Benim yazdıklarımı izleyenler biliyor: Forumun Edebiyat bölümündü “Tapınakçıların Hazinesi” adlı bir kitaptan alıntılar aktarıyorum.
O kitabı okuduğumda, orada anlatılanları şu günümüzün ünlü roman yazarı Dan Brown’un kitaplarında anlattıklarına benzettim. Nitekim o kitapta, burada sözünü edeceğim Kaptan Zeno’nun maceraları da anlatılıyor. Bunu merak ettim; acaba bu anlatının bir gerçek dayanağı var mı diye çünkü kitabın sonunda bir kaynakça listesi veriliyordu. Onlardan başlayıp, biraz daha derinlemesine inceledim. O kadar çok şey buldum ki… İlginç!... Dolayısıyla buraya da kitap özetinin o aşamasına gelmeden önce bu konudaki derlemelerimin bir özetini vermek istedim.Kaptan Nicolo Zeno
Çok zamandan beri ortaya şöyle bir iddia konuluyor:
“Amerika kıtasını ilk kez keşfetmiş olan kişi ne Kristof Kolomb, ne de Amerigo Vespucci idi. Tapınak Şöalyelerinin gemileri bundan çok daha önce oraya ulaşmış, orada keşifler yapmıştı. Fakat o tarihlerde bu bilgi çok gizli tutulmuştu.”
Eğer bu doğruysa, tarihte “gerçek” diye bildiğimiz birçok şeyin değişmesi, farklı olması gerekebilir.
Bunun sırf bir söylenti olmadığını göstermek üzere ortaya konmuş bir belge de var: “Zeno Haritası” olarak anılan, tıpkı Pîri Reis’in ünlü haritasına benzer bir harita ile bunu çizen Venedikli Kaptan Nicolo Zeno’nun anıları.
Üstelik bu hiç bilinmeyen, yeni bulunmuş bir belge de değil. Sadece yüzyıllardan beri göz ardı edilmiş, üzerinde pek durulmamış, o kadar...
Buraya bu haritanın internetten aldığım bir kopyasını yerleştirmek istiyorum:
Şimdi bu haritada görünenleri kısaca inceleyelim.
Ancak öncelikle şunu belirteyim ki, bu haritadaki kara parçaları ile günümüzdeki olağan bir atlasta görülenleri bire bir uyuşturmaya kalkışmamak gerekir. Çünkü bu harita 14. yüzyılın denizcilik yöntemiyle ve “kartezyen” olarak anılan tarza göre çizilmiştir. Çağımızda bu yöntem pek kullanılmamaktadır.
Pîri Reis’in 1531 tarihli haritasında, Afrika kıtasının batısı ile birlikte Güney Amerika’nın doğusu görülür; nasıl çizilmiş olduğuna ilişkin spekülâsyonlar bir başka konu... Zeno Haritası ise gördüğünüz üzere MCCCLXXX yani 1380 tarihini taşıyor ve Norveç’ten Kanada’ya kadar Atlas Okyanusu’nun kuzeyini gösteriyor.
Haritanın sağ yanında Danimarka ve Norveç’in kuzeye doğru uzanan kıyılarını izliyoruz. Alt ortada ise Britanya’nın kuzeydeki en uç noktası yani Orkney olarak anılan yer görülüyor.
En yukarıda (kuzeyde) üzerinde “Engronelant” yazılı kara parçası Grönland’dır. O tarihte Grönland’ın kuzeye doğru uzanmayı sürdürdüğü sanılmıştır. Hemen altında İzlanda’nın o tarihteki hali, sağında yani doğusunda ise Norveç kıyıları.
İzlanda’nın güneyinde “Frisland” adlı irice bir ada daha göze çarpıyor. Bu ada, yeryüzünde yüzyıllardan beri artık yoktur çünkü daha sonraki bir tektonik olay nedeniyle göçerek su altında kalmıştır. Nitekim Atlas Okyanusu’nun o bölgesi yer yer hayli sığ sayılır. Bu doğal afet İzlanda’yı da etkilemiş ve kıyıları göçmüş olsa gerek ki, bu haritaya bakıldığında İzlanda günümüzdekinden çok daha büyük boyutlu.
Konumuz bakımından asıl önemli olan nokta, bu haritanın sol yanında (batıda) görülen kara parçası. “Estotiland” adı verilmiş bu kara parçası, Kanada’daki “Newfoundland” denilen bölge. Onun güneyinde, haritanın sol alt köşesinde ancak ucu görünen, üzerine “Drogeo” yazılı olan kara parçası ise, günümüzde Kanada’nın “Nova Scotia” eyaletinin bulunduğu yarımada.
Şayet bu haritayı özgün ve gerçek olarak benimsersek, böylece, bu haritanın çizilmiş olduğu 1380 yılında yani Amerika’nın keşif tarihi olarak bilinen 1492’den çok daha önce o kıtaya varılmış olduğu ortaya çıkıyor. Elbette tarihine güvenilebilecek olursa...
Burada “Amerika’nın keşfi” sözüyle aslında şunu demek istiyoruz: “Amerika’nın Orta Çağ Avrupalıları tarafından keşfi”. Nitekim, Orta Çağın sona eriş tarihi genellikle 1453 olarak benimsenir ama bu hayli siyasi bir bakış açısından ileri gelir. Bilgi ve kültü bakımından değişimin başladığı dolayısıyla Avrupa’da Orta Çağı sona erdiren asıl tarih ise 1492.
Bu haritada az önce değinmiş olduklarımdan çok daha ilginç bir olgu var.
Dikkatle incelediniz mi?... İncelemediyseniz, lütfen bir kez daha bakın. Haritada meridyen ve paraleller gösterilmiş. Üstelik bunlar, dünyanın yuvarlak olduğu benimsenerek yerleştirilmiş. Oysa dünyanın yuvarlak olduğunu ileri süren bilim adamlarının Engizisyonun izlemesine uğramalarına daha iki yüzyıl var.
Burada “0” meridyeni, günümüzde kabul edilmiş olandan (Grennwich) 15 derece kadar daha batıya konmuş. Oysa daha sonra “0” meridyeninin Paris üzerinden geçtiği benimsenmişti; bunun Greenwich’e alınışı çok daha yakın bir tarihin ürünü. Bu haritada paraleller de biraz farklı. Bunların arasındaki ölçüye bakılırsa, yerküre asıl boyutundan %30 kadar daha küçük olarak benimsenmiş.
«Hayli yanlış yapmışlar. İyi ölçememişler.» diyebilir misiniz?
Bence bunlar bu haritanın özgün ve gerçek olması olasılığına kuşku konduruyor. Birkaç seçenek var. Ya bu harita aslında gerçek değil, ya sonradan dünyanın yuvarlak olduğu anlaşılınca yeniden düzenlenmiş ya da o tarihte Kilise ne kadar karşı çıkarsa çıksın, dünyanın yuvarlık olduğunu bilenler varmış.
Bu harita 1380 tarihini taşıyor ama ilk kez 1558 yılında ortaya çıkarılmış olduğu da biliniyor. O tarihte bu belgeyi yayımlayan kişinin adı da Nicolo Zeno. Ona “Genç Nicolo Zeno” deniyor. Haritayı çizen ise “Şövalye Nicolo Zeno” olarak anılıyor. Genç Nicolo Zeno, ailenin o tarihten sonraki beşinci kuşağında geliyor.
Bu “şövalye” unvanı da nereden çıktı?
Kim bilir!... Tapınak Şövalyelerinden sonra Avrupa’nın birçok yerinde kurulmuş çeşitli şövalyelik tarikatlarından birinin üyesi olabilir. Belki de sadece bir takma ad. 14.yüzyılda Akdeniz’de hayli ün kazanmış, daha önce Cenevizlilere bağlı olan Venediklilerin bağımsızlığını sağlamış olan kardeşi Carlo Zeno da “aslan” diye bir takma adla anılırmış.
Burada pek görünmüyor ama güneybatıdaki en uç noktanın üzerinde bir kılıç resmi var. Kimileri, biçimine bakarak bunun bir “Tapınak Şövalyesi kılıcı” olduğunu ileri sürüyor.
Venediklilerin 13. yüzyılda denizcilikte çok ilerlemiş olduğunu biliyoruz. Bu işi Tapınak Şöövalylerinden öğrenmiş olduklarını söylemek pek doğru olmayabilir. Tapınak Şövalyeleri, Venediklilerin denizcilik yeteneğini tepe tepe kullanmış. Venedikliler de Tapınak Şövalyelerinin doğuda edinmiş olduğu bilimsel bilgilerden ve ele geçirdikleri aygıtlardan yararlanmış. İyi bir alış veriş. Karşılıklı çıkar birliği.
Kristof KolombAmerika’nın genelde benimsenen bu ilk kâşifinin adı çeşitli dillerde çok farklı biçimlerde yazılır. Örneğin İngilizcede “Christopher Columbus”, Fransızcada “Christophe Colomb” biçiminde geçer. Aslına bakılırsa, Cenevizli olduğu için “Christoforo Colombo” en doğru olanıdır. Ancak ben dilimizde yazıldığı gibisine devam edeceğim; okunması daha kolay.
Kristof Kolomb’un kayınbabası Bartolomeo Perestrello da 15. yüzyılın ikinci yarısında Portekiz’in ünlü denizcilerindendi. “İsa’nın Şövalyeleri” adlı tarikatın üyesiydi yani bir Tapınak Şövalyesi idi. Ölünce ardında bıraktığı belge, günlük, harita ve çizelgeler kızına, dolayısıyla damadına kalmıştı. Kristof Kolomb0 Atlas Okyanusu’nda batıya doğru yelken açarken, hiçbir şey bilmeden gelişigüzel bir serüvene atılmakta değildi.
Tarihte hep Kristof Kolomb’un dünyanın yuvarlak olduğunu kanıtlamak istediği, nitekim Antiller’e çıktığı zaman orasını Hindistan sandığı anlatılır. Dünyanın yuvarlak olduğunu kimden öğrenmiş olabileceği üzerinde durulmaz. Sanki bunu kendi kafasından üretmiş, öyle sezinlemiş gibi bir izlenim yaratılmıştır.
Büyük olasılıkla nereye gittiğini de Antiller’de karaya çıktığı zaman aşağı yukarı nereye vardığını da iyi biliyordu. O tarihlerde okyanusun ötesinde bir başka kara parçasının varlığı hakkında hiçbir bilgi olmadığı görüşüyle, Kristof Kolomb’un serüvenleri romantik bir tarzla aktarılmıştır.
Amerika’nın eski ve özgün yerlilerine İngilizcede niçin “Red Indians” (Kızıl Hintliler) denmiştir?... Bu denilen doğru olsaydı, bambaşka bir ad verilmesi gerekmez miydi?
Elbette gerekirdi... Hatta o kıtanın adı, güneyini de birkaç kez dolaşmış olan Amerigo Vespucci’nin anısı yaşatılarak “Amerika” konmuş olduğuna göre, yerlilerine de “Amerikalılar” denmesi çok daha uygun düşerdi. Fakat anlatılmış romantik serüven öyküleri uyarınca Kristof Kolomb’un Amerika kıtasına yakın bir noktadaki Antiller’e çıkışından söz edilirken, dünya çevresinde şöyle bir dolaşıp Hindistan’a vardığını sandığı falan anlatılır. Nitekim bu adalara “West Indies” (Batı Hint Adaları) denmiş olması da bundandır. [/size]
Nicolo Zeno’nun macerasına devam edeceğim. Ancak önce şu yazmış olduklarımı bir sindirin. Bu konuda ek bilgileri olanlar varsa katkılarını rica edelim.