Devlet'in Ortaya Çıkışında Sosyal Sözleşme TeorisiMerhabalar. Bu başlık altında ''devlet''in ortaya çıkışında ''Sosyal Sözleşme Teorisi'ni üç farklı düşünürden okuyacağız. Evvela Sosyal Sözleşme Teorisi nedir ona bakalım.
Sosyal sözleşme teorisi, Thomas Hobbes, John Locke ve Jean-Jacques Rousseau tarafından savunulmuştur. Bu yazarlara göre, vaktiyle aileden topluluk halinde yaşama geçen insanlar, zamanla doğal yaşam ve tabiat halinde bazı eksikleri kendilerinde hissedip değişikliğe gitmişlerdir. Ardından kendi aralarında bir sözleşme imzalamışlardır. Sözleşmeye göre, düzen, adalet ve yaptırım sistemi uygulanacaktır. İşte buna Sosyal Sözleşme denmektedir. Bu üç düşünür aynı sözleşmeyi savunsa da içerikleri birbirinden farklıdır. Bu üç düşünürün sosyal sözleşme teorilerini inceleyelim;
Thomas Hobbes / Sosyal Sözleşme
Thomas Hobbes'a göre insan insanın kurdu olduğu doğal yaşam döneminde, kavgalar, cinayetler, hırsızlıklar oldukça fazlaydı. Dönem ilerleme değil, durgunluk ve kaos dönemiydi. İşte tamda bu dönemde insanlar barışı sağlamak için özgürlüklerini kısıtlama yoluna gittiler. Özgürlüklerinin yapabildiklerinden o kadar korkuyorlardı ki, özgürlüklerini ''Leviathan'' (Canavar, ejderha) adını verdikleri ''devlet''e devrettiler. Bu sebeple Thomas Hobbes'un devlet anlayışı özgürlükçü değil, otoriterdir.
John Locke / Sosyal Sözleşme
John Locke'a göre devletin ortaya çıktığı dönemde zaten insanlar arasında barış ve huzur vardı. Halk ve çalışmalar ilerliyordu. Ancak elbette ara ara bazı suçlar işleniyordu. İşte bu dönemde bu suçlara yaptırım uygulayacak bir teşkilat yoktu. Suçlardan doğan anlaşmazlıkları çözmek, insanlar arasında barışı korumak ve suçlulara gerekli yaptırımı uygulamak için, insanlar kendi aralarında bir sözleşme imzaladı ve devleti kurdular.
Jean-Jacques Rousseau / Sosyal Sözleşme.jpg/200px-Jean-Jacques_Rousseau_(painted_portrait).jpg)
Jean-Jacques Rousseau'ya göre doğal yaşamda insanlar arasında mutluluk, barış ve eşitlik vardı. Ancak ilerleyen dönemlerde, insanların tarım toplumunu geçişiyle beraber özel mülkiyet anlayışı ortaya çıkmıştı. Elbette ticaretin de başlamasıyla insanlar arasında eşitlik bozulmuş ve alt üst sınıfları ortaya çıkmaya başlamıştı. Tam da bu dönemde insanlar bu durumdan rahatsız olmuş ve bir araya gelerek bu eşitliği yeniden tesis edecek, özel mülkiyet ve halk arasındaki ayrımı kaldırıp hukuku ve adaleti sağlayacak bir yapılanmayı kurmak için kendi aralarında sözleşme imzalamışlardır. Aralarında oluşturdukları bir heyetle, kendi kişilik ve özgürlükleri dışında bir kolektif bir varlık meydana getirmişler ve bu varlık günümüze devletler olarak gelmiştir.
Bu teoriler devlet kökenini tam olarak açıklamasa da devletin oluşumunu anlamamızda bizlere yarar sağlayacaktır.
Risuswww.masonlar.org
