Darwin'in Tanrı'yı tanıması ve reddetmesi hakkında ne biliyoruz emin değilim ama darwin teorisini iyi araştırırsanız Tanrı'ya yer yoktur teorinin hiçbir kısmına koyamıyorsunuz Tanrı'yı deneyin isterseniz.Ayrıca maymundan geldiğimizi kanıtlamak amacıyla bazı devirlerde insanla maymun arasındaki canlılar gösterilmiş farklı isimler verilerek devir devir insana dönüşen bir canlı kronolojisi çizilir ancak çoğu kitapta bu çizimlerin hayali olduğu kanıtlanmış ve asla böyle canlıların yaşamadığı ortaya konulmuştur.Tıp öğrencilerine gelince onlara her zama kuşkuculuk öğreilir çünkü...asla birşeyi kesin bir dille reddetmemeli veya kabul etmemelidirler.Ama bentıpçı ya da bilim adamı değilim kuşku duymak için de nedenim yok.
Ayrıca Sevil sorduğun soruya bakılırsa sen evrimden bahsetmiyorsun çoğalmanın-türün devamlılığı çok basit bir olay bunun evrimle uzaktan yakından alakası yok.Ruhsal evrim vardır bu da tekamüldür zaten.Fiziksel bir evrim bana göre söz konusu değildir kesinlikle...
Bu sayfaya dönecek olursak. Darwin bilinemezciydi. sadece kendisi değil,hemen hemen her türlü bilim adamında vardır bu. bir icat yapsalar dahi,daha iyisinin çıkacağını söylerler veya bir görüş attıklarında ortaya,meclise, bundan emin olunmadığını da söylerler. ama yazıları 'kesinlik' ifade eder. ifade etse dahi onların bu yazı üslubundan kaynaklanır.Maymundan geldiğimizi kimse söylememiştir ama ortaya atılmıştır böyle bir görüş. çünkü ortaya ayılmasa itilim,çürütme,araştırma olmazdı. bu konuda çok acımasızca eleştiriler var. dinler topraktan olduklarımızı söyler. tıp öğrencilerine cevabıma gelince, tıp okuyan birisi zaten kuşkucu olmalı.. bu bizzat bir bilim adamının önemli bir umdesidir. islam tıpçılarıda gelişme için kuşkucu olunması gerektiğini bizzat öğrecilerine söylerlerdi. atomu bulanlar atom parçalanamaz ama belki ileride olabilir demişlerdir. bunların yansıtılması ise "atom parçalanamaz" şeklinde olmuştur. kesinliği insanlığa bilimadamları değil 'aktarıcılar' sunmuşlardır.
Devam ediyorum..(ikinci paragraf) evrimin içinde seleksiyonda vardır,çoğalmakta vardır ki çoğalmak başka türlerle doğa ortamında ilişkiye girmeyi doğurur. fiziksel evrim elbette vardır. ilkçağ insanı ile günümüzün çalışan ve düşünen insanının vücudu bir mi? bu çok acımasız bir primitif düşüncedir. çünkü zeka ve onun ürünü olan teknoloji,sosyoloji gibi bilimler yaşayışları etkilemiş ve yaşayışlar her üreyen insana yanmıştır. ilkçağda insanlar ellerini fazla kullanırdı... dikkat edin ilk çağ insanının eli çok sağlam ve bölgesine göre ise büyüktür.. ağız yapılar biraz daha büyüktür. beyin kısmı ise küçük. günümüzde ve ileride ise beyin kısmı genişleyecektir. habertürkte 2 hafta önce bir haber vardı,ingiliz bilim adamları yüzyıllar sonraki insan profilini koymuşlardı,yapmışlardı. göbekli,çelimsiz zayıf bacaklar,radyasyondan saçsız kalan bir yapı,düşünceden dolayı genişleyen beyin üst bölgesi. ellerin parmak uçlarının kullanılması sonucu parmak uçlarının irice yapısı,zayıf kollar,ışığa sağlam gözler.... bunlar bir yerden değil,akıldan çıkma ürünler. bunlar yanlış veya doğru, ben gurur duyuyorum. ne yüce ki düşünüyorlar. ve ilginçtir ki,yığınların reddediği düşünce yüzyıllar sonra gerçekleşiyor.
Bu arada ruh evrimi bildiğimiz irade ve türevlerinin adaptasyonu mu?