Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Necm Suresi'nin sırrı (Sirius=Şi'râ), ("Şİ" ve "RA"=Ra)  (Okunma sayısı 20996 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 14, 2009, 09:58:51 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Bu Sure, Kuran'ın iniş sırasına göre 23. Suredir. Sonradan düzenlenen ve yaygın olarak kullanılan şekle göre ise 53. Suredir. İbn-i Abbas ve Katade'ye göre 32. ayeti Medine'de indirilmiş ve ilk ayette Necm, yani yıldız sözü, anıldığı için de bu isim verilmiştir. Sure şöyle başlar.

 "1- Andolsun yıldıza, inerken." Burada geçen "Yıldız" sözü için Arapça'da üç ayrı anlam vardır. a) Yıldız anlamındadır. b) Ot ve çimen gibi sapı olmayan bitkileri anlatır. c) Aralıklı olarak, parça parça verilen bir şeyin parçalarına verilen isimdir. Bu açıdan bakınca haftalık veya aylık dergilerin her bir fasikülüne de "Necm" demek mümkündür. Kuran da parça parça indirildiği için her parçaya Necm denilir. Necm sözünün bu surede ot ve çimen gibi şeyleri anlattığını iddia eden yorumcular da vardır. Bunlar, Rahman Suresi 55/6 ayetinde, otların ve ağaçların da Allah'a secde ettiklerinden bahsedildiğini öne sürerek iddialarının nedenini açıklarlar. Aynı şekilde Kuran'ın, o zamana kadar indirilen parçaları üzerine andedildiğini ileri sürenler de vardır. Ama en fazla kabul gören anlam bu sözle yıldız anlamının kastedilmesidir.

Arapça mı yoksa akıl mı?

Arapça'da bir çok sözün birden fazla anlam taşıması ve değişik lehçelerin bulunması, bir çok kabilede aynı sözün değişik anlamlar ifade etmesi Müslüman yorumculara ve tefsircilere demogojik avantaj sağlamaktadır. Bu tür yorumcuların, Kuran'da geçen konularda hemen sığındıkları şey Arap dilinin bu özelliğidir. Hemen karşılarındaki insanın Arapça bilmediğinden, o ifadenin yanlış çevrildiğinden, Kuran'ı anlamak için çok iyi Arapça bilmek gerektiğinden bahsetmeye başlarlar. Onlara göre Kuran'ı sadece kendileri anlayabilir ve diğer insanlar, onlar ne derseler kabul etmek zorundadırlar. Hatta bazıları Arapça bilmezler fakat bunu hiç göz önüne almazlar çünkü onlar için Arapça bilmek, öğretilen ya da kendi deneyimleri ile bulup dört elle sarıldıkları bir şablon cevap demektir. Ama eğer karşılarındaki kimse Arapçayı iyi bilen birisi ise, bu sefer onu, din düşmanlığı, saptırıcılık ve cehaletle suçlarlar. Günümüzdeki televizyon programlarında bunları sık sık görmek mümkündür. Aslında saygın olması gereken etiketler taşırlar fakat saygın ama daha da önemlisi saygılı değildirler. Karşılarındakini dinlemeyi ve cevap vermeyi düşünmezler bile. Sadece karşılarındaki kimseyi konuşturmamaya ve soru sordurtmamaya çalışırlar. Buna aldanmamak gerekir ama daha önce dinimizin din yetkilisi veya ruhban sınıfı ya da otoritesi kavramına karşı çıktığı hatta yasaklamış olduğu unutulmamalıdır.

 Yine Sirius Gizemi

Sonuç olarak Arapça'nın çok anlamlılığını bir yana bırakırsak, Necm sözünün "Yıldız" anlamında kullanıldığı kesindir. Yorumcular kendi aralarında bu tartışmayı sürdürebilirler fakat bu söz kesin olarak yıldız anlamında kullanılmıştır. Bunun kesin kanıtı da, surenin 49. Ayeti'nde açıkça "Şi'ra Yıldızı" denmesidir ve bu yıldız Sirius'dur. "49- Ve şüphe yok ki odur Şi'râ yıldızının Rabbi." 1. Yani 49. Ayetlerde söz edilen ve adına and edilen yıldız Sirius Yıldızıdır. Sirius galaksimizdeki, dünyamızdan en parlak görünen yıldızdır. Tabii ki, koca galakside çok daha parlak yıldızlar vardır fakat bizim bulunduğumuz konumdan en parlak görünen yıldız odur. Sirius, eski mitlere ve inançlara göre, Dünya'ya gelen eski Tanrıların kendi dünyalarının bulunduğu noktanın, bu boyuttaki izdüşümlerinden birinin koordinatlarındadır. Tabii, antik tanrılar sadece Sirius'tan veya bir başka yıldızdan gelmediler ya da eğer geldilerse onlar tanrıydılar da denemez. Sadece Sirius madde ötesi boyuttaki yıldızın izdüşümündedir diyoruz. Bu yüzden de dünyada değişik zamanlarda, değişik yerlerde Sirius'u çok ciddiye alan bir çok kült kurulmuştur. Eski Mısırlılar için de Sirius çok önemli bir yıldızdı. Hatta Keops Piramitinin, kral odasındaki üst çıkış koridorunun direk olarak Sirius'u gözlemleyecek açıda yapıldığı söylenir.

 Sirius Mirac'a giden yol muydu?

Söz konusu surede Tanrı, kendi öz boyutundaki bir yıldız veya gezegeni Sirius'la özleştirerek and etmektedir. Ayrıca kendisini o boyutun da Rabbi olarak ilan etmektedir. Tabii Sirius'u yani Sirius'un izdüşümünde olan diğer boyut yıldızını kastederek Sirius ismini kullanıyoruz yani Allah açısından kutsal görülen bir yer midir diye soruyoruz? Daha fantastik açıdan bakarsak, isim "Şİ" ve "RA" hecelerinden kuruludur ve Eski Mısır'ın en büyük tanrısı olan Ra'yı çağrıştırmaktadır. Bu durumda, Acaba Ra ismi de Sirius kökenli bir isim miydi diye düşünmek de olasıdır. Ayetteki iniş sözü, bir çok İslam yorumcusuna göre Hz. Muhammed'in Mirac'ını anlatır fakat bazı otoriteler için Miraç fiziksel değil, astraldır. Tabii tanım olarak astral yolculuk denmez "Rüya" olduğu söylenir. Bazı yorumcular da, "İnme" sözünün Yıldız'ın, Ay'ın veya Güneş'in ufukta alçalmasını kastettiğini ileriye sürerler. Tefsirci Abdülbaki Gölpınarlı ise, mealinde bu ayet için; "Yıldızdan maksat Kuran'dır. Nücumen, yani ayet ayet indiği için bu adla anılmıştır." der. Bu tefsiri Dahhak, Mücahid ve Kelbi gibi tefsirciler de kabul ederler. Arapça'da "tencim", ayırmak anlamındadır, "müneccem", ise ayrılmış demektir. Fakat söz konusu bu yıldıza, Ülker yıldızıdır diyenler de vardır. İbn-i Abbas ve Hasen'e göre ise doğrudan doğruya yıldız anlamındadır. "İnerken" sözcüğüne, kıyamet günü, yıldızın yere düşmesi diyenler de vardır.

Yaratıcı, yarattığına and içer mi?

Bize göre ise, durum biraz daha farklıdır. Alemlerin Rabbi Allah'ın Sirius'a özel bir anlam veya bir ayrıcalık taşıdığı akla yakın gelmektedir zira çok daha eskilerde antik tanrılar da daha önce belirtildiği gibi Sirius ile ilgilidir yani onları da Yaratıcı'nın varettiğine ve belki de insanın sahipsiz olmadığını kanıtlamak için bir demo gibi kullandığına inanır veya düşünürsek, Sirius boyutunun tanrısal bir kanal veya kaynak olduğunu da akla getirebiliriz. Yani sanki özel bir boyut kastedilmektedir. Her şeyi yaratan Allah'ın, kendi yarattığı bir şeye and etmesi ilginçtir. Kuran'da bulunan başka ayetlerde de, bir kaç tane daha and sözcüğü vardır. Elbette ki, her şeye gücü yeten ve her şeyi yaratan Allah, içinde and ettiği bir ayet olmayan bir Kuran'ı indirmekten aciz değildir. Dolayısıyla Yaratıcı Allah'ın bir yıldıza veya Mirac'a ya da bir gök cisminin ufukta alçalıp yükselmesine and etmesi gariptir. Ama kendisine özgü nedenlerle Sirius'a yani kendi öz boyutuna ve yıldızına and etmesi, onu kutsal ilan etmesi sanki daha mantıklıdır. Sure şöyle devam eder;

 "2- Arkadaşınız, gerçekten ne saptı, ne ayrıldı. 3- Ve kendi dileğiyle söz de söylemedi. 4- Sözü, ancak vahyedilen şeyden ibaret."

 İki no'lu ayette geçen arkadaşınız sözü tabii ki Hz. Muhammed'i ifade etmektedir. Burada hitap edilen kimseler ise, Hz. Muhammed'i tanıyan ve onunla konuşan kimselerdir. Öyleyse hitap da ona ve "Kuran'ı kendi uydurdu." diyen Kureyş'e ve benzerlerine yönelik olmalıdır. Bunlara karşı "sahibiniz" tabirinin kullanılmasında özel bir anlam vardır. Öyleyse ayetin meali şöyle olmalıdır:

"Şimdiye kadar sohbetinde bulunarak çok iyi tanıdığınız, aklına ve doğruluğuna güvendiğiniz, sizinle sohbet edip hak yolunu göstermek isteyen arkadaşınız, ne yolunu şaşırdı ne de aklını, ne aldanır ne de aldatılır. O, ne sihirbaz, ne kâhin, ne de mecnundur."

Meraklılara ve konu dışında ki yazının devamını okumak isteyenlere; http://www.bilinmeyen.com/?q=node/432


Aralık 26, 2010, 02:31:33 öö
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 223
  • Cinsiyet: Bay

güzel ve bir o kadarda enterasan paylaşım..emeğine sağlık ...
MAY THE FATHER OF UNDERSTANDING GUIDE US...


Ocak 04, 2011, 10:38:03 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Paylaşım için teşekkür ederim , devamını da okudum.

Belirtmeden geçemeyeceğim ki, bu boş bir eleştiri değil, yazar, kendince bir emek harcamış saygı duymakla birlikte, çok çok basit kalmış bir söylem analizi yapmaya çalışmış... Maalesef diyorum  çünki nitel araştırma yöntemlerini az çok bilenler bilir. Bu tarz bir çalışma açıkcası çok çok zorlama ve benzetmelerde özellikle araştırması haddinden fazla eksiklerle dolu gibi geldi.

Mesela kelime kelime tercümeyi sözlüğü açan herkez yapabilir çok derin bir dilbilgisine gerek yok. Benim zihnimi kurcalayan, zaten bilinen benetmeleri araştırma kısmını tamamlamadan akademik tabirle 'e ne olmuş?'/'so what?'  hitabı ile karşılanacak bir yazı gibi geldi bana. İşin diğer tarafı da, piyasada zaten çok farklı isimlerin hazırladığı meal ve detaylı tefsirler var, işin ehli olanlarda zaten yeterince çalışıyor. Bana açıkcası bu yazı zorlama ile birşeyler çıkartmaya çalışmış onu da becerememiş gibi geldi, ki metod olarak bile bakıldığında hatalarla dolu...  

Tabii ki bu benim düşüncem ve tespitim, aksi olana da ;

saygılar


Ocak 07, 2011, 11:24:08 öö
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Bu sure üzerinde bir dönem ben de fazlasıyla durmuştum.''Şi'ra nın Rabbi'' olduğu sözü bir çok konuda aklımda bazı kopuk bilgilerin birbirini tamamlamasını sağladı.Bu kopuk bilgiler ile birlikte bu araştırma beni  Allah ile ilgili Yüce Yaratıcı mı? ya da Tanrı mı? ayrımına getirmişti.Çünkü bu sure Yüce Yaratıcı 'nın altında bir tanrılar katının varlığına ve dinlerinin kaynağının orası olduğuna olanak veren bir ayettir.Ancak hala kesin bir bilgide karar kılmış değilim.

Paylaşım için teşekkürler.


Ocak 07, 2011, 11:03:41 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

sayın martı

Bazen birikimleri/bilgileri basitleştirmek yahut sadeleştirerek algılamak sanılandan çok daha verimlidir, hep söylenir.

Temelde, bu söyliyeceğim genel bir kaidedir ve çoğumuzun zaman zaman düştüğü bir yanılgıdır. Fikir tartışmalarında özellikle de semavi kitaplar söz konusu olduğunda o kitabı kabul etmeyen bir kişiye o kitapdan delil sunmak çok doğru değildir. Zira tarihsel bir vesika olarak bile kabul etmiyorsa kişi onunla yapılan herhnagibir izahat topyekün havada kalabilir. -BU aynı şekilde fikir akımları için de geçerlidir, X topluluğunu kabul etmeyen bir insana onun ritüellerini veya ona özgü ne anlatırsanız anlatın, ne kadar evrensel olduğunu bahsederseniz edin, idealleri anlatın, boşa kürek çekersiniz.-

Kurandaki kimi ayetler "Elif, Ram, Ra, Şi'Ra..." diye tek harften veya antik sembollere benzetilebilir ancakkelime manası bir yıldız olduğunda bunu, açıkça kitabın bütünündeki ifadeleri görmezden gelerek sadece oradan sizin kullandığınız 'tanrılar katı' gibi tabirler kitapran tamamen bağımsızdır... O tamamen başka bir şeydir ama kesinlikle Kuran değildir*bana göre/şimdiye kadar öğrendiklerime göre*

Marjinal bir benzetme olucak amabenzer bir şey Evangelistler tarafından dillerdiriliyor. Asırlık Hristiyan öğretileri, İsa'nın ve havarilerinin elde kaldığı kadarı ile olan söylemzerinin tamami ile zıt fiiliyata gidebiliyor. Misal, 'mevcut durumda İsa gelmedi, demekki biz kaos çıkaralım yakalım yıkalım, İsa da gelsin, krallığını yeniden tertemiz kursun' temelde bir fikir dayanağı var ve na kadar da güzel bir amaç belirlenmiş değil mi? Peki ya bügünkü samimi Hristiyanlar ile, bugünkü hali ile İncile bağlı şekilde hayatlarını sürdürenlerle kıyasladığımızda, tamamen katliamları kişisel bir çıkarımla meşrulaştırma çabası anlamıyor muyuz?

Son olarak dediğim gibi bazen bilginin basitliği çok büyük kolaylıklar sağlar...
saygılar
« Son Düzenleme: Ocak 07, 2011, 11:13:09 ös Gönderen: cardiffmonster »


Ocak 08, 2011, 02:32:59 öö
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Birinci paragrafta söylediklerinize,deneyimlemiş biri olarak katılıyorum kesinlikle.

Ama bilginin basitliği çok büyük kolaylık sağlar lafınız kısmen doğrudur,çünkü tehlikesiz bir yoldur ve fazla düşünmeniz ve beyninizi yormanızı gerektirmez,bilgiyi didiklemeden kabul etme şansınız vardır.

Ancak,Şi'ra'nın bir yıldız oluşunun tartışmalı bir konu olduğunu düşünmüyorum zaten.Konuya gelirsem Allah herşeyin yaratıcısı ise,neden özellikle Şi'ra'nın Rabbi denmiştir.Bunun manasız olamayacağı aşikardır.Ve bu bilgiyi ruhsal celseleri okuduğunuzda da bir şekilde doğrularsınız ki insan ırkının Şi'ra'lı olduğunu öğrenirsiniz.

''Tanrılar katı'' kitabın direk söylediği birşey değildir ki zaten tam tersi böyle birşeyi söylemek Kur'an'a göre şirktir.Ancak yukarıda da bahsettiğim gibi yabana atılacak bir ayet,ifade değildir.Bu yüzden kitabın bütünündeki ifadeleri görmezden gelmek sözünüz ne kadar doğru olsa da bu ayette bunu yapmak zorundasınız.

Bilginin basitliği yani bilginin yüzeyselliği rahatlatıcıdır sayın cardiffmonster,ancak bir dönem sonra emin olun bu rahatlık çok daha fazla rahatsız edici olmaya başlar.


Ocak 08, 2011, 02:57:59 öö
Yanıtla #6
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay

Bunu yazan acaba Süleyman Demirelin akrabasımıydı?
Bütün yazıyı atın ve son 2 paragrafı alın. Ondan önceki bi sürü sözü niye söylediniz demek geliyor içimden..

Ayrıca son 2 paragrafta bize hiçbirşey vermez bence.

Şİ RA dan Ra yı alıp tanımlayan arkadaşa Şİ'yi ne yaptın? demek geliyor içimden.

Siriusun madde ötesi özelliklerini ne zaman gördünde ne zaman anladın demekde lazım.

Madde ötesi sirius ????

Siriusun izdüşümü ???
Özür dilerim ama, onca yıldır astronomiyi incelerim, yıldızların böyle tanımlarını hiç görmedim. İzdüşüm tanımını mesleğim gereği çok iyi bilirim.

Kuranın doğuşundan 200 yıl sonra yazıldığını iddia eden çok mantıklı yazılar okudum. Peygamberin kızından alınıp çoğaltılmış diye biliyorum.Bilmiyorum, doğru veya yanlış. Bir çok anlama gebe bir dilden ve yazılan bir sürü sözden, tanrının sözlerini bulup çıkarmak tarihde neredeyse hergün rastlanan bir şeydir.

Ya cidden kafam şu an çok karışık, necm süresinin sırrı ile yazının ulaştığı şu ;
Öyleyse ayetin meali şöyle olmalıdır:

"Şimdiye kadar sohbetinde bulunarak çok iyi tanıdığınız, aklına ve doğruluğuna güvendiğiniz, sizinle sohbet edip hak yolunu göstermek isteyen arkadaşınız, ne yolunu şaşırdı ne de aklını, ne aldanır ne de aldatılır. O, ne sihirbaz, ne kâhin, ne de mecnundur."


Ne alaka hala anlayabilmiş değilim.
« Son Düzenleme: Ocak 08, 2011, 03:01:12 öö Gönderen: Prometheus »
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Ocak 08, 2011, 10:50:32 ös
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

KİMBİLİR BELKİ DE ANLADIKLARIMIZDAN DAHA FARKLI BİR ANLAMI VARDIR.


Ocak 08, 2011, 11:05:42 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Şimdi;

Her insan olaylara, yazılanlara, söylenenlere farklı yorumlar yükleyebilir, mümkün ve makuldür. Bazı şeyleri baside indirgemekten kastım, aşikar olanların ardında çok fazla düşünmeye gerek olmadığındandır. Bir insan bir olayı ya kabul eder ya etmez; ya sever ya sevmez, X toplumunu/grubunu/dinini/ideolojisini desteklersiniz ya da desteklemezsiniz, yahut nötr kalırsınız, mesafeli durursunuz.

Ancak benim vurgulamak istediğim noktayı biraz daha açmam gerekirse, kişiler açıkca düşüncesini söylemeli, misalen, bu Kitabı, Peygamberini kabul etmiyorsa net olmalı bu konuda, o oşekilde mutludur başkaları da kabul ederek mutludur olay biter.

Velhasılı sn Prometheus, biraz daha açıkca söylemiş, çok da ben uzatmak istemiyorum. Lakin, adı geçen sureyi de Kitabı da detaylı olarak tefsiri vardır, her türlü tarihsel olaylar ile farklı vakalar ile birlikte değerlendiren, bunların üzerinden detaylı tahlil yapılır. Tekrar ediyorum kişi eğer ki kitabın ve peygamberin mesajlarına inananmıyorsa, bu kadar kasmaya ve uğraşmaya gerek yok, çünkü inananmadığı bir kitap hakkında farklı manalar çıkartma gayreti abesle iştigal. Hatta, atıfta bulunduğunuz 'aslı şöyle olmalı' gibi bir açıklama tamamen havada kalır.

Yanlış anlaşılmak istemem;

İnanmasa da okumasın yazmasın demiyorum. Ancak işin düzgün yapılmamasına benim tepkim. Ben astronomi bilmem, sn Prometheus demişsiniz gayet net. Ve diğer noktalarda da oldukça ters ve özensiz bir yazı, daha da  ileri gidicem eleştiride belki ama yazarın bir 'sırrı çözme' edası ile ortaya atıp hiçbir düzgün metodoloji kullanmadığı çok ama çok aşikar. Kaldı ki içerik analizine /söylem analizine benzetmeye çalışsam da, tefsirlerden meallerden geçtim; etimolojik olarak antropoojik olarak zerre kadar atıf/bilgi olmadan fezadan atıfla olayı bağlamaya çalışmış....

Umarım eleştiride abartmadım...

saygılar


Eylül 16, 2011, 11:16:33 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

aslında bu çok güzel bir konu piramitlerin dizilişide yine bu yıldızlara göre yapımış.yani boyutlar arası bir koridor ve komumlanma var sanki sirusta aynı zamanda piramitlerin bulunduğu yerde uzaydan gelecek araçlar için bir pist olduğunu okumştum.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
26 Yanıt
21440 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 20, 2013, 12:35:15 ös
Gönderen: GOASISG
19 Yanıt
14923 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 08, 2012, 09:45:54 ös
Gönderen: smyrnali
36 Yanıt
23729 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 23, 2012, 10:20:17 öö
Gönderen: Masor1976
49 Yanıt
30085 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 29, 2014, 11:29:47 öö
Gönderen: ABCDEF
15 Yanıt
13192 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 07, 2015, 01:28:57 ös
Gönderen: _SplendouR_
8 Yanıt
9846 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 09, 2018, 12:28:29 öö
Gönderen: Tık-Tik-Tak
0 Yanıt
4546 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 30, 2010, 02:58:20 ös
Gönderen: karahan
15 Yanıt
16243 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 08, 2011, 05:35:53 ös
Gönderen: alcyone
11 Yanıt
13606 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 12, 2014, 04:25:08 öö
Gönderen: resurrected
3 Yanıt
4586 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 25, 2015, 02:19:45 öö
Gönderen: ruzber