Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İslam ve Bugün  (Okunma sayısı 37807 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 10, 2010, 05:20:44 ös
Yanıtla #10
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Sevgili Ceycet & Turgon...

Öncelikle başlığa olan katkınız için teşekkür ederim. Çoğunluğu müslüman olan bir ülkede yaşamamıza rağmen, bu konu, diğer üyelerin pek ilgisini çekmedi sanırım...

Ölüm konusundaki ayetleri ve benzerlerini Peygamber dönemiyle sınırlandırabiliriz sayın Turgon. Yani peygamber, içinde olduğu dönemin koşullarına göre böyle davrandı denebilir. Musa da benzer şeyler söylemişti halkına. Yalnız Yahudilerin uygulaması Talmud..vs detayıyla oldukça değişiyor. İslam ile Musevilik birbirine çok benziyor özellikle 'kuralların sertliği' anlamında, bu sebeple Yahudi toplumu'nun biz müslümanlara örnek olabileceğini düşünüyorum.

Kuran hakkında görüşlerinize gelince, sayın Ceycet. Yukarıda az değindim; Kuran; geçmiş, bugün(bu, kşinin algısına göre değişir), gelecek şeklinde üç şekilde yorumlanabilir. Bizim için önemli olan Kuran ile yapılacak kıyas değil, Kuran'daki geçmişe dönük ayetleri ve onların sayısını kesinleştirmektir.Böyle bir şey yapılırsa eğer, günümüzde hala varolan  zina yapanların recmedilmesi..vs gibi çağdışı, barbar birçok uygulama ortadan kalkacaktır. Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Ekim 10, 2010, 05:25:23 ös Gönderen: Texan »
Çöl Bilgesi


Ekim 10, 2010, 05:33:10 ös
Yanıtla #11
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Yeniden sondan başlıyalım isterseniz,Kuran'da recm diye bir ceza veya bu cezanın uygulanmasına yönelik herhangi bir telkin yoktur.

Musevilik ve Kuran'ın niye birbirine benzediğini sorabilmek için,Cebrail'i gözardı edersek tek referans Selman FARASİ'dir ki,onu ona sormak gerekir.

Bugün,dün,yarın diye bir zaman kavramını kadre değer kabul edbilmemiz için "An"ı tanımlayabilmeliyiz ki,bu konu bilinen fizik kuramlarının dışındadır.

Çoğunluğu kendisini müslüman olarak tanımlayan talihsiz toplumumuzun durumunu değerlendirecek olursak,İslam peygamberinin hakka yolculuğundan sonra, müslümanlığı benim açımdan onaylanabilecek kimselerin sayısı,sayılabilecek kadar az dır diyebilirim.

saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ekim 10, 2010, 09:28:48 ös
Yanıtla #12
  • Ziyaretçi

Sadece İslam dini değil, diğer bütün dinler hakkında konuşmak isterim. Bu olayla ilgili konuşurken de sohbet dilini tercih edeceğim. Şimdiden affınızı dilerim.

Şimdi biri ortaya çıkıp diyor ki ben peygamberim Tanrı beni görevlendirdi sizleri daha iyiye götüreceğim vs... E şimdi ben de bu kişiye sen de kimsin nereden çıktın demez miyim? Tanrı benle değil de senle neden konuştu, beni neden sana muhtaç etti. Madem kendi varlığını ortaya direk koysaydı imtihan anlamsız olurdu da seni neden bu imtihandan muaf etti? O halde ben de ortaya çıkıp Tanrı beni görevlendirdi bana inanın dersem bana da inanmanız gerekir değil mi? Her neyse bunlar ispatsız anlamsız ifadeler. Zaten peygamberlerin rekabetinden de anlaşılıyor ki din siyasi bir kurgu. Yok ben peygamberlerin sonuncusuyum. Yok ben miraca çıkıp Allah ile bizzat görüştüm. Uzayın radyasyonunu ve havasızlığını yendim. Uçtum, yüzdüm, balığın midesinden çıktım vs vs vs vs vs vs vs vs............................................... Bi diğeri ben Tanrıyım, Tanrının oğluyum der. Biri Tanrı ile konuştuğunu söyler. Söyler de söylerler. Aklıyla düşünen biri bunlara prim vermemeli. Çünkü kanıtsız hiçbir şeye inanılmaz. Şimdi hal böyleyken getirdiği dinin kabul edilmemesi gereken birinin söylediklerini, emir ve yasaklarını da kabul etmemek gerekir. Ha bir de getirdiği yasakların bazıları kendi için geçerli olmayanları da var. Mesela peygamberlerden biri, bir yandan kardeşlerin, birbirlerinin hukukuna saygılı olmalarını emrederken, diğer yandan da kendisi evlatlığının karısını almakta ve bunda da bir beis görmemekte ve konu hakkında da ayet indirmektedir. Bütün bunların yanı sıra doğru söylemiş oldukları bazı şeyler de vardır, yok değildir. Ancak medeni olan her insan buları zaten bilmekte ve uygulamaktadır. İyilik, yardımseverlik gibi evrensel değerler hepimizin takdirindedir.
Tamam din insanların sığındığı, kendini teselli ettiği bir kıyı olabilir. Gerçekleri göremeyen veya görüp de kabullenmek istemeyen duygusal insanlar kendilerini bu şekilde uyutup gerçeğin acısını azaltabilir veya unutabilirler. Ama insanlar bu boşluğu Tanrı inancı ile de doldurabilirler. Çünkü Tanrı'nın yokluğunu da varlığı gibi kanıtlayamayız. Tanrı'nın olması en azından ihtimal dahilindendir. Yani din mutlu olmak için gerekli değildir. Ancak din bir zamanlar peygamberlerin kamu düzenini sağlamakta kullandıkları bir araçtı. Ancak dinlerin sıkıntılı yanı insanları kandırarak, tehdit ederek bunu sağlamaya çalışmalarıydı. Fakat bu tehditler yanlış da olsa maalesef insan türünün duyması gereken sözlerdir. Çünkü insanların suç işlemeye meyilleri ve bunları kontrolde zapt-ı rapta ihtiyaçları vardır. Netice itibarıyla şunu söyleyebilirim. Dinler kendi dönemlerinde bile böyleyken bugünün şartlarında hiç kullanışlı değillerdir. İslam dini de diğer dinler gibi buna dahildir. Saygılarımla...


Ekim 11, 2010, 02:56:04 ös
Yanıtla #13

Bugün İslam diye nefret edilen bir şey görüyorsanız, Emevi'den nefret ediyorsunuzdur.

İslam, Kuran'dır. Bitti.

Sünnilikmiş, Şiilikmiş, 4 hak mezhepmiş. Bunların hepsi dine eklemelerde bulunmuş,  yer yer Kuran okutmayarak veya Kuran yorumunu tekeline alarak onu tahrif de etmiş, İslamı alışkanlıklara ve ulemaya itaate hapsetmiştir.

Hak mezhep kavramını kim uydurmuş merak ediyorum. O mezhep kurucularıyla bir derdim yok, fakat onu adeta dinleştirip, Allah'ın yanına bir tanrı olarak koyan ve 4 hak mezhepten ayrı yorumu dinden çıkmışlık olarak gören asıl kâfirlerle bir derdim var. Bu nasıl bir cürrettir?

Baştaki yazıya gelince, Kuran, toplumsal olarak hiçbir sorun çıkarmayan bir kitaptır. Tüm sorunları insanların uydurduğu mezhepler çıkarır. Kuran, devlete inmemiştir, bireye inmiştir. İman ve ibadet bir farzdır. Zina yapan birine yüz sopa vurmazsanız, siz dininizden ve imanınızdan bir şey kaybetmiş olmazsınız. Kimse kaybetmez. Tüm sorun İslami hukuku, devlet içinde uygulayamamaktan kaynaklanıyor. İslami Hukuk'un temel hak ve özgürlüklerle çeliştiği noktalarda artık müslümanlar olarak sessiz kalmalıyız. Hukuk, seküler olmalıdır. Tanrı, nasıl olsa kendi hukukunu öte dünyada uygulayacaksa, tanrının görevini üstlenmek ve başkalarına haddini bildirmek hevesinden kurtulmalıyız diye düşünüyorum.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Kasım 05, 2010, 11:05:17 ös
Yanıtla #14
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 439
  • Cinsiyet: Bay

ben bu konuya belki sizin bahsettiğiniz gibi bakmayacağım. aslında bu konu hakkında islamın bugün nereye geldiğini görebilmek adına İSLAMDAN KORKMAMAK diye bir konuda açtım dileyen inceleyebilir.

Başlık madem islam ve bugün o zaman bugün benim bu mesajı yazdığım tarih ile bakmak gerek islam'a. (demek istediğim popperist 11 ekim günü ile bugün demiş )

islam bugün haksızlığa uğramış bir dindir çünkü yobaz zihniyetler yüzünden islam geriye gitmektedir. İslam diğer dinlere göre en önce gelişen en çabuk yayılan bir din özelliğini taşır. Hakikati, gelişmeyi, ilerlemeyi belirten bir dildir. ama bugün baktığımızda Türkiye sınırlarından sonrası doğu-batı kavramında yada batılılaşmış-batılılaşmamış yada geşilmiş gelişmemiş olarak ayrılmıştır.

İlerlemeye en açık olan din İslam'dır. Fakat bugün de görülüyor ki en geride kalan din gene İslam'dır. İslam'ı kendi kimliği ile benimseyen kişiler bu dini ilerletmek yerine insanların gelişmesini önünü açması gerektirmeleri yerine kişileri sabitlemişlerdir. caiz caiz değil kavramı burda öne çıkmakta.......

örneğin geçenlerde ulaşım için toplu taşıma aracını seçtiğimde elimde islamı anlatan bir kitap okuyordum. yanımda 10-11 yaşlarında bir erkek çocuğu. birden beni süzdüğünü farkettim. en sonunda merakını anladığım için çocuğu rahatlatmaya çalıştım merak ettiğini sorabilmesi için bana dindarmısınız diye sordu. gülümseyerek sen müslümanmısın diye sordum.  konu konuyu açtı. ortaya çıkardığım sonuç çocuğun islamın çok katı bir din olduğundan hiç bir zaman hoşgörü göstermediğinden ama tabikide müslüman olduğundan bahsetti. Gerekçesi mi? geçtiğimiz ramazanda arkadaşlarıyla teravi namazına gittiğinde namaz sırasında arkadaşlarıyla küçük haylazlıklar yapmış. camideki bazı geri kafalı insanlar paldur küldür kulaklarından çekerek dışarı atmış. şimdi bu çocuğa islam'ı nasıl öğretebiliriz. diyelim öğrettik onardık tamir ettik sizce hasar tamamen kapanmışmıdır. işte benim kafamdaki islam ve bugün geldiği nokta bu. bilemem 5 kasımda böyle olan islam 6 kasımda nasıl olur

saygılarımla


Temmuz 11, 2011, 11:44:01 ös
Yanıtla #15
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 342
  • Cinsiyet: Bayan

 
Bilgileri kulaktan dolma ve gunumuzde sapmıslık icindekileri onaylamak yerine arastırıp irdelemeyi tercih ederim.inanclarda algılarla olusmus gerceklerdir.algı degistikce gercek degisir,bilincin degismistir cunku Kuran icin canlı denmeside bu yuzdendir..
inanc kavgasına bu yüzden katılmıyorum...herkesin inancına gore dini var .kimi sahiplenir Allah kesilir şeriat uygular ,kimi arayıstadır,kimi dini aşmıştır,kimide inkar eder yok sayar ,kimi anlıyamaz red eder..neticede irade serbest bırakılmıs ,secim varlıgın.

Mezhepler İslam’da hak olarak görülüyor,ve onaylanıyor ama Kur’an’da hak değildir,
ayetleri farklı yorumlayarak mezhepleri caiz göstermeye calıisalarda ...
Ayetler açık ve net olarak mezhepleri yasaklıyor.

Enam-159. Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir.

Rum-32. Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir.


Muhammed zamanında İslam’da mezhepler yoktur .tarikatlar yoktur ama gruplaşma eğilimleri başlamıştır.
Mezheplerin ortaya çıkmamasının sebebi, Muhammed’in peygamberlik sıfatıyla ve vahiy ,yoluyla  kendi çizgisinden farklı görüşlere meydan vermemistir , kontrolu saglamıstır.
Biraz tarihi arastırınca ,
İslam’ın asıl şekillendirildiği ve din haline getirildiği dönem, Emevi halifesi Abdülmelik dönemidir. Dolayısıyla dinin şekillenmesiyle birlikte farklı görüşler ve mezhepler oluşmaya başlamıştır. gittikce artan bir sayıda   oluşan gruplar içinden çıkan İslam alimleri yada  imam sıfatıyla gruplarının inanç ve kurallarını biçimlendirmiş, birbirine benzerlikleri olan küçük grupları aynı çatı altında toplamışlardır.

 Büyük mezheplerin oluşup dinin bölünmesinde ilk adımı atan İmam Şafi olmuş görunuyor.
İslam’da iki ana mezhep Ehli sünnet ve Şia’dır. Sünnilere göre 4 hak mezhep vardır. Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli. Bu 4 mezhep dışında yol tutturan müslüman kabul edilmez. Şiilere göre hak mezhepler Zeydiyye, İsmailiyye ve Caferiyye’dir. Sünni ve Şii mezheplerin siyasi, itikadi ve fıkhi olmak üzere onlarca alt grubu vardır.

İslam’ın temel inançlarında aynı düşünseler de ayrıntılarda öyle farklı inançlara sahiptirler ki birine göre cennetlik olan, diğerine göre cehennemlik olabilir.kiminde helal olan digerinde haram oluyor.
Abdestin farzı henefi mezhebinde 4 tür..şafide 6...malik ve hambelide 7  olmus ..
 
Tarikatlara bakarsak,
 Arapça'da "yol" anlamına gelen tarikat sözcüğü tasavvufun ilk dönemlerinde (12. yüzyıl öncesi) her sufinin (tasavvuf düşüncesine bağlı kişi) kendi başına izlediği yolu nitelemek için kullanılıyordu.
Tarikata kabul edilip mürit ya da derviş olarak anılmaya başlanan kişi, aşamalı bir tasavvuf eğitiminden geçtikten sonra şeyhin halifeliğine kadar yükselebilirdi. Şeyh ölümünden sonra yerine geçecek kişiyi halifeleri arasından seçerdi.(.her seyhin genelde 4 bas halifesi vardır..muhammetten gelen bir gelenek olarak..4 ayrı gucu temsil eder ayni zamanda bu halifeler. gunumuzdede  bazı tarikatlar dergah kurmasalarda cami yada kahve gibi mekanlarda toplanıp sohbetlerini eder ,evlerinde uygunluguncada toplantılar yaparak  bu duzeni devam ettirmedeler)


Her tarikatın kurucu şeyhinin  Muhammed'e bağlanan ruhani bir silsilesi vardı. Bu silsilede geçmişteki ünlü sufiler ile  Ali ve Hz. Ebubekir'den biri mutlaka yer alırdı. Tarikat, silsilesi  Muhammed'e  Ali yoluyla bağlanıyorsa Alevi, Ebubekir yoluyla bağlanıyorsa Bekri olarak nitelenirdi.(melamilerin Ebubekir kolundan geldigini duymustum)

Tarikattan birbirinden ayıran önemli bir özellik de giyim kuşam biçimleriydi. Her tarikatın ayrıbir başlığı, giysisi, elde taşınan ya da göğüse takılan simgeleri bulunurdu. Bununla birlikte, Melamilik gibi, giyim kuşamla farklılaşmayı, halkın içinden aynlarak tekkeye kapanmayı reddeden tarikatlar da ortaya çıkmıştır.
Melamilerde oldugun mekana uy,dısın bir olsun icin  ayrı olsun..(zikir olsun ,yolun olsun seklindedir )
Bazı tarikatlarda müzik ve sema (dans) da özel bir önem taşımıştır.
Tarikatlar Tanrı'ya ulaşmak için farklı yöntemler geliştirmişlerdi. Ama zikir (Tanrı'yı anış) ve çile (nefsi arındırma) hemen her tarikatta görülen ortak öğelerdir.

Tarikatlann içinden, farklı yorum getiren şeyhlerin kurduklan kol ya da şube adı verilen dallar da çıkmış, bunlann Bazıları zamanla içinden çıktığı tarikatın yerini almıştır.
 İslam dünyasında en eski tarikatlann kurucusu olduklarından aktab-ı erbaa (dört kutup) olarak adlandırılan Abdülkadir Geylani, Ahmed er-Rıfai, Ahmed el-Bedevi ve İbrahim ed-Desuki'nin kurduğu Kadirilik, Rıfailik, Bedevilik ve Desukilik'ten başka Nakşibendilik, Sadilik, Çiştilik, Şazelilik ve Halvetilik en yaygın tarikatlardır. Anadolu'da kurulan tarikatlardan da en çok Mevlevilik, Bektaşilik, Bayramilik ve Celvetilik yaygınlık kazanmıştır.
(Celvet kelime olarak halka karışmak, halkla birlikte olmak anlamına gelmektedir.)
(Bayramilik :Hacı bayram veli,Asıl adı Numan'dır. Şeyhi ile Kurban Bayramı'nda tanıştığı ve çok mütevazi olduğundan Bayram adını almış ve bu adla ün yapmıştır.)

Dört Kapı Kırk Makam şeklindeki Kâmil(olgun) insan olma ilkelerini Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin tespit ettiğine inanılır.Hacı Bektaş “Kul Tanrı’ya kırk makamda erer, ulaşır, dost olur.” buyurmuşlardır. Bu ilkeler aşama aşama insanı olgunluğa ulaştırır.
Anadolu Batınıliğinde uygulanan bir diğer ...açıklamada öz olarak;şeriat anadan doğmak, tarikat ikrar vermek, marifet nefsini bilmek, hakikat Hakkı özünde bulmak yollarıdır.
Dört Kapı:

1.Şeriat
2.Tarikat
3.Marifet
4.Hakikat

Her kapının on makamı vardır:

Şeriat kapısının makamları:

İman etmek,
İlim öğrenmek
İbadet etmek
Haramdan uzaklaşmak
Ailesine faydalı olmak
Çevreye zarar vermemek,
Peygamberin emirlerine uymak
Şefkatli olmak
Temiz olmak
Yaramaz işlerden sakınmak

Tarikat kapısının makamları

Tövbe etmek
Mürşidin öğütlerine uymak
Temiz giyinmek
İyilik yolunda savaşmak
Hizmet etmeyi sevmek
Haksızlıktan korkmak
Ümitsizliğe düşmemek
Ibret almak
Nimet dağıtmak
Özünü fakir görmek

4.Boyuta Geçiş..Enkarnasyon Halkalarının Sonu..TERS ÜÇGEN EVRİMİ Başlangıcı..

Marifet kapısının makamları

Edepli olmak
Bencillik, kin ve garezden uzak olmak
Perhizkârlık
Sabır ve kanaat
Haya
Cömertlik
İlim
Hoşgörü
Özünü bilmek
Ariflik

5.Boyuta Doğuş..İki Durgun ve 5 YÜCE ZAMAN Dokusu..

Kamil İnsan Olma Yolunda Ol'an birisinin geçireceği On Makam daha vardır..Burası
Hakikat kapısının makamları

Alçakgönüllü olmak
Kimsenin ayıbını görmemek
Yapabileceğin hiçbir iyiliği esirgememek
Allah’ın her yarattığını sevmek
Tüm insanları bir görmek
Birliğe yönelmek ve yöneltmek
Gerçeği gizlememek
Manayı bilmek
Tanrısal sırrı öğrenmek
Tanrısal varlığa ulaşmak(KAMİL İNSAN)

7. Boyuta Doğuş..



Temmuz 12, 2011, 03:16:13 öö
Yanıtla #16
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Öncelikle,Özür!...

Bazen,bazı konulara daha açık yanıtlar verilmesi gerektiği halde tölerans  endişesiyle eksik yazabiliyorum.

Yetisiyle yazmak uzun sürecek,dolayısıyla erteliyorum.

Kısa bir yanıt;hiçbirimiz müslüman değiliz,sadece bizlere öyle söylendiği için müslüman olduğumuza inanıyor ve bu konudaki tereddütlerimizi,kendimize karşı bile olsa sorgulamaya utanıyoruz.

Bunun yanıtını bulamayan kafirliği tanımlayamaz!....


Saygılar
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Temmuz 12, 2011, 11:38:16 öö
Yanıtla #17
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 342
  • Cinsiyet: Bayan

  Muslumanın anlamını bılerek dınlere baktıgımızda hepsının aynı ögretı oldugunu göruruz, cunku kaynak aynı aksini ıdda eden bılgı, kaynagın kendıne aykırı degılmı?usul ve sekıl farklı olabılır,ayrıntılarla ugrasmaya dalan öze ulasamaz.Özde İnsan olmayı bılelım gerısı teferruaat.

 imzanızda iddalı bende iddada bulunayım.Ben"O"yum,"O" da ben ......bendeki sureti bu .:))
bu işler bir yere kadar akılla gider gerisi yurek isi yuregin aldıgı kadarsın dermişim :)))
sevgiyle kalın.....


Temmuz 12, 2011, 12:31:07 ös
Yanıtla #18
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 320

Hatta Ben Ben olanim ve ben varken ona gerek yok.
Girdik susanlar arasına yattık uyuduk
Çığlığımız sınırları aştıydı nasıl olsa.


Temmuz 12, 2011, 01:19:20 ös
Yanıtla #19
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 342
  • Cinsiyet: Bayan

sendeki Ben ıle O ndaki BEN bırlestı mı dersın ?


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
4262 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 07, 2007, 11:39:11 ös
Gönderen: Fraternis
5 Yanıt
6656 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 19, 2011, 04:42:26 ös
Gönderen: Rimor
İTTİHAD-I İSLAM (İSLAM BİRLİĞİ)

Başlatan LuckyEye « 1 2 ... 11 12 » Islam

118 Yanıt
50408 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 18, 2009, 04:46:32 ös
Gönderen: ceycet
1 Yanıt
3706 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 05, 2011, 02:22:45 ös
Gönderen: Eser
1 Yanıt
2603 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 29, 2012, 01:45:51 ös
Gönderen: asimov
32 Yanıt
11493 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 23, 2012, 05:11:32 ös
Gönderen: yazbenide
0 Yanıt
2447 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 10, 2012, 08:34:00 ös
Gönderen: Tij
0 Yanıt
1754 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 11, 2013, 02:46:23 ös
Gönderen: peacewings
3 Yanıt
2942 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 28, 2013, 08:06:38 öö
Gönderen: ceycet
2 Yanıt
1959 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 19, 2015, 01:27:24 öö
Gönderen: MEDUSA