Değerli Üyelerimiz,
Sayın ozak1977'ye katılmamak elde değil. Elbette ordunun durması gereken çerçeve vardır ve olmalıdır ancak , bölücü,ayrılıkçı,irticacı yapılanmaya karşı koruma sağlayan tüm yasalar Anayasa'dan çıkartıldığı için ve aşırı riskli komşulara sahip bir coğrafyada bulunmamız nedeniyle Türk Ordusu'nun AB üyesi ordular gibi küçük-yalın organizasyon yapısında,pasif memurlar haline dönüşmesi olanaklı ve yapılabilir değildir. Bu nedenle ordu İç Hizmet Kanunu'nda belirtilen görev tanımından sorumludur. Bu tanımın daraltılması ancak irticaya,bölücü-ayrılıkçı ,çözülmeyi çabuklaştırıcı suçlara karşı , sağ-liberal kafaların bu suçları suç olmaktan çıkartması nedeniyle çağdaş birey bölücüye ve mürteciye karşı yasal savunmasız kalmış ve bu nedenle ordumuzun görev tanımı diğer ülkelerinkinden zorunlu ve kaçınılmaz olarak nitel ve nicel yönden farklılaşmıştır. Anılan unsurlar suç olarak yeniden yasalara girip caydırıcı ve işleyen hükümlerle vatandaşlar olarak koruma altına gireceğimiz tarihe dek ordu bu boşluğa izin vermeyecektir. Gerekli yasalarla laik demokrat bireye koruyucu zırh sağlandıktan sonra ordu elbette doğal görev tanım sınırlarına dönmelidir . Ancak her durumda eline haritayı alıp bakan herkes , bu coğrafyada (Rusya,İran,Irak,İsrail-Filistin,Yunanistan ,Balkanlar,Güneydoğu Sorunu ,1915 olayları,Ege kıta sahanlığı meselesi ,Boğzalar'ın denetimi ,enerji koridoru hadisesi .......daha saymaya gerek yok sanırım) tüm ve sağlam durabilmemiz için güçlü , tüm,noksansız ve yekpare ve moralli orduya ihtiyaç duyacağımızı teslim edecektir.
Eksiğine gediğine rağmen, bu cumhuriyet asker eliyle,ordusu sayesinde kurulabilmiştir. Gerekli caydırıcı yasal düzenlemeler çıkmaksızın,ordunun aşırı pasifize edilmesi ,saygınlığına dil ve el uzatılması ,sadece çağdaş bireyleri bölücü,ayrılıkçı , emperyaliste kul- köle , liboş hayranı ve içki-heykel karşıtı , kadın çağdaşlığına karşı duran Kürt SAİD'ci takımı ve bunların şürekası karşısında savunmasız bırakmaya yönelik nafile bir girişimdir.
Laik demokratik cumhuriyete kalben ruhen zihnen ve köküne dek ne pahasına olursa olsun bağlı tabakalar, demokrasiyi cahil-i mürekkep 'den öğrenecek değil. Demokrasi GELİŞMİŞ bireyler için büyük nimettir ancak hiçbir demokrasi kendisini aşındıracak veya ortadan kaldıracak yapıyı kabul etmez .Bunları geri püskürtecek refleksler de çok güçlüdür . Altın kuralı anımsayınız:Cehalet arttıkça cüret artar ama bizim çocuklarımız bazı ezilesi , yok olası ,kökünden kazınası kafaların övgüler düzdüğü Kürt Said'in risalelerini ve Altan ailesinin kendi ülkesinin tümlüğüne ve kendi ordusuna kast eden yazı yığışımlarını okumayacak.
Türkiye'nin sahip olduğu yegane prestij unsuru olağanüstü kabiliyetteki ve dayanıklılıktaki ordusudur.Bunun dışında 1950'den itibaren Demokrat Parti icraatları ve onların takımından hükümetlerin denetimsiz liberalizasyon, demokrasi soslu irtica , sanat-bilim-akıl-birey karşıtlığı , kariyersiz boynu bükük başı ve aklı , geleceği bağlanmış , sakıncalı ve günahkar diye evlere tıkılmış ,kişiliği gücü parası kariyeri özvarlığı iğdiş edilmiş ,itaatkarlığa zorlanmış , ne köylü ne kentli garip bir kadın tipi , "sağ-liberal takunyalı Özal ahlakı" nedeniyle de iktisadi hayatımızda kalıcı yapısal bozukluk bırakan hayali ihracatlar, "işini bilen" memur tipi , kendi toprağını satabilen soysuz bürokrat tiplemeleri , kendi ordusuna savaş açan literatürde bile nereye konacağı bilinemeyen anormal kafa yapıları , üstü başka altı başka , Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ile alakası olmayan arızalı profiller nedeniyle ülkemiz cazibe noktalarını birer birer yitirmiş ve yabancı devletlerde saygı uyandıran yegane varlığı ordusu kalmıştır.
Birgün benim de bir oğlum olursa , bu kökü kazınası kafaların anormal,bölücü-mürteci yapılı , mantıktan ari muhayyilesi ile zehirlenmemesi için herşeyi,herşeyi,herşeyi yapıyor olacağım. Kaç oğlum varsa hepsi askerliğini gerektiği usul ve biçimde yapacak, kökünü, bu ülkeyi bu ülke yapan çağdaş değerleri bilecek , kültürlü,gelişmiş sanata bilime duyarlı , kadına zarafetle yaklaşmayı ve onu birey olarak tüm haklarıyla kabul eden , sadece öğrenim görmüş değil eğitilmiş , öğrenmiş bir fert olacak ; beyni alınmış ,tutarsız ,anormal yapılı , sanata ve kadına saygısız , risale denen gülünç yazı yığışımlarıyla zihni faaliyeti felce uğratılmış , "geleneklere saygı" kisvesi altında geri modellerin savunusunu yapma cüretini gösterenlerin ""kimler" olduğunu ,bunların kökünün hangi usullerle kazınacağını , bu kanserli hücrelerin nasıl temizleneceğini ayırt edebilecek. Askerlik yapma hariç , tüm bu unsurlar kız çocuklar için de elbette baki. Hatta bence biz kadınlar da askerlik yapmalıyız.
Bizlere "demokrasi" dersi vermeye kalkanların yazılarını bir tarayınız. Bu kafanın nerelere sızmayı hayal ettiğini kavrayınız.Bu profili gördüğünüz yerde tanıyabiliniz. Bu ülke şu anda ordusu üzerinde durmakta ve yükselmektedir ve ne olursa , her ne olursa olsun , bu ülkenin askerin olağanüstü vizyonu ve hiçbir ulusta bulunmayan istisnai kabiliyeti ile varlığını , çağdaşlığını koruduğunu unutmayınız.Bir an bile. Çünkü bir tek anlık ihmal, basiret yokluğu bir ulusun topyekun mahvına sebep olabilir.
İyi okuyunuz bu kafayı. Cahilin ders vermeye kalkışmasına gülmeyiniz. Bu doğaldır.Çünkü o bilmez. Hoşgörün onu. Hoşgörüde ölçütümüz şu olmalıdır: İyi niyetli ama eğitime ulaşamamış insanlarımıza yardımcı olalım , ama cahilin art niyetlisini gördüğümüz yerde teşhis edebilelim. Böylelerini hoşgörmek sadece sayılarını ve yoğunluklarını arttırır. Kimi hoşgöreceğimizi iyi ayıralım. Kime bulaştığını, nereye kör dövüşüyle saldırdığını, kime ve neye hizmet ettiğini algılamayan bu kafayı anında tanıyalım. . Ebeveynseniz , minimini , dünyadan habersiz , pırıl pırıl ve masum çocuklarınızı kendi ordusunun hırpalanmasını savunabilecek , bilim-sanat-çağdaş kadın düşmanı , risale-sever , ayrılıkçı-mürteci bu KAFA'dan tüm varlığınız pahasına , köküne ve sonuna dek koruyunuz .
Saygılarımla