Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: CENNET BAHÇESİNDEN ÇIKARILMA ÖYKÜSÜ - 1  (Okunma sayısı 3191 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 02, 2009, 10:59:51 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Teist nitelikli dinlerin kutsal kitaplarının içermekte olduğu konulara şöyle bir bakıldığında; hemen hepsinin dinin kurallarından ve bireyin töresel yükümlülükleri ile tapınma ödevlerinden önce, birtakım tarihsel ya da varsayımsal öykülere yer vermiş oldukları görülür.

Bazı kitaplarda bu öyküler tarihçilerin "tarih öncesi" olarak adlandırdıkları belirsiz zaman dilimlerine kadar uzanmaktadır. Bununla da kalınmamakta, insanlığın başlangıcı hatta evrenin duşumu da, dinin temel inanç ilkeleriyle uyumlu olmak üzere anlatılmaktadır.

Bu tarz öyküler İncil'de yoktur; Kuran'da da özgün sayılamaz çünkü bu iki kitap kendilerinden bir süre öncesinin ve paylaşılan aynı çevre kültürünün bir ürünü olan Tevrat'ın “Tekvin” başlıklı b0ölümünü hemen hemen olduğu gibi benimser.

Bu tarihsel öyküler kapladıkları hacim bakımından karşılaştırılacak olurlarsa; kitabın yazılmış olduğu (ya da yazılmış olduğu varsayılan) dönemlere ilişkin olanların eski (pek de iyi bilinmeyen) tarihli olanlara oranla çok daha uzun ve ayrıntılı bölümler içerdiği, yinelemelerin yapıldığı, din açısından hiç de gerekli olmayan noktalara değinildiği görülür. (Bu bağlamda ezoterik ortamdaki alegorik yorumu hariç tutalım.) Buna karşılık, eski tarihe ilişkin öyküler, içerikleri bakımından çok daha önemli olmalarına karşın,  pek daha kısa ve öz olarak geçiştirilmiştir.

İster oldukları gibi ister birtakım süslemeler ve abartmalarla olsun, din kitaplarının daha yeni olay ve olguları ayrıntılara girerek anlatmalarını pek yadırgamamak da gerekir. Çünkü her ne kadar din adamları ve tutucu dindarlar inançlısı oldukları dinin kitabının zamana bağımlı olmadığını ve süresizcesine (ya da kıyamet günü denilen zamana kadar) geleceğe yönelik olduğunu ileri sürerlerse de, bu kitaplar öncelikle yazılmış oldukları çağın insanını ve özellikle tüm dünyaya oranla pek küçük ve dar sayılabilecek bir çevrenin toplumunu etkilemek üzere kaleme alınmışlardır. (Dindarların bu kitapların insan eliyle yazılmayıp, vahiy yoluyla geldiğine ilişkin inanışlarını saklı tutalım.) Bu kitaplar, ortaya çıkarıldıkları zamandan yüzyıllar sonra yaşayacak insanların o zamanın tarihini okuyup öğrenmelerini amaçlamakta değildir.

Kutsal kitaplardaki çağdaş ya da yakın tarihe ilişkin öyküler, kapsam bakımından pek yaygın tutulmamıştır. Peygamber, aziz v.b. olarak tanıtılan kişilerin ve onların çevrelerindekilerin başlarından geçen olayları ve bu olaylarla ilgili olguları anlatırlar.

Bu anlatımlarda "düşünce"nin hiçbir yeri yoktur çünkü asıl amaç, bireye konu edilen olay ve olguları öğretmiş olmaktan çok, ona olay ve olguların dogmayı desteklemekte ve kanıtlamakta olduğunu göstermektir.

Eskilere, insanlığın oluşumunu ve evrenin yaratılışını anlatacak kadar eskilere uzanmanın nedeni ise,  kuşkusuz kitabın kaynağındaki bilginin sonsuz olduğunu vurgulamak, Tanrı buyruğu ve buyrultusunun ölçüsüzlüğünü belirterek dinin temellerini daha sonra hiç yıkılamayacak bir şekilde sağlamlaştırmaktır. Üstelik bu bilgilerin verilişinde hiçbir varsayım, hiçbir olasılık değerlendirmesi de yoktur; tüm olay ve olgular nedensiz ya da tek nedenlidir; kesin ve şaşmazdır. Evrenin yaratılışına, bu yaratılışın izlemiş olduğu sıraya, insanın oluşumuna, canlı ve cansız diğer varlıkların var oluşlarına İlişkin başka hiçbir alternatif yoktur.

Dolayısıyla bu öyküler, Tanrı'nın sonsuz,  ölçüsüz, insan aklıyla kavranamayacak gücünü ve buyrultusunu açıklar.

Ancak bu konulardaki öykülerin, kitabın ortaya çıktığı zaman dilimi bakımından çağdaş sayılabilecek öykülere oranla pek kısa ve öz oluşlarının nedenleri düşünülecek olursa; ortaya birçok seçenek çıkabilmektedir. Şöyle  birkaç örnek üzerinde durulabilir:

1 - Orijinal öykü önceleri yazılı değildi. Nesiller boyunca kulaktan kulağa aktarıldı. Bu aktarmalar sırasında ister istemez bazı unutmalar oldu; yanlışlıklar yapıldı. (Bu özellikle Tevrat için geçerli.) Dolayısıyla kopukluklar oluştu. Bunların yerleri doldurulamayınca da öykü iyiden iyiye kısaltıldı.

Bu, mantığa uygun bir açıklamadır. Üstelik günümüzde yeni yeni çözümlenebilen hatta pek yakın tarihlerde keşfedilen bazı yazıtlar böyle bir açıklamayı kısmen doğrulamaktadır. Aslında ortaya çıkan doğrulama öykülerin kutsal kitabın yazıldığı zamandan çok daha eski olduğudur; öykünün kapsamının gerçekliği değildir. Fakat hem öykünün daha eski kültürlerin malı olduğu hem de gerçek ile olan bağlarının zayıflığı dinin dogması ile çelişkiye düşer; kitabın vahiy yolu ile indirildiği üzerine kuşku kondurur. Dolayısıyla orijinal öykünün daha eski ve daha değişik olabileceğine ilişkin bir düşünü, dinin tutucu inançlılarınca güçlü bir protesto ile karşılanır ve bu türden bir varsayıma karşı amansız bir savaş açılır.

2 - Bu öyküler aslında gerçek olayları ve gerçek olguları yansıtmakta değildir. Bu öykülerdeki olaylar, birer töresel ders örneği, olgular da birer simge olarak değerlendirilmelidir. Bireylerin kendi açıklama ve yorumlamalarında özgür kalabilmeleri için kısa tutulmuşlardır.
Bu tür bir açıklama ezoterik örgütlerin öğretisi bakımından geçerli sayılabilir. Fakat dinler ekzoterik (halka açık) kurumlardır; dolayısıyla bu tür bir açıklama din kitapları, üstelik teist özellikteki saltık gerçekçi din kitapları için geçerli sayılamaz. Çünkü teist nitelikle dinlerde bireyin yorum ve değerlendirme özgürlüğü yoktur; kutsal kitabın geçerli tek bir açıklaması vardır. Ancak, dinin dogmasını yadsıyarak yalnızca asal ve temel dinsel ilkeyi benimseyenler, bu özgür değerlendirme ve anlamlandırma yöntemine özenle önem vermiş, bunun sonucunda da bağnazlıktan olabildiğince uzaklaşan ve kısmen mistik kısmen akılcı tarikatlar doğmuştur.

3 - İnsan topluluklarının büyük çoğunluğu bilgiden pek yoksundur. Buna karşın dinlemekten, hele hele okumaktan ve düşünmekten hiç hoşlanmazlar. Uzun ve ayrıntılı bilgiler edinmekten sıkılırlar. Kısa ve özlü bilgileri ise daha kolaylıkla anlar ve kavrarlar.

İnsanın doğal nitelikleri bakımından bir ölçüye kadar doğru sayılabilecek bu açıklama, kutsal kitabın tarihsel anlatımlarının özetlenişini haklı gösterebilecek bir neden sayılamaz. Çünkü böyle bir neden gerçekten öncelikli olarak önemsenseydi, kitabın tüm içeriğinde aynı düşünceli duyarlılık gösterilirdi. Oysa burada asıl konu olan "eski tarih"in kısalığına karşılık, kitabın kaleme alındığı döneme ilişkin "çağdaş tarih”in âdeta bıktırıcı ölçüde ayrıntılar içermekte oluşu, bu seçeneği çürütmektedir.

4 - Ayrıntılı bir öyküde yanılgı payı artar. Gerçek olduğu ileri sürülerek anlatılmakta olan bir öyküde keşfedilecek herhangi bir yanılgı, öykünün tümünün gerçeklik savunusuna gölge düşürür.

Bu açıklama da genelde doğrudur. Ancak böylesine bir açıklama din kitaplarındaki "eski tarih"e ilişkin bu öykülerin tümü için, hem de baştan sona kadar geçerli olarak benimsenmemelidir. Çünkü bu öykülerin baştan sona uydurma olduklarını ileri sürmek de onların tümüyle gerçek olduklarını ileri sürmek kadar yanlış ve bağnazca bir yaklaşım olur. Bu öykülerin her birinde gerçekten bir pay vardır fakat aynı zamanda bu gerçekten alınmış olan pay da tümüyle gerçeğin kendisi değildir.

Belki de kutsal kitaplardaki bu "eski tarih" bölümlerinin kısa oluşunun nedeni çok daha basittir. Nesliler boyunca büyüklerden küçüklere anlatılagelen, kültürlerden kültüre birtakım değişimlere uğrayarak geçen, aktarılmaları sırasında yer yer kısalan ve yer yer hem devrin hem çevrenin etkisiyle eklemeler alan, törelere ve geleneklere kaynak olduğu gibi gereğinde de uyarlanan, masallaşan, efsaneleşen ve destanlaşan birtakım konulardan arta kalabilmiş olanlar bunlardır denilebilir.

Şu halde kutsal din kitaplarının evrenin ve insanlığın oluşumuna ilişkin öykülerinin gerçekle olan bağıntılarını bilim ve akıl verilerinin gelecekte sağlayacağı gelişmelerin ışığında incelenmek üzere bir yana bırakmak gerekir.

Bugün için bu öyküler, birtakım başka nedenleri, birtakım başka açıklamaları olan, birtakım başka şeyler anlatan ya da anlatmaya çalışan alegoriler olarak değerlendirilmelidir. Kendi başlarına birer objektif ve somut gerçeği yansıtmakta olan tarihsel bilgi hazineleri olarak nitelendirilemezler.

Adem ile Havva'nın Cennet Bahçesi’nden çıkarılışlarının öyküsü de işte bunlardan biridir. Asal konum o… Ancak bu giriş hayli uzun sürdü. Onun için asıl konuya sonraki bölümde gireceğim.

Bu arada elbette bu düşünü ve görüşlerim eleştiriye açık.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 02, 2009, 11:34:26 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın ADAM;

sizinde vurguladığınız gibi,bu ve buna benzer öyküler farklı dinlerin ezoterik oluşumlarının birbirine yakın yorumladığı alegorilerden ibarettir.Ancak malesef dinciler,din adamları ve avam tarafından zahiren anlatımının yüklendiği manalarla kabul görmektedir.Acı olan da bu dur...


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
8 Yanıt
7119 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 16, 2012, 02:25:04 ös
Gönderen: BULGARIA
CENNET

Başlatan GölGe « 1 2 3 » Diger Inanclar

23 Yanıt
10338 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 14, 2007, 10:03:10 ös
Gönderen: GölGe
Cennet

Başlatan ONE Islam

6 Yanıt
4760 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 22, 2016, 10:10:15 ös
Gönderen: kurt
0 Yanıt
2280 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 13, 2008, 08:39:12 ös
Gönderen: Santander
5 Yanıt
5291 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 27, 2009, 01:33:17 ös
Gönderen: goksel475
3 Yanıt
6287 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 03, 2009, 07:00:01 ös
Gönderen: zarathustra
9 Yanıt
7200 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 05, 2009, 09:42:42 ös
Gönderen: popperist
1 Yanıt
5530 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 25, 2011, 03:47:30 öö
Gönderen: Prometheus
0 Yanıt
1745 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 18, 2013, 07:56:30 ös
Gönderen: karahan
4 Yanıt
3691 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 11, 2016, 05:38:37 ös
Gönderen: Tık-Tik-Tak