Masonlar.org - Harici Forumu

 

Anket

Yanıt Hakkındaki Düşünceleriniz

Evet kesinlikle mantıklı
11 (50%)
Hayır tamamen saçmalık
2 (9.1%)
Başka bir yorumum var
9 (40.9%)

Toplam Oy Verenler: 15

Gönderen Konu: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1  (Okunma sayısı 35133 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 16, 2009, 02:27:26 ös
Yanıtla #40

Peki Sana bir sorum olacak Sevgili Neo; anlaşılıyor ki, Ruhsal Bilgi seviyen yüksek..

Bu yüzden bilmiyorum ama sorma ihtiyacını hissettim. Dünyamız, Senin de bildiğin üzere birçok boyutlardan geçmiş-geçirilmiş ( sırayla-1,2 ve 3. boyut ) önümüzde de 4. boyut bulunmakta.. Zamanı önemli değil ama bir üst boyuta geçiş yolunu biliyor musun? Eğer biliyor ve açıklamak istemiyorsan anlarım ama bilmiyor ve durum hakkında bir önsezin yoksa gene de anlarım:)

Umarım basitçe bi soru olmamıştır :( 
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ağustos 16, 2009, 02:41:14 ös
Yanıtla #41
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 300
  • Cinsiyet: Bay

Sayın İsabell sende biliyorsun ki bu tür konular gizli kalır (occulte)

Bu gizlilik aziz kardeşlerimizden değil sadece istenmeyen yerlere bilginin sızmamasından dolayıdır.
Diğer boyuta geçtiğinde zaman kavramını kaybedersin zaten.

Boyut değiştirmek senin inisiye durumuna ve majikal çalışmalarına bağlı.


Ağustos 16, 2009, 02:57:01 ös
Yanıtla #42

Sayın İsabell sende biliyorsun ki bu tür konular gizli kalır (occulte)

Bu gizlilik aziz kardeşlerimizden değil sadece istenmeyen yerlere bilginin sızmamasından dolayıdır.
Diğer boyuta geçtiğinde zaman kavramını kaybedersin zaten.

Boyut değiştirmek senin inisiye durumuna ve majikal çalışmalarına bağlı.

Anladım. Gene de açıklama yaptığınız için Teşekkürler. O halde anlamam gereken başka bir yön ise demekki zamanı geldiğinde zaten bir üst boyuta hazır isek haliyle geçişin de yapılabileceğidir.
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ağustos 16, 2009, 03:00:17 ös
Yanıtla #43
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 300
  • Cinsiyet: Bay

çok doğru ve bu hazırlık tamamen kendine bağlı. Her geçen saniyede kendini geliştirmeli insan. Ve ileride görüceğin boyutlar senin çalışmalarına bağlı.


Ağustos 16, 2009, 03:02:49 ös
Yanıtla #44

çok doğru ve bu hazırlık tamamen kendine bağlı. Her geçen saniyede kendini geliştirmeli insan. Ve ileride görüceğin boyutlar senin çalışmalarına bağlı.

O halde geçeceğimiz üst boyutların evrimine hazır hale gelmek için bir evrim aşamasından geçiriliyoruz Sevgili Neo; buna gerçekten sevinmedim desem yalan olur:) çünkü her zaman söylenilen şu sözün anlamını şimdi çok daha iyi biliyorum;

'' Her şer gibi gözüken olayın içinde bir hayır, her hayır gibi gözüken şeylerinde içersinde ise bir şer olduğu unutulmamalı ''  .
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ekim 03, 2009, 03:11:48 ös
Yanıtla #45

Konu başlığı olarak ilk yazılan mesajı anlamlı buldum. Tabi ben de bir dine inandığım için anlamlı geldi :)

Bir takım sorularım var;

1. Şimdi subjektif değer kuramlarımı bir yere koyup, bir şey sormak istiyorum;

Maddesel sorulara maddesel yanıtlar verilebiliyorsa, spritüel cevapların açıklamadaki yeri ne olmalıdır?

Yani bir insan, başına gelen kötü bir olaydan sonra kendine "bu neden başıma geldi" diye soruyor ve buna spritüel olmayan, maddi cevaplar veriyorsa, neden sonuç ilişkilerini açıklayabiliyorsa spritüel cevapların yeri ne olmalıdır? Yani eğer bu spritüel cevap değilse, peki spritüel cevap nedir? Ben, bir işi öğrenemedim diyelim, öğrenememem nedeniyle işimi kötü yaptım, ve başıma kötü olaylar geldi. Bunun nedeni "işi öğrenememe" sürecimdeki olaylardır; örneğin fazla ilgi göstermemişimdir, o zamanı başka şeylere harcamışımdır, veya zekam yeterli değildir, veya zekam yeterli olsa bile fiziksel yetilerim buna el vermez. Bunlar iyileştirince sorun da çözülecekse, spritüelite bunun neresinde?

Batı şu anda böyle inanıyor. Orada çıkan çoğu "kişisel gelişim" kitabı, evvela "sorunu iyi tanımla, ve o soruna neyin neden olduğunu iyice araştır, sonra da o sorunu çözmeye çabala" diyor. Sizce spritüel açıklamaları olmayan, tamamen seküler bu anlatımda eksik olan şey nedir?

2. Bu öğreti nereden alındı? Kaynağı nerededir?

3. Reenkarnasyon öğretisi nereden alındı? Hataları sorgulayıp, çözüm yollarını keşfetmek gibi bir metodun anlatıldığı bu başlıkta reenkarnasyonun yeri nerede?

Şimdi gelelim kendi inançlarıma;

İslamda Kader inancı vardır, ve bunun yanında hayrın ve şerrin Allah'tan geldiğine inanılır.

Ben, kader mefhumunun ancak bilincinde olarak insanın bu dünyada bilgelikle yaşayacağını düşünüyorum. Şöyle ki;

İnsanın başına bir talihsizlik geldi (şer). İnsan bu durumla karşı karşıya kaldığında aşağıdaki tutumlardan birini gerçekleştirebilir; (orada 2 tutum verilmiş ama bunların sayısı bence çok fazladır)

1. Durumu sorgulamayabilir. Kendi kendine sövebilir. Öfke ve nefret duygularını ve antipatik kişiliğini geliştirebilir. Başına gelen durumu bir tesadüf olarak görebilir. Hayattaki hedeflerine saldırgan bir tutum geliştirerek ulaşmayı amaçlar. Bu birçok insanın karakterini etkileyebilir. Özellikle erkeklerde sıkça görülür.

2. Durumu yine sorgulamayabilir. Ancak bu sefer öfke ve nefret yerine üzüntü duyabilir. Arabesk bir tutum geliştirebilir. Kendi kendine acıyabilir. Hedeflerine, kendi mazlumluğunu alenen teşhir ederek ulaşabilmeyi amaçlar. İlgiyi bu yönüyle çeker. Bu tipik bir arabesk tutumdur. Ağlar, sızlanır, karşısındaki merhamet eder ve ona acır. Bu yolla hedeflerine ulaşmayı umar. Bu tutum daha çok kadınlarda gözlenir.

3. Durumu sorgulayabilir. Nedenlerini açıklamaya çalışır. Bu nedenleri göremiyorsa, (analiz yapma becerisi düşükse) dünyanın bir kuralsızlıklar ve tesadüfler dünyası olduğunu düşünebilir. Kaos'a inanmaya başlar. Başarıya pek itimat göstermez. Şansa inanmaya başlar.

4. Durumu sorgulayıp, mantıklı açıklamalar getirebilir. Sorunun nedenini iyi teşhis edebilir. Ve o sorunu çözmeye çalışabilir.  a) sorunu çözerse bu yolla yoluna devam eder. b) sorunun temelini gördüğü halde onu çabalayıp bir türlü çözemezse, sürekli yılmadan o sorunu çözmeyi "denemeye" devam eder. c) denemekten bıkıp, yeteneksizliğine inanmaya başlayabilir. O soruna neden olan yetersizliği kendi beceriksizliğinde görebilir ve o konuyla ilgilenmekten vazgeçebilir. d) O konuyla ilgilenmekten vazgeçmez ve bu duruma isyan edip, hile ve kötülük yoluyla diğer insanlar üzerinden sorununu çözmeyi tutumunu geliştirebilir.

5. Durumu sorgular, mantıklı açıklamalar da getirir. Ama karşısına sürekli farklı sorunlar çıkmaya devam edebilir. Sorunu bir türlü çözemeyebilir.

Ve bence insan daha çok 5. koşulla karşılaşmaktadır. Sorunlar o kadar öngörülemez, ve insan basit bildik sorunlarla karşılaşmaz. Sorunlar çok komplekstir, ve çok değişik formları bulunur. Bunlar çözülemeyince insan bu sorunları süreçlerde bulamaz, davranışlarındaki ahlakiliğe bakar ve aynen bu başlıktaki düşünce yöntemini geliştirebilir.

Ben bir dine inandığım için, ahlaki davranışların, insanın başına gelecek olaylarda belirleyici olabileceğine inanıyorum. Materyalistler buna inanmaz, ve ahlak dışılığı sorun görmezler.

Şimdi iki insan düşünelim; biri kaderin önemini biliyor, diğeri bilmiyor.

Bu iki insan dan birincisi, kaderin önemini bilen biri olarak, başına gelen olayı "tesadüf" olarak nitelemez. Bilinçli bir şekilde Allah'ın onayıyla karşısına gelmiş bir hadise olduğunu bilir, ve hayatını sürekli kendini sorgulayarak, davranmadan evvel düşünerek geçirir ve  Allah da ona o şekilde ceza-mükafat sistemini uygular.

İkinci insan eğer başına gelen olaylarda kendine hiç soru sormuyorsa, kader inancına ne kadar inansa dahi, onu özümseyememiş demektir. Düşünün; sizin bir çocuğunuz var. Çocuğunuzu iyiye sevketmek için ödül ve ceza (hayır ve şer) kuralları ortaya koyuyorsunuz. Çocuğunuz yanlış bir şey yapıyor, siz de onun başına kötü bir şey getirip, onu bir odaya kilitliyorsunuz. Eğer o çocuk bu süreçten bir şey anlamaz, ve olan biteni bir tesadüf görürse, annesinin/babasının ödül-ceza sistemini gözardı etmiş olur. Sanki onu odaya kilitleyen annesi bunu tsadüfen, yanlışlıkla yapmış gibi kendisine gelir. Veya iyi bir şey yaptı, ve annesi ona bisiklet aldı. Eğer bu bisikleti, yaptığı iyi davranışın bir mükafatı olarak görmek yerine yine tesadüfe yorarsa, başarıya odaklanamaz olur.

Ebeveyn'i Tanrı olarak düşünün. Başına gelen olayları sorgulamayan bir tipe Allah ödül ve ceza sisteminde neyi uygun görür? Tabii ki aklı başına gelene kadar başına kötü olaylar getirerek. Veya ona ödül ceza sistemini hiç uygulamayabilir, onu kendi haline gerçekten tesadüflere, doğanın nedensel yasalarına bırakır. (Aslında sonuncusu, kindar olmayan bir yaratıcıya daha uygun düşen bir tutumdur). Kendisini inkar eden insanlara da başaryı nasip etmesi bunu gösteriyor.

Şuna gelicem, kader inancını özümsemek, insanın işini kolaylaştırır. Eğer başınıza gelen iyi kötü hadiselerin nedenlerini analiz edip onları arttırmaya ve azaltmaya başlarsanız, ve bu mekanizmanın Onun ellerinde olduğunun bilincinde olursanız. Yaratıcı da ödül ceza sistemini sürekli geliştirecektir.

Çocuk odaya kilitlenmemek için ne kadar çok çabalar ve "iyi" olur, gelişirse, anne ödüllerini arttırarak oğlunu motive edecektir.

Kadere inanan insanın işleri böylece kolaylaşır. Kadere inanmayan insanın işi ise, neden-sonuç ilişkilerine kalır. O da nedenleri ortaya çıkarırsa bir şeyler başarır (hatta daha çok başarıyorlar) Allah çalışana ödülünü eksik etmez. Ama kader inançlı biri, üstüne çalışmasını etkileyerek, yaptığı işten daha çok verim alır.

Ancak ne yazık ki günümüzde kader statik bir olaymış, "alınyazısıymış" gibi algılanıyor.


Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ekim 04, 2009, 02:04:42 öö
Yanıtla #46

Alıntı
Konu başlığı olarak ilk yazılan mesajı anlamlı buldum. Tabi ben de bir dine inandığım için anlamlı geldi

Sn.poperist,

Bu cümlenizden nekadar mutlu olduğumu anlatamam.Ne yazık ki günümüzde dindar denince akla kendini patlatan teröristler Sipiritualism denince de newage veya dinsiz hatta allahsız insanlar topluluğu gelmekte.

Zira bu topic i açmaktaki amacım inancı ne olursa olsun okuyanda bir sorgulama yapma arzusu uyandırmaktı.Sizde bunu ziyadesi ile yapmışsınız.Bizim meslekte cevabı kimse önünüze pat diye koymaz.Bu bilinçli yapılır.Kafayı gözü vura vura gerçeğin peşinden koşarsınız.Sonuçta herkes kabı kadar su alır.

saygılarımla,

Omnia mors aequat


Ekim 04, 2009, 12:51:21 ös
Yanıtla #47

Kafayı gözü vura vura gerçeğin peşinden koşarsınız.Sonuçta herkes kabı kadar su alır.

Sayın Mystic' in en çok güzelim Düşüncelerine inanılmaz Saygı duyuyorum. Çünkü bazan o kadar önemli noktalara temas ediyorlar ki, bu da bizlere hep sürekli olarak bir tür sinyal gibi bişey söz konusu olmasına yol açıyor. Her ne kadar bi şekilde bireysel olarak birbirimizden farklı bilinçlerde yeralıyorsak sonuçta hepimizin kendi yaşayacağı şeylerle sınırlı olduğundan birimizin diğerine göre Bilgi alması ister istemez farklılaşıyor. Bunun birilikte de hepimizin Gerçeği algılayış pozisyonumuz ve farklı şekillerde kavrayabilmemiz söz konusu olduğu için -tabi bu tamamen bilinç farklılığından ileri gelmektedir- kimimiz kafamızı mı çarpıyor kimimiz gözümüzü mü kaybediyoruz, bilemem ama şahsım adına şunu sölemem gerekiyorsa idrak edene- ettiririnceye kadar kafamın duvarlara şiddetle çarpıldığını biliyorum ( ruhsal manada kastediyorum tabi ) ya anlayacaksın, ya anlayacaksın başka çare yok.. Bu da bizim kendi iyiliğimiz için tabi.. Tembelliği ve kısıtlı kapasiteye sahip olanlar sevilmediği için onlara gerçi ben de dahil farklı uygulamalar gerçekleştirildiği için ne yapalım :) biz de öğrene öğrene bu diyarda bişeyleri de kaybederek yolumuza devam ediyoruz, varsın olsun diyelim artık.. Bölesi güzelliği farkedebilmek için en son canımıza sıra gelince onu da seve seve veririz.

Herkes kabı kadar su alır, deyişinizden de anladığım kadarıyla Sayın Mystic; kendi bünyesi kadarıyla kapasitesince yeteri kadar alabileceğini, zaten fazlasını taşıyamayacağı için ne kadar bilgiye gereksinim duyabiliyorsa o kadarını alabileceğini anlamış bulunuyorum, yanlış bir anlama söz konusuysa düzeltmenizi rica edecem:) Sayın Mystic; Sizi uzun zamandır göremiyoruz ama Varlığınız gerçekten kendi görüşümce tabi o kadar çok Değerli ki anında yokluğunuz üzüntüyle birlikte hemen farkediliyor, anlaşılıyor.

Sizi tekrar gördüğüme çok Sevindim:)

Saygılar, Sevgiler.      


Ne yazık ki günümüzde dindar denince akla kendini patlatan teröristler Sipiritualism denince de newage veya dinsiz hatta allahsız insanlar topluluğu gelmekte.


İşte bu algı anlayışı üzerine tespit ettiğim kadarıyla şöyle bir sonuç çıkardım kendi kapasitemle tabi, bu yüzden de doğru bir çıkarsama olabileceği hususunda birazcık endişeliyim, tahmin edeceğiniz üzere, bu gibi anlayışta olanların zaten çoğunlukla hep bir tabu ortamında bulundukları ve algı seviyelerinin çok düşük olması itibariyle sahip oldukların bilincin dar kapsamlaı olması gibi sebeplerden ötürü ne yazıkki düşünce üretemeyecek bi beyin kapasitesine sahip olduklarından kaynaklanıyor, düşüncesindeyim. Oysaki, Evreni anlayabilecek genişlikte bi beyin kapasitesine sahip olursa ki, bu da bilincinin genişliğine paralel olarak algı seviyesinin genişliği ölçütünde daha çok düşünce üretebilir duruma ya da pozisyona gelebileceği söz konusu olduğundan böylesi bilinçlerin ise genelde at gözlüklerini çıkartmış bi şekilde uzayın derinliklerine kadar rahatlıkla düşünce oklarını fırlatabilirler, diye düşünüyorum. İşte bu yüzden bu gibi Bilinçlerin gezegenimizde bulunmaları bizler için de sonsuz kolaylık ve rahatlık sunmaktadır. Böylelikle hem Onların sayesinde tekamül ve bilinç seviyemizi yükseltebiliyor hem de Onların Dünyamızda bulunmalarının daha çok önemli bi işlevi bulunduğundan bu tür Bilinçte yeralanların sahip oldukları Evrim gereği otomotikman gezegendeki tüm negatifliği de eritebilme kapasitesine de sahiptirler. İşte bundan dolayı karşıma çıkan her Yüce Bilince sonsuz saygı duymamla birlikte bu dünyada yaşamaları ve varlıklarını devam ettirmelerinin aynı zamanda bizler için birer büyük hediye olduklarını kanıksadığım için Onların Varlıklarına da sürekli hep Minnet duygusu taşıdığımı bi birey-insan olarak belirtmeliyim.

Sevgilerle, 
« Son Düzenleme: Ekim 04, 2009, 01:00:13 ös Gönderen: Isabell »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ekim 04, 2009, 03:46:51 ös
Yanıtla #48
  • Ziyaretçi

Aci ve sikinti gereksiz yaratimlardir. Bunu deneyimlemem gerekiyordu boyle olmasi gerekiyordu AL SANA INSAN DRAMI ! Cocugun yetismesinden koy sorumludur . Toplum boyle dusunmemizi istiyor. Din boyle dusunmemizi istiyor. Kisacasi kutsal sacmalik.  Bu forumdaki mason ustatlar nedemek istedigimi iyi anlamislardir.
( arkadaslar xp performans surumunu yukledim klavye ayarlari turkceyi desteklemiyor. Bu sekilde yazmam gerekiyor. )


Ekim 04, 2009, 05:47:33 ös
Yanıtla #49

Sevgili Göksel; ( nick konusunda bi rahatsızlığınız olursa uyarmanız benim yararımadır), sözleriniz üzerine biraz düşündüm de açıkçası en azından acı ve sıkıntı hususunda özellikle benim birçok kez vurgulu olarak belirtmemden dolayı kendimce bir açıklama yapma zorunluluğunu hissettim.

Gerçek şu ki, yaşadığımız boyutun ne anlam içerdiği ve yaşanılan yaşamların anlamı gereği evrim ve tekamül üzerine kurulu bir sistemin içersinde yeralıyorsanız, acı ve sıkıntı hususunda ne demek istediğim biraz anlaşılabilinir ama bazı durumlarda elbetteki açıklama yapma zorunluluğuyla karşı karşıya kalmak hem farklı bilinçlerce anlaşılmayı biraz daha kolaylaştırır, hem de bildiklerimizi birbirimize kırmadan, incitmeden paylaşmamız gerekliliğini savunanlardanım.

Şöyleki, bazı durumlarla karşılaşılır ve eğer o şey sizde mevcutsa ve o şeye sahip olduğunuzu sanıyorsanız o şeyi haketmek için de kendinizden bir şekilde bedel vermelisiniz ama bu bedel, işin kolayına kaçıp dünyevi şeyleri elde etmek için değil, tam tersi ruhsal anlamda bir şeyi hissedip farketmişseniz ne olursa olsun iki seçim arasında kalır ve bu dünyayla diğer şey arasında bir tercih yapma zorunluluğuna tabi tutulursunuz.

Bazılarımız bu dünyanın şevkine, zevklerine sefahatına, rahatlığına düşkün olmayı seçmişler ve o şeyin yoksunluğundan kaldıkları için onu hissedemez duruma geldikleri ve bu itibarla da seçimini yapmış olanların o şeyi hissetmelerine her halukarda imkan yoktur, geriye dönüş olunmaz. Ama bu dünyanın kolaylıklarına rest çekip de ne pahasına olursa olsun o şeyi kaybetmemek pahasına da olsa kişi rahatlıkla kendinden de vazgeçebilir ve o umutla yaşadığı sürece de yaşamı boyunca kendinden bi şekilde bedel vererek o şeyin sevgisine layık olmak için yarım yamalak da kalsa yaşayıp durur. Öyleki giderek zorluklara göğüs gerer ve yılmamasına neden olan en büyük etkendir işte o sevgi, o şey..

Saygı ve Sevgilerimle          
 
« Son Düzenleme: Ekim 04, 2009, 05:49:35 ös Gönderen: Isabell »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
4259 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 08, 2007, 10:09:32 ös
Gönderen: cardiffmonster
ÇEŞİTLİ SORULAR--1

Başlatan bilmeliyimgalilei « 1 2 3 4 5 » Matematik - Riyaziye

49 Yanıt
21684 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 09, 2010, 10:05:29 öö
Gönderen: alcyone
1 Yanıt
6501 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 28, 2013, 06:19:14 öö
Gönderen: emreg
4 Yanıt
6543 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 18, 2011, 02:40:18 ös
Gönderen: Felix Steiner
1 Yanıt
6273 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 02, 2009, 10:13:46 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
4439 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 01, 2012, 09:18:02 ös
Gönderen: NOSAM33
0 Yanıt
2809 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 10, 2009, 10:37:07 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3988 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 10, 2009, 04:04:15 ös
Gönderen: ADAM
9 Yanıt
9672 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 05, 2011, 01:10:55 öö
Gönderen: Escalation
1 Yanıt
3851 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 21, 2011, 03:18:53 öö
Gönderen: MASON