Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ömer Hayyam  (Okunma sayısı 4007 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 02, 2008, 01:07:26 ös
  • Ziyaretçi

Ey özünün sırlarına akıl ermeyen;
Suçumuza, duamıza önem vermeyen;
Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;
Umudumu rahmetine bağlamışım ben.

Büyükse de isyanım, kötülüklerim,
Yüce Tanrı'dan umut kesmiş değilim;
Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın
Rahmete kavuşur elbet kemiklerim.

Tanrım bir geçim kapısı açıver bana;
Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana;
Şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni
Haberim olmasın gelen dertten başıma.

Rahmetin var, günah işlemekten korkmam;
Azığım senden, yolda çaresiz kalmam;
Mahşerde lutfunla ak pak olursa yüzüm
Defterim kara yazılmış olsun, aldırmam.

Derde gama yatkın yüreğime acı;
Bu tutsak cana, garip gönlüme acı;
Bağışla meyhaneye giden ayağımı,
Kızıl kadehi tutan elime acı.

İçin temiz olmadıksan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tespih, post, seccade güzel;
Ama Tanrı kanar mı bunlara?

Var mı dünyada günah işlemeyen söyle:
Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.

Felek ne cömert ne aşağılık insanlara!
Han hamam, dolap değirmen, hep onlara.
Kendini satmıyan adama akmek yok:
Sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya!

Bilgenin yüreğinde her dilek,
Anka kuşu gibi gizli gerek.
Damla nasıl inci olur denizde:
Sedefler içinde gizlenerek.

Ovada her kızıl lalenin teni
Bir padişahın kanıyla beslendi.
Yerden biten şu mor menekşe yok mu?
Bir güzelin yanağındaki bendi.


Akıl bu kadehi övdükçe över;
Alnından sevgiyle öptükçe öper;
Zaman Usta'ysa bu canım nesneyi
Hem yapar hem kırıp bin parça eder.

Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri?
Sana düşer azapların, tövbelerin beteri.
Alçakları besler, yoksulları ezer durursun:
Ya bunak bir ihtiyarsın, ya da eşeğin biri.

Her sabah yeni bir gün doğarken,
Bir gün de eksilir ömürden;
Her şafak bir hırsız gibidir
Elinde bir fenerle gelen.

Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;
Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.

Yaşamanın sırlarını bileydin
Ölümün sırlarını da çözerdin;
Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok:
Yarın, akılsız, neyi bileceksin?

...........................................


Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler,
Bin bir derde düşer, canlarından bezerler.
Öyleyken, ne tuhaftır, yine de övünür,
Onlar gibi olmayana adam demezler.

Gül verme istersen, diken yeter bize.
Işık da vermezsen, ateş yeter bize.
Hırka, tekke, post most olasa da olur,
Kilise çanları bile yeter bize.

Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?

İnsan bastığı toprağı hor görmemeli:
Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili.
duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli!

Hak er geç cimrilerin hakkından gelir;
Cehennem ateşleri onlar içindir.
Ne der, dili inciler saçan Muhammet:
Cömert gavur cimri müslümandan yeğdir.


Varlığın sırları saklı, benden;
Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben.
Bizimki perde arkasında dedi-kodu:
Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.

Bir geldi mi derin ölüm uykusu,
Biter bu dünyanın dedi-kodusu.
Ölenden bir haber bekler insanlar:
Ne söylesin? Bilmez ki ne olduğunu!

Yel eser, umutlar savrulur gider;
Sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler;
Altın gümüş nen varsa harcamaya bak!
Ölür gidersin, düşmanın gelir yer.

Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz:
İki başımız var, bir tek bedenimiz.
Ne kadar dönersem döneyim çevrende:
Er geç baş başa verecek değil miyiz?

Dünyada akla değer veren yok madem,
Aklı az olanın parası çok madem,
Getir şu şarabı, alsın aklımızı:
Belki böyle beğenir bizi el alem!


.............................................

Su testi de benim gibi biriydi;
O da bir güzele vurgun, dertliydi.
Kim bilir, belki boynundaki kulp da
Bir sevgilinin bem beyaz eliydi.

Inciyi isteyen dalgiç olacak;
Vari yogu dosta verip dalacak.
Cani avucunda, nefesi gögsünde:
Ayagi bas olacak, basi ayak

Girme su alçaklarin hizmetine:
Konma sinek gibi pislik üstüne.
Iki günde bir somun ye, ne olur!
Yüreginin kanini iç de boyun egme.

Bir tas bulamazsin ki Dogu ovalarinda
Küfretmesin bana da, benim zamanima da
Yüz adim yürü bak, bir dertli insan görürsün:
Bunalmis, otura kalmis yolun kenarinda.

Günes atti göge sabah kemendini:
Aydinlik padisahi atina bindi.
Için! için! diye bagirdi dört yana
Canim sabah Sarabinin müezzini.

Bu kadeh bir bedendir, cana gebe!
Bir yasemindir, erguvana gebe!
Hayir; yanlis; ne odur sarap ne bu:
Bir sudur, bir su ki yangina gebe!

Gökte bir öküz varmis, adi Pervin;
Bir öküz de altindaymis yerin.
Sen asil iki öküz arasinda
Tepismesine bak su eseklerin!

Ey özünün sirlarina akil ermeyen;
Suçumuza, duamiza önem vermeyen;
Günahtan sarhostum, ama dilekten ayik;
Umudumu rahmetine baglamisim ben

Büyükse de isyanim, kötülüklerim,
Yüce Tanri' dan umut kesmis degilim;
Bugün sarhos ve harap ölsem de yarin
Rahmete kavusur elbet kemiklerim.

Tanrim bir geçim kapisi açiver bana;
Kimseye minnetsiz yasamak yeter bana;
Sarap içir, öyle kendimden geçir ki beni
Haberim olmasin gelen dertten basima.

Kimi dinde imanda buldu yolu
Kimi akil, bilim yolunu tuttu.
Derken ses geldi karanliklardan:
Gafiller! Doru yol ne odur, ne bu!

Bir damla sarap ver Çin senin olsun;
Bir yudumu bütün dinlerden üstün.
Söyle, ne var dünyada saraptan hos?
O aciya tatlilar feda olsun.

Dünya üç bes bilgisizin elinde;
Onlarca her bilgi kendilerinde.
Üzülme; esek esegi begenir:
Hayir var sana kötü demelerinde.

.................................................

Zahide hurilerle dolu cennet hoş gelir
Onun bana üzümün suyu daha hoş gelir
Onun cenneti veresiye benimki peşin
Ne var ki uzaktan davulun sesi hoş gelir.

Şarap beden gücüdür, can gücüdür bana;
Çözülmedik ne sırları çözdürür bana;
İstemem dünyayı ahreti şarap varken:
Bir damlası iki dünyadan yeğdir bana.

Bülbül ötmeğe başlayınca bahçemizde;
Bir lale gibi açsın şarap elimizde;
Elde kadehle öldü diyecekler bir gün,
Ko desin cahil herifler, ne umrumuzda.

O bilginler ki evrenin özetidirler;
Düşüncelerinin atı göklerde gezer;
İş kavramaya gelince Senin özünü
Şaşkınlıktan Felek gibi başları döner.

Baharlar yazlar geçer sonbahar gelir;
Ömrümün yaprakları dökülür bir bir;
Şarap iç, gam yeme, bak ne demiş bilge:
Dünya dertleri zehir, şarap panzehir

Güzelim can çıkıp gidince bedenimizde
Birkaç kerpiç olacak mezarımızı örten;
Gün gelecek, mezar yapmak için başkasına
Kerpiç dökecekler kalacak toprakla bizden.

Aşıklar meclisinde yer bulmuşuz birlikte;
Dünyanın dertlerinde kurtulmuşuz birlikte;
İçip birer kadeh bu sevincin şarabından
Özgürlüğe ermiş, sarhoş olmuşuz birlikte.

Akılla bir konuşmam oldu dün gece;
Sana soracaklarım var, dedim;
Sen ki her bilginin temelisin,
Bana yol göstermelisin.
Yaşamaktan bezdim, ne yapsam?
Birkaç yıl daha katlan, dedi.
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Evi barkı olmak nedir? dedim;
Biraz keyfetmek için
Yıllar yılı dert çekmek, dedi.
Bu zorbalar ne biçim adamlar? dedim;
Kurt, köpek, çakal, makal, dedi.
Ne dersin bu adamlara, dedim;
Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
Benim bu deli gönlüm, dedim;
Ne zaman akıllanacak?
Biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
Hayyam' ın bu sözlerine ne dersin, dedim;
Dizmiş alt alta sözleri,
Hoşbeş etmiş derim, dedi.


Şubat 02, 2008, 01:10:57 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Dünyada akla değer veren yok madem,
Aklı az olanın parası çok madem,
Getir şu şarabı, alsın aklımızı:
Belki böyle beğenir bizi elalem!


 :D


Şubat 02, 2008, 03:49:48 ös
Yanıtla #2

ars longa, vita brevis...


Aralık 04, 2012, 04:58:06 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

ÖMER HAYYAM'IN HAYATI VE DÖRTLÜKLERİ











(Nişabur-1044/Nişabur-1136)İranlı bilgin ve şair. Eldeki yapıtlardan ve bu arada özellikle onun hayatını anlatan kitaplardan mantık, felsefe, matematik ve astronomi konularında araştırmalar yaptıgı ve bu alanlarda düzenli bir ögrenim görmüş oldugu anlaşılan Hayyam'ın gençlik yılları hakkında ayrıntılı bilgi yoktur."Çadırcı" anlamına gelen Hayyam takma adını, atalarının çadırcı olmasından dolayı aldıgı söylenir.
 
Ömer Hayyam,yaşadıgı çagda daha çok bir bilgin olarak ün salmıştı. İran'nın selçuklular yönetiminde oldugu dönemde yetişmiş olan büyük şair, Belh, Buhara, Merv gibi Horasan ülkesinin büyük bilim merkezlerini gezdi; bir ara da Bagdat'a gitti. Başta Selçuklu sultanı Melikşah olmak üzere zamanının hükümdarlarından büyük yakınlık gören Hayyam, ünlü devlet adamı Nizamülmülk ve ünlü tarikat kurucusu Hassan Sabbah'la okul arkadaşıydı.
 
Hayyam'ın fizik,metafizik,matematik, astronomi ve şiir alanlarında çeşitli yapıtları vardır. Bunları arasında hayranı oldugu İbni Sina'nın " Temcid - Yücelme- " adlı yapıtının çeviriside yer alır. Ama Hayyam'ın edebiyat tarihindeki yerini saglayan ve çagımızda geçmişin en büyük şairlerinden anılmasına yol açan "Rubaiyat-Dörtlükler"dir. Sayısı ikiyüzü bulan bu dörtlüklerde Hayyam yumuşak ve akıcı bir dille ve son derece gerçekçi bir uslupla,yaşadıklarını gördüklerini, çevresinden ve zamanın gidişinden edindigi izlenimleri hiç bir yapmacıklıga kapılmaksızın,oldugu gibi dile getirmektedir.
 
Büyük şaire göre gerçek olan,yaşanandır;dünyanın ötesinde ikinci bir dünya yoktur; insan, yaşadıgı sürece gerçektir;en şaşmaz ölçü, iman degil, akıl ve sagduyudur; insan, aklıyla vardır; dolaysıylada en iyi ölçü, en şaşmaz klavuz akıldır ve gerçege ancak akıl yolu ile varılabilir.
 
Hayyam'ın şiirinde çagının haksızlıkları,madrabazlıkları ve saçmalıkları ince, alaycı, igneleyici bir dille yerilir. Dörtlük'lerinin konusu; aşk, şarap, dünya, insan hayatı, yaşama sevinci, içinde bulundugumuz geçici dünyanın tadını çıkarma gibi insanla sıkı baglantılı olan gerçek eylem ve davranışlardır.
 
Şiirlerinde işledigi konulara çogu zaman felsefi, bilgece bir açıdan bakar Hayyam; Aşk, sevinç, hayatın tadını çıkarma ona göre vazgeçilmez şeylerdir; insan hayatının ana dokusu bunlarla örülüdür.
 
Hayyamın çogu dörtlüklerinde filozofça derin bir sezgi, sınırsız bir hümanizm ve gösterişten, aşırılıktan uzak bir hayat anlayışı görülür.
 

--------------------
 
DÖRTLÜKLER -1
 

Ey özünün sırlarına akıl ermeyen;
 Suçumuza, duamıza önem vermeyen;
 Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;
 Umudumu rahmetine bağlamışım ben.
 
Büyükse de isyanım, kötülüklerim,
 Yüce Tanrı'dan umut kesmiş değilim;
 Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın
 Rahmete kavuşur elbet kemiklerim.
 
Tanrım bir geçim kapısı açıver bana;
 Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana;
 Şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni
 Haberim olmasın gelen dertten başıma.
 
Rahmetin var, günah işlemekten korkmam;
 Azığım senden, yolda çaresiz kalmam;
 Mahşerde lutfunla ak pak olursa yüzüm
 Defterim kara yazılmış olsun, aldırmam.
 


DÖRTLÜKLER -2
 

Derde gama yatkın yüreğime acı;
 Bu tutsak cana, garip gönlüme acı;
 Bağışla meyhaneye giden ayağımı,
 Kızıl kadehi tutan elime acı.
 
Akıl bu kadehi övdükçe över;
 Alnından sevgiyle öptükçe öper;
 Zaman Usta'ysa bu canım nesneyi
 Hem yapar hem kırıp bin parça eder.
 
Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri?
 Sana düşer azapların, tövbelerin beteri.
 Alçakları besler, yoksulları ezer durursun:
 Ya bunak bir ihtiyarsın, ya da eşeğin biri.
 
Her sabah yeni bir gün doğarken,
 Bir gün de eksilir ömürden;
 Her şafak bir hırsız gibidir
 Elinde bir fenerle gelen.
 


DÖRTLÜKLER -3
 

Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;
 Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
 Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
 Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.
 
Yaşamanın sırlarını bileydin
 Ölümün sırlarını da çözerdin;
 Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok:
 Yarın, akılsız, neyi bileceksin?
 
İçin temiz olmadıksan sonra
 Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
 Hırka, tespih, post, seccade güzel;
 Ama Tanrı kanar mı bunlara?
 
Var mı dünyada günah işlemeyen söyle:
 Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
 Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
 Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.
 
Felek ne cömert ne aşağılık insanlara!
 Han hamam, dolap değirmen, hep onlara.
 Kendini satmıyan adama akmek yok:
 Sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya!
 



DÖRTLÜKLER -4
 

Bilgenin yüreğinde her dilek,
 Anka kuşu gibi gizli gerek.
 Damla nasıl inci olur denizde:
 Sedefler içinde gizlenerek.
 
Ovada her kızıl lalenin teni
 Bir padişahın kanıyla beslendi.
 Yerden biten şu mor menekşe yok mu?
 Bir güzelin yanağındaki bendi.
 
Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler,
 Bin bir derde düşer, canlarından bezerler.
 Öyleyken, ne tuhaftır, yine de övünür,
 Onlar gibi olmayana adam demezler.
 
Gül verme istersen, diken yeter bize.
 Işık da vermezsen, ateş yeter bize.
 Hırka, tekke, post most olasa da olur,
 Kilise çanları bile yeter bize.
 



DÖRTLÜKLER -5
 

Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
 Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
 Demek günah işleten de sensin bana:
 Öyleyse nedir o cennet cehennem?
 
İnsan bastığı toprağı hor görmemeli:
 Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili.
 duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
 Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli!
 
Hak er geç cimrilerin hakkından gelir;
 Cehennem ateşleri onlar içindir.
 Ne der, dili inciler saçan Muhammet:
 Cömert gavur cimri müslümandan yeğdir.
 
Varlığın sırları saklı, benden;
 Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben.
 Bizimki perde arkasında dedi-kodu:
 Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.
 



DÖRTLÜKLER -6
 

Bir geldi mi derin ölüm uykusu,
 Biter bu dünyanın dedi-kodusu.
 Ölenden bir haber bekler insanlar:
 Ne söylesin? Bilmez ki ne olduğunu!
 
Yel eser, umutlar savrulur gider;
 Sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler;
 Altın gümüş nen varsa harcamaya bak!
 Ölür gidersin, düşmanın gelir yer.
 
Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz:
 İki başımız var, bir tek bedenimiz.
 Ne kadar dönersem döneyim çevrende:
 Er geç baş başa verecek değil miyiz?
 
Dünyada akla değer veren yok madem,
 Aklı az olanın parası çok madem,
 Getir şu şarabı, alsın aklımızı:
 Belki böyle beğenir bizi el alem!
 



 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
14 Yanıt
9690 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 13, 2007, 03:36:17 ös
Gönderen: shemuel
6 Yanıt
6395 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 09, 2012, 02:09:59 öö
Gönderen: Alşah
16 Yanıt
10559 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 30, 2011, 04:28:32 ös
Gönderen: Masor1976
Ömer Seyfettin- Ant

Başlatan hakan_34_06 Genel

2 Yanıt
5672 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 08, 2013, 12:54:48 ös
Gönderen: karahan
3 Yanıt
3512 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 27, 2012, 12:02:34 ös
Gönderen: BULGARIA
1 Yanıt
4945 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 24, 2014, 04:23:57 ös
Gönderen: proxima
0 Yanıt
1711 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 11, 2015, 03:10:54 öö
Gönderen: Risus
2 Yanıt
10118 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 29, 2017, 08:21:58 ös
Gönderen: ADAM
7 Yanıt
5950 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 13, 2018, 12:18:52 öö
Gönderen: valhalla
Ömer

Başlatan Arais Duyurular

1 Yanıt
1892 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 14, 2015, 11:57:11 öö
Gönderen: Selim