HAMAMLAR
İnsanların banyo yapabilmek için şehirlerde kapalı yerler inşa etmesi, ilkçağlara kadar uzanan bir gelenektir. Bu gelenekten Roma ve Bizans İmparatorluğu da nasibini almıştır.
Osmanlı İmparatorluğu İstanbul'u fethettikten sonra, var olan hamamları muhafaza etmenin yanı sıra, şehrin çeşitli yerlerine de pek çok yeni hamam inşa etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nda var olan sosyal yaşamın en renkli bölümlerinden birini oluşturan hamamlar, yüzyıllardır dünyadaki diğer toplumlar tarafından da en çok merak edilen yerlerin başında gelir.
Büyük, yüksek kubbeleri ile mermerden yapılmış göbek taşları ve sadece temizlenmenin değil, şehirde gerçekleştirilen pek çok eğlencenin de merkezlerinden biri olması, hamamlara duyulan ilginin günümüze dek sürmesine neden olmuştur.
Halkın buluşma noktası: Hamamlar
Osmanlı İmparatorluğu'nda kadın ya da erkek, herkes haftada en az iki kere hamama giderdi. Çoğu evde küçük “ev hamamları” da olmasına rağmen, halkın büyük bir bölümü, haftanın en az bir kaç gününü hamamlarda temizlenmek için ayırırdı. Çünkü hamamlar, bir temizlenme mekânı olmasının yanı sıra, özellikle kadınlar için bir araya gelme, oğullarına evlenebileceği kızları beğenme ve genç kızlar içinse “görücüye çıkma” yeriydi. Özellikle kadınlar tarafından düzenlenen hamam sefalarında, dansözler eşliğinde yapılan sazlı-sözlü ve yemekli eğlenceleri de unutmamak gerekir tabi...
Erkekler için de hamam, dostlarla birlikte olmak, sohbet etmek, bazen iş konuşmaları yapmak için bile kullanılırdı. Erkeklerin de hamam keyfine yemek ve meyve eşlik ederdi.
Geçmişteki gibi bir hamam geleneğinin günümüzde de tam anlamıyla yaşatılabildiğini söyleyemeyiz. Ancak hamamlar yine de Türk halkı tarafından çok seyrek de olsa gidilerek gerçek temizliğin sağlanabildiği ve nostalji keyfinin yaşandığı yerler olarak görülür. Yabancı ziyaretçilerin ise keşfetmek istedikleri mekânların başında gelir.
Peştemal, takunya, sıcaklık, göbek taşı, kurna…
Türk hamamlarında önce soyunma kabinine girip kıyafetlerinizi çıkarır ve size verilen kareli “peştemal” kumaşlara sarınırsınız. Ayağınıza ise “takunya” adı verilen özel hamam terliklerinden giyersiniz. Burada dikkat etmeniz gereken ıslak zeminde ahşap ve yüksek tabanlı bu terlikle kayıp düşmemek olacaktır.
Hamamlardaki ana bölümü “Sıcaklık” adı verilen yer oluşturur. Türk hamamı mimarisinde “sıcaklık”ların daima yüksek bir kubbesi vardır. Yine bu bölümde duvarlara yapışık olarak duran, mermerden yapılmış ve sıcak suyun olduğu “kurna”lar yer almaktadır. Kurnalardan bakır hamam tası aracılığıyla su dökülerek sabunlanma ve durulanma temizlenme işlemi yapılır.
Sıcaklıkta daha önce bahsettiğimiz kubbelerin tam altına denk gelen yerlerde ise yine mermer bir kaideden yapılmış ve yerden biraz yüksek “göbek taşı” adı verilen bir platform bulunur. Dileyenler, göbek taşına yatarak önce kese ardından da sabunlama ve masaj yaptırabilir. Göbek taşında bu hizmeti sunan erkek görevlilere “tellak”, kadınlara ise “natır” adı verilir.
Hamamlarda “halvet” adı verilen özel banyo odaları da yer almaktadır.
Çemberlitaş Hamamı
İstanbul'da hamam denince ilk akla gelen yerlerdendir. 1584 yılında Mimar Sinan tarafından tasarlanan hamam, Osmanlı padişahı III. Murad'ın annesi Nûrbanû Sultan tarafından yaptırılmıştır. Sultan, hamamı Üsküdar'da yer alan Atik Valide Sultan Külliyesi'ne yardım sağlayabilmesi amacıyla yaptırmıştır. Böylece hamamdan elde edilen gelir de Külliye’ye devredilmiştir,
Birbirinin tamamen benzeri bir “çifte hamam” olarak tasarlanan bu yapıdaki hamamlardan biri kadınlara, diğeri ise erkeklerin kullanımına ayrılmıştır.
Cağaloğlu Hamamı
Osmanlı Sultanı I. Mahmud tarafından Ayasofya Camii'ne gelir getirebilmesi amacıyla yaptırılmış bu hamam, Eminönü ilçesinin Cağaloğlu semtinde yer almaktadır. Mimarının kim olduğu bilinmemekle birlikte yapı, klâsik Osmanlı mimarisi ve Barok üslubu ile dikkat çeker. Bu hamam da tıpkı Çemberlitaş Hamamı gibi hem erkekler hem de kadınlar için ayrı bölümleri bulunan bir çifte hamam olarak inşa edilmiştir.
Süleymaniye Hamamı
1557 yılında yapılan ve Mimar Sinan tarafından “Kalfalık eserim” diye nitelendirilen Süleymaniye Hamamı, o yıllarda Kanuni Sultan Süleyman ve Mimar Sinan'ın en sık ziyaret ettiği yerlerden biriydi. Hamam, daha önceki sayfalarımızda bahsettiğimiz Süleymaniye Camii'ni içeren Süleymaniye Külliyesi'nin bir parçasıdır.
Sultan Süleyman'ın banyo yaptığı loca hâlâ hamamın içinde yer almaktadır. Günümüzde tamamen turistik bir tesis olarak işletilen hamamda, kadın ve erkekler bir arada banyo yapabiliyor.
Galatasaray Hamamı
Galatasaray Hamamı, İstanbul'un en merkezi yerinde yaralan ve özellikle turistik açıdan en çok ilgi gören hamamlardan biridir. 1715 yılında halka açık bir cami hamamı olarak yapılmıştır. O günden beri popülerliğini korumuş, zaman içinde de çeşitli tadilatlar geçirmiştir. Mimari olarak klâsik Türk hamamı çizgilerine sahiptir.