Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bir Mason için Tanrı Kavramının Önemi(SORU)  (Okunma sayısı 18260 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 18, 2012, 11:15:11 ös

 Selamlar ,

İnsan araştırmalı öğrenmeli din konusundada doğmalarla yada yüklemelerle başkalarının doğrularını kabullenip kendi doğrusunu ve inancını bulmadan ölmemeli diye düşünenlerdenim.

Müslüman bir ülkede doğup büyüyoruz,toplumun çoğu araştırmadan,bilmeden,derine inmeden ailesinin veya çevresindekilerin etkisi ve anlattıkları altında kalarak hatta bazıları zorlamalarla onların dinine inanıp,onu doğru kabul edip belki 80 senelik bir ömür geçirip fakat incili tevratı okumadan müslüman oluyor.

Müslüman olup kuran bile okumayanlar vardır eminim hristiyan olup incili bilmeyenler gibi.(müslümanlık üstünden örnek veriyorum kendi ülkemiz açısından yanlış anlaşılmasın)fakat araştırma ve bilgilenme kavramları işin içine girince acabalarda başlamıyor değil,bugün ateist diye nitelendirilen insanlar düşündükleri ve araştırdıkları için dinden çıktıklarını ve onlara çoğu şeyin masal ve saçma geldiklerini söylüyorlar.Bu bilgi birikimi ve düşünce yapısıyla ilgili bir olay.

Kimsenin inancını yargılamak gibi bir amacım yok yanlış anlaşılmasın.Fakat merak ettiğim bir nokta var.Masonlar kendilerini bilginin peşinden ilerleyen ışığa ulaşmak için hatta ve hatta masonluğa girmek için bir bilgi birikimi(hemen hemen her konuda) olması gerektiğini savunuyor.Bugün tanıdığım masonlar ve bu siteden gördüğüm kadarı ile masonlar bilgi seviyeleri yüksek,kültürlü,düşünen ve daima kendilerini geliştiren insanlar.

Tabi bu bilgi birikimi sizin düşünce yapınızla birleştiğinde belki çok inançlı bir birey belkide ateist bir kimliğe bürüneceksiniz.Neden bir MASON belli bir inanca sahip olmalı(ne diye hitap ettiğiniz önemli değil)yada ben şöyle düşünüyorum din okadar geniş bir kavramki,onu araştırıp belli bir karara varamadan ölen çok insan vardır,Bu ayrı bir bilgelik,düşünme yapısı ,zaman ve özgürlük gerektirir.Masonluğa başvurma aşamasında olan biri eğer bu durumdaysa ne yapmalı yada masonların bu düşünceye bakış açısı nedir?

Saygılarımla _SplendouR_
« Son Düzenleme: Ağustos 19, 2012, 09:43:31 ös Gönderen: MASON »


Ağustos 19, 2012, 01:59:25 öö
Yanıtla #1

Sayın _SplendouR_ yazısını bir kaç paragrafa ayırmış olsaydı, daha güzel olurdu. Hem daha rahat okunur hem de yazıyı okuyanların sayısı artardı.

Bir Mason mutlaka ki Tevrat'ı, İncil'i, Kuran'ı belki de daha eski kutsal metinleri okur. Okumakla kalmaz, yüzeyde çırpınmaz; anlar ve derinlere iner. Kutsalların yüzeyinde kalacak olursanız, pek çok çelişki bulursunuz. Hele ki onları, birbirleriyle ve bilimle kıyaslamaya kalkarsanız...

Dil dediğimiz şey, "bir ve aynı gerçeği/şeyi" anlatmaktan uzak bir araçtır. Haliyle bir metinden herkesin anladığı/anlamadığı, çıkardığı/çıkarmağı farklı olur. O haliyle dil, gerek mecazi gerek gerçek anlamının dışında bir de onun yorumlanış şekliyle zenginleşir. Haliyle dil simgesel güç kazanır. Şiirler, dilin bu simgesel gücünden beslenip harikalar yaratmaz mı? Ya kutsal kitaplar? Çoğu şiirsel bir üsluba sahiptir. Kuranın aruz ölçüsüyle yazılmış olduğu yerler var mıdır acaba? Vardır.

Kuran ki, orijinal haliyle harekelerden ve noktalama işaretlerinden bile yoksundur. Haliyle yoruma daha daha açıktır. Bugüne değin, ilahiyatçılarımız ve imamlarımız, yüzeyde kalmışlar; derine inmemişler yahut indiklerinde bu sırrı halktan gizlemişlerdir. Hz. Muhammed'in sırlarını Hz. Ali'ye öğrettiği, bu sırları öğrenen Ali'nin halka, bu sırları size söylersem beni öldürürsünüz dediği bilinir. Demek ki kuran, iki tane. Görünen, ve görünmeyen.

Yıllardır kuran yüzeyinde kalınmış, kuran dogmatikleştirilmiş. Allah korkulması gereken bir şey olarak halka aşılanmış. Birisi de çıkıp, yahu Allah korkulması gereken bir şey değil, sevilmesi gereken bir şeydir dememiş. Hal böyle olunca, yüzeyde kalanlar, dar bakış açısıyla, dini dogmatikleştirmiş. Bağnazlık almış başını gitmiş. Sonra oradan ateizm haykırmaya başlamış. Haykırır! Üstelik, domino taşları gibi tüm dinleri de devirir.

Durum böyle olunca, din de o din nasıl din? Hangi algıyla? Hangi yorumla? Önce bunu bilmek gerek. Önce Masonluğun dine olan bakış açısını öğrenmek gerek. Belki o zaman, "ille de neden inanan olmalı" kısmını çözebiliriz. Tartışma etmemize bile gerek kalmadan.

Yoksa "bilgi seviyeleri yüksek, kültürlü, düşünen ve daima kendilerini geliştiren" Masonların, dini gerçekleri görmekten aciz mi olduklarını iddia ediyorsunuz? Yanılırsınız.

Benim bir harici olarak görüşlerim bu doğrultudadır. Bu konuda diğer üyelerin ve Masonların yapacakları yorumlar, konunun aydınlatılmasını sağlayacaktır. Olur ya, belki ben yanlış şeyler gevelemişimdir.

Saygılarımla.
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Ağustos 19, 2012, 02:29:19 ös
Yanıtla #2

Sayın peacewings,

Yoksa "bilgi seviyeleri yüksek, kültürlü, düşünen ve daima kendilerini geliştiren" Masonların, dini gerçekleri görmekten aciz mi olduklarını iddia ediyorsunuz? Yanılırsınız.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Görmekten aciz değil öyle bir ithamda bulunmadım,tam tersine benim demek istediğim tamamı ile din okadar geniş kapsamlı birşey ki bu dediğiniz gibi kuranı,incili tevratı ve önceki dinleri detaylı bir biçimde araştırma,düşünme ve derine inme becerisi ve zaman gerektirir.

Bir insanın bu süreci tamamlayamadan ömrünün sonuna gelmesi muhtemeldir,bir ömür belki bu araştırmaya yeter ama karar verme becerisine kavuşamamış olabilirsiniz bu durumda masonların bir mason adayına bakış açısı nasıldır?Merak ettiğim işte tam burası.
« Son Düzenleme: Ağustos 19, 2012, 02:35:22 ös Gönderen: _SplendouR_ »


Ağustos 19, 2012, 04:13:52 ös
Yanıtla #3
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Foruma üye masonların bakış açısını bekleriz. Yazan olursa yazar.

Ancak masonlar öyle belli bir kalıptan çıkmış olmadıkları gibi belli bir kalıba sokulmuş insanlar da değildir. Bu nedenle, her konuda olduğu gibi Tanrı kavramı bakımından da birbirinden farklı düşünenler, kavramsal anlam aynı olsa bile bunu farklı değerlendirenler söz konusu olabilir.

Bir mason için Tanrı kavramı elbette önemlidir. Bir mason için din kavramı da önemlidir. Bir mason çeşitli din ve inançların niteliklerini, bunlarda Tanrı kavramının (varsa) nasıl yer aldığını bilmelidir. Çünkü gerek din gerekse onun içeriğinde olsun ya da olmasın Tanrı kavramı, "insan" bakımından çok önemlidir. Masonluğun hedefi de insandır. Masonlar da insanı anlamalıdır çünkü amaçları önce kendilerine dönük ise de sonra insana açılır.

Masonlar arasında Tanrı'nın varlığını yadsıyanlar ya da bu konuyla ilgilenmeyenler de olabilir. Vardır da... Kimi masonların buna itirazları olsa da vardır. Bu gerçeği ortadan kaldıramazsınız. Olmaması gerektiği söylenebilir ama ne yaparsınız ki var. Onlar için bile önemlidir Tanrı kavramı.

Tanrı uludur. (Bu bir zamanlar Türkiye'deki ezanın başlangıcıymış. Ben o zamanlar yaşamışım ama çocuktum, anımsamıyorum.)

Fakat Tanrı her insan için o insanın kafası kadar uludur.

Bu benim sözüm değil; Sayın İmran Öktem'in deyişidir. Işıklar içinde yaşasın. (Çünkü ölmedi henüz.)

 
 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ağustos 19, 2012, 06:33:46 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Benim kişisel deneyimlerimden anlayabildiğim kadarıyla iman isteyerek, zorlayarak, silah zoruyla, aile baskısıyla, okuyup anlamaya çalışarak, aşırı zekayla, aptallıkla vb. oluşan veya yok olan bir kavram değildir.

Tanrıya veya peygambere İman içinizdeyken her şeyin rengi değişir, iman içinizden uzaklaştığında ise  eski renkler anlamsız olur hatta komik olur.

Necip Fazıl Kısakürek iman kavramının felsefeyle bağdaşamayacağını şu şiiriyle güzel özetlemiştir.

Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür!
Sana çöl gibi gelen, O göl diyorsa göldür...

Demek istediğim iman kavramını beyin yordamıyla tartışmak bir sonuç elde etmemizi sağlamayacaktır. Yani felsefeyle bir insanı Tanrıya veya peygambere  iman sahibi yapamassınız, ya da imansızlaştıramassınız.

Belki imanı fiziksel olarak uyuşturucuya veya eşine aşık olmaya benzetmek mümkündür. Aynı şeyler değildir fakat anlatılması anlamlandırılması fiziksel kelimelerle imkansız kavramlar olduğu için benzetme yapılabilir.

İman da kademe kademedir. Yani iman sadece tanrıya peygambere olmaz. Bazıları doğaya inanır, bazıları uzaylı gibi bizden zeki varlıkların var olduğuna inanır, bazıları sadece tanrıya inanır, bazıları peygamberlere de inanır, bazıları sadece gördüklerine bilimsel verilere inanır vb. farklı farklıdır. Fakat aslında her kez inanır.

Sayın _SplendouR_  Masonların bir yüce yaratıcıya inanma şartları konusu önceden tartışılmıştı. Sitedeki arama motorunu kullanabilirsiniz. Aynı şeyleri tekrar tekrar yazmaya vakit problemi olduğu için sitedeki masonlar her sorunuza cevap veremiyorlar bu nedenle oldukça fazla kaynak ve bilgi bulunduran bir forum olduğu için bir konu başlığı açmadan önce arama moturunu kullanmakta yarar var..

Saygılarımla.


Ağustos 19, 2012, 06:58:12 ös
Yanıtla #5
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Masor1976 bu ne dediği zor anlaşılır yazısında bambaşka şeylerden söz ediyor; iman, peygamber falan...

Bunlar ne Masonluğun genelinde ne de masonların özelinde ilgi alanı değildir. Çünkü Masonluk bir din değildir. Çünkü Masonluk bu tür dogmalara kökünden karşıdır.

Sayın Mason1976, bu forumda Masonluk ile bağlantılı bilgilerin okunmasını öneriyor. Doğru ve çok güzel. Hemen okumaya başlasa ve ahkam kesmeye girişmeden önce Masonluğun ne olduğunu tam olarak öğrense iyi eder. İÖnsan önçce bilmelidir ki görüşlerinin ve önerilerinin değeri olsun.

Daha iyi bir şey de yapabilir. Forumda onun bilgili olduğu lahnda bölümler var. Masonluğa bulaşmayıp gidtip orada ahkam keser. Biz de o konuları bilmediğimizden ya da ilgi alanımız dışında kaldığından ses çıkarmayız. (Ben şimdi burada onun dediği tarz iman ile herşeyin donuklaşıp anlamsızlaşacağını, insanın kendi kendisini evrensel gerçeklerden sıyırip, varsayımsal güçlere tutsak edeceğini söylemek istemem çünkü bu çok iddialı olur.)

Burada konu Masonlukta Tanrı kavramının önemidir. Lütfen konuyu başka yerlere çekmeyelim. Başka konularımızı gidip ilgili olabileceği yere yazalım.



 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ağustos 19, 2012, 08:09:49 ös
Yanıtla #6
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Ben bu soruya cevap verebilmek için öncelikle din nedir onun bi,linmesi gereklidir diye düşünüyorum bu forumda her ne kadar sıklıklada tartışılsada aşağıda bir çok kesim tarafından yapılan din nedir sorusunun cevabı var önce bunları bir görelim bu tarifle başlayalım.

DİN NEDİR?


Din Nedir?

Din: Allah tarafından peygamberler aracılığı ile insanlara ulaştırılan ilahi bir kanundur. Dinin kurucusu Allah, muhatabı insanlardır.

Dinin amacı, insanları iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini bildirmektir, onları dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşturmaktır.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Dinin Teolojik Tanımları

Dinin Tanrı ya da bir kısım tabiatüstü manevi güçlerle ilişkili olduğunu vurgulayan tanımlar, dinin teolojik tanımları olarak adlandırılabilir. Ferguson’un bu tip örnekleri şunlardır:

a) ‘Din Tanrı’ya inanmadır’. Bu tanım Fergusan tarafından “din nedir” sorusuna sağduyulu bir yaklaşım gösteren bir okul çocuğuna atfedilir. On üçüncü yüzyıl teologu St. Thomas Aquinas (1225-1274), dinin Tanrı’yla uygun bir ilişkiye işaret ettiğini ilan ettiğinde, yukarıdaki tanıma oldukça benzer bir şey söylemişti (Hall, Plgrim ve Cavanagh tarafından iktibas edildi, 1986, 6).

b) ‘Din, manevi varlıklara inançtır’. Bu on dokuzuncu yüzyıl antropologu, E.B. Tylor’un görüşlerinin kaba bir özetidir. Tylor’u daha sonra detaylı bir şekilde tartışacağız ancak burada, ilk şekliyle dinin en düşüğünden en güçlü varlıklara kadar uzanan bir ruhlar hiyerarşisini içerdiğini kabul ettiğine işaret etmek yeterlidir.

c) ‘Din, Tanrı’nın insan ruhunda yaşamasıdır’. Bu tanım, on dokuzuncu yüzyıl teologu W. Newton Clark’dan gelir. Mezkur tanım, Tanrı’nın ve ruhun gerçekliklerini ve dinin var olması için zorunlu olan bu iki gerçekliğe olan imanı vurgular.

d) ‘Din, hem korkutucu hem de cezbedici olan bir gizemdir’. Bu ifade, dinin özünü, gizemi ve gücünden dolayı insanları cezbettiğini iddia ettiği ‘kutsal düşüncesinde’ bulan yirminci yüzyıl Alman felsefeci Rudolf Otto’dan gelir. Bu, ‘kutsal bir varlığın’ var oluşunu iddia anlamında teolojik bir tanım olarak kabul edilmeyi gerektirmese de, o dini beşerin dışındaki manevi bir alana (yani, Tanrı, ruhlar, korkutucu bir gizem gibi) uygun olarak tanımladığından bu başlık altında tasnif edilebilir.

Yukarıdaki bu dört örnek, dinin teolojik tanımlarını şu şekilde özetlemede bize yardım ederler.
Teolojik bir tanım, bir şeyin din olabilmesinde, genel olarak bir Yüce Varlık şeklinde kişiselleştirilen ancak zaman zaman güçlü manevi varlıklar vasıtasıyla yayılan bir varlık olarak tasavvur edilen ya da gayri şahsi, gizemli, tabiatüstü bir güç olduğu kabul edilen bir güce inancı merkezi ölçü haline getirir.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Din nedir?

Din, Allah tarafından konulmuş bir kanundur. İnsanlara, yaratılış gayesini ve varoluş hikmetini bildirir. Yüce Rablerine karşı ne şekilde ibâdette bulunacaklarını öğretir. İyi ve faydalı şeyler yapmaya sevkeder, zararlı işlerden de alıkoyar. Din, insan aklının kendi kendine sorup durduğu, "Ben kimim, nereden gelip, nereye gidiyorum?" suâllerinin tatmîn edici yegâne cevab kaynağıdır. Din, imkânların tükendiği, ümidlerin söndüğü yerde başlayan imkân yolu ve ümid ışığı, ilâçların dindiremediği acıların ilâcı, yıkık gönüllerin sığınağıdır. Din; adâlet, iyilik, fedakârlık, doğruluk, fazilet gibi duyguların hayat menbaı, insan vicdanındaki inanma ihtiyacının tam karşılığıdır. İnsanlar, dinleri peygamberlerden öğrenmişlerdir. Peygamberler, vahiy yoluyla Allah'dan aldıkları dinî hükümleri, aldıkları şekliyle insanlara bildirmişlerdir. Bu bakımdan, dinlerin hakikî sahibi, Allah Teâlâ'dır. Peygamberler ise dînin hükümlerini insanlara bildiren birer elçi durumundadırlar. İnsan Hayatında Dinin Yeri Nedir? Din inancı, insanla beraber doğmuştur. Çünkü insanlık tarihinin hiçbir döneminde din duygusundan mahrum bir millete rastlanamamaktadır. Nerede insan varsa, orada bir nevi îman, ibâdet ve din duygusu görülmüştür. Bundan anlaşılıyor ki, din, insanlığın yaratılışından getirdiği fıtrî ve zarurî ihtiyacıdır. İnsanoğlu vâr oldukça, din de vârolacaktır. Filozof Auguste Sabatier bu konuda der ki: "Diyânet, gayet kuvvetli bir ağaç gibi, insaniyetin geçirdiği inkılâpların hepsinde hayatını muhafaza etmiş ve edecektir. Zaman geçmekle, onun kaynağı kurumak şöyle dursun, bilâkis, gittikçe o menbaın derinleştiğini, genişlediğini görmekteyiz. Binaenaleyh, insan hayatı diyânetle başlamış olduğu gibi, diyânetle kuvvet bulacak, diyânetle nihayetlenecektir." "Ben niçin dinliyim" suâlini nefsime sorar sormaz, şu cevabı alıyorum: Dindarım, çünkü başka türlü olmaya muktedir değilim.
-----------------------------------------
 
DİN ve İSLÂM hakkında
DİN NEDİR?
Din, ilâhî hükümdür, dedik...

Din, hükümler bütünüdür ve bu hükümler, ilâhî olmak mecburiyetindedir!.. Beşerî hükümler olmaz!..

Niye?.. Çünkü, bütün beşerî hükümler, beşeriyeti meydana getiren terkipler istikametinde-doğrultusunda meydana gelir ki; bunlar da seni neticede, yine terkibe götürür!..

Ancak, ilâhî dediğimiz zaman, burada terkip söz konusu değildir!.. Çünkü ilâhî hükümler bütünü, neticede ilâhî ahlâkla "Allâh'ın ahlâkıyla" ahlâklanmaya yol açar!

Nitekim, "Din nedir?" sorusuna, "Din mekârimi ahlâktır", ahlâkın mekârimidir, yani tam kemâle ermiş hâlidir, yani "Allâh'ın ahlâkıyla ahlâklanmaktır" denerek cevap verilmiştir.

İşte bu yüzden, ilâhî hükümler bütünüdür. Bu ilâhî hükümler, dört yönde mütalaa edilebilir...

Birincisi, kişinin tabiatına yönelik ilâhî hükümler...

İkincisi, terkibiyetine yönelik ilâhî hükümler...

Üçüncüsü, nefsinin hakikatini bilmeye yönelik ilâhî hükümler...

Dördüncüsü de Zâtını bilmeye yönelik ilâhî hükümler... Bunlardan dördüncüsü, sadece Ümmeti Muhammed'e, yani Hz. Muhammed (aleyhisselâm)'ın ümmetine gelmiş hükümlerdir!.. Bu lütfa mazhar olmuş kişiler, Hz. Muhammed'in ümmetidir!.. Daha önceki hükümlerse diğer Nebi ve Rasûllerde var olan kemâlâttır!..



Kaynak: http://www.ahmedhulusi.org/yazi/din-nedir.htm#ixzz240pHmElw
---------------------------------------------------------------------------------------------
DİN NEDİR?


Din, Allah tarafından konulmuş bir kanundur. İnsanlara, yaratılış gayesini ve varoluş hikmetini bildirir. Yüce Rablerine karşı ne şekilde ibâdette bulunacaklarını öğretir. İyi ve faydalı şeyler yapmaya sevkeder, zararlı işlerden de alıkoyar.
Din, insan aklının kendi kendine sorup durduğu, "Ben kimim, nereden gelip, nereye gidiyorum?" suâllerinin tatmîn edici yegâne cevab kaynağıdır.

Din, imkânların tükendiği, ümidlerin söndüğü yerde başlayan imkân yolu ve ümid ışığı, ilâçların dindiremediği acıların ilâcı, yıkık gönüllerin sığınağıdır.
Din; adâlet, iyilik, fedakârlık, doğruluk, fazilet gibi duyguların hayat menbaı, insan vicdanındaki inanma ihtiyacının tam karşılığıdır.
İnsanlar, dinleri peygamberlerden öğrenmişlerdir.
Peygamberler, vahiy yoluyla Allah'dan aldıkları dinî hükümleri, aldıkları şekliyle insanlara bildirmişlerdir. Bu bakımdan, dinlerin hakikî sahibi, Allah Teâlâ'dır. Peygamberler ise dînin hükümlerini insanlara bildiren birer elçi durumundadırlar.
 -----------------------------------------------------------------------------------

Tamam daha fazla devam etmeyeceğim sizde gördünüz tanımlarda bir birlik hemen hemen yok gibi herkeste algı farklı farklı.Yüce rablerine ibadet etsinler diye din yaratılmaz allah bu işi böyle yapmamıştır.Din allahın kendisini (anlamamız gerektiği kadar )ve kurduğu sisytemi detayları ile anlattığı örnekler verdiği öncelikle insana hürriyet ve vicdan özgürlüğü vererek kurduğu sistemi anlattığı bir olaydır bu sistemin farklı algılanışından doğan paradoxları yaşıyoruz biz.

İhtiyaç sahibi olmayan heleki herhangi bir tapınım yada ibadete ihtiyacı olmayan ve bunuda kullarından istemeyen bir allaha ilk yaptığımız şey onun bizden istemediği ibadetler değilmi,kaldıki kuranda apaçık söylüyor benim sizin ibadetinize ihtiyacık yok diyor.Allah bize kurduğu ve bizimde anlayarak ona ulaşmamızı istediği sisteme biz din olarak isim veriyoruz bu yol tek ikende biz bunu bir sürü hale getiriyoruz bu karmaşıklığı yaratan biziz bu olayı sulandıranda ısrarla anlamayanada kendine göre ve çıkarına göre yorumlayanda biziz sistem son derece net ve açık aslında.

İşte bana göre sanırım masonların allaha ve dine bakışı bu noktayı gördükleri yerdir,teologlardan farklı düşündükleri farklı algıladıkları yerden bakıyorlar o kadar.

saygılarımla
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ağustos 19, 2012, 11:22:23 ös
Yanıtla #7

Bizde sıkça "inanç" sözcüğü "din" olarak kullanılır. Albert Einstein'in "İnançsız bilim kör, bilimsiz inanç topaldır" cümlesi "Dinsiz bilim kör, bilimsiz din topaldır" olarak tercüme edilmektedir. Bu ince çizgiyi hele ki inanç ve iman arasındaki çizgiyi ayırt edemeyenlerden; dini bilgi almak istemeyiz.

Kavramların anlamını bilmekten yoksun olunca başlığın çeşitli yerlere sapması kaçınılmaz oluyor. Hele ki işin içinde Sayın Masor1976 varsa. Hani Masonlar ille de bir dine inanıyor olmalı ya! Sayın Masor1976 sanıyor ki, sandığı gibi. Değil işte. Bu forumda yazıyor. Ararsa bulur. Bir daha bir daha anlatılacak değil ya.

İman işi felsefeyle ve akılla olmazmış. Öyle diyor Sayın Masor1976. Neremizle olacaksa artık. Acaba Sayın Masor1976, aşık olan şeyin beyin değil de kalp mi olduğunu sanıyor. Demek ki bilimden hiç mi hiç anlamıyor. Ama Sayın Masor1976'ya kızmamalı. Kuranda kalp bir düşünme, inanma organıymışçasına anlatılmıyor mu?. O da öyle okumuş, öyle sanmış demek. Bunu öyle anlayıp, kalbiyle düşünmeye çalışmış. İmanı kalp işi yaptığına göre.

İşte Masonlukta din kavramı, öyle algılanmıyor. Sayın Masor1976'nın düşündüğü gibi değil. Bir de bunu doğruymuşçasına, bilgiçlik ve parmak sallayarak anlatması var ya! Galiba, belki, yanılıyor olabilirim deseydi, tolerans edebilirdik. Onu da dememiş.

Sayın karahan da ayrı bir konuya yelken açmış. Din nedir? İslami bir bakıç açısıyla yazılmış, uyduruk bir yazı. Din sanki İslamdan ve Allah'tan ibaretmiş gibi. Din, Allah tarafından konulmuş kanunmuş. Demek ki: Bahailik, Zerdüştük, Taoizm filan din değil. Onlar başka şey. Ne oluyorsa artık, onlar.

Bu bağlamda Sayın karahan'ın yazısını din kavramını açıklamaktan uzak, saçmalıklarla dolu olarak nitelendiriyorum. Sayın Masor1976'nın ise Masonluğun dine olan bakış açısını, bu forumda uzun zamandır olmasına rağmen, hiç mi hiç öğrenemediğini belirtiyorum.

Ha yok, ben yanılıyor olabilirim. Sayın karahan ve Masor1976 haklılar ise, ben de bu forumu baştan aşağı bir daha okurum. Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp demiş atalarımız. Bir de öğrenmek istememek var ki, ona ne denir; bilmiyorum.

Saygılarımla.
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Ağustos 19, 2012, 11:47:57 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Öncelikle sayın Peacewings ve sayın Adam'ın bana yaklaşımına hak veriyorum. Masonluğun Tanrı kavramına bakış açısı hakkında laf söylemek masonlukla alakam  olmadığı için, çevremde mason olmadığı ve gözlem yapma şansı yakalayamadığım için  bana düşmez. Bu konuda bu forumda okuduklarımdan benim beynimde oluşan tema ise, masonluk masonların tanrı kavramına nasıl baktığıyla alakadar, sınırlayıcı ve belirleyici bir merci olmakdan uzak bu konuda masonları serbest bırakan bir mekanizma. Yani bir mason Hristiyan veya müslüman diye onu sen dogmatiksin diyerek kapı dışarı etmiyorlar.

Sayın Peacewings yanılıyor olabilirim demediğim için tepki vermiş. Yazının başında kişisel deneyimlerime dayanarak diye bir giriş yapmıştım maksat burda yanılıyor olabilirim ve bilimsel bir tespit olmadığıydı. Tanrıya bakış açım iman kavramım gidip gelen bir yapıya sahip olduğu için kendimi hancı gibi hissettiğimden dolayıdır iman kavramının kendi elimde olmadığı sonucuna varmıştım ve bu hayat deneyimimi dile getirmeye çalıştım. Fakat anlatış şeklimden ötürü olsa gerek bunu ifade edemedim sanırım.

Burada benim bilimsel birikimi olmayan bir katılımcı olarak kafamdaki fikirleri beyan etmemdeki kasıt sayın Adam gibi değerli abilerimizin kulağımızı çekmesidir ki sağolsun arada sırada uyarı atışı yapıyor. Kendisine saygım da artış gösteriyor. Buna sayın peacewings v.b. de dahildir.

Saygılarımla.



Ağustos 20, 2012, 08:44:16 öö
Yanıtla #9
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Şöyle bir toparlama yapmaya çalışayım...

Din, Sayın Karahan'ın birtakım medyatik İslam dincilerinin belirttiği gibi tanımlanmaz. Bellik ki burada yazdıkları Sayın Karahan'ın düşünceleri ve sözleri değil; kopyalamış. Üstelik öyle bir tanımlama yapmak, İslam'ın temeline bile aykırı düşer. Nitekim işte böyle tanımlar, böyle tutumlar, İslam dışı olanları hatta Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkede yaşayıp kafasını çalıştıran özgür düşüncelileri bile İslam'a karşıt yapar.Aslında İslam özgün olarak böyle değildir; bu Sünnilikte birtakım kişilerin bir ortamdan yararlanarak kendi gemilerini yürütmek amcıyla yaratmış oldukları bir yozlaştırmadır.

Öte yanda şunu da bilelim: Tanrı kavramı bir dinin varlığını gerektirmez. Tanrı inancı, din kapsamında yer alabildiği gibi bireysel de olabilir.  Din, o inançların toplumsallaşmışıdır.

Dolayısıyla dini Tanrı ya da Allah yaratmış falan değildir. Din, düpedüz insan ürünüdür.

Fakat kimileri Tanrı adına konuşmaktan hoşlanır ya da bundan çıkar elde eder. Dini belli bir toplumun oluşturduğunu, bu bilimsel gerçeği ortaya koymak işlerine gelmez çünkü bu kendi adlarına bir zafiyet demektir. Bu yüzden o yozlaştırarak biçimlendirdikleri İslam dininin Allah vergisi olduğunu ileri sürerler ki, bilgisizler buna inanıp kapılsın ve onların çıkarlarına hizmet etsin.

Buuuuulbette sırf İslam dinine özgü değildir. Diğer teist dinlerde hele Hıristiyanlıkta, hele Katolik mezhebinin egemenliği altında çok daha güçlü olarak görülmüştür.

Masonluk, tüm bunlara karşıdır. Çünkü Masonluk bilgisizliğe, dogmalara ve bağnazlığa, insanın bu en büyük üç düşmanına karşıdır. Masonluk bilimden, bilimsel bilgiden, doğrulardan, gerçekten, özgürlükten, insandan yanadır. Masonlukta dinler bilimsel yöntemle incelenip değerlendirilir çünkü sosyolojik bakımdan bu çok önemlidir; Tanrı inancına da bu açıdan önem ve değer verilir. Üstelik bu tutum, bu uygulama, masonların belirgin ve önceden tanımlanmış bir tanrı inancına sahip olup ollmadıkları ile ilgilenmeyen, inançları ya da inançsızlıkları bakımından tüm insanları olduğu gibi tüm masonları da eşit gören mason kuruluşlarında da böyledir.

Madem İslam ağırlıklı yazıldı; bir zamanlar Fonrrumda yapmış olduğum öneriyi tekrarlayayım: Ülkemizin ender düşünürlerinden Cemil Sena Ongun'un "Tanrı Anlayışı" ve "Hazreti Muhammed'in Felsefesi' fylr jshplfurır Remzi Kitabevi'nden alın ve okuyun.

Okuyun ve doğruları öğrenin. Başkalarının oluşturduğu dogmalara kapılmaktan sakının.

Benim bildiğim, Masonlukta önerilen de bu...

 
   
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
715 Yanıt
839861 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 16, 2022, 01:01:59 öö
Gönderen: Behiye1921
8 Yanıt
12098 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 25, 2017, 09:17:18 ös
Gönderen: Felix Steiner
203 Yanıt
136142 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2020, 01:56:51 ös
Gönderen: baran21
44 Yanıt
41245 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 06, 2016, 08:16:02 ös
Gönderen: ADAM
6 Yanıt
17725 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 03, 2011, 12:20:23 öö
Gönderen: Alşah
2 Yanıt
3717 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 21, 2013, 12:22:42 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3210 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 23, 2013, 08:48:23 öö
Gönderen: ADAM
9 Yanıt
6697 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 19, 2013, 08:36:19 öö
Gönderen: ADAM
5 Yanıt
12043 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 16, 2019, 11:53:06 ös
Gönderen: NOSAM33
5 Yanıt
4286 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 12, 2015, 03:55:02 ös
Gönderen: irukanji