Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Modifiye  (Okunma sayısı 1409 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 19, 2014, 08:44:20 ös
  • Ziyaretçi

Farklı olma hakkımızı kaybettiğimizde, özgür olma imtiyazını kaybederiz. Charles Evans Hughes


Benim çocukluk dönemimde bir tanımlama vardı "doğan görünümlü şahin" diye. Şahinlerin üç beş parçası modifiye edilir, aslında kendinden daha donanımlı olan bir üst modeliymiş gibi görünmesi sağlanırdı. Ve bunu yapmak da çok kolaydı. Sadece biraz para...
 
Yıllar geçti 2000 li yıllara geldik. Tanımlamalar da yıllarla birlikte değişti. Çağa ayak uydurdular.

Artık cep telefonları üzerinden istediğimiz her an diğer insanlarla etkileşime geçebiliyoruz. sosyal konuları saniye saniyesine takip edebiliyoruz. İstediğimiz her bilgiye anında ulaşabiliyoruz. Bu bilgiye olan kısıtsız ve bedava iletişim, insanların konulara, olaylara yorum yapmasını kolaylaştırdı. Oturduğumuz yerden, yemek yerken, tv izlerken hatta ulaşım araçları içinden yorumlar yapabiliyor, kişisel fikirlerimizi rahatlıkla beyan edebiliyoruz.

Hatta kendimiz olmamıza da gerek yok yorumlarımızı paylaşırken. Bir nick seçip daha doğrusu bir maske seçip, olmak istediğimiz fakat olamadığımız kişiye rahatlıkla dönüşebiliyoruz.

Bu nick bu maske o kadar güçlü ve o kadar dayanıklı ki, tezlerimze sunulan anti tezleri beğenmiyorsak, anti tezleri üretenleri görmezden gelme hakkına sahip olabiliyoruz. Silme hakkına sahip olabiliyoruz.

İşte nasıl ki 90lı yıllarda doğan görünümlü şahinler moda olduysa. 2000 li yıllarda gelişen teknoloji ile bizlere sunulan bu bedava ama kontrolsüz bilgi, entellektüel görünümlü entelleri de beraberinde getirdi ve moda oldular.

Her konuya bir uzman edasıyla yorum yapma, diğer insanları sorgulama  ve hatta hesap sorma hakkına sahipmiş gibi hisseden insanlar.

Ama çalışma var mı ? Yok. Olaya dahil olarak birşeyler yapma var mı ? Yok.

Sadece oturduğu yerden yorum yapmak, yapabilmek. Soru sorabilmek. Hesap sorabilmek. Soru sorduktan sonra cevap beklemek. Hesap vermeden hesap sorabilmek !!!

Nasıl ki bir şahine üç beş parça takarak onu modifiye edebiliyorsak. Bir üst model edası yaratmasını sağlayabiliyorsak. 2000 lerde de bir cep telefonu bir i-pad ile kendi kişiliğimizi bir üst seviyeye yükseltebiliyoruz. Kısacası olmadığımız bir insanmış gibi davranabiliyoruz.

İşlev peki ? Gerek yok ki. Nasılsa masken var değil mi !? Önemli olan sokakta ki insanın seni, senin kendini görmek istediğin gibi görmesi. Semer önemli. Altında ki at mı eşek mi önemli değil. Zaten semere bakmaktan, semerin altındakine bakma fırsatları da olmuyor.

Çağımızın vebası. ...

Sadece oturduğu yerden ahkam kesmek, yorum yapmak, hesap sormak. Nasılsa birileri birşey yapar. O birileri birşey yaptıktan sonra veya yapmaya çalışırken de, hiçbirşey yapmadan, o çalışan birilerinden açıklama beklemek.

Maalesef bu hastalığın bir kötü yanı var. Kendisini korumak için, yerleştiği insanda bir duvar örmeye başlıyor. Diğer insanlar kendisine dokunamasın diye. Çünkü ego dan besleniyor. İnsanlar ona ulaşmamalı. Uzak durmalılar. Ego ya zarar vermeliler. Çünkü eğer ego zarar görürse, beslenecek kaynağı kalmaz ve yok olur.

Bu sebeple duvar örer. Zamanla ve sabırla bu duvarı yükseltir. Öyle bir zaman gelirki içinde yaşadığı insan bu hastalıktan kurtulmak isterse bile. Çok geç kalmış olacaktır. Çünkü dışarıdan girişi engellemek için örülen o duvar, belli bir zaman sonra. Kendi kendisinin hapishanesine dönüşür. Çıkmak isterse de çıkamaz. Elinde telefonuyla kala kalır....