Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Susmak … 1  (Okunma sayısı 10235 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 30, 2012, 06:23:50 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Susmak gerekli mi, değil mi?

Bu, susmak denilince bundan ne anlaşıldığına bağlıdır, kuşkusuz.

Siz başka bir şey anlamakta olabilirsiniz, ben başka.

Ancak bu yazıyı ben yazmakta olduğuma göre, çaresiz, önce benim öngördüğüm anlama bakmamız gerekecek. Siz isterseniz farklı bir anlamdaki değerlendirmenizi de bu başlık altındaki olası paylaşım ve tartışma ortamına getirebilirsiniz.

Peki, susmak derken ben bunu hangi ya da nasıl bir anlamda düşünüyorum?

Aslında bunu baştan belirtmeye gerek yok. Kendiliğinden ortaya çıkacak. Ancak şunu anımsatmakta yarar var: Bu başlık durup dururken ortaya çıkmış değil. Forumda "Bilgelik" konusunu işliyorduk; buna bur başka açıdan bakıyor ve bir bilgenin nitelikleri üzerinde düşünce üretirken söz bizi buraya getirdi.

Böyle olunca, susmayı bir bilgenin ya da bilgeliğe özenen bir kişinin niteliklerinden biri olarak ele almak gerekiyor. En azından ben öyle yapmaya çalışacağım ama siz katkılarınızla bu başlığa katılırsanız, bana uymak zorunda değilsiniz elbette.(Bu arada benim olasıya ciddiyetle yazacağım bu yazıyı matrağa alanlar da olabilir. Kürsü serbest…)

Şöyle başlamak istiyorum: Susmak, her şeyden önce bir baygı gereğidir.

Hoppala!... Hem bir bilgeden söz ediyoruz, hem saygıdan. Asıl bilge değil midir saygı gösterilmesi gereken?

Ne den öyle diyorsunuz ki?.. Bilge kişi saygısız mıdır? Başkalarına saygı göstermeyi bilmeyen, öyle davranmayan bir kimse bilge sayılabilir mi? Sadece kafasının içine doldurduğu bilgilerle mi bilge olur bir kişi? Nerede kaldı erdemler?... O erdemlerin bir yönü kişinin başkalarına saygılı olmasını da gerektirmez mi?

Retorik sorularım bu kadar. Şimdi neden böyle dediğime geleyim.

Bu saygı, insanın kendisi için istediği özgürlüğü başkasına da tanımasının, düşünceye ve söze gösterilecek toleransın kaçınılmaz bir gereğidir.

Susmak, ayrıca, bilgi yetersizliğini ve noksanlığını bilmenin de bir ürünüdür. Nitekim bilgi yetersizliğini bilemeyen bir bilgisiz, gerekli gereksiz, yerli yersiz, zamanlı zamansız, kendine göre doğru olanı iyice irdelemeksizin konuşur ve yazar.

Çok konuşarak bilgiçlik taslayan saygısızlardan olmamak için de susmayı bilmek, susmak gereklidir. İşte bu da bilgeliktir.

Sustum.

Şimdilik… Buraya kadar yazmış olduklarımdan ötürü… Belki biraz daha söylerim sonra bu başlığın ikinci bölümünde.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mart 30, 2012, 06:40:41 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Bilgenin özellikleriden olması gereken susma erdeminin karşıtı küstahlık olsa gerek.Sayın ADAM,sağolsun bizleri kırmadı ve yine çok önemli bir konu başlattı.Bana göre susmak,bilmekten daha önemlli bir erdem;zira,susmayı becerebilmek için bireyin öncelikle tevazu erdemini kazanması gerek.

Alçak gönüllü olamayan bir kimsenin,kendisini susmaya ikna edebilmesi neredeyse imkansız.Bana göre,tekamülün olmazsa olmazı olan alçak gönüllüğü yeteri kadar önemseyen bir bireyin susabilmesi,tölerans yetisi kazanabilmesi doğal olarak gerçekleşecektir.


Saygılar
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Mart 30, 2012, 07:40:30 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Belki de bilmemiz gereken herşey aslında insanoğlu doğduğunda en saf haliyle beynimizde varolmakta ama biz bunu sonradan öğrendiğimizi zannettiğimiz dil ve dilin sınırlamaları ile gereksiz fazladan bilgi ile doldurup ilerleme kaydettiğimizi zannediyoruz. Ne de olsa ünlü felsefecilerin bile bazısı felsefeyi dilbilimsel karmaşaları uzatıp kendi içinde döngüye sokarak çözmeye çalışmaktan ibaret olduğunu söylerler. Nasıl farkına varabiliriz ki doğru yolda gelişip gelişmediğimizi ve yanlışlıkla kaçınılmaz bi döngüde kendimizi tekrarladığımızı?

Ortada oturmamış ve amacından sapmış o kadar kelime ve gereksiz olgu varki, o saf, ve egonun oluşmadığı (tabula rasa) düşünce setimize dönemiyoruz çünkü insanlar artık o kadar değişime uğradılar ki sessizlikten korkuyorlar. Donanımımız içerdiği yazılımlara adapte olsa da, gerçeklikten kopmaya başlıyor. İki değere sahip transistörlerimiz ihtiyacımız olacak her türlü yeni deneyimi, zaten keşfedilmiş bişeyi keşfedebilmek için harcayacak algoritmalara satılıyorlar.

Zihin-beden felsefesine girip Bruno Marchal'ın ortaya attığı Universal Dovetailer argümanını tartışmak sessizlik içersinde birbirimize bakıp içinizden "Biliyorum, biliyorsun" düşüncelerini geçirip aydınlanma yaşaması ve bu yaşanılan saniyelerin bir tanesinin aslında binlerce kelimeden daha yerinde, daha amacına ulaşan ve düşünce kapsayıcı oluşu bana göre üstünlüğe sahip bir olgu. Sırf bu yüzden dengemi ve etrafımdaki dengeyi sorgulayıp analiz edemezsem bütün gerçekliğin benimle beraber aşağı indiği hissine kapılırım. Sessizlik ve bilinç birbiriyle çok iyi uyuşan iki temel kavram. Ben kelimelerle sadece 1 adım yakınına gelebilirim, siz sessizlikle bu kürenin içinde gerçeklerle dansedersiniz.
« Son Düzenleme: Mart 30, 2012, 07:44:28 ös Gönderen: sahasrara »


Mart 30, 2012, 08:27:19 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 498
  • Cinsiyet: Bay

 Susmanın bilgece, bilgelere has bir tutum olduğunu mu düşünmeli, yoksa kişiyi bilgeliğe erdirecek bir yol olarak mı görmeli?

 "Susmayı bilmek" varılmak dilenen yerde elde edilebilecek bir özellik midir? Yoksa varılmak istenen yere  yani kişiyi bilgeliğe götürecek bir araç mı?

 Susmak neresinden bakarsanız bakın  doğası itibarıyla bir araç, belki bir strateji olarak önümüzde duruyor. Çünkü susmak için gereken ve susarken oluşan bazı olgular var.

 Bir kere susmak aynı zamanda dinlemeyi istiyor olmak, etrafı duymayı arzuluyor olmak anlamına gelir. Bu tarafıyla bir niyeti, iyi bir niyeti ortaya koyar. Bu bizim  dışımızda gelişen olayları algılamamımızı sağlar.

 Sustuktan sonra, yani duyularımızı karşı tarafa açtıktan sonra elde edeceğimiz bazı artılar da var. Bu da  karşımızdakinin söylediklerini anlamamızı ve yapıp etmelerimize ona göre bir yön çizmemizi sağlamasıdır. Bu yönüyle susmak bir strateji olarak bile ele alınabilir.

 Çoğu zaman kendi sesimizden başkalarının sesini duyma olanağını yitirebiliriz. Öyleki bu sesler bir daha duyma fırsatının elimize geçmeyeceği sesler, deyişler de olabilir. Bu tarafıyle ele alındığında susmak bir erdemdir.

 Susmak beraberinde bilgelik yolunda yürüyen bir kişinin sahip olmazsa olmayacak  kadar önemli bir durumu yaratır: Dinlemek.

 Fakat kelimenin taşıdığı anlam yükü itibarıyla susmayı sadece ağızla, yani konuşmayı keserek yapılabilecek bir şey olarak görmek de yanlış bir bakış açısı olur. Susmak geniş anlamıyla, sesin susması olduğu kadar, gözlerin susması, ellerin susması, kimbilir belki de zihnin susarak "an" a odaklanması gibi bir şeyi de ifade ediyor olabilir.

 Konu ilerledikçe bunların hepsini irdeleyebiliriz.
« Son Düzenleme: Mart 30, 2012, 08:31:36 ös Gönderen: enelsır »
enelsır


Mart 30, 2012, 11:56:51 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

      Sayın ADAM her zaman olduğu gibi yine çok önemli bir konuyu gündeme getirmiş. "Susmak"!
      Aslında bu konu hakkında epey bir yazı yazmıştım ama yine bilgisayarın azizliğine uğradım. Nereye dokundum ise birden bire yazdıklarım yok oluverdi. Ara da bul. Bulamadım tabii. Onun için yeni baştan yazıyorum.
      Ben konunun  bir kaç bölümde ele alınmasında yarar görüyorum.
      - Bilmediği konuda susup bir şeyler anlamak/öğrenmek yerine abuk sabuk konuşma yapmayı tasvip etmiyorum.
      - Aksi,çok iyi bildiği bir konuda başkası veya başkalarının aslı astarı olmayan, doğruluğu ve bilimselliği bulunmayan konularda konuşanlara karşı suskun kalmayı da tasvip etmiyorum. Böyle durumlarda susmak , insanları yanlış bilgilendirmek yerine bilgisini paylaşmasını yani susmaması gerektiğine,
       -Birde, hiç yeri ve zamanı olmamasına, konu ile ilgisi bulunmamasına rağmen konuşma yerine suskunluğun tercih edilmesine,
       -En önemlisi de ; öyle dururmlar vardır ki ; işte o zaman susulmasına yani  "Susma, sustukça sıra sana gelecek" durumunda susulmaması gerektiğine inanıyorum.
        Saygılar-sevgiler.
     
"Vur ama dinle beni"


Mart 31, 2012, 02:01:56 öö
Yanıtla #5
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 667
  • Cinsiyet: Bay

İmam bildiğini okur

Herkez konuşsun, hiç bir zararı yok. Alan, alacağını alır.
Cahil konuşsun yerli,yersiz problem yok. Burada hüner, susmak değil. Bilgisini doğru zamanda, doğru yerde kullana bilmesidir asıl hüner.
Susmakta nereden çıktı sayın Alşah. Doğru yalnıştan gocunmaz, yalnış doğrudan gocunur.Benim cahillerden öğrenecek çok şeyim var. Herkez konuşsun.
Saygılarımla


Mart 31, 2012, 02:12:33 öö
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

       Her halde ben ne demek istediğimi iyi anlatamıyorum. Sayın Hacamat her nasılsa benim anlatımımdan "suskunluğu" tasvip ettiğim şeklinde bir yorum çıkarmış. Halbuki  ben, bilakis  yeri ve zamanı geldiğinde "susulmaması" gerektiğini belirtiyorum. Dediğim gibi ya ben iyi anlatamamışım, yada sayın Hacamat yanlış anlamış. Ama ne yapabilirim. Bu kadar anlatabildim meramımı.
      Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Mart 31, 2012, 02:25:15 öö
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 667
  • Cinsiyet: Bay

Susmanın temelinde bencillik vardır.
doğruyu saklamak, bencilliktir
yada
bana dokunmayan yılan yaşasın mantığı vardır susmakta.
Ben konuşan adamı severim. Susan kişi sinsidir. Bir kişi susuyorsa, içinden konuşuyor demektir. İçindeen konuşanları sevmem.
Saygılarımla


Mart 31, 2012, 10:13:05 öö
Yanıtla #8
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bu başlık altındaki katkılara, özellikle Sayın Alşah ve Sayın Enelsır'ın paylamışmlarına kendi adıma çok teşekkür ederim. Diğer okuyucuların da yararlanmış oldukları kuşkusuz.

Başlık altında olmaz üzere zihnimde tasarımlarımın ikinci bölümüne geçişte, belki yapılmış katkıların yinelemeleri söz konusu olacaktır ama buradaki paylaşımın bir forum alanında oluşu nedeniyle öylesinin hoş görüleceği umudundayım.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mart 31, 2012, 12:08:36 ös
Yanıtla #9
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 667
  • Cinsiyet: Bay

Evet
Susmakla ilgili yeterince katkı yapıldı. Bende, susmakla ilgili daha ne paylaşılacağını dikkatle bekliyorum.
susmak... 2, susmak...3, susmak... 4 serisini takip edicem.
Saygılarımla


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
9 Yanıt
13037 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 21, 2016, 12:29:32 ös
Gönderen: baran21
7 Yanıt
7518 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 14, 2012, 08:18:07 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
4798 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 18, 2012, 04:45:45 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
4892 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 22, 2012, 08:14:00 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3084 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 01, 2012, 09:19:37 öö
Gönderen: ADAM
5 Yanıt
11037 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 08, 2015, 05:54:53 ös
Gönderen: ADAM
5 Yanıt
4270 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 08, 2012, 05:12:58 ös
Gönderen: Rohani
7 Yanıt
4816 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 15, 2015, 09:50:29 öö
Gönderen: İNSAN
Susmak

Başlatan ceycet Insan

2 Yanıt
2917 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 14, 2015, 02:47:30 öö
Gönderen: KEMAL_7
12 Yanıt
5859 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 27, 2016, 11:02:40 ös
Gönderen: Ve-nice