Masonlar.org - Harici Forumu
Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: Tij - Aralık 28, 2012, 12:45:10 ös
-
(http://www.birgun.net/actuels/1356688181.jpg)
Bir halkın yolunun Roboskî’den geçmesi, o halkın yolunun utancın, vicdansızlığın ve iki yüzlü bir devlet şefkatinin mekanından geçmesi demektir. Ve yazık ki hakikat, tonlarca karı bile eritebilecek, asla silinmeyecek bir kan lekesi gibi bir ülkenin tam orta yerine işlemiştir.
Binlerce kare, on binlerce cümle bir iç ülkenin bir başka iç ülkeyle birleştiği yerde buz olup kalmıştır sanki. İçinde insana dair hiçbir şey olmayan hava araçlarından, içinde insana dair hiçbir şey olmayan yöneticilerden, üstünde insandan, kirlenmemiş ve kirletilemeyecek insandan başka hiçbir şey olmayan bir toprağa atılan o bombalar, kocaman bir coğrafyanın tüm ara sokaklarına atılmış, bu coğrafyanın tüm çocukları kardeşsiz, babasız, evlatsız bırakılmıştır.
Roboskî’yi bir vicdan muhasebesiyle algılamak naiflik olur, çünkü Roboskî’ye atılan bombaların ardındaki hesap herhangi bir muhasebecinin değil, bizzat bu tür eylemleri bir alışkanlık haline getirenlerin, felaketleri yaratıp kaza süsü verenlerin, usta bir seri katilin hesabıdır.
Arat Dink’in Hrant Dink’in “Diyorlar ki ‘Devlete katil deme’. Olur. Seri Katil” ifadesi, Roboskî’de ve bu coğrafyanın her bir metrekaresinde kendisini doğruluyor. İnsanların onlarca yıldır evlatlarının kemiklerini aradıkları, Cumartesi İnsanları’nın Türkiye’nin en büyük kentinin tam orta yerinde on binler tarafından görmezden gelindiği bu ülkede adaletten, dürüstlükten ve kardeşlikten bahsetmek hayalcilikten ibaret. Toprak altından çıkanların “kelle hesabı” ile istatistikleri tutulan bir coğrafyada, ölülerin isimsiz bırakıldığı, ama bazı ölülerin devletçe asla ölmemişçesine kutsandığı bu coğrafyada Roboskîli bir kadına, Roboskîli bir çocuğa adaletten bahsedebilecek yüzümüz kaldı mı?
Kürtler bu kardeş hukukunun orta yerinde sıkıştıkları “küçük kardeş” rolüyle devletin reis olduğu bu ailenin “yaramaz çocuğu” gibi anlatılmaya çalışıyorlar. Kimin tarafından ne düşünerek çizildiği pek belirsiz sınırlar arasında 50 lira kazanabilmek için ölen 14-15 yaşındaki Roboskîli çocuğun “yaramazlığı” ile onun katillerinin yaramazlığı arasındaki bağ nedir?
Katırların, eşeklerin insanlardan ayırt edilmediği bu sıradışı coğrafyanın, insansız devlet aygıtlarıyla yönetiminde gelinen son nokta ne olmuştur? Kasalarında tuttukları devlet sırlarıyla demokratlık oyunu oynayanlar bu ülkede evliya muamelesi gördükçe, kocaman bir aileyi yok eden bu katliamın aydınlanmasını nasıl bekleyebiliriz?
Roboskî’de olanın Roboskî’de kalmaması için ilk günden beri sokaklara dökülen gözyaşının haddi hesabı var mıdır? Kocaman bir coğrafyayı 21. Yüzyılın gördüğü en büyük işkencehaneye getiren modern hanedanlıkların, saraylarda apoletli bir vicdansızlıkla yapılan bu işbirliğinin herhangi bir izahı olabilir mi?
Gözümüzde onların dağıtacağı bir adalet yoktur; Roboskîlilerin gözlerinde okuyabileceğiniz tek şey acıyken, Roboskîliler devletten acıları için tazminat yahut adalet dilenmiyorlar; bugün af dilemesi gereken birileri varsa, timsahlarının gözyaşlarını Roboskîlilerin bedenlerini ölüme yatırdıkları coğrafyaya dökenlerdir.
Hakikatle ve haysiyetle Türk devletinin yakın tarihi arasına örülmüş en kanlı ve en acımasız duvar Roboskî duvarıdır. Bu duvarın ötesinden gelen sesi duymaya hiçbir muktedir, tarihten ve acılardan nasibini almamış hiçbir kayıp ruh vâkıf olamayacaktır.
Sırrı Süreyya ÖNDER
-
Milliyetçi değilim.. Olmayıda düşünmüyorum. Fakat roboski mobovski vs vs. isimlerle katliam diye adlandırılan bu olaya pek de üzüldüğümü ne yazıkki söyleyemeyeceğim. Son olarak kimler tarafından ne düşünülerek çizilmiş ne olduğu belirsiz sınırlar dediği sınırlar apaçık ve nettir.. MİLLETVEKİLİ sırrı süreyya...Senın milletvekili sıfatı ile meclisinde olduğun ülkenin sınırlarıdır..
Saygılar.
Olayı kişisel algılayıp kişisel cevap vermeyiniz.
-
Sevgili sırrı yazar olduğu için ajitasyonu iyi yapıyor.Sormak lazım ona roboskiden kasıt uludere olayıdır sanırım,bişr kürt olduğun içinmi sadece bu olayı ajıte edip kullanıyorsun mesela başbağlarda katledilen masumlar mesela 33 askerde senin için roboskimidir bu kadar net saçmalayan eğitimliyide ilk defa görüyorum.
-
Farzedelim,terörist olmadıkları bilinerek bombalandılar.
Orası bir sınır bölgesi ve açıkça 34 kişilik bir topluluk sınırlarımızı ihlal ederek ülkemize giriyor.
Bunun kabul edilebilir olması bile abestir.Dışarıdan duyan,turistler bombalanmış sanacak.
O bombaları atan uçaklar,başka bir ülkenin hava sahasına izinsiz girdiğinde,düşürülmesi meşru kabul ediliyor.
Siz,gece yarısı 34 kişiyle,katırlarla sınırdan gireceksiniz sonrada mağduru oynayacaksınız.
O zaman,sınırın ne anlamı kalıyor,sınırları kaldıralım gitsin.
-
"Faili Belli Roboskî Katliamı" Fotoğraf Sergisi
GündemŞeyhmus Yıldırım, 28.12.2012 17:47
X
Fotoğraf: Serkan Ocak
Roboski olayının birinci yıldönümünde hazırlanan serginin afişlerinde, gazeteci Serkan Ocak'ın fotoğrafı yer alıyor. ...
YORUMLAR (0)
FAVORİLERİME EKLE
E-POSTA İLE GÖNDER
YAZICIYA GÖNDER
FACEBOOK'TA PAYLAŞ
TWITTER'DA PAYLAŞ
GOOGLE GROUPS
KISA LİNK
"Faili Belli Roboskî Katliamı" Fotoğraf Sergisi bugün eş zamanlı olarak dokuz ilde açılıyor.
Fotoğraf Vakfı, Galata Fotoğrafhanesi, Nar Photos ve Van Fotoğrafçılar Kulübü'nün ortak çalışması olan "Faili Belli Roboskî Katliamı" Fotoğraf Sergisi 28 Aralık'ta eş zamanlı olarak dokuz ille (Şırnak, Van , Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Mersin, Ankara, İzmir, İstanbul) birlikte Amerika’ve Almanya’da açılıyor.
28 Aralık 2011'de Şırnak'ın Uludere (Qılaban) bölgesindeki Ortasu (Roboskî) köyünden 19'u çocuk toplam 34 sivil Kürt, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürüldü ve katliam emrini verenler hâlâ ortaya çıkmadı. Olayın birinci yıldönümü olan 28 Aralık 2012'de kayıplar dokuz merkezde açılacak fotoğraf sergileriyle anılıyor.
16 fotoğrafçıdan 42 fotoğrafın sergileneceği Faili Belli Roboski Katliamı sergisinin metni Sırrı Süreyya Önder tarafından kaleme alındı. Sergide Ali Haydar Doğan, Ali Saltan, Arzu Demir, Bülent Kılıç, Caner Özkan, Dicle Haber Ajansı (DİHA), Emin Bal, Faruk Ayyıldız, Jivan Güner, Mehmet Aslan Alma, Nurcan Aktay, Selim Yıldız, Serkan Ocak, Sinan Targay, Şiyar ve Veli Encü'nün fotoğrafları yer alıyor.
Serginin dokuz ildeki koordinasyonunun yapan ve Marmara üniversitesi Fotoğraf Bölümü’nde okuyan Sinan Targay, Haziran - Eylül aylarında Van’da gerçekleşen “Fotoğrafçı Çocuklar Atölyesi” vesilesiyle tanıştığı arkadaşları; Selim Yıldız, İkram Kapağan ve Rıdvan Doğan’la birlikte bu sergiyi yapma kararı aldıklarını anlatıyor. Daha sonra gerekli fotoğraf derneklerine ve kulüplerine durumu anlattıklarını, ardından da fotoğrafları toplamak için basında çalısan foto muhabirlerine ulaşarak fotoğrafları toparladıklarını belirtiyor.
“Roboskî duvarı”
'Hakikatle ve haysiyetle Türk devletinin yakın tarihi arasına örülmüş en kanlı ve en acımasız duvar Roboskî duvarıdır. Bu duvarın ötesinden gelen sesi duymaya hiçbir muktedir, tarihten ve acılardan nasibini almamış hiçbir kayıp ruh vakıf olamayacaktır' (Sırrı Süreyya Önder tarafından kaleme alınan sergi metninden)
İstanbul sergisi
Destekleyen Kurumlar: İHD İstanbul Şubesi, Karşı Sanat Çalışmaları
Yer: Karşı Sanat Galerisi. Gazeteci Erol Dernek Sk. No:11/4 Hanif Han - Beyoğlu
Tarih: 28 Aralık 2012 Saat:19:00 - 5 Ocak 2013
Ziyaret saatleri 11:00 – 19:00
Sergide fotoğrafı bulunan bir diğer isim, gazeteci Serkan Ocak, 29 Aralık 2011 akşamı bölgede yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Bir haftaya yakın Uludere’de kaldım. Oradaki ailelerin acıları da, öfkeleri de çok büyüktü. Fotoğraf çekmek gerçekten çok zordu. Roj TV muhabirinin dövüldüğüne ve Sabah gazetesi muhabirinin fotoğraf makinesinin kırıldığına şahit oldum.“
Uludere Kaymakamı dövülürken de Radikal muhabiri olarak bölgede bulunan Ocak, çektiği fotoğrafla da geçen yıl Abdi İpekçi Ödülü’nü almıştı. Sergiden Selim Yıldız aracılığıyla haberi olduğunu söyleyen Ocak’ın afişte yer alan fotoğrafla birlikte dört adet fotoğrafı sergileniyor.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde okuyan ve sergide bir adet fotoğrafı bulunan Ali Haydar Doğan ise ana akım medyada Uludere haberlerinin yeterince ve tarafsız bir şekilde yapılmamasının kendilerini rahatsız ettiğini vurguluyor: “Ölenler kaçakçı ve terör örgütü yandaşları olarak nitelendirildi. Bu işin üstünün örtülmesini istemedik ve fotoğraflarla oradaki acıyı herkese göstermek istedik.”
Sinan Targay ve arkadaşlarının sergi dışındaki bir diğer etkinliği ise halen devam etmekte olan “Roboskide Fotoğrafçı Çocuklar Atölyesi”. 4 haftadır süren atölyedeki çocuklara fotoğraf makinesi kampanyası başlattıklarını belirten Targay, “Kampanyamızın sosyal medya üzerinden olumlu sonuçlarını gördük ve ulaşılabildiği kadar çok kişiye ulaşmasını istiyoruz.” diyor. Kampanyaya katılmak ve Roboskili çocuklara fotoğraf makinesi bağışlamak isteyenler Galata Fotoğrafhanesi’ni (0212 243 71 87) veya Selim Yıldız’ı (0545 432 22 21) arayabilirler.
-
roboski köyün adı imiş
-
Töre kurbanı kefensiz gömüldü
Batman'da tecavüze uğradığı için aile meclisi kararıyla öldürüldüğü ortaya çıkan 15 yaşındaki 4 aylık hamile Hatice Daşlı, kefen yerine ceset torbasına konularak Diyarbakır'da toprağa verildi. Batman Çayı'nda 7 Aralık tarihinde ölü bulunan talihsiz kızın cenazesinde ailesinden kimsenin bulunmaması dikkat çekti.
sizin asıl sorununuz bu değilmi halledemediğiniz o kadar çok sorununuz varki roboski katliamı diyerek nerede ise yahudi soykırımı ile eş tutacaksınız,afilli cümleler kurup bu devleti her tür suçlu gösterip rüyalarınıza erişmeye çalışacaksınız.
Bir tek kelime eden tek bir kürt milletvekili gördünüzmü tabi görülmez tecavüz sıradan bir iştir orada çünkü
-
Siz ne sanmistiniz sayin karahan?
Öteki arkadaslara sadece sü alintiyla cevep vermek istiyorum.
Arat Dink’in Hrant Dink’in “Diyorlar ki ‘Devlete katil deme’. Olur. Seri Katil” ifadesi, Roboskî’de ve bu coğrafyanın her bir metrekaresinde kendisini doğruluyor.
Nede olsa kardes ve evlat katili bir ecdadin torunlariyiz degilmi?!!!!
-
Bu siteye yaklaşık 5 aydır üyeyim . İyi bir gözlemci olduğuma inanıyorum .
Kendilerini Mason olarak adlandıran , yahut aday olarak gören insanların yetersizliği ve vicdan yoksunluğu karşısında bence sezsiz kalmak vicdansızlığın dik alasıdır .
Şu üstteki yorumlara bakar mısınız ! Klasik milliyetçi ve klasik ulusalcı söylemlerinden hiçbir farkı yok .
Siz mi Mason olacaksınız ?
Siz mi Dünyayı güzelleştirip evrensel bir yuva haline getireceksiniz ?
Siz mi savaşları , masum çocukların ölümlerini , öfkeyi , kin'i durduracaksınız ?
Daha mili değerlerinizin yobazlığından kurtulamamışsınız , bu ülkede yaşayan diğer halkların sorunlarını ve problemlerini nasıl çözeceksiniz ?
Siz kalbinizin olduğuna inanıyor musunuz ? Yada acının ne demek olduğunu biliyor musunuz ?
Sizin gibi insanların olduğu bir yapıyı kutsal saymayı şahsım adına utanç bilirim !
-
Deminki mesajimi yazarken sayin karahan"in yeni bir mesaji geldi.
Simdi ben kendisine sunu sormak istiyorum.
Bu insanlar yüryillarca osmanli imparatorlugunun hükmü altinda yasamadilarmi?
Ve son 90 senedirde TC"nin vatandaslari degillermi?
Simdi suclu o kertede birakilmis, yüzyillarca mollalara, melelere, vede agalara,( buna birde jandarma dipcigi eklememiz lazim,) teslim edilmis bu insanlarmi yoksa bunu yapanm devletmi?
-
Sayin dor burdaki sohbete vaya tartismaya Masonlari ve Masonlugu karistirmasaniz bence daha iyi olur.
Dikkat ederseniz ileti yazanlarin hepsi Harici.
Saygilarimla
-
sn.tij
yukarıda saydıklarının elbette hepsi suçlu hatta yazamadığınızda bir sürü şey var.Mazlum ve mağdurluk sadece bu yöreye ait bir durum değil benim doğduğum köyde canlı bir eşşek bile yaşamıyor artık,sorun heryerde aynı idi.Osmanlı zamanındada ezilen var ise sadece bu halk ezilmemiş bu topraklardaki tüm halkın canı çıkmış.Suçluyu ben asla kürt halkıdır demedim onları yönetip yönlendirenlerdir suçlular.Yalçın doğanın ders,m 1937-1938 hatta 199 diye bir kitabı var alın okuyun lütfen kürt sorununun en büyük km.taşlarındandır dersim adım adım neler yaşanmış.
Bu halk ne çekti ise kötü yönetilmekten ve yönlendirilmekten çekti.
-
Bu halk ne çekti ise kötü yönetilmekten ve yönlendirilmekten çekti.
Eyvallah.
-
Sayı Dor,
Zannınz gibi,öyle herkesin mason olmak gibi bir ideali yok.
Kınadığınız,milliyetçilik ve ulusalcılık bize sadece onur verir.
-
Aslında sn.dor,,2un kınadığı bir şeyde göremedim ben,daha çok beğenmediğini ifade ediyor gibi algıladım.
Zaten aksi olmuş olsa yanlış bulduğu(ona göre)şeylerin karşılarına ona göre doğrularını yazardı ozaman bizde öğreni,rdik.
-
Sn. Dor,
Anladık saldıracaksınız da su başlık altında tek bir Mason yorum yapmadı. 5 aydır forumdaymissiniz, söyle özetleyeyim. Benim bu mesajimin sol tarafına doğru bakarsanız orada skullG kullanıcı ismimin altında MASON yazdığını göreceksiniz. İşte burada sadece MASON yazanlar bu sitede tanınmış olan Masonlardir.
Ha bakın sunu bilemem, niyet okuyucusu değilim, burada mesaj yazanlardan hangisi Mason olmak istiyor bilemem.
Kaldı ki Roboski ile ilgili olarak kişilerin kendi düşünceleri de olabilir. Bu olumlu olumsuz notr vs olabilir. Katilmayabilirim -ki buradaki cogu yoruma katılmam mümkün degil- ama o yorumların yapılmasına sizinki gibi bir karsi durusla da durmam.
Bu sitede Masonlar siyasetle ilgili elverdigince yorum yapmazlar, inançla ilgili düşüncelere saygı duyarlar.
Kimsenin kaçakçı olmak zorunda kalmayacağı bir ülkede çağdaş uygarlıklar seviyesinin de üstüne çıkmış her bir ferdinin bir ağaç gibi hür ve tum uluslarının bir orman gibi Kardeşce yaşadığı bir ülkede yar yanağından gayri her seyde hep beraber denilen özgür demokratik insanin emegin hayatın cevrenin hayvanın tum canlıların üstün deger olarak benimsediği bir ülkede türküler söyleyip horonlar tepene halaylar çekene dek... Kısacası askın yüzü olan bir ülke ve dhasi bir yeryüzü kuruluncaya dek bitmeyecek inat ve inançla, bu vesile ile saygılarımla...
-
Sorunun kökü topyekun kültürde. Bizim devletimiz T.C. devleti. Milli devletiz. Hakim unsur Türkler. Milli devletin gerekçeleri açıktır; aynı milliyetten fertlerin dilleri, kültürleri, davranışları da aynıdır ve ortaklaşa daha iyi çalışır. Burada milli devletin benim açımdan tek gerekçesi, ortak iş yapmak, iletişim kurabilmektir. Milli devletin gerekçesi "aynı kandan gelmek" olamaz. Olmamalıdır. Çünkü bu savunulduğu anda, iş ırkçılığa girer. Fakat ortak iş yapabilmeye, iletişim kurabilmeye yaradığı için destek verdiğim milli devlette, aynı dili konusabilen, uyum sağlayabilen diğer millettlerden insanlar da yaşayabilir. Yter ki "kan soyu ırkçılığı" ile dışlanmasınlar.
Ne yazık ki bizim milletimiz bunu bilmiyor. Kürtleri nicedir dışlıyor.
Fakat aynı hata Kürt aydınlarında da var. Çünkü kendileri de pozisyonlarını Kürt milliyetçiliğine dayandırıyorlar. Ortak hedef araçlar değil de kan olunca, her şey çığrından çıkıyor.
Sırrı Süreyya Önder de, köye kendi adıyla Roboski demiş. Roboski'nin neresi olduğunu yine bu başlıktaki bir mesajdan öğrendim. Belli ki, S.S.Ö. milli duygularıyla bunu söylüyor. Milli devlet yanlısı (Tabii ki kendi devletinin). Türk milliyetçiliği gibi bu da haliyle yanlış.
Ben "denge"ye inanırım. Fizik yasasındaki dengeye. Fizik yasası olduğuna bakmayın, toplumlara da uygulanabiliyor.
Eğer bir sistem kararlı değilse, bir enerji açığa çıkarır veya enerji alır ve dengeye ulaşır. Bir devlet de kararsız bir yapı gösteriyorsa, eninde sonunda bir denge haline ulaşır. Ama savaşla, ama gelişme yoluyla edinilebilecek uygar yaşamın olmazsa olmazı "iyi niyet" (kozmopolitlik, bireysel haklar ve özgürlükler vb.) öğretisiyle. Ben bu dengeyi özlüyorum.
-
Kimsenin kaçakçı olmak zorunda kalmayacağı bir ülkede çağdaş uygarlıklar seviyesinin de üstüne çıkmış her bir ferdinin bir ağaç gibi hür ve tum uluslarının bir orman gibi Kardeşce yaşadığı bir ülkede yar yanağından gayri her seyde hep beraber denilen özgür demokratik insanin emegin hayatın cevrenin hayvanın tum canlıların üstün deger olarak benimsediği bir ülkede türküler söyleyip horonlar tepene halaylar çekene dek... Kısacası askın yüzü olan bir ülke ve dhasi bir yeryüzü kuruluncaya dek bitmeyecek inat ve inançla, bu vesile ile saygılarımla...
Saygıdeğer Mason, yorumumu bir saldırı olarak değerlendiriyorsanız moderatörlerden derhal üyeliğimi kaldırmalarını talep ediyorum .
Ayrıca yorumum kendilerine Mason olmayı hedef koymuş haricilereydi .
Dünya anamız artık çok yaşlandı . Üzerinde yaşayan bu nankör insanoğlunun egoları, ve bitmek tükenmek bilmeyen ayrılıkçı arzuları hepimizi birden yok edecek .
Yere bastığımız an topuklarımızda yükselecek sıcak enerjiyi artık hissetmemiz gerekiyor .
Evet biliyorum Masonlar siyasetten uzak durmaya çaba gösteriyor ama geçmişte insanlığa yön vermiş çok değerli Masonların olduğunuda biliyorum .
Yıl olmuş 2013 ve biz hala ırk , milliyetçilik , din gibi kavramlarla kendimizi kandırıyor , oyalıyoruz .
Yalnızca midem kaldırmıyor , gördüğüm yerde tiksiniyorum artık bu ayrılıkçı ve üstünlükçü egolardan .
Son sığınma noktam olan bu sitede de aynı şeyleri görünce haliyle içimde biriken öfkeyi buraya döktüm .
Saygılarımla
-
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir. Merakımı celp etti, acaba o ölenler dile gelseler de acaba ne derlerdi biz FANİLERE ?
Onların tek suçu FAKİR olmalarıdır ; lütfen kimse takiye yapmasın .Bu Ülkede FAKİRLİK denen o İnsanı aşağılayan tümörü nasıl yok ederiz diyen yok ne var ; şu anda benim yaptığım gibi LAF EBELİĞİ var .LAF, LAF , LAF...
-
bu coğrafya üzerinde yaşayan bizler, aslında bir bütünü oluşturan parçalardan ibaretiz . bu bütünü sağlayamadan, ayrı birer parça olarak da hareket etmemiz imkansızdır. dolayısıyla bilinçsiz parçalar olup çatışma yerine, bilinçli seviyeye evrilmiş, yüksek seciyeli parçalar olarak dengeyi sağlayıp da, olması gereken bütünü oluşturmaya baksak daha iyi olmaz mı?
birbirimize ihtiyacımız olduğunu unutmayalım . bir vucudu oluşturan parçalardan bacaklar, el parmaklarına veya dişler saç tellerine yada mide hipofiz bezine savaş açmaz, bunlar bir organizmayı oluşturan organlar olarak birbirlerine üstünlük veya tahakkum de sağlamazlar . bir amaçları vardır oda ; sağlıklı organizmayı oluşturmak , bizlerde toplum olarak bu sağlıklı yapıyı oluşturabiliriz,
bir bütünü oluşturan iki gerekli parça olduğumuzu ve sağlıklı bir vücut inşaa edeceğimizi toplum olarak idrak etmeliyiz,, aksi halde bu topraklara ve kasettiğim o "bütüne" pek bir şey olmaz , zira geçmişten günümüze nice uygarlıklar ve medeniyetler geçmiş bu coğrafyanın üstünden , şimdide bir yenisi ortaya çıkar ve başka bir vücutta , başka bir ruhla toplum olarak yaşama pek ala devam eder. millet olarak, ama tonlarca dramatik vaka ve acıklı trajik olaylar yaşamaz mıyız , bu yakın geçmişte olanlarda zaten bunun bir kaç örneği değilmi ?... peki gerçekten gerek var mı ?...
sevgiler...saygılar...
-
İlerde bir gün P.K.K ile mücadelemiz de sözde ermeni soykırımı gibi. Kürt soykırımı olarak adlandırılacak mı acaba ? diye düşünmüyor değilim. Bu dünyada herkes haklı. Çünkü herkes olaylara kendi penceresinden bakıyor ve ona göre yorumluyor. Objektif düşünebilmek neredeyse imkansız hale gelmiş vaziyette. Örneğin bu başlıkta tartışılan uludere (Roboski) katliamı (Kazası), T.C bakış açısına göre oradaki insanlar sınır ihlali yapan terörist gruplardı. İstihbarat hataları sonucu aslında terörist olmayan bu konuda masum insanlar öldü. Bu insanların kaçakçılık yaptıkları ve geçimlerini bu şekilde sağladıkları da ortada bu konuda masum değiller. Ancak insanların kaçakçılıkla geçinmesine sebep olan alt yapı, eğitim ve istihtam da devlet tarafından zamanında sağlanamamış. Bir şekilde mecbur kalınmış. Bu insanlar zaten kaçakçıydı ölseler ne olur demekte yanlıştır. Devlet burada büyük bir hata yapmıştır. Bu olayla her gün verdiğimiz şehitleri ve terörist gruplarla yaptığımız mücadeleyi de bağdaştırmak bana göre yanlış olur.
-
Sayın Kaçakçı
Babası eşek.
Anası attır.
Eşek, atı becerir.
Katır doğar.
At’tan küçük, eşek’ten cüsselidir.
Her ikisinin toplamından kuvvetlidir.
Kromozom sorunu nedeniyle kısırdır.
Ancak, katır ırkı yok edilse bile...
Eşek’lik varoldukça nesli tükenmez.
Kaçakçılık katır’dır.
Yasak aşkın meyvesi.
Kimin kimi, hangisinin hangisini becerdiğinin bi önemi yoktur... Neticede, devlet’le kaçakçı’nın çiftleşmesidir.
Mazot zamlandıkça, sigara zamlandıkça, yani vergiye binildikçe, katır da kıymete biner, fiyatı yükselir. Şu anda ikinci el’i tiko para beş bin lira... Her defasında 140 litre mazot veya 400 paket sigara taşıyabilir. TÜİK’e göre, memlekette 50 bin katır var, 30 bini orda, hesap et.
Entel barların romantik tayfası “50 liracık için canını tehlikeye atmak zorunda kalan masum köylü” filan diyor ama... Haftada iki sefer yaptığında, ayda 15 bin lira kazanıyor o masum!
Aslına bakarsanız, bizim entel’lerle katır’ların ortak özelliği var. İkisi de viski içiyor. Evet, viski içiriyorlar katır’lara...
Sebebini herhalde veteriner hekimler daha iyi açıklar ama, enerji patlaması yapıyor. Yük kapasitesi, sürati artıyor.
Nasıl olsa, viski de kaçak, sudan ucuz.
(Devlet’in de katır’ı var. İsmi Reşo... Üstelik madalyalı... Henüz mayın dedektörleri bu kadar yaygın değilken, Hakkari Tugayı’nda görev yapıyordu. Devletimiz kendi elleriyle döşediği mayınları nereye döşediğini hatırlamadığı için, önden Reşo’yu gönderiyordu. Enteresan şekilde mayına basmıyordu. Önde katır, peşinde ip gibi tek sıra dizilmiş komandolar iyi mi... 1994 senesinde emekliye sevk edildi, sembolik madalyayla onurlandırıldı, orduevine yerleştirilemeyeceği için, Kara Harp Okulu Atlı Spor Eğitim Merkezi’ne konuldu.)
(Kaderin cilvesi olsa gerek...
Katır’a madalya veren, dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, emekli olunca siyasete atıldı, kaçakçılığın efsane başkenti Kilis’ten mebus oldu!)
Hadiseye dönersek...
Kaçakçıyı kim yakalar?
Devlet.
Kaçakçı kime haber vermiş...
Kaçakçılığa gidiyorum diye?
Devlet’e.
E tazminat ister tabii kaçakçı.
Sayın terörist’le sayın kaçakçı arasında katır tepmişe dönmek istemiyorsa, bi karar vermesi lazım artık devletin...
Kişneyecek misin ?
Anıracak mısın ?
Yılmaz Özdil / Hürriyet
-
Yazı çok güzeldi ağzına sağlık yılmaz özdil.Ufo görüp kaçağa çıkan masum köylüde değiller kaçak yani yasadışı bir iştir yaptıkları şartları ne olursa olsun daha en başından yasadışı iş yaptıklarınıda biliyorlar.Ekonomik şartlar bir tarafa kürt politikacıların bunu masumane gösterip söylemlerini aşikar katliam boyutuna vardırıp zırvalamalarına ne demeli.
-
Öncelikle tekrardan merhabalar.
Öncelikle kısacıkta olsa sayın DOR'a şunu söylemek isterim.Milliyetçi duygular ile yazılmış dediğiniz yazılar içerisinde benimde iletim mevcuttur.Fakat milliyetçi olmadığımı bilmenizi Türkiye cumhuriyeti vatandaşlığımın bile olmadığını bilmenizi isterim.Ben olaya bambaşka bir çerçeveden bakıyorum ne yazıkki.. Şu boyutuda mevcuttur.. Oradaki 30 kişi para kazanıyorsa buradaki 80 milyon.. o kaçak paranın vergisini daha fazla ödüyor.. Bende yurtdışından geldim.Türkiye'ye yerleştim. En az onlar kadar zorluk çektim. Fakat susam bile kaçırmadım.. Aksıne kaçıranların verdiği zararıda ben vergi ödeyerek kapatanlar arasında yer aldım. Son olarak Yılmaz ÖZDİL gerçekten sevdiğim bir köşe yazarıdır ve olayı çok açık ve net özetlemiş üzerinede daha birşey söylemek ayıp olur.
Yazdıklarımda hata, kırıcı söz veya hakaret içerikli unsurlar varsa şimdiden özür diliyorum.
Saygılar.
-
Benim takip ettiğim kadarıyla burada devleti sorumlu tutan üyeler ve Sırrı Süreyya Önder'in suçlamalarının dayandığı noktaları anlamıyorum.Öncelikle insansız uçakları bu olaydan çok önce aldık.Kimse bahsini ettiğim milletvekili gibi içinde insan yok , katır insan ayrımı yapamaz demedi.
Güneyimizde oradaki insanları tehdit eden bir ülke olduğunu varsayalım oradaki insanlar insansız hava uçakları için devletine askerine minnet duyardı.
Doğru mu ?
Kaldı ki Sırrı Süreyya gibi kişiler barışdı , insandı bu tip sözleri söylerken inanmam imkansız.
Neden mi ?
Çıktığı bir televizyon programında şehitlerimiz için veriyorlar tüfeği çıkıyor şehit demem ona, gidip kendi iradesiyle savaşana şehit derim. (sizce ne demek istiyor ?) sözlerini söyledi.İzlerseniz fikriniz oluşur.Ne düşünüyorsunuz bu adam hakkında ?
Ne çabuk unutuldu canlı bombalar ?
Canlı bomba derken içinde insan demiyoruz ama insansız uçaklar derken insandan bahsediyoruz.
Bu adamları veya bu konuyu devlet aleyhinde ele alan üyeler bence neler olduğunun farkında olmalılar.
-
Öncelikle tekrardan merhabalar.
Öncelikle kısacıkta olsa sayın DOR'a şunu söylemek isterim.Milliyetçi duygular ile yazılmış dediğiniz yazılar içerisinde benimde iletim mevcuttur.Fakat milliyetçi olmadığımı bilmenizi Türkiye cumhuriyeti vatandaşlığımın bile olmadığını bilmenizi isterim.Ben olaya bambaşka bir çerçeveden bakıyorum ne yazıkki.. Şu boyutuda mevcuttur.. Oradaki 30 kişi para kazanıyorsa buradaki 80 milyon.. o kaçak paranın vergisini daha fazla ödüyor.. Bende yurtdışından geldim.Türkiye'ye yerleştim. En az onlar kadar zorluk çektim. Fakat susam bile kaçırmadım.. Aksıne kaçıranların verdiği zararıda ben vergi ödeyerek kapatanlar arasında yer aldım. Son olarak Yılmaz ÖZDİL gerçekten sevdiğim bir köşe yazarıdır ve olayı çok açık ve net özetlemiş üzerinede daha birşey söylemek ayıp olur.
Yazdıklarımda hata, kırıcı söz veya hakaret içerikli unsurlar varsa şimdiden özür diliyorum.
Saygılar.
Sn.Bulgaria
Sadece merak ettiğim için ve özelliklede dikkatimi çektiği için soruyuorum.
Yazılarınızı denk geldiğimde ilgi ile okurum,Birkaçdir türk vatandaşı dahi olmadığınızı söylüyorsunuz,Yanılmıyorsam bulgaristandan geldiniz oradaki türklerdenmisiniz köken olarak,kendi,nizi türk hissetmediğiniz içinmi vatandaşlık almadınız yoksa farklı nedenlerden ötürümü bunu belirtiyorsunuz samimi soruma samimi cevap verirseniz sevinirim.
Bende milliyetçi baktığımdan sormadım soruyu bilesiniz.
saygılar
-
Sayın karahan.
Farklı nedenlerden dolayımı bunu belirtiyorsunuz sorunuzun cevabını vereyim sadece ;
Evet.
Teşekkürler.