Başkalarının düşüncelerinden yararlanmak:
Bu aşamada çok dikkat edilmesi gereken konu, onlara olduğu gibi kapılmamak, öz doğal yeteneğini yani aklını da kullanmasıdır.
Kesinlikle, bende her zaman için şöyle bir Kural vardır, ne olursa olsun Akıl-Mantık ve Şuur üçgeninde hareket edip, alınanları biraz da kafa yorarak mantık süzgecindne geçirmektir. Ancak ondan sonra bize uygun olanları alır çünkü sonuçta DNA' mızda mevcutsa uyan uyuşur, bir sorun teşkil etmez ancak uyuşmayanları ise zaten bizde bir işe yaramayacağı için almanın da bir yararı olmaz, diye biliyorum.
Bu bağlamda Sayın Isabell ile bir noktada ayrılıyorum. Bilgi insana huzur ve mutluluk verebildiği gibi huzursuzluk ve mutsuzluk da verebilir. Böyle olumsuz bir sonuç ile karşılaşma tehlikesi var diye bilgi edinmekten kaçınmak ise insanı edinilmiş bilgilerin tutsaklığına, giderek bağnazlığa sürükler. Tersine, insan ne kadar çok bilgi edinirse o kadar çok huzursuz ve mutsuz olacaktır; Dr. Faust gibi… Ancak yeter ki daha çok, daha çok bilgi edinebilmek uğruna bu kez ruhunu yitirmesin. (Mephisto’nun Faust’u teslim alışı genellikle dinsel bir görüş açısıyla bakılarak yanlış yorumlanmıştır; bu baştan sona çok güzel bir alegoridir.)
Tabiki, bilgi edinmekten kaşış başlı başına bir çözüm olamaz ki.. Haklısınız. Ancak söylemek istediğim Bilgi'nin kullanılış biçiminin Insana mutluluk ya da tersini teptiğini ifade etmek istedim. Sürekli vurguladığım gibi bıçağı meyva soymak için kullanılır aynı zamanda adam öldürmek için de.. İkincisi vahim bir durum teşkil edeceği için açıkçası ürperti verdiğinden derinlemesine inemiyorum.
Sevgilerle,