Spiriualizm ruhsalcılık anlamına gelip,insandışında ve insan anlakına mahküm olmayan,bu nedenledir ki oluşumu sonsuz bütünlük taşıyan bir varlıktır.Tarihsel arkaplanına bakacak olursak,binlerce yıllık insanlık tarihinin her evresinde ruh-ruhsallık ve ruhsal aktivasyonlar üzerine paradigmalar üretilmiştir.Mitoloji kaynaklı “kadim spiritualizm dinleri” ve bu dinlerin, tarihsel gelişim içerisinde, birer alıntısına dönüşüp evrimini tamamlayan günümüz dinleri,varlıklarını açıklayabilmek,veya Theos’s ya da Theos’un varlığına bir subject (dayanak)yaratmak adına,spiritual paradigmaları kendi öğretileri paralelinde pragmatize etmişlerdir.Nitekim spiritual doctrina (öğreti),tarihsel evolution religionis (din evrimi)’nde öğreticilikten ve insanın tanrıya ulaşmasını sağlamaktan “isolation” soyutlanıp,varlığını kazanca dönüştüren ecclesia (kilise) ve diğer din kurumlarının vehiculum (araç)’ına dönüştürülmüştür.
Spiritualizm günümüz şartlarında bu denli çırpınırken,öte yanda insanlığın ilkprotipe fidem (inanç) ‘lerinden biri olan Enkiyanizm -insanlık tarihi kadar eski bir geçmişi olup, ilk olarak Sümerler tarafından yazıya geçirilmesinden ötürü,Sümerlere açıkladığı ismiyle tanınmaktadır. Nitekim farklı dönemlerde,değişik medeniyertlere farklı isimlerle de seslenmiştir-, yüzyılmıızda “satanizm” yakıştıması altında varlığını südüren “gnostic” dinlerden biridir. Gnostice olması salt felsefesinin halk kitlelerine öğretilmesine engel olmakla birlikte,kitleleri yanlış yöne çeken sözzgelimi diğer ilahi dinlerin,satanizm’in yanlış tanınmasına ve toplum tarafından soyutlanmasına kolaylık sağlamaktadır.Tarihsel arkaplanını ele alacak olursak,insanlık tarihi süresince daha bir çok gnostice inancın,”gizemsel”liğinde kaynaklı olara dışlandığını ve ileri sürdüğü” inanın” tüm inananlarının hiyerarşik kilise ve diğer din yönetimleri tarafından katledildiğinin ayırımına varabiliriz.Satanizm’in ve Spiritual Satanizm’in ne olduklarını ele almadan önce, diğer gnostice dinlerin maruz kaldıkları sorunları bir örnekle ele almak,satanizm’in günümüzde niçin bu denli yanlış anlaşılmakta olduğunu anlamamızı kolaylaştıracaktır.
Gnostice bir inanç olan Yezidilik. Yezidilik inancı Mazdizm (Zerdüştlük)’in restore edilmiş bir tarikatı olarak beliren ve zaman içerisinde Dinleşen inançlardan biridir,( Hristiyanlığın ilk olark bir Yahudi mezhebi olrak ortaya çıkması ve zaman içerisinde kendi başına din olması gibi).Bununla birlikte Yedilik tüm zamanlar boyunca gnostice kalmıştır,rituellerin-inancın temeli olan yasaların (Sümerdeki “me”ler gibi),tapınak dışına çıkarılmasına olanak verilmemiştir.İslamiyetin devlet dini olark kabul gördüğü Osmanlı İmparatorluğu,sınırları içine kayan Yezidi topraklarını İslamlasştırmak gayesiyle Yezidiler üzerine yürümüş,tarihsel bulgular gözönüne alındığında,Osmanlı İmparatorluğu döneminde,akla gelmeyecek katliamların gerçekleştirildiğini görebiliriz.Tüm Asimilasyon ve yıldırma çabaları bşir sonuç vermemiş olduğu gibi,yaşamları süresince tüylerini kesmeyen (ki uzun sakalları ve uzun saçları Yezidileri kolaylıkla ele veren bir etkendi),Yezidiler inançlarından vazgeçmeyerek,fiziksel görünümlerini değiştirme yoluna gitmişlerdir.Bu ad (amaç)’la,Yezidi erkekleri birer Müslüman gibi görünmenin ve komşular olan Müslümanlarla birer İslam taraftarı görünümünde yaşamanın zorluklarına katlanmışlardır.Zaman içerisinde yeni nesiller İslamiyete daha fazla kayarak ,Aleviliğin temellerini atmıştır.Bu olgu başka bir yazının konusu olarak daha sonra ele alınabilir…
Görüldüğü üzre Yezidiler katliamlardan kaçmak adına,inançlarını değiştirmiş gibi görünmekle kalmayıp,kimi köyer toplu olarak toprklarından göç etmek zorunda kalmıştır.
Bunun akabininde satanizm’in gnostice oluşu ve içe kapanıklığı,bunu bir fırsat bilen karşı inançların işine gelmiştir.Bu inançlar o denli çarpık birer zihinle inşa edilmiş olmalılar ki kendilerinden önceki inancın devamı oldukları ve bir önceki inanç kitabının aynısını kaleme almış olmalarına karşın,devamı oldukları diğer inançları dahi çürütmek ve temellerini sarsmak gibi çıkarlığa dayanan bir asimilayon politikası izlemişlerdir.
Enkiyanizm (satanizm),yazı medios (aracılık)’uyla Sümer topraklarında,tarihsel iktidar değişimleri ve hiyerarşi değişimlerine karşın varlığını sürdürmüştür. Kil tabletler,kütüphanelerde araştırmacılara sunulmuş ve bilhassa Babil kralı Sargon’un iktidarında,Sümere yerleştirilen Musevilerin ataları okuma yazmayı,matematik formüllerini,ticareti olduğu gibi spiritualizm’i de bu topraklarda öğrenmişlerdir.Musevi source (kaynak)’lerinin Sümere göçten önceki kalıntılarında “ölümden sonraki yaşam”,”cennet cehennem”,”Nuh tufanı” gibi olay ve olgular bulunmazken,Sümer ülkesinde Kraliyet sarayına atanan Yahudi mabeyinceri,Sümer’den çıktıklarında bu bilgileri de yanlarında götürmüşlerdir.Bu vesileyle alıntı ve esinlenme yollarıyla,Satanizm kavramları ve inançları Musevi kaynaklarına aktarılmış ve neticede tevrat, incil,kuran gibi,diğer kitabların kullanabileceği malzemelerde bulunmuştur.
Spiritualizm’i ve spiritual olguları (ölümden sonrası-cennet cehennem v.b.),alıntılayan ve “Me”lerin birer topyasını yanına alan Yahudi halkı,artık yeni yaşamlarında Enkiyanizm (satanizm) eksenli yeni bir dine kavuşmuştur.Öte yandan günümüze değin,kimi majisyenler ve tarikatlar aracılığyla varolan Enkiyan inan sistemi,kendisinden türetilen diğer söz gelimi ilahi dinler tarafından,tüketilmek ve halka karşı karalanmak amacıyla,inanç kitablarında olumsuzlukla tanımlanmı, iyiye karşı kötü olarak ele alınmıştır.Spiritualizm taraftarı olan diğer Enkiyanist düşünür ve majisyenler ise bu yaklaşımı pozitivise etmek adına, iyi ve kötünün ayrılmaz bütünlüğünü,bunun paralelinde “tezatlıkların ayniyeti ” tezini ileri sürmüşlerdir(iyiliğinde kötülüğünde insandan geldiği).Enkiyaniz’in veya satanizm’in,yıldırılamaz bütünlüğü karşısında galip gelemeyen sözgelimi ilahi dinler, secunda ratio (ikinci plan) olarak satanizm’in satanist kanallar aracılığıyla yıpratılmasına başvurmuştur. Nitekim Amerika’dan çıkan,Laveyanistler gibi bir çok iblis tapar grup Dünya’ya satanizm’î olduğundan farklı tanıtmış ve açık seçik sapıklıklarını tatmin etmek isteyen, hastalıklı kişilikleri taraftarı olarak seçmişlerdir..”Kadim Din”in yandaşları gnostic kalabilmek için halk kitlelerini ayıltma gereksinimi duymamış ve iblis taparların hızla artmasını engelleyememiştir.
İblis tapar grupların Kapitalist ve meta düştünlüğü,sözgelimi satanic kiliselerine her yıl milyonlarca dolarlık fonların aktarılmasından anlaşılmaktadır.
Gelelim ülkemize.Coğrafik konum itibariyle Ortadoğu ve Avrupa ekseninde kalmanın ezikliğini yaşayan,mağrur ancak düşünemeyen bir halk kitlesine sahibiz.Kültürel ve toplumsal gelişimlerimizde bu ikilemin ortasında kalıp kimlik kazanamamıştır.Bir yandan doğulaşmak istemenin,öte yandan batılılaşmanın özlemi ve karışık ulusların ektisinde kalmaktanötürü,Türkiye sınırları içerisinde yaşamlarını idame eden hiç bir halk,ne tam olarak batılılaşmış ne de tam olarak doğululaşmıştır.Kültürel ve dinsel boyutlarda da bu böyle bir gelişim sergilemektedir.Ülekemiz “din” oldusunun bir “düşünsel afyon” olarak kullanıldığı doğu ülkelerinin karakteristik yansımasına sahiptir. Bundan ötürü ki kim gelirse gelsin,hangi inanç olursa olsun ilk olarak taraftarlını sömürmenin ve onları afyon etkisiyle köleleştirmenin pragmatisinde olmuştur.Bundandır ki topraklarımıza gelen her akım,her inanç, her ideolojide olduğu gibi satanismde de bir çelişiklik ve çarpıklık olmuştur.Tüm batı ülkeri iblis taparlıktan arınıp “kadim din”e geçerken,halkımız geriliğinden ötürü iblis taprlığı yeni yeni yaşamkta hatta ve hatta,çarpık anlayıştan olacak ki iblisçiliği dahi aslından farklı yaşamaktadır.Kadim din olan Enkiyanizm’in topum tarafından,satanizm-luferizm gibi farklı isimler altında anılması pekde önemli değil.Salt çıkarım olması gereken niyet ve istektir.Bu doğrultuda Enki inancını artık belirli doğrultularda halka açılması ve gizemselliğinden ödün vermesi gerekmektedir.
alıntı