Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Kabul ve Farkındalık.......  (Okunma sayısı 5231 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 14, 2011, 09:33:46 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 308
  • Cinsiyet: Bay

            Her mihnet kabulüm yeter ki, gün eksilmesin penceremden. (C.S.Tarancı)

           Arapça kökenli bir sözcük olan kabul, sözlük anlamı ile "Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olma" ya da "konukları veya işi olanları yanına, katına alma" ve benzeri anlamlarda kullanılmaktadır. Şimdi kabulün daha çok mana ve mental anlamını öne çıkararak, kabul-farkındalık ilişkisini inceleyelim.

           Büyük şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın da şiirinde bahsettiği gibi kabul; hayatın esası ve devamlılığı içinde karşımıza çıkan önemli ya da önemsiz gibi gözüken olaylar, kararlar gibi hayatın her aşamasında insanın karşılaştığı veya karşılaşacağı bir "hal" dir. Hal ise kelime anlamı olarak gene Arapça kökenli olup Türkçede "Bir şeyin içinde bulunduğu şartları veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet" veya "şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman" anlamlarında kullanılmaktadır. Bu anlamlar itibari ile "Hal", "şimdi" ile çok kuvvetli bir ilişki içindedir ve aslında bir açıdan o "şimdi" dir. Bu açıdan bakabilirsek kabul'ün bir "hal" olarak sadece "şimdi" de bulunduğu gerçeğini görüyoruz. Şimdi bu yaşamı paylaşan biz insanlar için kabul'ün gerekliliği birlikte ve tek tek mutluluğumuzun temelini oluşturmaktadır ve bunun için herkesin şimdiki anı koşulsuz, çekincesiz bir biçimde kabul etmesi gerekir.

           Bu gereklilik bizleri geçmişin yaşanılmış ve "geçmiş" olan acı ve sıkıntılarından, "geleceğin" istek ve beklentilerinden korumakta ve sadece "şimdi" ki anı doğru ve farkında bir biçimde yaşayarak "hal" imizi yüksek bir seviye ve seyirde tutmak kaydıyla tüm birliğe sevgi, sevinç ve farkındalık bağlarıyla bağlanmak içindir. Bu haliyle kabulü yaşamak için öncelikle zihinsel yargılama ve duygusal olumsuzluğu engellemek gerekliliği vardır. Beklentilerimizle gerçekten olanlar arasında bariz bir fark olduğunda karşı görüş güçlü hale gelmektedir ve bu "acı uçurumu" insanı kendi özü olan varlıksal gücünden koparmakta ve olana karşı güçsüzlük eseri olan bir dirence itmektedir.

           Bu acı ve ıstırabı ortadan kaldırmanın tek yolu "kabul" içinde olmaktır, çünkü kabul içerisinde olmak artık geçmiş ve gelecek kaygısı taşımamak, geçmiş ve geleceğe enerjimizi boşuna yollamamaktır. Olan olayları sabırla kabullenmek bizleri zihnin direncinden kurtaracak ve varlığımızın özüne yeniden bağlayacaktır. Buradaki sabır ise "beklemek değildir, çalışarak umudu canlı tutmaktır. Sadece maddeci zihniyete sahip olanlar gerçek sabırdan uzak kalırlar. Gerçek nezdinde sabır, olmakta olanların yalnızca olması gerekenler olduğuna inanarak ve iç huzurunu kaybetmeden, bağlantılı olayın ve günlük yaşamın gereklerini yerine getirerek yaşama halidir. Sabır bu haliyle teslimiyetin kaderciliğe kaçan yanı değil, gerçek şuurluluğa dayanan şeklidir. Olanlara geniş bakışla yaşanan biliş ve sonucundaki huzurluluktur".

           Gerçekten olaylara sabır gösterip anı kabullenmek bir üst bulunuş halidir. Eğer sabırla kabul sınavında başarısızlık var ise, aynı olaylar aynı nitelik ve değişik bir biçimde kabul edinceye kadar tekrarlanabilecektir, ta ki o sınav kazanılıncaya kadar! Olaylara sabır gösterip kabul içerisinde olmak, aslında varlığın egosuna galip gelmesidir. Bir insan için gerçek zafer ise aslında bundan başka bir şey değildir.

           Olan olayları farkındalık içinde teslimiyet ve sabırla kabul etmek, o anda varlığa kabul ettiği olaydan çıkarak o olayın gidişatını değiştirebilme gücü ve kudretini de vermektedir. Bu eyleme geçebilme hali, öfke, umutsuzluk ve düş kırıklığından kaynaklanan "panik" eylemden çok farklıdır. Bu hal içerisindeki insan tamamıyla ne yaptığının farkında ve sonucu bilen, herhangi bir olumsuz duygudan uzak ve gayet kontrollü bir biçimdedir. Bu hal içindeki teslimiyet ise, bir şeye teslim olmaktan çok varlığın varlıksal gücüne ve bilgisine teslim olması halidir.

           Farkındalık içerisinde yaşanacak olan kabul, insanları egosal amaç, yaklaşım ve eylemlerden uzak tutacak ve bütünlüğe götürecek olan en önemli araçlardandır. İnsanı insan yapan bilinen ve bilinmeyen birçok özelliğin ortaya çıkmasını vaat etmektedir. Dünyada halen yaşanmakta olan veya geçmişten miras gelen birçok anlaşmazlıklar, yanlışlıklar kabul sayesinde bir anda ortadan kalkabilir. Gelecek kaygısıyla yetiştirilen nesiller an bilgisi ve gücüyle kabulü öğrendiklerinde, yaşamlarının kıymetini ve "an"ın hikmetini fark edebilirler.

           Her insanın doğuştan sahip olduğu ve geçmişten getirdiğine inanılan "karma" sı kabul sayesinde büyük bir hızla temizlenebilir. En önemlisi ise insanlığın büyük bir kesimine hâkim olan egosal gücün yerini kabul ve farkındalık sayesinde alacak olan "varlıksal şuurluluğun" dünyaya ve tüm evrene özlediği mutluluğu ve bütünlülüğü yaşatabilecek kudrette olmasıdır.


IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......
Işık, sadece ışık ama daha fazla ışık.......


Şubat 26, 2011, 02:27:30 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 308
  • Cinsiyet: Bay

FONKSİYONEL FARKINDALIK

Tam bir insan olmak demek, dış dünyanın tam anlamıyla farkında olmak aynı zamanda da seksüel arzuları ile birlikte hayvani doğamızın da, acıları ve hazlarıyla düşünce ve duygu boyutlarımızın, sevgi, barış vb nitelikleriyle Özümüzün, Kolektif Benimizin, Ben Ötemizin farkında olmak, ve fonksiyonlarının tezahürüne izin vermektir.

Bu kişiyi çok boyutlu farkındalığa götürür, ancak böylece KİM OLDUĞUNUZU keşfedebilirsiniz. Kuantum fizik bize her şeyin aynı maddeden yapıldığını gösterdi. Bu bilgiyle baktığımız zaman hiçbir şeye kötü, kurtulunması gereken ve bizi gerçek doğamızdan uzaklaştıran şeyler olarak bakamayız. Bu nedenle insan olmanın tüm boyutlarını kabullenmeli, doğasına uygun şekilde fonksiyonlarına izin vermeliyiz. Tüm boyutların fonksiyonlarını anlayarak işlemelerine direnç göstermeden izin vermek FONKSİYONEL FARKINDALIK’a geçiştir.

Fonksiyonel farkındalık, farkındalığımız ortadan kalkıncaya kadar onu tek bir boyuta, tüm boyutlara birden, ya da tamamen boyutsuz kalarak, boşluğun içinde bırakmaya teslim olacak kadar farkındalığa doymuş olmayı gerektirir. Yani farkındalığımızı bir boyuta yöneltmek, ya da birkaç boyuta birden aynı anda yöneltmek değil, boşlukta farkındalığı kaybedebilmektir.

Bütün bunlardan yola çıkarak, tam bir insan olabilmek için öncelikle doğamızı olduğu gibi tüm boyutları ile kabullenmeliyiz. Sonra dikkatimizi tek bir boyuta odaklamak yerine hepsine kendini ifade edebilmesi için izin vermeliyiz. Birinin diğerinden üstün olmadığını, hepsinin aynı, tek maddeden olduğu bilincini taşıyarak yargılamadan, değiştirmeye kalkmadan.( Alıntıdır )


IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......
Işık, sadece ışık ama daha fazla ışık.......


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
CIA kabul şartları

Başlatan Santander Diger Konular

5 Yanıt
7001 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 23, 2008, 04:17:05 ös
Gönderen: Lux_e_Tenebris
3 Yanıt
5533 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 23, 2009, 11:48:47 öö
Gönderen: lucifer
Farkındalık

Başlatan martı « 1 2 » Parapsikoloji

12 Yanıt
14797 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 04, 2013, 04:58:25 ös
Gönderen: lmia
2 Yanıt
5430 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 25, 2010, 02:07:15 ös
Gönderen: ZAMAN
3 Yanıt
5933 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 31, 2012, 07:20:21 öö
Gönderen: Sirius
0 Yanıt
2018 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 02, 2013, 01:47:19 öö
Gönderen: Ares
8 Yanıt
5014 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 20, 2014, 12:04:02 ös
Gönderen: ABCDEF
22 Yanıt
8321 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 01, 2019, 11:59:43 ös
Gönderen: ebedicirak
1 Yanıt
2869 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 29, 2016, 10:56:30 ös
Gönderen: ruzber
1 Yanıt
3334 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 01, 2015, 07:36:57 ös
Gönderen: mbulut