Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: KIZILDERİLİLERİN DRAMI - 2  (Okunma sayısı 4668 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 22, 2010, 08:52:32 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Başlıktaki asıl konuya girmeden önce, ön bilgi vermek amacıyla bu bölümde Kızılderililerin kökenine ilişkin tasarımsal açıklamalara değinmek istiyorum.



Tarihte Amerika kıtasına ilk gelenlerin, Kuzeydoğu Sibirya'da yaşamakta olan Asyalı halklar olduğu ve bunların o sıralarda bir kara köprüsü olan bugünkü Bering Boğazı'nı aşarak Amerika kıtasının en kuzeybatı ucuna, günümüzdeki Alaska’a geçtikleri öngörülmektedir.

Son buzul döneminde donan su, deniz seviyesinde 100 m’yi aşan düşüşlere neden olmuş. Suyun böylesine çekilmesinin sonucu olarak, günümüzdeki Bering Boğazı bir kara köprüsü halini almış. Yaklaşık 27 bin ile 10 bin yıl öncesi arasında kalan dönemde bu kara köprüsü hep varmış. Bu süre boyunca Asya ve Amerika kıtaları birbirine bitişik durumdaymış. Bu çevre kısmen gölcükler ve bataklıklarla kaplı, bitki örtüsünü genelde sazlar ile otların ve bodur ağaçların oluşturduğu bir kara parçası halindeymiş.

O dönem insanının bugünkü Asya ile Amerika kıtaları arasındaki yörede yaşayan otçul hayvanların mevsimlik göçlerini av amacıyla çift yönlü izleyerek büyüklü küçüklü avcı grupları olarak bir yandan diğerine gidip gelmiş olmaları doğal sayılıyor.

Daha sonraki yani daha yakın tarihlerde, buzulların erimesine bağlı olarak sular yeniden yükselip söz konusu kara köprüsü bu kez yine deniz engeliyle kaplanınca, bu gidiş-gelişler ister istemez sona ermiş ve Asya’dan Amerika kıtasına daha önceden geçmiş olanlar bir daha geriye dönemeyerek, yaşamlarını orada sürdürmüşler. [Böyle deniyor ama ben bunun ille de Asya’nın ana kıta olarak benimsenişi varsayımına dayandığı görüşüyle, bunun tam tersi de olabilir diye düşünüyorum.]

Bilim çevrelerince, Asya’da yaşayan insanların Amerika kıtasının Alaska yöresine ilk kez günümüzden yaklaşık 17 bin yıl önce geçmeye başlamış oldukları kabul ediliyor. Bu kıtanın ilk kez kimlerce, nasıl ve ne zaman oturulur, yaşanır hale getirildiği ile bağlantılı görüşler, son yüzyıl içinde sürdürülen arkeolojik ve antropolojik tartışmaların başında yer alanlardan biri. Çeşitli kitap, dergi ve gazetelerde bu ilk gelenlerin bir bölümünün doğudan, Atlas Okyanusu’nu aşarak Yeni Dünya’ya ulaşan Mısırlılar ve belki Fenikeliler, batıdan bu kez Pasifik Okyanusu üzerinden gelen Çinli ve Japonlar olduğu da öne sürülüyor. Başka iddialar da var bu bağlamda.

Yakın geçmişimize kadar yaklaşık 11.200 yıl önceleri gelişkin bir taş âlet teknolojisine sahip, başarılı büyük baş hayvan avcılarından oluşan Asya kökenli bazı toplumların Alaska’ya geçtiği ve çok kısa bir süre içinde oradan güneye inerek bütün kıtaya yayılmış oldukları kabul ediliyordu. Avda kullandıkları ok ile mızrak gibi silahlarındaki özel yapım gösteren ve “clovis” olarak bilinen taş uçlarından ötürü, Kuzey Amerika kıtasına gelen bu ilk insanlara “Clovis halkı” denmekteydi. Bu kişilerin oluşturduğu Clovis kültürüyle de Kuzey Amerika kıtasında günümüzden önce yaklaşık 11.200 ile 10.800 yılları arasında kalan 400 yıllık bir süre boyunca karşılaşıldığı kabul ediliyordu.

Bilim, bir açıdan bakıldığında ne nankör!... Yıllarca bir şeyin öyle olduğuna inanıyorsunuz; sonra aynı bilim yeni bilgiler elde ediyor ve ortaya öyle bir tez atıyor ki, önceden doğru diye bildiğiniz hemen her şey bir anda allak bullak olup yanlışa çıkabiliyor.

Son birkaç yıldır yoğunlaştırılan antropoloji, genetik, dilbilim ve arkeoloji çalışmaları, artık o Clovis Hipotezi olarak da bilinen bu görüşte, özellikle de Amerika kıtasındaki ilk yerleşimin başlangıcı olarak öngörülen tarihte bazı asal değişikliklerin yapılmasını zorunlu kıldı. Elde edilen yeni bulgular ve eski insana ilişkin somut kalıntılar, oradaki ilk yerleşimin yaklaşık 6 bin yıl kadar daha önce olduğunu ortaya koydu. Ayrıca, Kuzey Amerika kıtasındaki Kızılderili kültürleriyle Orta ve Güney Amerika’da daha geç dönemlerin Olmek, Maya, İnka ve Aztek gibi uygarlıkları arasında köken bakımından yakınlıklar bulunmasına karşın, çok önemli farkların olması da araştırmaları başka bir yöne çekti. Bu farklar, kökenleri ortak olan bu her iki kültürün zaman içinde birbirinden kopması ve bunun sonucunda da ayrı ayrı ekolojik ve coğrafi ortamlara uyum sağlamalarına bağlandı. Unutmayalım ki kültür, aslında coğrafyaya sıkı sıkıya bağlıdır.

Kızılderililerle bağlantılı olan ve arkeolojik verilere dayanan bu yeni görüş, filolojik (dilbilimsel) açıdan yapılan çalışmalarla da desteklendi. Amerika kıtasında yaşayan yerli toplumların aynı kökten geldiği kesin dil ve lehçeleri arasında büyük farkların olduğu öteden beri bilinir. Kimi uzmanlara göre; Kızılderililer kendi aralarında 140’ı aşkın dil ve lehçe kullanmaktaydı; çoğu da birbirini anlamamaktaydı. (Oysa Hollywood filmlerinden edindiğimiz etkilenmeyle Kızılderililerin hepsinin tek hecelerden oluşan pek basit sözcüklerden oluşan tek bir dil konuştuklarını sanırdık.)

Gene dilbilim uzmanlarına göre kökleri ortak olan dillerin birbirinden böylesine farklılaşması için binlerce yıllık bir sürenin geçmiş olması gerekli.

Kuzey Amerika kıtasındaki insanın varlığına işaret eden eski örneklerden biri Alaska’daki Bluefish mağarasında elde edilen taş aletlerdir. Bunlar, günümüzden yaklaşık 15.700 yıl öncesine tarihleniyor. Pennsylvania eyaletinde arkeolojik çalışmalar yapılan Meadowcroft kaya sığınağında ise gene binlerce taş alet, yüz bin dolayında çeşitli hayvan kemiği, dokuma kalıntıları, yüzlerce ocak kalıntısı saptanmış. Bunlar da günümüzden yaklaşık 14.500 ile 14.000 yılları arasına tarihlenmiş durumda. Bunlara benzer daha birçok buluntunun Amerika kıtasının ilk kültürü olduğu savunulan Clovis örneklerinden binlerce yıl daha eskiye dayandığı kanıtlandı.

Bilimin kaderi bu!

Amerika’ya ilk gelen ya da oralarda ilk oturan kişiler yalnızca Kuzey Amerika’da değil, Güney Amerika’da da çeşitli izler bırakmış. Bunların coğrafi dağılımının özellikle Brezilya’da, And Dağları’nın eteklerinde, Peru’nun kuzey sahillerinde, Arjantin ile Güney Şili’de yoğunlaştığı görülüyor. Şili’deki Monte Verde, Venezuela’daki Taima-Taima, Kolombiya’daki Tequendema, Brezilya’daki Itaparice evresine ilişkin bulgular Amerika kıtasının güneyinde saptanmış tarih öncesi yerleşim yerlerinden bazıları.  Bunların arasında günümüzden 12 bin yıl öncesine tarihlenenleri var.

Son veriler, insanın Amerika kıtasına bir süre öncesine kadar genelde kabul edildiği gibi günümüzden 11.200 yıl önceleri değil, bu tarihten en azından 5.800 yıl kadar daha eklenerek yaklaşık 17.000 yıl önce ilk kez ayak bastığını ve bir kez ayak bastıktan sonra da hızla önce Kuzey Amerika, sonra da tüm kıtaya yayılarak birkaç bin yıl gibi kısa bir süre içinde Güney Amerika’nın en uç noktası olan Tierra del Fuego’ya kadar ulaşmış olduğunu kanıtlamış durumda.

Buraya kadar tamam da, tamam olan sadece buraya kadar… Bakarsınız birkaç yıl sonra bu kadarla kalmayıp çok daha eski olduğu bile ortaya konulabilir.

Soru: Amerika’nın yerlilerinin oradaki tarihi bu denli eski ama şimdi oraya sahip çıkan ve bu toprakların asıl sahibini kovarak ya da dehşetli bir soykırım ile yok eden BEYAZ ADAM buraya ne zaman geldi acaba?




Beyaz Adam’ın Amerika’ya gelişini izleyecek bölüme bırakıyorum. Kızılderililerin Dramı işte ondan sonra başlıyor.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mart 22, 2010, 09:41:21 öö
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Sayın Adam;
Kıtalar arası göçün bahsetmiş olduğunuz şekilde olduğunu Tüfek,Mikrop ve Çelik kitabında bende okmuştum. Yalnız bu sırada James Churchward yayınladığı Kayıp Kıt'a Mu ile ilgili kitaplar var. Burada ise hem Asya'ya hem Amerika'yainsan göçünün Mu'dan başladığı iddia ediliyor. Kitaplar, Mu kıtasında mevcut kaynakların azalmasıyla birlikte başlayan yeni arayışlar sebebiyle, Mu'nun batısında Asya'nın, doğusunda da Amerika'nın yerleşim alanı olarak kullanılmaya başlandığını ifade ediyor. Bu konudaki düşünceleriniz ve yorumlarınız nedir öğrenebilirmiyim?
Saygılarımla.


Mart 22, 2010, 10:55:27 öö
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bu anlatımda sanki bile biraz yüklenir gibi bir tavır takındım. Aslında bu bir yüklenme değildir elbette; her şey bilimsel yöntem ya da yaklaşım ile bir anda elde edilemediği gibi, bulunmuş ve üzerinde kuramlar oluşturulmuş bulunanların da sonraki bir evrede yadsındığı ya da çürütüldüğü görülüyor. Bu, bildiğiumiz tarih boyunca böyle gelmiş ve günümnüzde de böyle olmayı sürdürüyor. Şimdi bunun ayrıntılarına girmeyelim.

Öte yandan konu tarih ve antropoloji olunca, bir zaman elde edilmiş ve doğru diye kabul edilen bilgilerin daha sonraki bir zaman diliminde kısman ya da bütünüyle yanlış olduğunu görebiliyoruz; görüyoruz da... Bu bakımdan eldeki bilgiye "kesin ve son" damgasını vurmamak çok önemli. Belki arkeoloji biraz daha somut bilgiler sağlıyor ama  gelin görün ki o da açıklamaya yoruma gereksinme duyuyor ve arkeolojik bulgunun hiçbir yanıltıcı yanı olmasa da (özellikle zamanında yanıltma amacıyla düzenlenmemişse) yorum ve açıklama yapılırken eldeki bilgilerin yetersizliği ya da bunların birtakım önyargılar üzerine kuruu oluşu sonunda gene yanlış bilgilerle donanmamıza yol açabiliyor.

Bu kadar uzun lâf salatasını niçin ettim? Kızılderililerin kökeniyle bağlantılı bilgilerin hiç olmazsa kısmen değiştirilmesi gerektiği yakın geçmişimizde ortaya çıktı. Bu çalışmalar henüz sona ermiş değil. Dolayısıyla şu an için eldeki bilgileri de "geçici" ya da "değişebilir" olarak nitelemek gerek.

İşte buradan Sayın Halsond'un "Mu" konusuna geldiğimizde, o bakımdan da elde birtakım veriler var  ama bunların ardasındaki bağlantılar yeterince kurulamıyor ve "doğru" olarak nitelenebilecek birtakım sonuçlara henüz varılamıyor. Dolayısıyla bunun üzerine ancak varsayımlar oluşturulabiliyor; bir olasılık... Düşünün ki, günümüzden yaklaşık 20 bin yıl önce gibi bir tarihten söz ediyoruz. Oysa resmi tarih bilgilerine göre insanlığın Taş Devri bile bundan daha sonra. Arada bir kopukluk var; hem sadece bir değil, birkaç kopukluk. Bunları da bize astronomi ve jeoloji işearet ediyor: Bir uzay kütlesi olarak dünyanın gerek dıştan gelen gerekse kendi içinde oluşan, atki altında kalmış bulunduğu büyük ve dehşetli doğa olayları. Gerek kozmik bombardımanlar gerekse jeolfiziksel değişimler. Bunlarr nedeniyle arta kalmış veriler, yetersiz oluşları bir yana dursun  istendiği ölçüde değerlendirilemiyor. O nedenle tarihsel kökenlere ne Mu ne Atlantis uygarlıkları tam olarak yerleştirilemiyor.

Şimdilik bu böyle ama umarım, dilerim yakında bu bağlamda çok daha somut bilgiler elde edilir ve gerçeklere daha çok yaklaşılır. Umarım ve dilerim böiylece o din adamlarının kendi kafalarından yaratıp insanlığın büyük bölümününün zihinlerinin tutsak edilmesine neden olmuş dogmalar bir kez daha yıkılır.

Nitekim ben de bu yazı dizimin ilerleyen dönemlerinde Kızılderilliler ile bağlantılı olmak üzere Amerikalıların (daha geniş bir deyişle Batılıların) geniş insan kitlelerini nasıl kandırmış olduklarını göstermeye çalışacağım. Üstelik bu bilgiler tarihsel bakımdan öyle ta binlerce eskide değil; daha çok 18. ve 19. yüzyıllardaki olaylardan söz edeceğim; üzerine kalın bir örtü çekilmesine çalışılmış olaylar...





     

 

 
 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mart 22, 2010, 05:15:45 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 308
  • Cinsiyet: Bay

Kızılderili Soykırımı Kronolojisi

1492 _ Christoph Colomb yeni kıtaya, San Salvador Adası'na ayak basıyor. Daha on yıl geçmeden yüz binlerce Taino yok ediliyor.

1492-1800 _ Göçler sonucunda kıtanın neredeyse yarısı kızılderililerin elinden alınıyor.

1803 _ Louisiana Satışı. Başkan Jefferson 15 milyon dolar karşılığında Birleşik Devletler topraklarını iki katına çıkarıyor.

1803-6 _ Lewis ve Clark'ın keşif gezisi. Loisiana satışı ile batıda elde edilen yeni topraklar araştırılıyor.

1809-11 _ Shawnee Reisi Tecumseh Mississippi'nin batısındaki yerli kabilelerini birleştirerek, beyazları topraklarından atmaya çalışıyor. Sonuç yenilgi ve yıkım...

1813-14 _ Alabama'da Creeklere karşı savaş çıkar savaş iki taraf içinde kanlı sonuçlar veriyor.

1817-18 _ Geleceğin Başkanı Andrew Jackson, Florida'daki Seminolelerin çoğunu bölgeden sürüyor ve Keskin Bıçak lakabını alıyor.

1824 _ Sequoyah, Cherokee alfabesini geliştiriyor.

1827 _ Michigan'da Winnebago Reisi Kızıl Kuş teslim oluyor ve hemen ardından ölüyor.

1832 _ Mississippi'nin batısındaki tüm topraklar kongre tarafından Kızılderili Bölgesi ilan ediliyor.

1835 _ Samuel Colt revolver tabancanın patentini alıyor.

1837 _ Seminole Reisi Osceola ve diğer Kızılderili reisleri beyaz bayrak altında tutuklanıyorlar. Hemen ardından Okeechobee Gölü Savaşı'yla Seminole halkı tesli oluyor.

1838 _ Cherokee'ler gözyaşı ve ölüm dolu bir yolculukla georgia'dan Mississippi'nin batısına sürülüyorlar.

1842 _ Doğudan batıya iki bin millik Oregon yolu açılıyor.

1844 _ Samuel morse telgrafı keşfediyor.

1845 _ John O'Sullivan Kader Bildirisini kaleme alıyor. Amerikan topraklarının zenginliklerini değerlendirmek ve yerli halkları uygarlaştırmak beyazların kaderi ilan ediliyor.

1847 _ Brigham Young ve Mormonlar Utah'ta Büyük Tuz Gölü bölgesine yerleşiyorlar.

1849 _ Altın bulunan Kaliforniya'ya büyük bir göç dalgası yaşanıyor.

1850 _ Kızılderili bölgesinde dört eyalet daha oluşturuluyor.

1860 _ Abraham Lincoln başkan seçiliyor.

1860-65 _ Kuzeyliler ile Güneyliler arasında amerikan iç savaşı çıkıyor.

1862 _ Çiftçilere iskan yasasıyla bütün Amerika'da özellikle Büyük Ovalar'da binlerce küçük çiftlik kurulmasının önü açılıyor.

1864 _ Kum Deresi Katliamı. Albay Chivington, Cheyenne Reisi Kara Kazan'ın köyünü basıyor. 28'i erkek 133 Kızılderili öldürülüyor.

1866 _ Kızıl Bulut önderliğindeki Siouxlar topraklarından yol geçirip (Bozeman Yolu) kale yapmak isteyen askerlerle çatışıyor. 80 Asker ölüyor.

1867 _ ABD 7 milyon dolar karşılığında Alaska'yı satın alıyor.

1867 _ Texas'tan Abilen'e büyük sığır yolu açılıyor.

1868 _ Kızıl Bulut ve General Sherman anlaşıyor. Bozeman Yolu iptal ediliyor. Sioux ve Kuzeyli Cheyenne'lerin kendi topraklarının büyük bölümünde özgürce yaşamalarına karar veriliyor.

1868 _ Washita Kıyımı. Albay Custer komutasındaki Süvari Alayı suçsuz bir Cheyenne köyüne daha saldırıyor. Kara Kazan dahil 11'i savaşçı 103 kişi öldürülüyor.

1869 _ Güneyli Cheyenneler,Arapaho ve Comanche ittifakı yenilgiye uğruyor. Savaş reisleri Gaga Burun ve Uzun Boğa öldürülüyor. Teslim olan Comanche reisi Tosawi'ye " EN İYİ KIZILDERİLİ ÖLÜ BİR KIZILDERİLİDİR!" sözü sarfediliyor.

1869 _ Union Pacific ve Central Pacific tren yollarının birleşmesiyle doğudan batıya kesintisiz tren yolculuğu dönemi başlıyor.

1871-75 _ Texas'ta yabansığırları alanında büyük savaş. Texas'lılar Kiowa-Comanche ittifakını çökertiyor. Bütün önemli liderler yakalanıyor.

1875-76 _ Ordunun beklediği madenciler Sioux'ların kutsal kabul ettiği Kara Tepeler bölgesine sızıyorlar. Gerilim artıyor ve çatışmalar başlıyor.

1876 _ Custer'in süvari alayı bu kez little Bighorn'da saldırıyor ancak Oturan Boğa ve çılgın At tarafından kaşılanıyor ve çarpışmada Amerikan askerlerinin tümü ölüyor.

1876 _ Silahşör, kumarbaz ve kanun adamı Vahşi bill Hickok öldürülüyor.

1877_ Çılgın At, Fort Robinson'da askerlere teslim olduktan sonra öldürülüyor.

1877 _ Reis Joseph liderliğindeki Nez Perceler ordu önünde bin milden fazla kaçtıktan sonra teslim olmak zorunda kalıyorlar.

1878 _ Cheyenne sonbaharı. Sürgündeki 300 Cheyenne yurtlarına dönebilmek için son bir mücadeleye girişiyor. Büyük çoğunluğu açlık, soğuk ve kurşunlara yenik düşüyor.

1881 _ Oturan Boğa teslim oluyor.

1881 _ Wyatt Earp ve Doc Holliday düşmanları Clanton kardeşleri O.K.Corral'da yenilgiye uğratıyor.

1881 _ Silahşör Billy the Kid öldürülüyor.

1882 _ Banka ve tren soyguncusu Jesse James öldürülüyor.

1883 _ Buffalo Bill'in Vahşi Batı Gösterisi başlıyor.

1886 _ 15 yıldır savaşan Apache reisi Geronimo teslim oluyor.

1889-90 Beyazların kaybolup bufaloların geri döneceğini savlayan Hayalet Dansı yaygınlaşıyor.

1890 _ Hayalet Dansı'nı destekleyen Oturan Boğa öldürülüyor. Kabilesini sakin bir yere götürmek isteyen Koca Ayak, Yaralı Diz'de Yedinci Süvari Alayı'nın saldırısına uğruyor. 300 kızılderili öldürülüyor.

1909 _ Geronimo ölüyor.


IŞIK ve SEVGİ İLE KALIN.......
Işık, sadece ışık ama daha fazla ışık.......


Mart 22, 2010, 05:38:56 ös
Yanıtla #4
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Oasis'in verdiği özet kronoloji iyi, güzel de acaba yeterli mi olan bitenleri yansıtmaya?

Sayın Oasis beni bağışlasın ama ben bu başlık altında çok daha farklı anlatımlar öngörüyorum.

Belki bu kronolojideki bazı olaylara değinmeden geçebilirim. Değineceklerim de olabilir.

Benim gençliğimde lisede bilgileri tarihleriyle bize eszberletir, sonra sınvda sorarlardı.

Karlofça anlaşması kaç yılında yapıldı?

O kadar önemli mi tarihi? Ancak bir kez ezberlemişim bilmem kaç yıl önce, hâlâ unutamamışım 1699 olduğunu.

Ardından bir de 1718'de Pasarofça gelir.

Bu kadarla da kalmaz. Maddelerini yaz!... Birini eksik yazsan yarı notun gider. Hem tümceleri de tıpkı kitapta olduğu gibi yazacaksın ha! Kendi sözcüklerini,kendi tümcelerini kullanamazsın.

Peki neydi Osmanlı'yı 0 bu Karlofça ve sonra da Pasarofça'ya iten? Neydi bu işin aslı astarı?

Orasını karıştırma. Çok istiyorsan öğrenmeyi liseyi bitirdikten sonra Tarih Fakültesi'ne gider orada okursun.

Sanki fakültede başka türlü öğretiyorlar insana. Gerçekleri değil, öğrenmen gerekenleri öğretildiği biçimde öğrenmelisin.

Kızılderili soykırımı da böyle işte...  Anlatmaya çalışacağım anlatabildiğimce ama korkarım benim anlatacaklarım da ön yargılı olacaktır çünkü ben bu işlerde Beyaz Adam'a karşıyım.

Bakalım benim anlattıklarımdan sonra Beyaz Adam'da yana, onun yaptıklarını onaylayan çıkacak mı?

Sevgiler.




   
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
3018 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 21, 2010, 05:05:37 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3509 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 23, 2010, 11:12:24 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3010 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 24, 2010, 11:38:56 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
29282 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 26, 2010, 08:16:39 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2369 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 27, 2010, 06:02:21 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3528 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 29, 2010, 11:29:53 öö
Gönderen: ceycet
1 Yanıt
3912 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 31, 2010, 03:37:38 ös
Gönderen: alcyone