Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Psikoloji - Ruh bilimi => Konuyu başlatan: karahan - Şubat 18, 2013, 04:45:31 ös

Başlık: Özgüven İnşa etmek
Gönderen: karahan - Şubat 18, 2013, 04:45:31 ös
Özgüven İnşa etmek
Özgüvene sahip olmak gerekli midir? Bu yazı “evet” diyenler içindir.

Önce bir takım tespitler yapıp, sonra inşa etmek için pratik öneriler vermeye çalışacağım.

Özgüveni olan bir insan; dürüst, cesur, göreve hazır, bilgisini-emeğini cömertçe veren, yapıcı, yapabileceklerine inancı olan, kuşku duymadan inanan ve bağlanan, başkalarına da güvenen, değişime açık, şikayet etmeyen, kendini rahatça ifade edebilen, özgün ve özgür bir kişidir.

Sanırım hepimiz, bu değerlere sahip olmayı ararız. Peki, özgüven bize nasıl gelir? Doğuştan var mıdır? Sonradan elde edilir mi? Yanıt: Her ikisi de. Bazı bilim adamları özgüven inşa etmeye anne karnında başlandığından bahseder, yani annenin bebeğini özel hissettirmesi ile. Çocukken, ailemizin bize verdiği küçük görevleri yapmak, eğilimimiz olan alanda teşvik edilmek veya becerelim/beceremeyelim ailemizin bizi yine de seveceğini bilmek hep özgüven inşaatının ilk adımlarıdır. Ancak özgüven duygusunun dalgalı bir doğası vardır. Toyluk zamanlarımızda nadiren ve kısa süreli sahip olduğumuz bu duygu, olgun zamanlarımızda, tecrübe ile birlikte uzayabilir, ancak tüm zamanlar boyunca kendini göstermez; yani her zaman her konuda özgüvene sahip olamayız. Bu durum, bilinç durumumuzun gelişkinliği ile doğru orantılıdır. Diğer taraftan, bugün sıklıkla gördüğümüz özgüvene sahip görüntüsü içerisinde olmayı! (bu bir korunma maskesidir veya kibirdir) güvensizliğin bir diğer ucu olarak gördüğümü de belirtmeliyim.

Bugün özgüven adına diplomasına, güçlü dayısına, koltuğuna, zengin kocasına, prestijli işine, çocuklarının işine sığınanların tersine kendine güven; doğaya ve başkalarına güvenle başlar, doğru eylemle inşaat edilir.

Doğaya güven, doğa yasalarına güvendir; yani yaptığımız/düşündüğümüz/hissettiğimiz her şeyin aynı yönde, bir yansıması vardır. Ayrıca, hayat dümdüz gitmez, devirseldir, iyi günler de vardır, kötü günler de vardır. Burada önemli olan sürekli kendimizi tekrarlamak değil, bu devirsellik içerisinde yukarıya ve ileriye doğru ilerleyebilmektir. Başkalarına güven ise, kendimize güven kadardır. Görev verebilme kapasitemizle bu güveni ölçebiliriz. (Elbette kendi işini başkalarına yaptıran küçük zihniyetlileri kastetmiyorum.)

Inşaat bir zaman işidir, bir günde özgüvene sahip olamayız. Gün ve gün, sebatla, sabırla, zekice inşaatın her bir tuğlasını koymak gereklidir, bu tuğlanın adı doğru eylemdir. Hayatta başarılar tesadüfler sonucu olmaz, kadere/şansa da sığınmak, kendimize hakarettir. Emek olmadan, alın teri koymadan zafere ulaşılamaz. Mükemmeli aramak, bir işi yapmamak için oturaklı bir bahanedir ama sonuçta bahanedir. Mükemmele ulaşmak başka bir konudur, ona yönelmek ve bir sonraki günün bir öncekinden daha iyi olmasıdır bizim hedefimiz. Hesaplanmış risklere doğru cesurca ileriye atılmaktır bizi tecrübeyle dolduracak olan. Çağdaş filozoflardan Delia Steinberg Guzman (DSG) “Cesur insan, ne diğerlerinin zayıflıklarından ne de çoğunluğun onayından destek alır; onun için kendi bilinci her zaman çoğunluğu oluşturur ve bu gücüyle, ona gereksinim duyanlara yardım etmeye çalışır. Öncelikle, cesaretlerin en önemlisi olan, insanın kendisiyle yüzleşme cesareti eksiktir. Bu yüzleşme, erdemleri ve kusurları ayırt etmek; erdemleri güçlendirmek ve kusurları yok etmek için yapılır. Insanın kendisiyle tek başına kalması, sahte maskeleri çıkartıp kendisini olduğu gibi kabul etmesi cesareti eksiktir; bu cesaret, kendini olduğu gibi kabul ettikten sonra, kendisi ve dünya için düşlediği iyiliğe götürecek olan bir yaşam sistemi ve olumlu eylem biçimini oluşturmayı gerektirmektedir. Cesaret olmadan insan nasıl kendini fethedebilir?”der.

Doğru eylemi nasıl tanırız? Bir karar; çıkardan, bencillikten, korkudan, günah duygusundan, karşılık görmekten arınmış ise o doğrudur. Doğru eylem, evrensel ve ebedi olandır.

Özetle, özgüven için risk alın, sorumluluk alın, bilgiye sahip olun, geri bildirimlerle kendinize ince ayar yapın, olumsuz duygularınızı kontrol edin (yapanlar benim gibi insan, o zaman ben de yapabilirimJ) ve hatalardan korkmayın. Eylemde bulunmayan insan, hata yapmaz! Hatalarımızı bizim en iyi Hocalarımız olarak görüp, her seferinde daha iyisini yapmak için ilerleyelim. “Uzak olsa bile ulaşılması amaçlanan şeyi, hiçbir zaman gözümüzün önünde kaybetmeden günden güne coşkululuğu sürdürebilmek için yeterli sabıra sahip olunmalıdır. İnşaa etmenin etkinliği, devamlılığa bağlıdır. Ihtiyaç duyulan bir bilinç devamlılığıdır. Varmak yolda bir duraklamadır; attığımız adımları tanımak, iç ve önümüzde kalan adımları hesaplamak için belirlediğimiz bir noktadır. Varmak, yeniden başlamak için bir soluktur. Gerçekte inşa etmemiz gereken yol, ebedidir ve bizden sürekli bir eylem ister.”

“O zaman nerede bulunmalıyız? Aktif ve yolda. Burası bizim yerimizdir, nihayet kendimizi bulacağımız yerdir ve orada kaderin bize vereceği sorumluluklarla devam edebiliriz.

Basit bir taşı bile kaldırmaya cesaretimiz yoksa ne biçim inşaatçılar olacağız!”

Türkiye’nin bugün her zamankinden daha fazla özgüvene sahip, becerikli insanlara ihtiyacı vardır.

 

Kaynakça:

Cesurlar için, Delia S.Guzman , Yeni Yüksektepe Kültür Derneği Dergi 56
İnsanın kendisi olmasının muhteşem sanatı, D.S.Guzman, Yeni Yüksektepe Kültür Derneği Dergi 5