Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İnternete Karşı Adnan Hoca : Tüm Kapatmalar Hukuka Aykırı  (Okunma sayısı 4405 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 06, 2008, 06:08:28 ös
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

İnternette bir temel hak olan düşünce özgürlüğünün incelendiği İki değerli Akademisyen [Yaman Akdeniz (Leed Uni. Hukuk Fakültesi) Kerem Altıparmak (Ank. Ü. SBF. İHAUM)] tarafından yazılan ve bianet.orgta yayınlanan "İnternete Karşı Adnan Hoca : Tüm Kapatmalar Hukuka Aykırı" başlıklı yazı;


Türkiye’de İnternet yasakları uzun süredir gündemin önemli maddelerinden birini oluşturuyor. Bu durumun 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”un (1) yürürlüğe girmesiyle daha arttığı söylenebilirse de aslında İnternet yayıncılığına getirilen kısıtlamalar bu Kanun’un yürürlüğe girmesinin öncesine dayanıyor.

Artık bir marka haline gelen “Adnan Hoca Kapatmaları” bu eski alışkanlığın bir uzantısı. Adnan Hoca’nın son dönem popüler kurbanları arasında Google Grupları, evrim teorisini savunan ünlü bilim adamı Richard Dawkins’in sitesi http://richarddawkins.net/, eğitim emekçileri sendikası Eğitim-Sen’in sitesi http://egitimsen.org.tr, anarsist.org ve www.turandursun.com bulunuyor.

Ama Adnan hoca bugüne kadar ki belki de en önemli başarısını günde 1.5 milyon ziyaretçi alan ve 10 milyonu aşkın sayfa görüntülenen ‘gazetevatan.com’u kapattırarak yaptı. ‘Gazetevatan.com’un kapatılması kararı da bundan öncekiler kadar ilginç. Çünkü kapatma kararı, gazetede yayımlanan bir haberden değil, sitedeki habere yapılan yoruma dayanarak verilmiş. Bir başka deyişle, binlerce haber ve onbinlerce yorumun olduğu site muhtemelen bir veya birkaç yorum nedeniyle yasaklanmış.(2)

Dahası, diğer kapatma kararlarında olduğu gibi gazete ve okuyucuları karardan site kapatılınca haberdar oldular. Gazete herhangi bir şekilde kişilik haklarının ihlal edilmediğini ya da edildiyse gerekli önlemi aldığı savunmasını yapamadı. Bugüne kadar Silivri ve Gebze mahkemeleri yoluyla tam 61 siteye engelleme yasağı koyduran Adnan Hoca, bu açıdan 5651 sayılı Kanunla re’sen engelleme kararı almaya yetkili Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ile yarışır hale geldi.(3)

Genelde İnternet içerik düzenlemeleri ve özelde 5651 sayılı Kanun ve uygulaması birçok açıdan temel haklar ve özgürlüklerin korunmasına ilişkin anayasal ilkeleri ve uluslararası sözleşmeleri ihlal etmeye devam ediyor. Bu konuyu tüm ayrıntılarıyla önümüzdeki ay yayınlanacak olan İnternet: Girilmesi Tehlikeli ve Yasaktır (Türkiye'de İnternet İçerik Düzenlemesi ve Sansüre İlişkin Eleştirel Bir Değerlendirme) isimli kitabımızda tartışmaya çalışıyoruz. Ancak, “Adnan Hoca Kapatmaları” çok daha temel bir sorunu, mahkemelerin yorum yöntemlerini kullanma sorununu ortaya koyduğu için yapılacak yasal düzeltmelerin ‘Adnan Hoca Kapatmaları”nın önünü ne ölçüde kesebileceğini kestirmek gerçekten güç.

Düzenleme

‘Gazetevatan.com’un kapatılması yönündeki Silivri Mahkemesi kararı 5651 sayılı Kanun’a değil, 4721 sayılı Medeni Kanun’un kişilik haklarına saldırıyı düzenleyen 24. maddesine dayanarak ve 1086 sayılı Hukuku Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ihtiyati tedbire ilişkin 101 ve devamı maddeleri uygulanarak verilmiştir. Genel hüküm niteliğindeki bu iki kural 5651 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden önce konuyu doğrudan ilgilendiren bir hüküm bulunmadığı için sıklıkla uygulanıyordu.

Ne var ki, 5651 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi bu olanağı tamamen ortadan kaldırmıştır. Kanun’un “İçe­ri­ğin ya­yın­dan çı­ka­rıl­ma­sı ve ce­vap hak­kı” başlığını taşıyan 9. maddesi aşağıda alıntılanmıştır:

MAD­DE 9- (1) İçe­rik ne­de­niy­le hak­la­rı ihlâl edil­di­ği­ni id­dia eden ki­şi, içe­rik sağ­la­yı­cı­sı­na, bu­na ula­şa­ma­ma­sı ha­lin­de yer sağ­la­yı­cı­sı­na baş­vu­ra­rak ken­di­si­ne iliş­kin içe­ri­ğin ya­yın­dan çı­ka­rıl­ma­sı­nı ve ya­yın­da­ki kap­sa­mın­dan faz­la ol­ma­mak üze­re ha­zır­la­dı­ğı ce­va­bı bir haf­ta sü­rey­le in­ter­net or­ta­mın­da ya­yım­lan­ma­sı­nı is­te­ye­bi­lir. İçe­rik ve­ya yer sağ­la­yı­cı ken­di­si­ne ulaş­tı­ğı ta­rih­ten iti­ba­ren iki gün için­de, ta­le­bi ye­ri­ne ge­ti­rir. Bu sü­re zar­fın­da ta­lep ye­ri­ne ge­ti­ril­me­di­ği tak­dir­de red­de­dil­miş sa­yı­lır.

 (2) Ta­le­bin red­de­dil­miş sa­yıl­ma­sı ha­lin­de, ki­şi on­beş gün için­de yer­le­şim ye­ri sulh ce­za mah­ke­me­si­ne baş­vu­ra­rak, içe­ri­ğin ya­yın­dan çı­ka­rıl­ma­sı­na ve ya­yın­da­ki kap­sa­mın­dan faz­la ol­ma­mak üze­re ha­zır­la­dı­ğı ce­va­bın bir haf­ta sü­rey­le in­ter­net or­ta­mın­da ya­yım­lan­ma­sı­na ka­rar ve­ril­me­si­ni is­te­ye­bi­lir. Sulh ce­za hâki­mi bu ta­le­bi üç gün için­de du­ruş­ma yap­mak­sı­zın ka­ra­ra bağ­lar. Sulh ce­za hâki­mi­nin ka­ra­rı­na kar­şı Ce­za Mu­ha­ke­me­si Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne gö­re iti­raz yo­lu­na gi­di­le­bi­lir.

(3) Sulh ce­za hâ­ki­mi­nin ke­sin­le­şen ka­ra­rı­nın, bi­rin­ci fık­ra­ya gö­re ya­pı­lan baş­vu­ru­yu ye­ri­ne ge­tir­me­yen içe­rik ve­ya yer sağ­la­yı­cı­sı­na teb­li­ğin­den iti­ba­ren iki gün için­de içe­rik ya­yın­dan çı­ka­rı­la­rak ha­zır­la­nan ce­va­bın ya­yım­lan­ma­sı­na baş­la­nır.

(4) Sulh ce­za hâki­mi­nin ka­ra­rı­nı bu mad­de­de be­lir­ti­len şart­la­ra uy­gun ola­rak ve sü­re­sin­de ye­ri­ne ge­tir­me­yen so­rum­lu ki­şi, al­tı ay­dan iki yı­la ka­dar ha­pis ce­za­sı ile ce­za­lan­dı­rı­lır. İçe­rik ve­ya yer sağ­la­yı­cı­nın tü­zel ki­şi ol­ma­sı ha­lin­de, bu fık­ra hük­mü ya­yın so­rum­lu­su hak­kın­da uy­gu­la­nır.

Görüldüğü gibi 9. madde, İnternet ortamında kişilik haklarına saldırı yapıldığı takdirde hangi hak arama yollarının kullanılacağını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Maddenin hiçbir yerinde erişim engelleme kavramından söz edilmemekte “ken­di­si­ne iliş­kin içe­ri­ğin ya­yın­dan çıka­rıl­ma­sı­nı” ve “ya­yın­da­ki kap­sa­mın­dan faz­la ol­ma­mak üze­re ha­zır­la­dı­ğı ce­va­bı bir haf­ta sü­rey­le inter­net or­ta­mın­da ya­yım­lan­ma­sı­nı” istemekten söz etmektedir. Erişim engelleme sadece ve sadece 5651 No.lu Kanunun 8. maddesindeki kamuyu ilgilendiren katalog suçlar için öngörülmüş istisnai bir durumdur. Yeni kanunda, özel hukuku ilgilendiren kişisel ilişkilerde ise daha sınırlı ve erişim engelleme içermeyen bir yaptırım öngörülmüştür.

İki ilke

Aynı değerdeki iki hukuk kuralının çatışması halinde başvurulacak yorum ilkelerinden ikisi burada çok net bir uygulama alanı bulmaktadır: Lex posterior derogat legi priori ve lex specialis derogat legi generali. Birinci ilke, daha sonra çıkan kuralın öncekiyle çatışması halinde sonraki kuralın uygulanması gerektiğini belirtmektedir.

İkinci ve burada çok daha açık bir uygulama alanı bulan ilke ise konuya ilişkin özel kural bulunması halinde genel kuralın uygulanamayacağını ortaya koymaktadır. 5651 sayılı Kanun’un ayrıntılı 9. maddesinin hem özel hem de sonraki kural olduğuna şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, 5651 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra Medeni Kanun’a dayanarak erişim engelleme kararı verilmesi mümkün değildir. Bu maddenin 23 Mayıs 2007 tarihinden beri yürürlükte olduğu göz önünüde bulundurulduğunda, anılan tarihten beri Adnan Hoca tarafından kişisel haklarla ilgili çeşitli mahkemelerden alınan erişim engelleme kararlarının tamamı hukuka aykırıdır.

Peki, bu kadar açık yorum kurallarının mahkemeler tarafından uygulanmaması nasıl açıklanabilir? Bu konuda çeşitli tezler öne sürülebilir. Şüphesiz en açık neden 5651 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra Kanun’un mahkemeler tarafından yanlış uygulanması ve bu yanlış uygulamanın ısrarla sürdürülmesine rağmen Adalet Bakanlığı dahil hiç kimsenin sesini çıkarmamasıdır.

Ancak dikkati daha az çeken ve ama daha yapısal olan bir diğer neden Türkiye’de İnternet içerik yasaklaması konusunda adil bir yargılama yapılmamasıdır. Gerçekten de adil yargılama kuralının kurucu unsurlarından biri olan silahların eşitliği ilkesine göre, çekişmenin tarafları karşı tarafa göre esaslı bir şekilde dezavantaja uğramayacak şekilde tezini ortaya koyacak makul imkân(lar)a sahip olmalıdır. (4)

Oysa kapatma kararı öncesinde kapatılacak siteye hiçbir savunma hakkı verilmediğinden, bu temel hukuksal ilkelerin sitesi kapatılmak istenenler tarafından tartışılamamakta, birçok durumda hiçbir gerekçe verilmeden İnternet sitelerine erişim engellenmektedir.

Temel haklar açısından bakıldığında, İnternet yeni, yöntem eskidir. Bu şartlar altında Adnan Hoca’nın 61 kez İnternet’i mağlup etmesine de şaşmamak gerekir.

« Son Düzenleme: Kasım 06, 2008, 06:16:04 ös Gönderen: skullG »


Kasım 06, 2008, 06:14:14 ös
Yanıtla #1
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

yazıyı okduysanız size bir soru;

Bu yazıda sizce kişilik haklarına saldırı, iftira, hakaret vs. var mı?

Eminim ki okuyan hiç kimse "evet var " demeyecektir. Çünkü yazı 61 örnek olaydan yola çıkılarak yazılmış, hem de çok kıymetli iki akademisyen tarafından kaleme alınmış ve tamamen bir inceleme yazısı...

Ama Adnan oktar'ın avukatlarına göre bu yazı kişilik haklarına saldırı içeriyormuş. Sayın Avukatlar Kerim Kalkan ve Ceyhun Aydoğan, gönderdikleri "uyarı" metninde "24 saat içinde yazı yayından kaldırılmadığı takdirde" mahkemeye başvuracaklarını belirtirler.

Bianet'in konuyla ilgili haberini aktaarayım size ;

"Mahkemelerin aldığı İnternet sitelerine erişim yasağı kararlarını hukuki açıdan eleştiren bir yazıda kendisine hakaret edildiğini ve iftira atıldığını iddia eden Adnan Oktar (Adnan Hoca), yazı kaldırılmadığı takdirde bianet'i de erişime kapattırmak üzere mahkemeye başvuracağını söyledi.

Oktar adına dün bianet'e bir "uyarı" gönderen avukatları, daha önce benzer başvurular üzerine wordpress.com, richarddawkins.net, egitimsen.org.tr, groups.google, gazetevatan.com gibi sitelerin erişime kapatıldığını hatırlattı.

Avukatlar Kerim Kalkan ve Ceyhun Aydoğan, gönderdikleri "uyarı" metninde "24 saat içinde yazı yayından kaldırılmadığı takdirde" mahkemeye başvuracaklarını belirtti.

Hukukçuların konu üzerine görüşünü de alan bianet yönetimi, Oktar'ın talebine karşılık, söz konusu yazıyı hiçbir hakaret içermediğinden dolayı yayından kaldırmamaya karar verdi. 

Mahkemeye eleştiriyi Oktar üzerine alındı
Oktar'ın kendisine hakaret içerdiğini iddia ettiği yazı Leeds Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yaman Akdeniz ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, İnsan Hakları Merkezi üyesi Kerem Altıparmak tarafından yazılmış ve 20 Ekim'de bianet'te yayınlanmıştı.

Oktar'ın bugüne kadar aynı gerekçelerle Silivri ve Gebze mahkemelerine yaptığı başvuruların sonucunda 61 sitenin erişime kapatıldığını hatırlatan Akdeniz ve Altıparmak, bu durumun mahkemelerin yorum yöntemlerini kullanmasıyla ilgili bir sorundan kaynaklandığını belirtiyordu.

Buna göre, 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”u es geçen mahkemeler, hakaretle ilgili diğer düzenlemeleri uyguluyor.

Oysa, konuya ilişkin özel bir düzenleme getiren 5651 sayılı kanunun uygulanması gerekir. Bu kanunda da sitelerin erişime kapatılması gibi bir düzenleme bulunmuyor.

Akdeniz ve Altıparmak, hali hazırda kapatılacak siteye kapatmadan önce savunma hakkı verilmediğine, birçok durumda kapatmaya gerekçe gösterilmediğine de dikkat çekiyordu.

Aydoğan, bianet'in yazıyla ilgili hakaret iddialarını somutlaştırma talebini de cevapsız bıraktı. "


....


Bianet'e gönderilen (aslında sadece bianet'e değil, sayın avukatlar göz korkutmak için pek çok siteye aynı metni gönderiyorlar sadece site isimleri ve adresleri değiştiriyorlar) metin;

Sayın yetkili,



Servisiniz altında yayın yapmakta olan;
http://www.bianet.org/bianet/kategori/bilisim/110319/internete-karsi-adnan-hoca-tum-kapatmalar-hukuka-aykiri isimli sitede başta Sayın Adnan Oktar (Harun Yahya) olmak üzere birçok müvekkilim hakkında hukuka aykırı şekilde bir takım hakaretler ve iftiralar yer almaktadır.

Sitedeki, müvekkillerim ile ilgili söz konusu hukuka aykırı yayınların 24 saat içinde yayından çıkarılmasını talep ediyor, aksi halde bu yayınların kaldırılması amacıyla mahkemeye başvurmak zorunda kalacağımızı ihtaren bildiriyoruz.

Yapılan hukuki başvurular neticesinde bir internet sitesinin herhangi bir sayfasında hukuka aykırı bir yayın yapıldığı taktirde, teknik olarak sadece ilgili yayının yapıldığı sayfanın kaldırılması sağlanamamakta ancak sitenin komple kapatılması yoluna gidilebilmektedir.    
Benzeri durumda, Türk Mahkemeleri başta wordpress.com, richarddawkins.net, egitimsen.org.tr ve groups.google, gazetevatan.com  sitesi olmak üzere çok sayıda internet sitesine Türkiye’den erişimi yasaklamışlardır. Bu nedenle milyonlarca kişi halen bu sitelere Türkiye’den ulaşılamamaktadır.

“Kişilik haklarına saldırı, hakaret ve iftira olmadığı sürece internet olabildiğince özgür olmalı” anlayışını savunan bizler, hukuka aykırı yayınların kaldırılması adına teknik yönden bir sitenin komple kapatılması gibi durumla karşı karşıya kalınmasını istemediğimizden, direk hukuki başvuru yapmak yerine bu uyarıyı tarafınıza göndermeyi uygun bulduk.

Bu bakımdan, http://www.bianet.org/bianet/kategori/bilisim/110319/internete-karsi-adnan-hoca-tum-kapatmalar-hukuka-aykiri
   
linkindeki hakaretleri 24 saat içinde yayından kaldırmanızı tekrar hatırlatır ve müvekkilimiz Sayın Adnan Oktar (Harun Yahya) ve Bilim Araştırma Vakfı mensupları hakkında bundan böyle hakaret içerikli hukuka aykırı yayınlara sitenizde yer vermemenizi önemle bildiririz.

Eğer benzeri yayınlar tekrarlanırsa her seferinde yeni bir uyarı maili göndermeden hukuki haklarımızı aramak üzere başvurularımızı yapacağımızı da bilmenizi isteriz.

Saygılarımızla.



AVUKAT KERİM KALKAN                                  AVUKAT CEYHUN GÖKDOĞAN

« Son Düzenleme: Kasım 06, 2008, 06:21:56 ös Gönderen: skullG »


Kasım 06, 2008, 06:15:15 ös
Yanıtla #2
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Tabi Kerem Hocamlar da bir yazı kaleme alıp yine bianet'te yayınladılar.

bianet okuyucularının yakından bildiği gibi Adnan Hoca lakaplı Adnan Oktar’ın seri bir şekilde İnternet sitelerine erişimi mahkeme kararları yoluyla kapattırması üzerine bianet’te “İnternete Karşı Adnan Hoca: Tüm Kapatmalar Hukuka Aykırı” başlıklı bir yazıyı 20 Ekim 2008 tarihinde yayımladık.

Dün yine aynı sitede yayımlanan bir habere göre, Adnan Oktar’ın avukatları yazımızda başta “Adnan Oktar (Harun Yahya) olmak üzere birçok müvekkilleri hakkında hukuka aykırı şekilde bir takım hakaretler ve iftiralar yer almakta” olduğunu ileri sürmüştür. Benzeri durumda, Türk Mahkemelerinin başta wordpress.com, richarddawkins.net, egitimsen.org.tr ve groups.google, gazetevatan.com sitesi olmak üzere çok sayıda İnternet sitesine Türkiye’den erişimi yasakladığını hatırlatan avukatlar, bianet’e yazımızdaki hakaretleri 24 saat içinde yayından kaldırmasını, müvekkilleri Adnan Oktar (Harun Yahya) ve Bilim Araştırma Vakfı mensupları hakkında bundan böyle hakaret içerikli hukuka aykırı yayınlara sitede yer verilmemesini, aksi takdirde yargı yoluyla bianet’i de kapattıracaklarını bildirmiştir.

Avukatlar, bir sayfalık uyarı yazılarında “Kişilik haklarına saldırı, hakaret ve iftira olmadığı sürece internet olabildiğince özgür olmalı” şeklinde formüle edilen kalıplaşmış ifadeyi de tekrar etmişlerdir.

bianet, bu uyarıya verdiği cevapta Adnan Oktar’ın kapatma tehdidiyle yayından yazı kaldırmayacağını açıklamıştır. Anılan yazıyı okuyanların rahatlıkla tespit edebilecekleri gibi yazıda herhangi bir hakaret bulunmadığı gibi bianet’e yollanan uyarı yazısında sözü edilen “birçok müvekkillerin” kim olduğunu anlamak da zordur. Ancak o yazının yazarları açısından Adnan Oktar’ın yazıya neden bu derece alındığını tahmin etmek de güç değildir.

Yazımızda çok basit bir muhakeme tekniği yürüterek ulaştığımız sonuç, uyarıyı yollayan avukatların aldıkları erişimi engelleme kararlarının 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”un 9. maddesinin Mayıs 2007 tarihinde yürürlüğe girmesinden beri açıkça hukuka aykırı olduğunu ortaya koyuyordu. Bu görüşün yaygınlaşmasının, benzer kararların alınmasını zorlaştıracağı muhakkakdır. Oysa avukatlar Bianet’e yolladıkları yazıda “Yapılan hukuki başvurular neticesinde bir internet sitesinin herhangi bir sayfasında hukuka aykırı bir yayın yapıldığı taktirde, teknik olarak sadece ilgili yayının yapıldığı sayfanın kaldırılması sağlanamamakta ancak sitenin komple kapatılması yoluna gidilebil”diğini belirtmektedirler.

Yazımızda açıkladığımız üzere, bu görüş tamamen yanlıştır. 5651 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca, hakaret içerdiği ileri sürülen içeriğin talep üzerine çıkarılmaması sonrasında kişi onbeş gün içinde yerleşim yeri sulh ceza mahkemesine başvurarak, içeriğin yayından çıkarılmasına ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasına karar verilmesini isteyebilir, sitenin kapatılmasını değil. 20 Ekim tarihli makalemizde de belirttiğimiz gibi 9. madde’de “engelleme” ya da “erişim engellemesi” tabirleri kullanılmamış, sadece “yayından çıkarılma” kullanılmıştır. Yeni kanunda, özel hukuku ilgilendiren kişisel ilişkilerde daha sınırlı ve erişim engelleme içermeyen bir yaptırım öngörülmüştür.

5651 sayılı Yasa’nın 9. maddesinin uygulanması halinde, bianet’e yollanan tarzda uyarı/tehdit mesajlarının yollanması da mümkün olmayacaktır. Bu durumun, kapatma kararlarını ellerinde güçlü bir araç olarak kullananlar açısından endişe yarattığını anlamak zor olmasa gerekir. Bizim açımızdan tartışmaya gerek olmayan bu noktayı tekrar etmeye gerek görmüyoruz, isteyenler daha önce yayınladığımız yazıdan ayrıntılara ulaşabilirler. Fakat Adnan Oktar’ın avukatlarının yolladığı uyarı yazısının Türkiye’de son dönemde gelişen İnternet sansürünün görülmeyen yan etkileri konusunda önemli ipuçları verdiği için bazı hususları bu vesileyle vurgulamayı yerinde görüyoruz.

Özelleştirilmiş sansürden otosansüre

İnternet sınırlamaları, ifade özgürlüğü yanında Anayasa’da daha güçlü bir şekilde korunan bilim özgürlüğünü de tehdit eder hale gelmiştir. Bilindiği gibi Anayasa’nın 27. maddesine göre, bilim yayma hakkı, sadece Anayasa’nın 1., 2. ve 3. maddeleri hükümlerinin değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamaz. Oysa Richard Dawkins gibi dünyaca tanınmış bir bilim insanının sitesinden sonra tamamen akademik etik kurallarına uygun bir şekilde iki hukukçu akademisyen tarafından yazılan bir yazı erişimin engellenmesine gerekçe yapılmak istenmektedir.
Sistematik kapatma kararları özelleştirilmiş bir erişim engelleme rejimi oluşturmuştur. Gerçekten önceki yazımızda belirttiğimiz gibi Adnan Oktar tam 61 sitenin erişimini engelletmeyi başarmıştır. Bu şartlar altında bianet’e yollanan tarzda bir mektubun ciddi bir tehdit oluşturduğu ve bu gibi durumlarda genelde otosansüre yol açacağı açıktır. Sadece İnternet’te yayın yapan basın kuruluşları için değil aylarca kapalı kalmak, 2-3 günlük erişim engellemesinin bile sonuçları Blogger ve Blogspot’a Digitürk başvurusu ile yapılan erişim engellemesinde görüldüğü gibi çok ağırdır. Daha kaç siteye bu tarz ihbarların yollandığını bilemiyoruz ama bu şartlar altında benzer uyarı/tehdidi alan birçok sitenin bianet gibi cesur ve dik durmamasına herhalde şaşmamak gerekir. Aşağıdaki hukuksal açıklamamız bu ihtimali daha da güçlendirmektedir. Göründüğü kadarıyla İnternet’te ifade özgürlüğünü incelerken bu özelleştirilmiş sansür sürecini de dikkate almak gerekmektedir.
5651 sayılı Yasa’nın ciddi bir gözden geçirmeye tabi tutulması, hatta kaldırılması gerektiği açıktır.(2) Hükümetin, AB’den güçlü bir baskı gelinceye kadar bunu yapmayacağı da görülmektedir. Ama en azından 5651 sayılı Yasa’nın gereği gibi uygulanması, 5651 dışı erişim engellemelerini ve bunun yarattığı özelleştirilmiş erişim engelleme rejimini büyük ölçüde ortadan kaldırabilir. Ne var ki, bu ilk bakışta göründüğü kadar kolay değildir. Şöyle ki; her ne kadar, kişilik haklarına saldırı gerekçesiyle Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yapılan başvurularda, bazı mahkemeler 5651 sayılı Yasa’nın 9. maddesi uyarınca görevsizlik kararı vermekteyse de (3), özellikle Adnan Hoca kapatmalarında olduğu gibi çok sayıda Medeni Yasa’ya göre verilmiş erişim yasağı kararı akıbeti belirsiz bir şekilde beklemektedir. Bu tür tedbir kararlarının ardından dava açılıp açılmadığı, dava sonunda kişilik haklarının ihlal edildiğine karar verilip verilmediği ve temyiz için Yargıtay’a başvurulup başvurulmadığı belirsizdir. Ancak asıl sorun, Yargıtay’da tedbir kararından yıllar sonra yapılacak esasa ilişkin incelemenin tedbir kararı açısından etkili bir başvuru yolu olmamasıdır. Verilen ihtiyati tedbir kararları karşısında sitelerin eli kolu bağlıdır. Bu şartlar altında, Adnan Oktar tarzı kapatma taleplerinin sayısının artması durumunda İnternet gazeteciliğinin biteceği açıktır.
Bu sorunu aşmak için özelde İnternet sınırlandırmaları için, genelde ise yargı kararlarından kaynaklanan temel hak ve özgürlük ihlalleri için etkili hukuk yolu oluşturulması bir zorunluluktur. AİHM, Kulda/Polonya (4) davasından beri Sözleşme’nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesini ihlali durumunda da devletlerin iç hukuklarında etkili bir hukuk yolu öngörmeleri gerektiğini belirtmektedir. Haksız bir tedbir kararıyla tüm okuyucusunu kaybeden bir İnternet sitesi için böyle bir hukuk yolunun olması gerektiğine herhalde şüphe bulunmamaktadır.
Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik tehditler şekil değiştirmiştir. Bu nedenle, iddia edilenin aksine, bu alanda sorunların geçmişte kaldığı ileri sürülemez. Bu yeni tehdit araçlarından en önemlisi hakaret davalarıdır. Karikatürlere sistematik davalar açılırken de, İnternet siteleri hakkında ardı ardına engelleme talep edilirken de “Kişilik haklarına saldırı, hakaret ve iftira olmadığı sürece ifade özgürlüğü sınırlandırılmamalı” formülü kullanılmakta, sonuç kamusal aktörlerin hiçbir şekilde eleştirilememesi olmaktadır. Bu yönde yapılan her on talepten birinin başarıya ulaşması bile ifade özgürlüğünü tutsak kılmaya yetmektedir. Her yere bedava kitap yollayanlar kendilerini eleştiriye açık hale getirmektedirler. O halde eleştiriyi de içlerine sindirmeyi bilmelidirler, bilemiyorlarsa hukuk onları korumamalıdır.

Dipnotlar:

(1) Bu ilkeli duruşları nedeniyle bianet’teki dostlarımıza teşekkür ederiz.
(2) Bu konuya ilişkin olarak bu ay içinde çıkacak olan İnternet: Girilmesi Tehlikeli ve Yasaktır (Türkiye'de İnternet İçerik Düzenlemesi ve Sansüre İlişkin Eleştirel Bir Değerlendirme) isimli çalışmamıza bakılabilir. Çalışma pdf formatında İnternet’te de yayımlanacaktır.
(3) İyi bir örnek için bkz. Vatan Gazetesi, “Ekşisözlük’de takipsizlik kararı”, 17.10.2008.
(4) Kulda/Polonya [Büyük Daire], no. 30210/96, ECHR 2000-XI. 



 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
22820 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 14, 2014, 10:50:25 öö
Gönderen: ARCHITECT
Şeker Hoca

Başlatan blossom Mizah

2 Yanıt
3524 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 15, 2008, 10:58:38 ös
Gönderen: blossom
20 Yanıt
12555 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 11, 2011, 04:26:54 ös
Gönderen: Isis
0 Yanıt
2755 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 06:18:53 ös
Gönderen: bugfree
4 Yanıt
3911 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 29, 2013, 03:54:51 ös
Gönderen: SEHERC
adnan hoca ve videoları

Başlatan ünerulupınar Anti-Masonluk

1 Yanıt
3903 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 12, 2010, 05:49:08 ös
Gönderen: zarathustra
10 Yanıt
6075 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 31, 2013, 04:39:02 ös
Gönderen: AdminAbi
0 Yanıt
2210 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 18, 2013, 10:09:30 ös
Gönderen: Melina
0 Yanıt
2204 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 23, 2015, 05:57:57 öö
Gönderen: Risus
4 Yanıt
2764 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 07, 2015, 10:38:09 ös
Gönderen: hypatia