Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Mustafa Kemal Atatürk'ün Mason Olduğu İddiasıyla İlgili Bir Soru  (Okunma sayısı 135683 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 07, 2009, 09:12:59 ös
Yanıtla #80

Hanimefendi,

Siz neyseniz ben de oyum, bu gercektir ve bunu mutevazilik icin soylemiyorum. Ben de haddimi asarsam cezayi yerim.

Bunu söylemekte saygısızlık yaptığımı düşünmenizi istemem ama belirli bir deneyim, birikim ve tecrübe sahibi olduğunuz için Konumunuza Saygım vardır:)

Saygılarımla,
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 07, 2009, 10:14:01 ös
Yanıtla #81
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 386

. Bu tamamen Tanrının Varlığını ispat etmeye kalkışmak kadar zor birşey olduğu için  


Tanrının var olmadığı ispat kadar kolaydır bu konular.Sadece korkmamak gerekir.


Mart 07, 2009, 11:32:07 ös
Yanıtla #82
  • A.A.O.N.M.S.
  • Şrayn Masonu
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 976
  • Cinsiyet: Bay

Sayin Üyeler,

konu akabinde tartismalarinizi seviyenizi koruyarak sürdürmeniz geektigini tekrar hatirlatmak isterim. Kisisel saldirilardan vazgecmenizi ve karsilikli saygi ve sevgi cercevesi icinde fikir ayriliklarinizi beyan etmenizi rica ederim.

Sevgilerimle
Ambassador Emirat Shriners of Heidelberg Germany


Mart 08, 2009, 06:10:02 öö
Yanıtla #83
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Neden göstereyim ki.. Öyle bir amaç taşımam ben.. Ben sadece beni anlayan ve ilk etapta beni dinleyen olgun Kişilerle fikir paylaşmayı daha gerekli görüyorum. Karşımda bana hakaret edecek sonra da kırıp dökecek ve ben Kürtleri tanımıyorum düşüncesiyle hareket edecek ve ben de ona kalkıp kendi görüşlerimden bahsedecem. yapma ya işte bu benim en çok zorlandığım durumdur esasında .. çünkü boşa vakit harcamayı pek sevmem. senin düşüncendir derim çeker giderim:)   

sayın isabel ben kürtleri tanımam, çünkü Kürt ,Türkçe bir kelimedir ve anlamı dağ Türkü demektir.Aksini iddia ediyorsanız buyrun.Şuanki kendini kürt olarak tanımlayanlarda dağ Türkü değil, farisilerin araplarla birleşen koludur.Biraz iran ve suriye tarihinide incelerseniz gerçeğe ulaşabilirsiniz.

Kart, kurt yüzünden olmuş değil mi?

Öncelikle "dağ" kelimesi, Türkçe'nin en eski kelimelerinden birisidir. Sıklıkla "tağ, tag, tav" olarak da karşımıza çıkar. Yine Türk de, Türkçe'de kullanımı eski olan bir kelimedir ve "Türk, Türük, Twrk" olarak karşımıza çıkar. Eğer eski Türkçe'de "dağ Türk'ü" demek istiyorsanız bunu en arkaik şekilde, zorlayarak "Tavtürük" falan demeniz gerekir.

Kürt kelimesi Kürtçe değildir. Ama bu Kürtler'in Kürt olmaması anlamına gelmez. Cermen kelimesi Almanca değildir mesela. Almanlar kendilerine şu an "Deutsch" derler, biz onlara Cermenik bir halk olan Alemannii'nin Fransızca üzerinde kendisine kullanım alanı bulması sebebiyle Alman diyoruz. Bu onların Alman olmalarına da bir engel değildir.

Kürt kelimesini en fazla duyabileceğiniz yer ise evet bir göçebe halktır. Macarlar'ın "Turul" efsanesinde anlatılan o meşhur yedi kabilesinden (Hetumogar) birisinin adı Kürt-Gyarmat'tır. Bildiğiniz gibi Macarlar Türk değil, Fin-Ogur grubuna dahil bir halktır. Türkler'le aynı göçebe kültürden gelir ve Türkik halklarla çok etkileşime girmiştir. Bunun kanıtı olarak mesela göç efsaneleri "Turul"un ismini bile örnek verebiliriz.

Ne var ki Kürt-Gyarmat kabilesi ile Kürtler arasında bir bağlantı kurulamaz.

Örnek soru: Turks & Caicos adalarıyla Türkler arasındaki yedi benzerliği bulunuz?

Bir kaktüsten başka bir şey bulamadınız değil mi? Kürt-Gyarmat ile de Kürtler arasında bağlantı kuramazsınız. Zaten Kürtler de kendilerini "Kürt" olarak değil "Kurmanji" olarak tanımlarlar. Aynı Almanlar'ın kendilerini "Deutsch" olarak tanımlamaları gibi. Kürt kelimesi, diğer halkların Kürtler'e verdiği bir isimdir. Çerkes kelimesi, diğer halkların Çerkesler'e verdiği bir isimdir. Alman kelimesi, diğer halkların Almanlar'a verdiği bir isimdir.
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Mart 08, 2009, 01:55:07 ös
Yanıtla #84
  • Ziyaretçi

Sayin Üyeler,

konu akabinde tartismalarinizi seviyenizi koruyarak sürdürmeniz geektigini tekrar hatirlatmak isterim. Kisisel saldirilardan vazgecmenizi ve karsilikli saygi ve sevgi cercevesi icinde fikir ayriliklarinizi beyan etmenizi rica ederim.

Sevgilerimle

Sn.Anatolic düşüncelerime tercüman oldunuz.Tartışma maalesef seviyesiz bir boyuta doğru gitti.

Saygıyla kalınız


Mart 08, 2009, 02:43:56 ös
Yanıtla #85
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 386




Öncelikle "dağ" kelimesi, Türkçe'nin en eski kelimelerinden birisidir. Sıklıkla "tağ, tag, tav" olarak da karşımıza çıkar. Yine Türk de, Türkçe'de kullanımı eski olan bir kelimedir ve "Türk, Türük, Twrk" olarak karşımıza çıkar. Eğer eski Türkçe'de "dağ Türk'ü" demek istiyorsanız bunu en arkaik şekilde, zorlayarak "Tavtürük" falan demeniz gerekir.

Kürt kelimesi Kürtçe değildir. Ama bu Kürtler'in Kürt olmaması anlamına gelmez. Cermen kelimesi Almanca değildir mesela. Almanlar kendilerine şu an "Deutsch" derler, biz onlara Cermenik bir halk olan Alemannii'nin Fransızca üzerinde kendisine kullanım alanı bulması sebebiyle Alman diyoruz. Bu onların Alman olmalarına da bir engel değildir.

Kürt kelimesini en fazla duyabileceğiniz yer ise evet bir göçebe halktır. Macarlar'ın "Turul" efsanesinde anlatılan o meşhur yedi kabilesinden (Hetumogar) birisinin adı Kürt-Gyarmat'tır. Bildiğiniz gibi Macarlar Türk değil, Fin-Ogur grubuna dahil bir halktır. Türkler'le aynı göçebe kültürden gelir ve Türkik halklarla çok etkileşime girmiştir. Bunun kanıtı olarak mesela göç efsaneleri "Turul"un ismini bile örnek verebiliriz.

Ne var ki Kürt-Gyarmat kabilesi ile Kürtler arasında bir bağlantı kurulamaz.

Örnek soru: Turks & Caicos adalarıyla Türkler arasındaki yedi benzerliği bulunuz?



Bakınız sayın veritas, kürt kelimesinin tarihte ilk defa nerde kullanıldığını dahi bilmeden batının ulus yaratma endişesiyle uydurduğu tarihçilik anlayışını yine tekrara geçmişsiniz.Ve bu konularda yeni olduğunuzu araştırmalarınızın henüz derinliğe ulaşmadığını , 80 sonrası uydurulan tarihçilik anlayışını tekrarladığınızı görüyorum.Türkiyede konunun yegane üstadı Hallaçoğlu varken uydurma tarihçiliği tekrarlamanız bilimsellikten ve objektiflikten öte duygusaldır.
Kürt kelimesi için satırlarca demagoji yapmanıza gerek yok, somut kanıt var.Lütfen birazdaha bilimsellik, biraz daha araştırma.Anladığım kadarıylada Türk kelimesini belirli bir tarihten alıyorsunuz, buda hata size ısrarla batıni tarih biliyormusunuz dememin sebebide budur işte, tarihçiliğin en önemli ayaklarından bir taneside sosyal antropoloji desteğidir ki, batı tipi tarihçiler bunu kendi söylemleri ile çeliştiği için sevmezler.yaratılan jenerik dünyanın en önemli ayaklarından biridir bu, tarihin belirli dönemini uydurmak.fakat ortada gerek somut gerekse antropolojik kanıtlar dağları aşar.Yazık ki yurdum TC sinde Üniversite olmadığı için önümüze geleni ezberlemekten başka yaptığımız bir şey yoktur.Erken dönem Türkçesiyle yorum yapılır.Bunada Kilise Bilimi, diyorlar işte batıda.Bugün baı bilim dünyasının en önemli tarışma konularından biride budur.Fakat , Hamd olsun bizim okumuşlarımız bile cahil olunca yapacak bir şey kalmıyor.


Mart 08, 2009, 02:45:50 ös
Yanıtla #86
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 386

Ha bu arada size tavsiyede bulunduğum kitaplara baksanız, kürt kelimesinişn tarih sahnesinde ilk nerde geçtiğini , Somut ve yazılı olarak , göreceksiniz fakat siz hala Ordodoksin kilise biliminde ısrarlısınız.Yaşınız genç, daha sonra dünyanın size yalan söylediğini anlayacaksınız.


Mart 08, 2009, 08:22:11 ös
Yanıtla #87
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Degas, sürekli olarak beni ve ortodoksin bilim diye bahsettiğiniz şeyi eleştirmekten düzgün ve bilgi dolu cevap veremez hale geldiniz. Şimdi siz beni, üniversiteleri bir kenara bırakın. "Lütfen biraz daha araştırma" diyorsunuz, sonuna kadar katılıyorum. Ama madem siz bu kadar araştırdınız, zahmet edip bulgularınızı da bizimle paylaşırsanız sizinle bulgular üzerine tartışma yürütürüz.

Sosyal ve andropolojik bulgular, dağları aşıyorsa eğer bu dağlar aşan bulgularınızdan küçük bir kuple bizimle paylaşırsanız biz de konu hakkında sağlıklı fikir yürütürüz. Ama "bu konu hakkında ben haklıyım ve kanıtlarım var" demek ile, kanıtları göstermek arasında dağları aşan farklar vardır. Ben size söylediğim her sözü örnekleyerek söylüyorum. Siz ise benden daha yaşlı ve araştırmış olduğunuzu söyleyerek benim yanıldığımı söylüyorsunuz. Haklı da olabilirsiniz, ben açıkçası en basidinden yaşa önem veren de bir insanımdır. Ama siz sadece "benim sosyal, andropolojik, linguistik" kanıtlarım var derseniz ve bu kanıtları göstermezseniz buna "lafla peynir gemisi yürümez" demek gerekir.

Kürt kelimesinin Türkler arasındaki kullanımı adına da muhtemelen Elegeş Yazıtı gibi "kürt" mü "körtle" mi olduğu hususunda hala bir ortak noktaya varılamayan konularla yaklaşacaksınızdır. Ama zaten ben daha önce de dediğim gibi:

"Kürt kelimesi Kürtçe değildir. Ama bu Kürtler'in Kürt olmaması anlamına gelmez. Cermen kelimesi Almanca değildir mesela. Almanlar kendilerine şu an "Deutsch" derler, biz onlara Cermenik bir halk olan Alemannii'nin Fransızca üzerinde kendisine kullanım alanı bulması sebebiyle Alman diyoruz. Bu onların Alman olmalarına da bir engel değildir."

Yani Kürtler kendilerini Kurmanji olarak tanımlarken sizin kalkıp da Kürt kelimesi Türkçe'dir demenizin pek de anlamı kalmaz.

Konuyu başka bir başlığa taşırsak teker teker noktalar üzerine tartışabiliriz. Ben de bundan keyif ve gurur duyarım. 
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Mart 08, 2009, 11:58:48 ös
Yanıtla #88
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 181
  • Cinsiyet: Bay

   melezleşme her yeri kaplamadığı müddetçe ırkçılık bitmeyecektir. Gerçi bütün dünya melez olsa bu seferde ırkçılık yerini başka birşey alıcaktır. bölge tutuculuğu gibi.... yani kardeşlik denilen anırdama yalandır. istisnalar elbette vardır ancak bu dünya bir ticari antlaşmaların yapıldığı yer ve bu yaşantımız bunun meşruluğu üstüne kurulu. neden sürekli ben kardeşlikten bahsedeyim ki? veyahut neden hiyerarşiyi kabul etmiyim? bu çatışma ortamı biz insanların bal gibide işine geliyor. tabi bu çatışma öylesine bir sarhoş etmiş ki biz insanları, kendi kendimize bunun bir çatışma olmadığını sadece sürtüşme olduğunu söylüyoruz. Yukarda da belirttiğim bunu ben,olayın geniş olarak özünü isterseniz bu kürt-türk olayına girmeyin,yöneticilerimiz zaten korkak-cesur bir karaktere sahipler ve onların bu karakteri devlet yönetimini oluşturuyor,ne isterlerse o olur. bu hükümet değildir.
   Neymiş efendim,kürtlerin varlığını kabul etmemezlik etmicekmişiz. ne yapıcaz peki? doğuyu vercekmiyiz? veya bir iran onlara kuzey tebrizi vericek mi? birlikte kardeşçe yaşamanın yolu, taviz kabul etmekle geçmez. yoksa osmanlıdan ne farkımız kalıcak? birbirimizin sebebiysek eğer düşmanlıkta meşrudur inanın...
  Son cümlemi iyi düşünün. akıllı bir insan şurada 4 gündür aynı konuda takılıp kalmaz. sözleriniz adeta kendinizi oyalıyor. bu gerçek. bu benim içinde geçerli,olmadığım halde cümlelerim ırkçı bir imaj yaratıyor.


Mart 10, 2009, 06:36:54 ös
Yanıtla #89
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 886
  • Cinsiyet: Bay

Değerli Forum Üyeleri
Anlaşmamızın mümkün olamayacağı durumlardaki tavırlarımız bizim aslında kim olduğumuzu net bir şekilde işaret eder.
Bu ilk mesajım ve bir merhabanın içinde saygısız bir eleştiride bulundurmak istemiyorum.
Merhaba

Atatürk ve Masonluk konusunda elimde bulunan iki kaynaktan bazı bilgileri aktaracak ve kendi cehaletim dahilinde bunu yorumlayacağım.
Anlaşamadığımız konusunda anlaşsak bile mutlu olacağım.
İlk kaynağım 1933 yılında ilk baskısı yapılan HC Armstrong un Gray Wolf adlı kitabıdır.
Kitabın ilk baskısını okuduğum için M.K.Atatürk ten sonra mahkeme kararıyla tırpanlanan bölümlerden midir değil midir bilemeyeceğim, bilgi tekrarı sıkıntı yarattıysa heyecanıma bağışlayın.

Selanik te "vatan" adlı organizasyonu kurmaya çalışan M.Kemal geniş bir devrimci organizasyonla tanışmıştı.
Adı ittihat ve Terakki idi. Kasabada birçok yahudi vardı; çoğu İtalyan tebaası ve İtalyan Mason Locaları üyesi idi.
İtalyan tebaası olarak kapitulasyon ve anlaşmalarla Sultanın tutuklamasından korunuyorlardı.
Evleri polis tarafından aranamıyor sadece kendilerine ait mahkemelerde yargılanabiliyorlardı.
Mustafa Kemalin bildiği bir grup yönetici (Makedonyalı Fethi de dahil olmak üzere) farmason olmuşlardı.
Korunma arkasında Mason localarının rutinlerin kullanarak İttihat ve terakki yi kurmuşlardı.
Yahudilerin evlerinde güvenlik içnde toplanıp plan yapabiliyorlardı. Bol miktarda yatırım almışlardı.
Sultan tarafından kovulan, başka ülkelerde yaşayan önemli politik mülteciler ile irtibat sağlayabiliyorlardı.
İttihat ve Terakki komitesi, Mustafa Kemali test edip incelediler ve onu davet ettiler.

Mustafa Kemal Vedata locası tarafından erginleştirilmişti.
Kendisini hiç hoşlanmadığı bir ortamda bulmuştu.
Loca uluslararası nihilist bir organizasyonun parçasıydı.
Rusyanın şeytanları, Viyananın eğlenceleri, Yahudilerin nerede ezildiği, nerede para kazanabilecekleri
hakkında konuşan adamlarla doluydu.
...........(uzatmamak için bir bölümü atlıyorum,özkan)
Daha da fazlası o bir "geç gelendi."
İttihat Terakki yi yönetenler kendilerini Masonik derecelerin arkasına gizlemişlerdi.
O ise emirler yerine getirmesi gereken yeni bir kardeşti.
.........
Ona göre localarda çok laf az iş vardı.
........
Liderlere saygısı yoktu. (Locada "söz verilince" konuşma tarzını anlatan bir takım cümleler var burada, özkan)
........
Onun kardeş yöneticileri (üstad?) kendi başına buyrukluğundan hoşlanmamışlardı.
.....
Yahudiler ona güvenmiyordu.
Hiçbirzaman üst dereceler için inisiye edilmemişti.
İttihat terakkiyi yöneten farmason kardeşlerin iç halkasından uzak tutulmuştu.

Doğal olarak kişisel politik hırsları ile loca işleyişi çelişiyordu (özkan)

İkinci Kaynak ise
Türkiyede Masonluğun Doğuşu
Abdurrahman Erginsoy(Mason, erginleştirilme 1962)

Apak'tan alıntı..
Yüksek Şura, 1925 yılında, Cumhurbaşkanımız Atatürk'e 33. Derece ve aynı zamanda fahri başkanlık ve
Rit Hakimliğinin de verilmesini, Türk Masonluğu için bir şeref sayarak bu hususu, Dr. Fikret Takiyettin
aracılığı ile arz ve sormayakarar vermiştir.
Atatürk, "Şimdilik kalsın; kendinizi gösteriniz, sonra düşünürüz" cevabıyla karşılamıştır.
Bu sırada Mehmet Cebil Ubaydın da hazır bulunmuş.

Değerli forum üyeleri aynı kitabın bir başka bölümünde ise 1909 dan itibaren Masonluğun hakim Büyük
Amirlerini kronolojik olarak izlediğimizde Yüksek Şura nın hiçbir zaman "uykuya" geçmediğini görmekteyiz.
1931-1933 Servet Yesari
1933-1933 Mustafa Reşat Mimaroğlu
1933-1935 Dr İsmail Hurşit Gün
1936-1945 Dr. Nurettin Ramih
........
Benim cahil yorumum ise şudur.
Mustafa Kemal politik arzularının ve amaçlarının örtüşme ihtimali bulunan İttihat ve Terakki ile yakınlaşma döneminde
bir mason olarak erginleştirilmiş, tekris edilmiş, inisye edilmiş?!, ancak üstad-çırak ilişkisi içerisinde karakteri itibariyle
fazla dayanamamış ve temel felsefeler noktasında birleşmesine rağmen muntazam bir Mason olarak hayatına devam etmemiştir.

Kendisinin yaşadığı hayat ve keskin karakteri itibariyle muntazam bir Mason olamayacağı açıktır.

Ancak modern fikirler açısından bu zeki adam Mason kaynağından da elbet beslenmiş esinlenmiştir.

Mustafa Kemal hayatta iken Gray Wolf(Bozkurt) adlı kitap kendisine okunmuş, kendisi "karşı çıkmamış" ancak eksik yazıldığını söyleyerek "bazı eklemeler yaptırarak" Türkiye deki baskısı yapılmıştır.
Ne varki ölümünden sonra Atatürk ü korumak amacı ile bazı bölümler mahkeme kararı ile kitaptan çıkartılmıştır.
Atatürk Mason locasında erginleştirildiğine itiraz etmemiştir.
Atatürk yaşarken Yüksek şura hayatına devam etmiştir.
Günümüze kadar herhangi bir kesinti de yoktur.

Mason olup olmadığını tartışmamızın ana sebebi ise Masonluğu bilmemekten kaynaklanıyor.
İyi tenis oynayan kişilere daha iyi tenis oynamayı öğreten bir klübün üyesi olmuş ancak klüp işleyişi
ile karakteri bağdaşamamıştır.
Tenisten ise asla vazgeçmemiştir.
Bence bu kadar basittir.
« Son Düzenleme: Mart 10, 2009, 06:53:02 ös Gönderen: skullG »


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
9 Yanıt
12915 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 05, 2012, 11:04:32 ös
Gönderen: NOSAM33
2 Yanıt
5037 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 17, 2009, 04:44:20 öö
Gönderen: de_hund
5 Yanıt
11051 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 01, 2007, 08:27:30 öö
Gönderen: Universal
0 Yanıt
3043 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2009, 03:38:32 ös
Gönderen: karahan
3 Yanıt
11702 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 12, 2012, 02:16:15 ös
Gönderen: Tij
7 Yanıt
23004 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 06, 2017, 03:33:02 ös
Gönderen: eskihalicli
Yahudi Geleneği İle İlgili Bir Soru

Başlatan llSinekValesill « 1 2 3 » Yahudilik

26 Yanıt
22661 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 25, 2011, 01:05:20 ös
Gönderen: Mustafa Kemal
2 Yanıt
6380 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 19, 2012, 09:21:07 ös
Gönderen: neumann
1 Yanıt
3460 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 05, 2013, 11:08:24 ös
Gönderen: NOSAM33
0 Yanıt
2230 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 23, 2015, 04:08:37 ös
Gönderen: MEDUSA