarım "süreç" hakkında değil "kararlar" hakkındadır.

Her maddede, meri kanunlara uyun deniyor (bir maddedeki haddini bence de aşan ifade hariç).

Kanunlar değişmez midir? Bir kısmı hariç değişebilir. Ama değişmedikleri sürece, boşverin kanunları demek gerçekten tuhaftır.

Çok yazdım yoruldum.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: Barbaros - Mart 03, 2011, 02:55:51 ös
Bizim ülkemizdeki devlet çalışanları, aynı kalite ve standartlardaki diğer ülkelerde olduğu gibi insiyatif alarak direktif veren bir yapıya sahiptir.
Bu sebeple sevgili Mustafa Kemal, örnek verdiğiniz tüm karar ve kurallar benim gözümde, yeri zamanı geldiğinde sığ olarak sebep sunmak amacı ile işlenmiş birer dayanaktır.

Bundan tam 87 yıl önce(3 mart 1924) hayata geçen kanunların 1997 senesindeki hükümleri bu gün geçmiyor mu? 14 yılda o günkü süreçten farklı bugün ne var? Bence o sürecin yaratıcılarına ait oyuncularının istemediği bugün daha çokşey var... Çünkü çoğusunun evini polisler arıyor, telefonları dinleniyor, hapishanede tutuluyorlar.. Ama o günün yaratıcıları bu günde hükümete destek veriyor. Dünya'da çıkarsız ne var..

TSK aşırı dincileri sızdırmamak için kurallar uygularken arka taraftan NATO'nun kısa kılıçlarını sözde çağdaş ve ilerici gözlükleri ile göremedi ve bu kısa kılıçlar ordumuza ve dolayısıyla devletimize çok büyük zararlar vermiştir. Ne yapsın şimdi bu halk?

28 Şubat'ın ne demek olduğunu öğrenmek için vefat eden zatın röportajlarını izleyin.
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: popperist - Mart 03, 2011, 04:23:59 ös
Burada asıl sorun, kararlarda tehdit olarak görülen oluşumun ne olduğunun açıklanamamasıdır. İrtica, tarikat, aşırı dincilik, bunlar Cumhuriyet ilanından beri zaten açıkça tanımı yapılamamış unsurlar. Tevhid i Tedrisat kanununa dönünce orada da bunları göremiyorum malesef.

Suç, daima suçun tanımını gerekli görür. Ortada bir suç varsa bunun tanımı şarttır. Suç işlendiği gösterilir ve şekli tanımlanırsa zaten tarikat, aşırı dincilik, irtica gibi kavramlar ikinci planda kalacak ve bunlar sadece suçun ismi olacaktır.

Sorun şudur; TSK ve o dönemdeki bazı güçler, aşırı dinciliği bir tehdit olarak görüyorlar, bunu önlemek istiyorlar. Endişe ne olabilir? İran'daki gibi bir İslam devrimi olabilir mesela. Bu, tabii ki devletin bir refleksi olarak önlenmesi gereken husustur. Fakat, işin içinde din olduğu için, o dönemde bu korku, o şekilde yayılıyor ve bu korkunun öyle propagandası yapılıyor ki, din kavramının içine giren her unsur adeta "aşırı dinci" olarak etiketlenebiliyor. Normal dindar ile, aşırı dinci ayrımını yapacak hiçbir ölçüt geliştirilmiyor. "Bu maddeler eski kanunların tekrarından ibaret" söylemi bu yüzden geçersizleşiyor. Böyle olunca da, haklı bir endişe, yanlış uygulamalarla haksız bir duruma dönüşüyor. (Halk da bunu iyi anlıyor, zira 5 sene sonra TSK'nın o dönem güvenmediği Refah Partisi kanadından kopan AKP ezici çoğunlukla iktidara geliyor.) Yani ortada hüsnü niyet mi var, yoksa sanal bir korku üzerinden iktidar oyunu mu oynanıyor belli olmuyor. Ben, Türk ceza yasalarında da, iyi bir şekilde irticai faaliyetlerin tanımının yapıldığını göremedim zaten. Eğer varsa böyle bir tanım, öğrenmek isterim. İrticai faaliyet tanımı yapılmadıkça, "normal dindar"ın her an irticai faaliyet içerisine girdiğini iddia edecek temel bulunabilir.

Benim o maddelerde gördüğüm en  büyük sorun işte bu ayrımı yapacak tanımların yapılmamış olduğuydu. Bunun da bilinçli bir şekilde, kasten, her şüphelendiklerine yaptırım uygulamak için yapıldığını düşünüyorum açıkçası. Bununla beraber, zaten kararları dikte eden grubun belli bir ideoloji içinden (Kemalizm) olaylara baktığı anlaşılıyor. "Devletin Kurucu İdeolojisi" dünyanın hangi uygar ülkesinde var? Varsa bile çerçeve değer özgürlük üzerinden bir ideoloji kuruluyor.

Saygılar.
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: TANMAN - Mart 03, 2011, 04:41:40 ös
Suçun şeklinin tanımlanması diye bir şey duymadım. Şekil kavramı her olaya göre değiştiği için bunun mevzuatın içeriğine eklemek  bence imkansız. Burada yorum, illiyet ve vicdani kanaat oluşturması çok önemli diye düşünüyorum.  Yorum derken "ucu açık" veya "geniş" anlamıyla söylemiyorum. Suçun unsurlarının ne olduğu yasada yazılı zaten.  Aksi düşünüldüğünde suçüstü yakalanan zanlılar dışında herkes masum anlamı çıkar.

Sevgi ve saygılarımla
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: popperist - Mart 03, 2011, 05:02:57 ös
Sayın Tanman,

Suçun tanımlanmasından kastım, irticai faaliyet diye tanımlanan eylemlerin tam olarak neler olduğunun belirtilmesidir.

Saygılar
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: Mustafa Kemal - Mart 03, 2011, 05:08:57 ös
Zaten fark burada ortaya çıkıyor. "Niyet" okumakla "yazanı" okumak arasındaki fark.

MGK Genel Sekreterliği internet sayfasına girilirse, hem Kurulun işleyişi, hem kararlarının ne anlama geldiği anlaşılabilir. 1997 yılında Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinde "irtica" en önemli iç tehdit olarak yer almaktaydı. Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi askerler değil hükümetler tarafından  hazırlanır.

Bir kere daha tekrar edeyim:

1- Meri kanunları eleştirmek mümkündür. Daha iyi hale getirilebilecekleri de söylenebilir. Ama bir kanun nasıl yürürlüğe girer, anlatmama gerek yok herhalde. Her vatandaşın niyet okumalarından hareketle, her nabza biraz şerbet şeklinde olmadığı kesin...
2- Kanunları eleştirebilirsiniz, ama yürülükteki bir kanunu beğenmediğiniz için "uygulanmasın ne olacak ki" diyemezsiniz.
3- Metinde yer alan her madde, o tarihte yürürlükte olan kanunlara atıfta bulunmaktadır.
4- Niyet okumak yerine atıfta bulunulan kanunlar okunursa, zaten ne yazdığı anlaşılır
örnek, Tevhidi Tedrisat Kanunu, Cumhuriyetin maruz kalacağı tehditleri içermez. Zaten 6 maddedir, 2si yürülük maddeleridir, ve özü şudur:
Madde 1 - Türkiye dahilindeki bütün müessesatı ilmiye ve tedrisiye Maarif Vekaletine merbuttur.
Madde 2 - Şer'iye ve Evkaf Vekaleti veyahut hususi vakıflar tarafından idare olunan bilcümle medrese ve mektepler Maarif Vekaletine devir ve raptedilmiştir.


Bunu okuyup anlayabilen birisi, kanunun "bir yerinde bir tane Kuran bulunan her binanın kapatılacağı" anlamına gelemeyeceğini de anlar. Bu iddiada bulunmak, işte o metnin içerisinde geçen TSK'ni din düşmanı göstermek istismarıdır.

Benim asıl anlamadığım, irticanın bu denli savunulmasının esbabı mucibesidir... Fikir ve ifade hürriyetidir, isteyen istediğini düşünebilir diye bir tez ortaya atılacaksa, pes derim bırakırım. Böyle hürriyet olmaz...

İrticanın hükümranlığı demek, fikir ve ifade hürriyetinin yok edilmesi demektir. İrtica insan onurunun en büyük düşmanıdır. İrtica aydınlanmanın, aydın insanın en büyük düşmanıdır. Daha sayayım mı?

Gerek yok, şimdi birileri çıkar "irticanın tanımı yok, sen her dindara mürteci demeye hazırsın zaten der" niyet okuyarak, orada laf biter işte...

Niyet okumayın
Yazılanları okuyun
Aydın olun, aydınlık kalın

Esenlikler diliyorum.
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: TANMAN - Mart 03, 2011, 05:23:19 ös
Sayın Popperist,

Sizin izah etmek istediğiniz husus "gerekçedir". Yani verilen ihraç kararının gerekçesinin sağlam delillere oturtulmasıdır. Gerekçelerin açıklayıcı olması, en azından kişiyi tatmin etmesi hukuk devleti açısından çok önemli bir konudur. Size bu konuda katılıyorum.

AMA AMA Gönül isterdi ki; şu an cezaevinde yatan onlarca öğretim görevlisinin, onlarca gazetecinin ve onlarca ordu mensubunun "HENÜZ TAM OLARAK NE İLE SUÇLANDIĞINI BİLMEDEN VE İLLİYET BAĞI OLMADAN" ve sizinde belirttiğiniz gibi eylemlerinin ne olduğu belirtilmeden tutuklanmalarına aynı tepkiyi gösterebilseydik..

Sevgi ve Saygılarımla

Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: Mustafa Kemal - Mart 03, 2011, 05:28:35 ös
Yani verilen ihraç kararının gerekçesinin sağlam delillere oturtulmasıdır. Gerekçelerin açıklayıcı olması, en azından kişiyi tatmin etmesi hukuk devleti açısından çok önemli bir konudur. Size bu konuda katılıyorum.

Sn. Tanman,

TSK İç Hizmet Kanunu... Süreç bellidir. Gerekçe zaten ilgili şahsa gösterilir. Sadece detaylı olarak kamuya açıklanmaz...

Saygılar.
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: Isis - Mart 03, 2011, 08:44:29 ös
28 Şubat Kararları

Millî Güvenlik Kurulu'nun 28 Şubat 1997 tarih ve 406 Sayılı Kararına Ek-A (rejim aleyhtarı irticai faaliyetlere karşı alınması gereken tedbirler)

1-Anayasamızda cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan ve yine anayasanın 4'üncü maddesi ile teminat altına alınan laiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı, bunun korunması icin mevcut yasalar hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanmalı, mevcut yasalar uygulamada yetersiz görülüyorsa yeni düzenlemeler yapılmalıdır.(DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR CUNKU BU DEMECI TSK'NIN  VERME YETKISI YOKTUR. BU DEMEC MADDESI DAHI OLAMAYACAK KADAR UTANC VERICI BIR MADDEDIR. TSK SADECE BU KONUDA SADECE BIR TEMEMENNIDEN OTEYE GECMESI DUSUNULEMEZ. EGER ORDUNUN BU MADDEDE DEMOKRASIYE DIRECT DEGIL AMA SADECE OBLIGUE INTENT DEDIGIMIZ DOLAYLI BIR YAPTIRIMINI MI BILE IRAD EDIYOR OLSA BU MADDE ILE TSK DEMOKRASIYI CIGNEMIS VE EGEMEN OLAN YARGININ USTUNE CIKARAK ACIK BIR SUC ISLEMISTIR.


2-Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar, devletin yetkili organlarınca denetim altına alınarak Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereği Millî Eğitim Bakanlığı'na devri sağlanmalıdır.(DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR CUNKU BU DEMECI TSK'NIN  VERME YETKISI YOKTUR. BUNA INJUNCTION DIYORUZ VE BUNU DA GENELDE MAHKEMELER/YARGI YAPAR)


3-Genç nesillerin körpe dimağlarının öncelikle cumhuriyet, Atatürk, vatan ve millet sevgisi, Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma ülkü ve amacı doğrultusunda bilinçlendirilmesi ve çeşitli mihraklarin etkisinden korunması bakımından: (OLDUKCA GULUNC VE SANKI SEFERBERLIKTEN YENI CIKMIS BIR DEVLETIN OTORITERISININ BILGIRGESI GIBI, AYRICA DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR CUNKU BU DEMECI TSK'NIN  VERME YETKISI YOKTUR. )


a-8 yıllık kesintisiz eğitim, tüm yurtta uygulamaya konulmalı. (DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR CUNKU BU DEMECI TSK'NIN  VERME YETKISI YOKTUR. )

b-Temel eğitimi almış çocukların, ailelerinin isteğine bağlı olarak, devam edebileceği Kuran kurslarının Millî Eğitim Bakanlığı sorumluluğu ve kontrolünde faaliyet göstermeleri için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır. (DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR CUNKU BU DEMECI TSK'NIN  VERME YETKISI YOKTUR. BUNU ANCAK YARGI YASAMA ILE ISBIRLIGI HALINDE YAPABILIR.

4-Cumhuriyet rejimine ve Atatürk ilke ve inkılaplarına sadık, aydın din adamları yetiştirmekle yükümlü, milli eğitim kuruluşlarımız, (DEMOKRASI ILE YONETILDIGINI IDDIA EDEN BIR ULKENIN CAGDAS OLMAK YERINE 100 YIL ONCEKI BIR LIDERIN ADI UZERINDEN BIR IDEOLOJI GELISTIRIP, TOPLUMUNA DA BUNU EMPOZE ETMEYE CALISAN KANUNLARIN GECERLI OLDUGU BIR ULKENIN DEMOKRASI ILE UZAKTAN YAKINDAN BIR ILGISI YOKTUR VE AB'YE DE GIRMESI SOZ KONUSU DAHI OLAMAZ. USTELIK BIR DE BUNUN TURK SILAHLI KUVVETLERINCE YAPILMASI ICLER ACISI) Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun özüne uygun ihtiyaç düzeyinde tutulmalıdır.(TEKRAR EDIYORUM, KANUNEN (RULE OF LAW) TEMENNI DAHI EDEMEZ, NE KURUMCA NE DE MUNFERIT MUVAZZAF ASKERLER TARAFINDAN)


5-Yurdun çeşitli yerlerinde yapılan dini tesisler belli çevrelere mesaj vermek amacıyla gündemde tutularak siyasi istismar konusu yapılmamalı, bu tesislere ihtiyaç varsa, bunlar Diyanet İşleri Başkanlığı'nca incelenerek mahalli yönetimler ve ilgili makamlar arasında koordine edilerek gerçekleştirilmelidir. (DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR. IRTICAI FAALIYETLER VARSA O KURUM YA DA KURULUSLAR HANGISIYSE BUNU SIVILDEN BIRININ SAVCILIGA SIKAYETTE BULUNMAK SURETIYLE YARGIYA TASIMASI MUMKUNDUR. ASKERIN VAZIFESI DEGILDIR)

6-Mevcudiyetleri 677 sayılı yasa ile men edilmiş tarikatların ve bu kanunda belirtilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmeli, toplumun demokratik, siyasi ve sosyal hukuk düzeninin zedelenmesi önlenmelidir.(INJUNCTION'DIR VE BUNU ANCAK YARGI VEREBILIR)


7-İrticai faaliyetleri nedeniyle Yüksek Askerî Şûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ilişkileri kesilen personel konusu istismar edilerek TSK'yi dine karşıymış gibi göstermeye çalışan bazı medya gruplarının silahlı kuvvetler ve mensupları aleyhindeki yayınları kontrol altına alınmalıdır. (RESMEN, ALENEN, SUPHEYE MAHAL BIRAKMAYACAK SEKILDE KANUNEN KUVVETLER AYRILIGI ILKESINI COKTAN ASMIS BIR KURUMUN DEVLET UZERINDE SOZ SAHIBI OLMUS GIBI HAREKET EDIP, OTORITERLIK VE TOTARITERLIK NOSYONLARINA  KAPI ARALAYAN BIR MADDEDIR. SUCTUR VE BU DEMECI VERILENLER KANUN ONUNDE CEZALANDIRILMALIDIR)

8- İrticai faaliyetleri, disiplinsizlikleri veya yasadışı örgütlerle irtibatları nedeniyle TSK'dan ilişkileri kesilen personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamı ile teşvik unsuruna imkan verilmemelidir. (DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR. FERTLERIN SIVIL'DEKI YASAMLARINA MUDAHELE ETMEYI ONGOREN SUC UNSURU BIR MADDEDIR. YASA DISI ORGUTLERLE BAGLANTISI OLUP TA TSK'DAN ATILANLARZATEN ASKERIN MAHKEMELERINDE BIR HAPIS CEZASI ALMIS OLUP, SIVILDE DEVLETIN DIGER ORGANLARINDA CALISIP CALISMAYACAGINI DA TSK DIREKTIF EDEMEZ. ILGILI KANUNLAR YASAMA VE YARGI TARAFINDAN CIKRARTILIR. )


9- TSK'ya aşırı dinci kesimden sızmaları önlemek için mevcut mevzuat çerçevesinde alınan tedbirler; diğer kamu kurum ve kuruluşları, özellikle üniversite ve diğer eğitim kurumları ile bürokrasinin her kademesinde ve yargı kuruluşlarında da uygulanmalıdır.( DEMOKRASIYE MUDAHALEDIR. BU DEMECIN GECERLILIGI ANCAK TSK BIR SIKI YONETIM ILAN ETMESI DURUMUNDA SOZ KONUSU OLUR.ASKER YARGININ ISINE KARISAMAZ, DIGER KURUM VE KURULUSLARIN, UNIVERSITELERIN YONETMELIKLERINE KARISAMAZ. NE YAPACAGINI SOYLEMEK SOYLE DURSUN OBLIGUE INTENT ILE DAHI OLSA TEMENNI EDEMEZ)

10-Bu maddenin tam metnini Turkiye'nin uluslararası ilişkilerini ilgilendirdiği için yayınlanmamıştır.

11-Aşırı dinci kesimin Türkiye'de mezhep ayrılıklarını körüklemek suretiyle toplumda kutuplaşmalara neden olacak ve dolayısıyla milletimizin düşmanca kamplara ayrılmasına yol açacak çok tehlikeli faaliyetler yasal ve idari yollarla mutlaka önlenmelidir. (DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR, CUNKU BU DA BIR INJUNCTION'DIR VE TURKIYE'DE BUNU SADECE YARGI VEREBILIR.TSK BIR BASKA KUVVETIN -ORGANIN GOREVINI USTUNE VAZIFE EDINEMEZ. KUVVETLER ILKESINE KARSI ISLENMIS ALENI BIR SUCTUR)

12-T.C. Anayasası, Siyasi Partiler Yasası, Türk Ceza Yasası ve bilhassa Belediyeler Yasası'na aykırı olarak sergilenen olayların sorumluları hakkında gerekli yasal ve idari işlemler kısa zamanda sonuçlandırılmalı ve bu tür olayların tekrarlanmaması için her kademede kesin önlemler alınmalıdır.(DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR CUNKU BU DEMECI TSK'NIN  VERME YETKISI YOKTUR. BUNA INJUNCTION DIYORUZ VE BUNU DA GENELDE MAHKEMELER/YARGI YAPAR)

13-Kıyafetle ilgili kanuna aykırı olarak ortaya çıkan ve Türkiye'yi çağdışı bir görünüme yöneltecek uygulamalara mani olunmalı, bu konudaki kanun ve Anayasa Mahkemesi kararları taviz verilmeden öncelikle ve özellikle kamu kurum ve kuruluşlarında titizlikle uygulanmalıdır. (TIKSINTI VERECEK SEKILDE DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR CUNKU BU DEMECI TSK'NIN  VERME YETKISI YOKTUR. BUNA INJUNCTION DIYORUZ VE BUNU DA GENELDE TURKIYE'DE MAHKEMELER/YARGI YAPAR)

14-Çeşitli nedenlerle verilen, kısa ve uzun namlulu silahlara ait ruhsat işlemleri polis ve jandarma bölgeleri esas alınarak yeniden düzenlenmeli, bu konuda kısıtlamalar getirilmeli, özellikle pompalı tüfeklere olan talep dikkatle değerlendirilmelidir.

15-Kurban derilerinin, mali kaynak sağlamayı amaçlayan ve denetimden uzak rejim aleyhtari örgüt ve kuruluşlar tarafından toplanmasına mani olunmalı, kanunla verilmiş yetki dışında kurban derisi toplattırılmamalıdır. (DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR. BUNUN DENETIMINI DEVLET DENETLEME KURUMU YAPAR. HUKUKSUZUK GORDUGU YERDE SAVCILIKLARA SIKAYETTE BULUNUP KONUYU YARGIYA TASIR. ASKERIN UZERINE VAZIFE DEGILDIR)

16-Özel üniforma giydirilmiş korumalar ve buna neden olan sorumlular hakkında yasal işlemler ivedilikle sonuçlandırılmalı ve bu tür yasadışı uygulamaların ulaşabileceği vahim boyutlar dikkate alınarak, yasa ile öngörülmemiş bütün özel korumalar kaldırılmalıdır. (DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR. BU DUZENLEMEYI ISTERSE YASAMA, YURUTME VE YARGI ISBIRLIGI ICINDE YAPAR)

17-Ülke sorunlarının çözümünü "Millet kavramı yerine ümmet kavramı" bazında ele alarak sonuçlandırmayı amaçlayan ve bölücü terör örgütüne de aynı bazda yaklaşarak onları cesaretlendiren girişimler yasal ve idari yollardan önlenmelidir.(IRKCI, AYIRIMCI,KISKIRTICI VE HIC BIR DELILE, DAVA SONUCUNA DAYANMAYAN KAVRAMLARDIR. BU SOYLEM DEVLETIN HANGI ORGANINA AITSE IVEDILIKLE YASAL ISLEM BASLATILMALI, BU DEMECI VERENLER GOREVINDEN ALINMALIDIR.TEROR ORGUTLERIYLE ILGILI YASAL ISLEM DE YINE YARGI VE YASAMA TARAFINDAN YAPILIR, TSK'NIN ONERISI SOZ KONUSU DAHI OLAMAZ)


18-Büyük Kurtarıcı Atatürk'e karşı yapılan saygısızlıklar ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındakı 5816 sayılı kanunun istismar edilmesine fırsat verilmemelidir. (DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR. TEKLIF VE ONERIYI BIRAKIN, TEMENNI DAHI YAYINLAYAMAZ.)



28 Şubat 1997 tarih ve 406 sayılı MGK Kararı'nın Eki'dir.


Bu meyanda Alain Touraine'nin yazdigi Demokrasi Nedir telifini okumakta yarar var.
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: Mustafa Kemal - Mart 03, 2011, 09:14:58 ös
Sn. ısis'e de cevap yazacaktım ama farkettim ki sıkılmışım artık. Gerçekten biraz okuma, biraz dikkat, biraz bilgi lazım.

Neresini düzelteyim ki...

Millî Güvenlik Kurulu'nun 28 Şubat 1997 tarih ve 406 Sayılı Kararına Ek-A
TSK DEĞİL  MGK

DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR CUNKU BU DEMECI TSK'NIN  VERME YETKISI YOKTUR.
1- Bu demeci veren TSK değildir. Milli Güvenlik Konseyidir. Orada kimler vardır okuyunuz lütfen.

TSK SADECE BU KONUDA SADECE BIR TEMEMENNIDEN OTEYE GECMESI DUSUNULEMEZ.
2- MGK kararları zaten tavsiye kararıdır. Lütfen açın okuyun.

EGEMEN OLAN YARGININ USTUNE CIKARAK ACIK BIR SUC ISLEMISTIR.
3- Bunun için ilave araştırma yapmaya gerek yok, metni okusanız yeter.

"yasalar hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanmalı" demek yargının üstüne çıkmak mıdır?
Yasalar uygulanmasın mı?
Ya da ayırım gözeterek mi uygulansın?

"mevcut yasalar uygulamada yetersiz görülüyorsa yeni düzenlemeler yapılmalıdır" diyor.
Kim diyor? MGK diyor.
Orada kimler var? Cumhurbaşkanı var.
Başka? Başbakan var.
Başka? Bakanlar var.
Yeni düzenlemeyi kim yapar? Meclis.
Kanun tasarıı kimin tarafından verilir? Hükümet.
Hükümette kim va? Başbakan ve Bakanlar.
Başbakan ve Bakanlar bu maddenin altına imza atmış mı? Atmış.

Hadi bu kararlar kim tarafından verilir nasıl verilir bilmiyorsunuz, hadi yaptırımı nedir onu da bilmiyorsunuz. Bari içeriğe bakın lütfen...

"Anayasamızda cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan ve yine anayasanın 4'üncü maddesi ile teminat altına alınan laiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı"
Korunmasına itirazı olan var mı?

"bunun korunması icin mevcut yasalar hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanmalı,"
Yasaların uygulanmasına itirazı olan var mı?

Ben pes ettim. Gerçekten çok sıkıldım ve pes ettim.

Demokrat olmak demek askere kayıtsız şartsız düşman olmak değildir.
Demokrat olmak askerin her yaptığını kötülemek değildir.

Daha da yazmak istiyorum ama bu kadar net bir metinde bile, bilgi sahibi olma ihtiyacı dahi duymadan, mesnetsiz yorumlar yapılabiliyorsa, benim yazdıklarım da aynı gözle okunur nasılsa. Gerek yok zaman harcamaya.

İyisi mi siz TSK değil MGK olarak bir daha okuyun isterseniz...
Millî Güvenlik Kurulu'nun  28 Şubat 1997 tarih ve 406 Sayılı Kararına Ek-A
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: Isis - Mart 03, 2011, 09:32:39 ös
Sn. ısis'e de cevap yazacaktım ama farkettim ki sıkılmışım artık. Gerçekten biraz okuma, biraz dikkat, biraz bilgi lazım.

Neresini düzelteyim ki...

DEMOKRASIYE MUDAHELEDIR CUNKU BU DEMECI TSK'NIN  VERME YETKISI YOKTUR.
1- Bu demeci veren TSK değildir. Milli Güvenlik Konseyidir. Orada kimler vardır okuyunuz lütfen.

TSK SADECE BU KONUDA SADECE BIR TEMEMENNIDEN OTEYE GECMESI DUSUNULEMEZ.
2- MGK kararları zaten tavsiye kararıdır. Lütfen açın okuyun.

EGEMEN OLAN YARGININ USTUNE CIKARAK ACIK BIR SUC ISLEMISTIR.
3- Bunun için ilave araştırma yapmaya gerek yok, metni okusanız yeter.

"yasalar hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanmalı" demek yargının üstüne çıkmak mıdır?
Yasalar uygulanmasın mı?
Ya da ayırım gözeterek mi uygulansın?

"mevcut yasalar uygulamada yetersiz görülüyorsa yeni düzenlemeler yapılmalıdır" diyor.
Kim diyor? MGK diyor.
Orada kimler var? Cumhurbaşkanı var.
Başka? Başbakan var.
Başka? Bakanlar var.
Yeni düzenlemeyi kim yapar? Meclis.
Kanun tasarıı kimin tarafından verilir? Hükümet.
Hükümette kim va? Başbakan ve Bakanlar.
Başbakan ve Bakanlar bu maddenin altına imza atmış mı? Atmış.

Hadi bu kararlar kim tarafından verilir nasıl verilir bilmiyorsunuz, hadi yaptırımı nedir onu da bilmiyorsunuz. Bari içeriğe bakın lütfen...

"Anayasamızda cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan ve yine anayasanın 4'üncü maddesi ile teminat altına alınan laiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı"
Korunmasına itirazı olan var mı?

"bunun korunması icin mevcut yasalar hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanmalı,"
Yasaların uygulanmasına itirazı olan var mı?

Ben pes ettim. Gerçekten çok sıkıldım ve pes ettim.

Demokrat olmak demek askere kayıtsız şartsız düşman olmak değildir.
Demokrat olmak askerin her yaptığını kötülemek değildir.

Daha da yazmak istiyorum ama bu kadar net bir metinde bile, bilgi sahibi olma ihtiyacı dahi duymadan, mesnetsiz yorumlar yapılabiliyorsa, benim yazdıklarım da aynı gözle okunur nasılsa. Gerek yok zaman harcamaya.

Sn Kemal,

Bilakis dikkatle okudum. Sizinkini de 1997 demecini de. Yalniz Milli Guvenlik Kurumununun basbakan, cumhurbaskani ve bakanlar uzerinde baski olusturup, darbe yapariz yoksa tehdidinden sonra donemin koalisyon hukumeti ve kurmaylarina zorla imzalatildigini herhalde sagir sultan bile duymustur. O yuzden mi Erbakan kisa sure istifa etti ve koalisyon hukumeti fesh edildi?

MGK kurumu maalesef daha dune kadar Cumhuriyet tarihinde yapilan darbelerin sonuncusu olan 1980'den sonra Kenan Evren tarafindan muteakiben (83) kurdurulmus bir olusumdur. Kurucusu bir cuntaci iken 1997'de MGK'nin ne kadar -Turk siyasetinde cok guzel bir ifade var- ehillestirildigini kamuoyunun anlayis ve izanina birakiyorum.

TSK kendi adini MGK ambalajina sarip, post modern dunyadan dogrudan gelebilecek elestirileri ve yaptirimlari onleme yoluna gitmistir.

Bu meyanda sizin pencerenizden baktigimida siz haklisiniz cunku direkt olarak TSK subaylarinin imzasi yoktur. MGK ambalajidir, yukarida soyledim. Ancak bu ambalajin olmadigini kabul ettigimizde, TSK'nin veya GKB'nin yasalarin uygulanirliligi konusunda tavsiyeleri soz konusu dahi degildir fikrini paylasiriz. Yoksa biz yasalarin iceriiginde degil, kimin tarafindan dmeec verildigini tartisiyoruz. Kaldiki cogu da demokratik ve hukuk devletinin prensiplerine ve Avrpa  Insan Haklari Konvensiyonuna  uymayan kavram ve onerilerdir.

Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: Mustafa Kemal - Mart 03, 2011, 09:38:16 ös
Hükümet üyelerinin kararı imzalamama hakkı ve yetkisi vardır. Sanırım siz de o salondaydınız, baskıyı bizzat gördünüz. Tebrik ederim.

Siz devam edin demokrat olmaya, orduya saldırmaya. Umarım haberleri seyrederken içiniz rahattır.

O sarı öküzü vermeyecektik demezsiniz inşallah, diyeceğim ama verildi gitti çoktan sarı öküz..

Bundan sonra yazmak istediklerim için kendime 3 gün forumdan uzaklaşma cezası veriyorum. Çünkü yazarsam 60 gün alırım en aşağı.
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: popperist - Mart 03, 2011, 09:43:17 ös
Sayın Mustafa Kemal,

TSK için ben niyet okumuyorum. TSK için doğrudan söylüyorum; içinde din karşıtı unsurlar vardır. Ben 28 şubat 1997 yılında bunları yazmıyorum ki. 3 mart 2011 yılında bunları yazıyorum ve şöyle geriye dönüp baktığımda gerek 28 Şubat sürecinde yaşananlar, gerekse şu son dönemde TSK içinde ortaya çıkan eylem planları bana TSK'nın açıkça laikliği çok ters anladığını gösteriyor. TSK laikliği, herhangi bir dini hassasiyeti olan personeli dahi devreden çıkarabilecek bir hakkı kendisine verdiğini düşünüyor. Dini hassasiyeti yüksek olan sivil toplum unsurlarını, cemaatleri ve partileri, medyayı, iç hizmet kanununun laikliği koruma gerekçesiyle ortadan kaldırma hakkını kendinde görüyor; hazırladığı darbe planlarına en büyük gerekçe olarak bunu gösteriyor. TSK'da epeydir yanlış olan bir şeyler var. Bunu inkar edecekseniz, ben de pes derim tartışmam.

Alıntı
Benim asıl anlamadığım, irticanın bu denli savunulmasının esbabı mucibesidir... Fikir ve ifade hürriyetidir, isteyen istediğini düşünebilir diye bir tez ortaya atılacaksa, pes derim bırakırım. Böyle hürriyet olmaz...

İrticayı savunduğumu da nereden çıkardınız? Sakın niyet okumayı siz  bana karşı yapıyor olmayasınız? Tüm bu yazdıklarımdan irtica savunusu anlamını çıkarıyorsanız beni yanlış anlamışsınız demektir. Ben, TSK'nın şikayet ettiği irtica, aşırı dincilik vb. gibi eylemlerin, herhangi bir dini uygulama için de söz konusu olabileceğini, çünkü ayrım ölçütünün yapılmadığından bahsettim. Varsa; buyurun gösterin. TSK içinden sadece ibadetini yapıyor diye atılan personel var. Gerekçeyi kamuoyuna duyurmak zorunda değildir diyorsunuz. Zaten bu tür bir gerekçeyi duyurursa o zaman TSK'nın laiklikle ilgili sorunu olduğu ortaya çıkar. Her Milli Güvenlik Kurulu zirvesinde birkaç personel ordudan atılır ve hükümet de muhalefet şerhi koyar. Siz, bu personelin islami devrim yapmak için ordu içinde silahlı hizip oluşturmak amacında olduğu için ordudan atıldığını, hükümetin de göz göre göre büyük cesaretle buna muhalefet ettiğini falan mı zannediyorsunuz? Ben size söyleyeyim; adam biraz mutedeyyin ise, kazara bir yerlerde ibadetini yaptığı farkedilmişse, siyasi görüşü de biraz muhafazakar partilerden yanaysa, o personel ordudan atılıyor. Yani kanlı canlı islami devrim planları yaptığı veya askeriye içinde "hu" çektiği için değil. Yakınlarım olmasa beni buna inandıracaksınız.

"Kanun böyle ne yapalım" mantığındasınız. Biz bu tür kanunların neden yanlış olduğunu 28 şubat kararları, darbe planları ve ordudan ihraç gibi meselelerde tekrar tekrar anlıyoruz zaten. Yasaya uygun olması beni ilgilendirmiyor. Hatalı mı? Hatalı. O halde değişmelidir. Tartışılmalıdır. Ve zaten tartışma "bunlar kanuna aykırı" şeklinde değil, "bu kanunlar veya sistem hatalı" şeklinde seyreder. Ben de başından beri ikinci tez için konuşuyorum zaten. Yani siz "MGK yasalarla belirlenmiş meşru bir kurumdur" diyor ve MGK'nın varlığını, ve demokrasiyi, güçler ayrımındaki yerini tartışma konusu yapmaktan kaçınıyorsunuz. Fakat benim söylemek istediğim, MGK'nın varlığının böyle sancılı, hangi erkten çıktığı belli olmayan kararlara neden olduğudur. Usulde sorun yoktur diyorsunuz, benim sizden duymak istediğim nitelik açısından, evrensel, çağdaş bilgi düzeyi açısından, tüm bu süreç ve tüm bu kararlar doğru mudur yanlış mıdır sorusuna verilecek cevaptır.

Saygılar.
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: Lethe - Mart 03, 2011, 11:25:16 ös
Sayın Mustafa Kemal,

Kendi adıma teşekkür ederim. Bunun yanısıra çokta yormayınız kendinizi. Konu hakkındaki eleştiriler aslında tamamen kişilerin ideolojik yapılarından kaynaklanıyor. Maddeler üzerinde yoğunlaşıp her maddedeyi bir taraflara çekmekten ve laf cambazlığı yapmaktan başka bir durum sezemedim ben açıkçası.

Varolanı göremeyenler için tüketmeyin yüreğinizi... Yüreğimiz sızlıyor gelişmeleri izledikçe ancak ne yapacaksınız... Milletler hak edildikleri şekilde yönetilirlermiş. Bunu hak ediyoruz demekki biz !

Saygılarımla.

Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: Genius Loci - Mart 04, 2011, 12:12:18 öö
Ben sadece bir yanlis bilgiyi düzelteyim. MGK 1961 Anayasasında ilk kez düzenlenmiş, 1982 Anayasasında da varlığını korumuş istisari nitelikte bir Kuruldur.

Diger tartışma konularına girmeyeceğim. Ama sorunun yine ordunun atirk siyasetindeki merkezi konumundan kaynaklı Oldugunu düşündüğümü söylememiş yetineceğim.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: 28 Şubat Kararları Nelerdir?
Gönderen: cardiffmonster - Mart 05, 2011, 10:58:56 ös
Açıkcası konunun uzatılmaması ve gereksiz tartışmalara girilmemesi adına ben de bir şey yazmak istemiyordum ama bu konu açılmış ve tabiri caiz ise *Pandoranın kutusu açılmış bir kere*...

Sn skullG geçen aylarda bir Kamu Y. prof.'u ile konuşurken de kalabalık ortamda kendisi de Mgk'nın 82 Anayasası kurumu olduğunu söylemişti, hali ile şaşırıp ilgili kkuruluş kanunlarını ve 82'de sadece düzenleme olduğunu söylediğimizde geri adım atıp yanlış hatırladığını söylemişti. Tabi bizde de ince bir tebessümle. BU tarihler de kurumun yapısı da herkesce kolayca karıştırılıyor...

Ancak istişari kurum olsa da sonradan yapılan düzenlemelerle biraz yumuşadığını, ve MGK kararlarına hükümet 'uyar' ve 'dikkate alır' tanımlarının bir darbe sonucu oluşturulan bir kurumun ne kadar istişari olabileceğini siz benden daha iyi bilirsiniz.

Asıl konuya gelirsem, denseydi ki, "O dönemde yapılanlar tamamen doğru, hepsini destekliyorum, X partisi XYZ şahısları Cumhuriyet düşmanı ve bunları da asmak kesmek müstehak" kısa ve öz şekilde sanırım daha tatminkar olurdu. Ki hukuki olarak zaten herşey sakat, ve evrensel ilkelere zaten uymaz. Bu kanaldan girildiğinde yapılacak şey de "Benden farklı düşünmeyen yaşamasın; Halk mı devlet içindir devlet mi halk içindir?; Doğru -kime göre neye göre doğru; vs gibi felsefeyi de içine alan aylarca yıllarca uzayacak tartışmalara kapı açılabilirdi. Ama bu syede herkes de durduğu yeri, tarafı bilirdi...

O dönemdeki yapılanmanında askerin içindeki -güçlü- bir kesimin ABD uzatması ile -ve sonrasında durdurması ile- hareket ettiği çok kimselerce biliniyor. Artı bunlara hiç girmiycem; beni ilgilendiren olay o dönemden sonraki ülkenin genel durumu. Hafızam beni yanılmıyor bu konuda gayet net hatırlıyorum. Örnek olarak önceden sadece belirli kurumlarda ve bazı üniversitelerde başörtülü öğrenciler sorun yaşarken heryerde hatta bugün bile bazı devlet hastanelerinde sorunlar yaşanmaya başlandı. Askeri yaklaşım ve o dönemin şahinleri, herhangibir tarikat/cemaat/sade müslüman/diğer azınlık ve müslüman olmayan cemaatler arasında hiçbir ayrım yapmadı. Kendi halinde cuma namazına giden insanlar fişlendi. derseniz ki kılmasın kardeşim; veya vakit namazlarından geçtim, cuma namazı bile kılmak isteyen insanların yaşama hakkı yok, kimse kendi inancını yaşamasın, vs açıkca belirtin. Ancak o zaman insan doğasından kaynaklanan farklılıkları tek tipe çevirmenin literatürde tek bir örneği bile olmamasını nasıl açıklayacaksınız?

Artı, o dönem sonunda, Ülkemizdeki en derin ekonomik krizlerin temelleri atıldı. Keşke, yapılanlar tamami ile haklı ve güzel şeylerdi diyebilseydim. Evet marjinal kesimler vardı, halen de var, ancak imam hatipler gibi okulları hedef tahtasınakoymak tamami ile akıl mantık dışı bir eylem. Ki imam hatipleri kapatmak adına yapılan ve tüm meslek liselerini geri dönüşülmez şekilde ayaklar altına alan bir uygulamanın ahlaki meşruiyetini bana kimse ispat edemez. Bugün bile ulusal sanayideki eksiklikleri hissediliyor. Bu dönemdeki alınan kararların ekonomik yaralrı ile 2001 krizini yaşadık. Bugün bile ülkenin durumundaki hal o günlerden miras kaldı...

 Bana isteyen istediği tanımlamayı yakıştırabilir zerre kadar takılmam zira ben kendi durduğum yerden ve perspektifimden gayet memnunum . Ve aksini söyleyecek olanlarda sn Mustafa Kemal de istediğiniz gibi düşünebilirsiniz; zira benim kimsenin düşüncesini yargılamak gibi bir derdim yok, sizinde yok ise zaten aksi düşüncelerin ortak paydası olan "ülkem için iyi" çıkış yolu ise, farklı görüşlere de düşmanca bakmanın bir mesnedi olmadığına inanıyorum.

Velhasılı o döneme dair pek bilinmeyen ama dönemin kimi siyasilerinin hatta yakın yıllarda da benzer bir girişim yapıldığı da söylenir; kimi siyasiler (milletvekilleri ve kilit bazı isimler) yassıadaya bir gezi düzenliyorlar. diyorlar ki, "hücreleriniz hazır!, Karar sizin". Artı ben bir kısmı ile şahsen konuştuğum olmuştu; *işkence* o dönemde bilfiil uygulandı.. Müstehak diyorsanız lütfen açıkca söyleyin...

Devlet düzenine karşı yapılan eylemlerin affı yoktur o apayrı bir konudur, ki o dönemde bu sınıfa giren söylemler büyük ölçüde hukuki olarak cezalandırıldı ve cezalandırılmakta. Hatta kıyaslama abesle iştigal gelebilir kimilerine ancak Ahmet Kaya'nın hayatı davalar ile geçmişti, abuk sabuk saçma sapan, hatta, ölmeden önceki malum olaylardan ötürü açılan davada bile X gazetesinin haberine istinaden mahkeme tamami ile somut delil olmadan ceza vermişti. Devlete karşı işlenen suçlarda her ne hikmet ise ülkemizde her daim fiilen terör estirenler ellerini kollarını sallar, ama bir şarkı sözü yazan bir şiir yazan, hatta üniversite kantininde bir bildiri/basın açıklaması okuyanlar yıllarca hapis yatar, aşağılanır, vatan haini ilan edilirdi...

Zannımca yeterince uzattım... Saygı ile