Masonlar.org - Harici Forumu

Inanc => Inanc Uzerine => Konuyu başlatan: student - Mayıs 17, 2015, 09:32:58 ös

Başlık: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: student - Mayıs 17, 2015, 09:32:58 ös
Değerli arkadaşlar, merhabalar.

Dilerim hepiniz iyisinizdir.

Bildiğiniz gibi, Albert Einstein'in bir sözü vardır;

"God doesn't play"

Türkçesi; "Tanrı oyun oynamaz"

Bizde "Tanrı zar atmaz" diye biliniyor.. 

Bize de böyle bilmek yakışır..

Albert Einstein bu sözle, size gore, ne demek istemiştir?

Siz bu ifadeden ne anlıyorsunuz?
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Spock - Mayıs 18, 2015, 10:28:30 öö
Sn. Student güzel bir konu açmış... Düşündüklerimi paylaşayım.

Öncelikle bir düzeltme yapalım. Einstein'ın söylediği cümle "God doesn't play dice"... Yani "Tanrı oyun oynamaz" değil, aynen bizim dilimize de doğru bir şekilde çevrildiği şekliyle "Tanrı zar atmaz".

Bunu söylemesinin nedeni ise, kendisi hayattayken ortaya çıkmaya başlayan kuantum teorilerine karşı olumsuz tepki vermesi. Klasik fiziğe göre, bir zar attığınızda ortaya çıkabilecek sonucu önceden tahmin edemezsiniz. Bunun nedeni zara, o zarı atan ele, kuvvete, açıya ve zarın üzerine atıldığı zemine dair tam ve eksiksiz bilgiye sahip olmamanızdır. Eğer tüm bu değişkenleri bilebilseydiniz, her seferinde attığınız zarın sonucunu önceden bilmeniz mümkün olurdu. Hatta, zarın X yüzü size bakarken, şu açıyla ve şu kuvvetle tamamen pürüzsüz bir zemine atılan zar şu sonucu doğuracaktır gibi denklem ve formüller türetmek mümkün olurdu.

Oysa kuantum fiziğinde, zarın kaç geleceği tüm bu değişkenlerden bağımsızdır. Yani tüm diğer değişkenler hakkında tam ve eksiksiz bilgiye sahip olsanız bile, yine de zarın kaç geleceğini tahmin edemezsiniz ve bu konuda matematiksel formüller oluşturamazsınız. Olasılıkların hepsi birden aynı anda geçerlidir, herhangi biri üzerinde kontrole sahip olmak mümkün değildir. Zar rastlantısal bir şekilde 6 sayıdan biri gelecektir... Hatta bu abartılarak 6 olasılıktan her birinin, farklı paralel evrenlerde aynı anda gerçekleşebileceği fikri bile ortaya atılabilir.

Einstein, klasik fizik ile ilgili değişkenlerin sonuç üzerinde etkili olamayacağı fikrini beğenmemiştir. Çünkü Einstein'e göre, her şeyi gören ve bilen Tanrı öyle rastgele zar atmaz ve mutlaka bunun kusursuz bir mekanizması olmalıdır. Aslında burada Einstein'ın, Isaac Newton'un deizm temelli görüşlerinden kısmen etkilenmiş olduğunu görüyoruz. Newton'a göre evrenin yapısı o kadar mükemmel bir mekanik yapıdır ki (Clockwork Universe), bu yapıyı modifiye etmek için Tanrı’nın tekrar müdahalesine gerek yoktur. Einstein'e göre, zar atma konusu da bu kusursuz mekanik yapının kurallarına tabi olmalı ve bu kurallar, formüllere dökülebilmelidir. Ancak Einstein, Newton'un "dünyevi konulara müdahale etmeyen Tanrı" görüşünü dikkate almamış olacak ki, Tanrı'nın zar atıp atmaması ile ilgili bir söylemde bulunmuş.

Einstein'ın "Tanrı zar atmaz" sözüne cevaben, farklı kişi ve/veya zümrelerce verilebilecek üç farklı yanıt vardır:

a) Her şey Tanrı'dan bağımsızdır, Tanrı yoktur.
b) Tanrı bu tür dünyevi olaylara karışmaz, müdahale etmez.
c) Tanrı zar atar.

Hangi şıkkın seçileceği kişinin inancına kalmıştır.

Not: Günümüzde "zar tutmak" şeklinde adlandırılan hileli yöntem kuantum fiziğinin iddiasını çürütemez. Çünkü bu hileli yöntemdeki gibi zarın zemine yapışarak dönmeden zeminde durması değil, yuvarlanarak durması esastır.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: propulsion - Mayıs 18, 2015, 12:15:06 ös
Sayın student'ın sorusuna Sayın Spock cevap vermiş, hem de güzel bir cevap.

Benim söyleyebileceğim her şeyi söylemiş.

Teşekkür etmem lazım.

Ellerine sağlık.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: student - Mayıs 19, 2015, 11:52:59 ös
Sn. Student güzel bir konu açmış... Düşündüklerimi paylaşayım.

Öncelikle bir düzeltme yapalım. Einstein'ın söylediği cümle "God doesn't play dice"... Yani "Tanrı oyun oynamaz" değil, aynen bizim dilimize de doğru bir şekilde çevrildiği şekliyle "Tanrı zar atmaz".

Bunu söylemesinin nedeni ise, kendisi hayattayken ortaya çıkmaya başlayan kuantum teorilerine karşı olumsuz tepki vermesi. Klasik fiziğe göre, bir zar attığınızda ortaya çıkabilecek sonucu önceden tahmin edemezsiniz. Bunun nedeni zara, o zarı atan ele, kuvvete, açıya ve zarın üzerine atıldığı zemine dair tam ve eksiksiz bilgiye sahip olmamanızdır. Eğer tüm bu değişkenleri bilebilseydiniz, her seferinde attığınız zarın sonucunu önceden bilmeniz mümkün olurdu. Hatta, zarın X yüzü size bakarken, şu açıyla ve şu kuvvetle tamamen pürüzsüz bir zemine atılan zar şu sonucu doğuracaktır gibi denklem ve formüller türetmek mümkün olurdu.

Oysa kuantum fiziğinde, zarın kaç geleceği tüm bu değişkenlerden bağımsızdır. Yani tüm diğer değişkenler hakkında tam ve eksiksiz bilgiye sahip olsanız bile, yine de zarın kaç geleceğini tahmin edemezsiniz ve bu konuda matematiksel formüller oluşturamazsınız. Olasılıkların hepsi birden aynı anda geçerlidir, herhangi biri üzerinde kontrole sahip olmak mümkün değildir. Zar rastlantısal bir şekilde 6 sayıdan biri gelecektir... Hatta bu abartılarak 6 olasılıktan her birinin, farklı paralel evrenlerde aynı anda gerçekleşebileceği fikri bile ortaya atılabilir.

Einstein, klasik fizik ile ilgili değişkenlerin sonuç üzerinde etkili olamayacağı fikrini beğenmemiştir. Çünkü Einstein'e göre, her şeyi gören ve bilen Tanrı öyle rastgele zar atmaz ve mutlaka bunun kusursuz bir mekanizması olmalıdır. Aslında burada Einstein'ın, Isaac Newton'un deizm temelli görüşlerinden kısmen etkilenmiş olduğunu görüyoruz. Newton'a göre evrenin yapısı o kadar mükemmel bir mekanik yapıdır ki (Clockwork Universe), bu yapıyı modifiye etmek için Tanrı’nın tekrar müdahalesine gerek yoktur. Einstein'e göre, zar atma konusu da bu kusursuz mekanik yapının kurallarına tabi olmalı ve bu kurallar, formüllere dökülebilmelidir. Ancak Einstein, Newton'un "dünyevi konulara müdahale etmeyen Tanrı" görüşünü dikkate almamış olacak ki, Tanrı'nın zar atıp atmaması ile ilgili bir söylemde bulunmuş.

Einstein'ın "Tanrı zar atmaz" sözüne cevaben, farklı kişi ve/veya zümrelerce verilebilecek üç farklı yanıt vardır:

a) Her şey Tanrı'dan bağımsızdır, Tanrı yoktur.
b) Tanrı bu tür dünyevi olaylara karışmaz, müdahale etmez.
c) Tanrı zar atar.

Hangi şıkkın seçileceği kişinin inancına kalmıştır.

Not: Günümüzde "zar tutmak" şeklinde adlandırılan hileli yöntem kuantum fiziğinin iddiasını çürütemez. Çünkü bu hileli yöntemdeki gibi zarın zemine yapışarak dönmeden zeminde durması değil, yuvarlanarak durması esastır.

Sayın Spock

Zaman ayırarak yazdığınız yanıt için çok teşekkür ederim.

Yazınızın sonunda işaret ettiğiniz sonuçların;

a) Her şey Tanrı'dan bağımsızdır, Tanrı yoktur.
b) Tanrı bu tür dünyevi olaylara karışmaz, müdahale etmez.
c) Tanrı zar atar.

Her biri kendi başına çok anlamlı..
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Perseus - Mayıs 19, 2015, 11:55:58 ös
Selamlar;
Ben biraz daha basit düşünerek sayın spock'un şıklarına 4.eklemek istiyorum

4.Tanrı işini şansa bırakmaz :)
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: ADAM - Mayıs 20, 2015, 07:55:24 öö

Şayet Tanrı ile bağlantılı olarak;

- Tanrı şöyle yapar

- Tanrı şöyle düşünür

- Tanrı şunu yapmaz

denilecek, buna benzer sözler edilecek olursa,

sözü edilen varlık Tanrı değil, bunları diyenlerin zihinlerinde oluşturdukları kişilikli bir tanrı modelidir.

Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Erbeks - Mayıs 20, 2015, 02:56:58 ös
 
   Çünkü Tanrı'nın işi oyun oynamak değil oyunu yönetmektir.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Hacamat - Mayıs 20, 2015, 04:13:25 ös
Kaderle ağlar örülmüş. Ne yaparsan yap sonuç değişmez. Su akar yolunu bulur.
Zar atmaz, yönetmez. Yaratmıştır zaten.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: karahan - Mayıs 20, 2015, 04:22:25 ös
NE BİLİYORSAN ODUR.

karahan
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Teo - Mayıs 20, 2015, 05:11:52 ös
Tanrıyla hiç birimiz sohbet etmemişizdir. Sayın Adam çok doğru buyurmuş. Bunlar kişilerin kendi düşünceleri olarak tanrı adından söylenmiştir. Konu çok güzel. Ama bunu tanrı adından söylenilen teorilerle cevaplamak çokda doğru değil diye düşünüyorum.

Sayın Spock. sizede bilgiler için teşekkür ederim

saygılar
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Erbeks - Mayıs 20, 2015, 08:13:56 ös
  Bence; kader diye birşey yoktur ayrıca tesadüf diye birşey de yoktur. Tercihler vardır, tercihlerimizle ulaştığımız sonuçlar vardır.. Ben kader, tesadüf gibi bir türlü anlamlandıramadığım kelimeleri bu şekilde açıklayabildim kendime.. Ve bunların ışığında hayatın akışına ulaştım. Bu kusursuz ve tartışmasız döngü tercihlerimiz ışığında bizi ulaşmak istediğimiz yere götürür.. Yani iyi veya kötü yaşadığımız herşey bizim tercihlerimiz sonucu oluşmuştur. Yani yaşadığımız kötü durumlar bize bir takım derslerle geldiği gibi, yaşadığımız iyi durumlar da ayrı derslerle gelir.. Hepsi irili ufaklı testlerdir işte.. Ne kadar öğrenmek istersen o kadar büyük imtihanlara tabi tutulursun hayatın içinde.. Ne kadar merak edersen o kadar zor sınav kağıtları konulur önüne. Çöz çözebilirsen. Buna da! buna da! Al bakalım bunu da çöz!..
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Hacamat - Mayıs 21, 2015, 03:15:46 öö
Güneşin doğup batması kader değilmidir. Suyun 100 c de kaynaması kader değilmidir. İki kere iki dört kader değilmidir. vs.vs
Aslında mevzuyu uzatma taraftarı değilim. Daha önceki yazı yarım kalmış, onu tamamlamış oldum.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Erg32 - Mayıs 21, 2015, 09:27:00 ös
Tüm sonuçlar bellidir ancak ben yapmazdımı önlemek için sınama getirilmiştir.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Erbeks - Mayıs 21, 2015, 10:58:24 ös
 
 Sayın Erg'in "ben yapmazdımı önlemek" ifadesi enteresan.. Açabilir misiniz rica etsem??
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Erg32 - Haziran 14, 2015, 12:54:16 öö
Dünyada sınanma ile ilgili.
Sınanmadan Allah sen şunlar şunları yapscaksın dese ve kararını vermiş olsa idi, illaki itiraz edip hayır ben onları yapmam diyecektik . 
Sınanıyoruz çünkü sen şunları şunlar yaptın dendiğinde evet yaptım diyeceksin.

Olayın özü bu itiraz yok bahane yok kıvırma yok herşey açık ve net herşeyi sen yaptın oyun değil gerçeğin ta kendisi.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: student - Haziran 29, 2015, 08:22:43 ös
Acaba tanrı yok mu?
Bir tanrının var olduğuna inanan arkadaşlar, bir an durup "tanrı yok mu acaba" diye düşündünüz mü?
Henüz düşünmediyseniz, günahı varsa ben üstlenmek üzere, birazcık özgürce düşünüp sorgulayabilir misiniz?
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: NOSAM33 - Haziran 29, 2015, 10:39:59 ös
Alıntı
Bir tanrının var olduğuna inanan arkadaşlar, bir an durup "tanrı yok mu acaba" diye düşündünüz mü?
Henüz düşünmediyseniz, günahı varsa ben üstlenmek üzere, birazcık özgürce düşünüp sorgulayabilir misiniz?



Bizdeki kapasite bu sorgulamayı kaldırmaz . O yoksa bizde yokuz demektir , mutlaka bir şeyin olması için birde yapan şart .
Saygılar   :)
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: student - Temmuz 10, 2015, 11:34:22 ös

Şayet Tanrı ile bağlantılı olarak;

- Tanrı şöyle yapar

- Tanrı şöyle düşünür

- Tanrı şunu yapmaz

denilecek, buna benzer sözler edilecek olursa,

sözü edilen varlık Tanrı değil, bunları diyenlerin zihinlerinde oluşturdukları kişilikli bir tanrı modelidir.

Tanrı zaten insan zihninin bir ürünüdür. Bu durumda olup bitenlerden herşeyi yaratan tanrı sorumludur...
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Risus - Temmuz 11, 2015, 12:12:50 öö
Yaratmak, var olmak, yok olmak, sonsuz güç, güce sahip olmak vs. bu kavramlar, bu kavramları yaratanın özünde sahip olduğu şeyler değildir. Herkesin zihnindeki ''tanrı tasavvuru'' nasılsa, o kişi için ''tanrısal güç'' odur. Ancak işin özünde, öz bir ''şey''in, yarattığı kavramlar, ancak O'nun yarattıkları olur. Elbette bu durumda ''Tanrı'' diye isimlendirdiğimiz ''şey''in, özüne dair yorum yapamayız çünkü bilmiyoruz. Yapılan 1 yorum bile o özü tanımlamaz sadece zihnimizdeki tanrı tasavvurunu tanımlar.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: burakc - Temmuz 11, 2015, 04:43:53 ös
Çok güzel bir konu açılmış ve yorumlar yapılmış keyifle okudum.

Saygılar
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: BlueRay - Temmuz 14, 2015, 12:52:13 öö
b) Tanrı bu tür dünyevi olaylara karışmaz, müdahale etmez.
maç sonucunu merak eden kimse hiç bir oyuncuya müdahale etmez.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: ruzber - Ekim 21, 2015, 04:19:22 ös
Neden her sey tanrıdan beklenir ki...
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: GOASISG - Ekim 21, 2015, 07:19:26 ös
      İnsanın derinliğindeki, içgüdeleri Şeytan,Merhameti ve vicdanıda Tanrıdır.İçgüdülerin doyumsuzluğu şeytana ithaf edilmiş, bunu bastırmaya çalışmakta, Tanrıya.Sonraları bu vicdana ve hayvansal içgüdülere birer somutluk ekliyelim diyerek, binlerce tanrılar ve şeytanlar yaratılmış.

    O Yüzden İnsan olmayı beceremiyenlerin,içgüdüleriyle savaşı asla bitmez.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Kajmeran - Ekim 28, 2015, 04:21:13 öö
Hangi tanrıdan bahsediyoruz o kadar çoklar ki kimisi belki de olasılığa düşkündür.Şıklar tutumu analiz edici olmuş bende düşüncemi paylaşıyım o vakit.Tanrı zar atıyor olsa da,bahis dünya üzerin de dönmüyordur.Einstein da çok kompleks düşüncelere sahip..Tarafını ideolojisini bir türlü çözümleyemedim bana mı öyle geliyor esasen tutarsızmı bilemedim garip.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Erbeks - Aralık 23, 2015, 06:02:05 ös
   İnanılacaksa bir tane "Tanrı" mevcut zaten.  Tanrı'nın birden fazla olduğunu iddia edenlere, savunanlara veya her dinin kendi Tanrı'sı olduğuna inananlara saygılı olmakla birlikte yaşamın içinde son derece karşılıksız buluyorum.

 Sevgiler ve Saygılar
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: hyperbolic metamaterial - Aralık 23, 2015, 07:49:22 ös
sözün orijinali: god does not play dice (with universe).bohr ile yaptığı bir tartışmada kayda geçen sözüdür.kendisine verilen cevabın ise ;"einstein, stop telling god what to do."
sözün esas çıkış noktası belirsizlik ilkesidir.ancak her zaman olduğu gibi gene din-bilim tartışmalarına malzeme olmuştur.aşağıdaki alıntılarda bahsedilen tanrının  metafor olduğu ifadesine itibar etmek gerekmektedir.çünkü sözün sahibi bunu söylerken acaba hangi zaman,şart ve konumdaydı diye de düşünmek gerekmektedir.
sözün çok güzel çarpıtıldığını ya da yanlış anlaşıldığını gördüğüm için (sadece burada değil birçok yerde) özellikle önemli alıntılarla açıklamak gerek diye düşünüyorum.
yıllar sonra  ise stephen hawking : "not only does god definitely play dice, but he sometimes confuses us by throwing them where they can't be seen." (tanrı zar atmakla kalmaz bazen onları bizim göremeyeceğimiz yerlere-karadelikler- göndererek kafamızı karıştırır.)
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,alıntıdır,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

einstein bir spinoza hayranıydı. spinoza 17. yüzyılda yaşamış, musevi kökenli bir filozoftu. en başta tevrat olmak üzere, ondan türemiş diğer kutsal kitapları da dolaylı olarak çok sert eleştirilere maruz bırakmış ve fena halde çürütmüş bir dehaydı. bunun bedelini de kendi cemaatinden afaroz edilerek ödemişti.

spinoza; evreni oluşturan tüm bileşenleri, tek bir bütün olarak değerlendiren bir tanrı tasviri yapıyordu. tanrı derken en basit haliyle, doğayı, doğanın bizzat kendisini tasvir ediyordu, kutsal metinlerin iddia ettiği gibi göklerde bir yerde yaşayıp, yarattığı insanların hayatlarını denetleyen ve ona müdahil olan bir tanrı’yı değil. einstein de tanrı derken bu tanrı’yı, yani doğayı ima ediyor ve ”tanrı zar atmaz” derken doğanın kendi kanunlarını çiğneyemeyeceğini anlatmaya çalışıyordu. hepsi bu…

---------------00000000------------------------000000---------------------0000-------------------00----------------------0-------------------

albert einstein bu lafi sanildiginin aksine din ile ilgili yorum yapmak icin degil, kuantum fizik'indeki olcme belirsizligini(bkz: heisenberg belirsizlik ilkesi) elestirmek icin soylemistir. kuantum teori'sine gore olcum aletlerinin kalitesinden bagimsiz olarak, yaptiginiz olcumlerde olasiliksal bir yapi vardir ve olcum cozunurlugu sinirsiz degildir. einstein ise kuantum fiziginin bu formalizmine, ilk zamanlar diger bir cok fizikci gibi karsi cikmistir, zira bu formalizme gore madde, klasik fizigin aksine deterministik olmayan ozellikler iceriyordu. unlu fizikci hamilton'un klasik fizigi iceren baska bir fizik daha vardir lafi gibi( kuantum fiziginden bahsediyor yuzyillar onceden ) ; einstein'da kuantum fizigini iceren determinist bir fizigin olduguna inanarak olasiliksal modellemeye karsi cikmis ve bu lafi soylemistir. kuantum teorisi, parcaciklar uzerinde yapilan klasik fizigin aciklayamadigi bir cok deneyi aciklayabiliyor olsa da, bu teori ona gore determinist baska bir teorinin ozel haliydi. einstein'in yanildigi yillar sonra ispatlanmistir; bell teoremi ve orsay deneyleriyle. orsay deneyi deneysel olarak , kuantum fizigini iceren bir determinist teorinin olamayacagini ispatlamistir.

----------------------------000000000----------------------------00000------------------------------000---------------------00-----------------0------------------------------
evet şimdi de bakmamız gereken en önemli şey bell teoremi ve orsay deneyidir belirsizlik ilkesinden önce. ::)

1. belirsizlik ilkesi nedir?( kaynak:http://www.fizikmakaleleri.com/2013/02/heisenberg-belirsizlik-ilkesi.html)

 Heisenberg Belirsizlik İlkesi
Heisenberg belirsizlik ilkesi kuantum fiziğinin temel taşlarından birisidir. İsminden de anlaşıldığı gibi bu ilke, doğanın en temel olgularının belirsizliğini kesin bir şekilde tanımlar. Bu belirsizlik çok zorlu bir yol ile gösterilir ve bu yüzden günlük hayatımızda etkileri yoktur. Sadece titiz biçimde düzenlenmiş deneylerle ortaya çıkarılır.

Heisenberg Belirsizlik İlkesi 1927'de Alman fizikçi Werner Heisenberg tarafından ileri sürülmüştür. Kuantum fiziğinin sezgisel bir modeli kurulmaya çalışılırken Heisenberg, belirli nicelikleri ne kadar net şekilde bilebilir olduğumuz üzerinde birtakım kısıtlamalar olduğunu düşündü. Spesifik olarak Belirsizlik ilkesinin en açık uygulaması şu şekildedir:

"Bir parçacığın konumunu ne kadar büyük kesinlikte bilirsek aynı anda aynı parçacığın momentumunu o kadar düşük kesinlikte bilebiliriz."


Heisenberg Belirsizlik İlişkileri

Heisenberg Belirsizlik İlkesi kuantum sistemin doğası hakkında ortaya konmuş oldukça kusursuz matematiksel bir ifadedir. Bu fiziksel ve matematiksel terimler her zaman bir sistem hakkında bahsedeceğimiz kesinlik derecesini sınırlandırır. Şimdi yazacağımız iki denklem bu konuda en sık kullanılan denklemlerdir.

Denklem 1:          Δx . Δp   h-bar ile orantılıdır.

Denklem 2:         ΔE . Δt    h-bar ile orantılıdır.

Buradaki semboller:

h-bar: İndirgenmiş Planck sabiti olarak adlandırılır.Planck sabitinin 2π'ye bölünmesiyle elde edilir.

Δx (delta-x olarak okunur): Verilen parçacığın konumundaki belirsizliktir.
Δp: Parçacığın momentumundaki belirsizliktir.
ΔE: Parçacığın Enerji belirsizliğidir.
Δt: Parçacığın zaman ölçümündeki belirsizliktir.

Bu denklemlerden ölçümünü yaptığımız sistemlerin kesinlik derecesinin mükemmel olamayacağını görüyoruz. Eğer bu ölçümlerden birindeki belirsizlik çok küçük olursa buna karşılık gelen aşırı kesin bir değer ölçümü mevcuttur. Bu ilişki bize orantıyı korumak için belirsizliğin düşmesi gerektiğini söyler.

Diğer deyişle bir denklemde asla iki değeri aynı anda sınırsız kesinlikle ölçemeyiz. Konumu ne kadar büyük kesinlikle ölçersek, momentumunu da o kadar az kesinlikte ölçebiliriz, veya tam tersi. Zamanı ne kadar mükemmel kesinlikte ölçersek aynı andaki enerjiyi o kadar az kesinlikte ölçeriz, veya tersi.
Bir Düşünce Deneyi

Bu tuhaf konuya açıklık getirmek için, gerçek hayatta tasarlayacağımız benzetme bir örnek verebiliriz. Bir yarış arabası olsun ve varış çizgisini geçerken aynı anda hem varış çizgisini ne zaman geçtiğini hem de bu andaki hızını ölçmek isteyelim. Bir kronometre tuşuna basarak varış çizgisine değdiği anda, süreyi kronometreye kaydederiz (kronometrenin elimizde olduğunu farzederek) ve hemen sonra varış çizgisini geçme anında, süreyi kaydetmek için tekrar basarız. Bu klasik örnekte açıkça belirsizliğin bir derecesi mevcuttur, çünkü bu eylemlerimiz (özellikle tuşa basma eylemi) fiziksel bir zaman almıştır. Arabanın varış çizgisine değdiğini göreceğiz, kronometre düğmesine basacağız, çizgiden çıktığını göreceğiz, tekrar basacağız. Bu yollarla, sistemin fiziksel doğası tüm bunların nasıl bir kesinlikte olacağına belirli bir sınır koyar.


Bu tarz birçok benzer klasik örnekle kuantum fiziksel davranışı sergileme çabaları vardır. Bu benzetmede olduğu gibi tüm bunlarda da çeşitli noksanlıklar bulunur. Fakat yine de fiziksel gerçeklik bir dereceye kadar kuantum alanıyla ilişkilendirilebilmektedir.


Belirsizlik İlkesi ve Kuantum Fiziği

Kuantum fiziğinde belirsizlik ilkesiyle birlikte kafaları karıştıran diğer şey Schrödinger'in kedisi deneyinde ortaya konulan "gözlemci etkisi" durumudur. Bunlar kuantum fiziğinde gerçekte birbirinden tümüyle farklı iki problemdir ve klasik düşüncelerimizi zorlamaktadırlar. Belirsizlik ilkesi, gözlem yapıp yapmadığımıza bakmadan, bir kuantum sistemin davranışının kesin olarak yorumlanmasına temel sınırlamalar getirir. Gözlemci etkisi ise biz gözlem yaptığımız zaman sistemin, gözlem yapmadan önceki davranışından farklı davranacağını ifade eder.

2.  Bell Teoremi (http://www.fizikmakaleleri.com/2013/01/bell-teoremi.html (http://www.fizikmakaleleri.com/2013/01/bell-teoremi.html))
Kuantum Fiziğindeki en gizemli olgulardan birisi Kuantum dolaşıklık prensibidir. Bu prensip, belli koşullarda, görünürde fiziksel olarak birbirinden bağımsız iki parçacığın tuhaf bir biçimde birbiriyle iletişim kurduğunu ortaya koyar. Niels Bohr ve Albert Einstein arasındaki meşhur tartışmalara sebep olan bu davranış Einstein tarafından “Belli mesafede hayalet davranış” olarak tanımlanıyordu. Ayrıca John Stewart Bell bu uzak mesafeli davranışın gerçekten var olduğunu ortaya koymak adına bir yol geliştirmiştir.


Bell Teoremi Nedir?

Bell teoremi İrlandalı fizikçi John Stewart Bell tarafından tasarlanmıştır. Bu teoremde amaç parçacıkların gerçekten kuantum dolaşıklık ile iletişimde olup, ışık hızından yüksek hızda bilgi paylaşımı yapıp yapmadıklarını ortaya koymaktır. Bell, bu teoremi Bell Eşitsizlikleri’ni yaratarak ispat etmiştir. Teorem ayrıca deneysel olarak ispatlanmış ve özellikle Einstein’in izafiyet teorisine dayanan lokallik durumunun geçersiz olduğunu ortaya koymuştur. (Lokallik: Hiçbir fiziksel etkinin ışık hızından daha yüksek hızda oluşamayacağını ifade eden kavramdır.)


Kuantum Dolaşıklık

Kuantum dolaşıklıkla birbirine bağlı A ve B adında iki parçacığımız olsun, aynı zamanda A ve B’nin özellikleri birbirine bağlı olsun. Mesela, spin değeri sıfır olan bir parçacık ansızın parçalanıp A ve B parçacığı şeklinde ikiye bölünsün. Spin korunumu için iki parçacığın spinleri toplamı sıfır olmalıdır. Bu parçacıklardan A’nın spini ½ ise B’ninki - 1/2 olmalıdır ya da bunun tam tersi A’nın spini – 1/2 ise B’nin ½ olmalıdır.

Klasik fiziği bir kenara bırakırsak Kuantum dünyasında biz ölçüm yapana kadar bu parçacıklar mümkün durumların (1/2 ve -1/2) süperpozisyonundadır. Yani A ve B’nin spinleri hem ½ hem -1/2’dir. (Bkz. EPR paradoksu)


Bununla birlikte, kuantum dünyasında da A’nın spin değerini ölçtüğümüz anda B’nin spin değerini ölçmeye gerek olmadan biliriz. Yani A ½ ise B – ½ olacaktır. Bell teoreminin temel konusu, A’nın ölçüm sonucunun B’ye nasıl anında iletildiğidir.
Bell Teoremi

John Stewart Bell 1964’te bir makalesinde EPR paradoksu üzerine bir fikir geliştirmiştir. Analizinde, klasik olasılık koşullarında, olasılıksal durumlar olan A’nın spini ve B’nin spininin ne sıklıkta uyumlu çıkabileceği hakkında Bell eşitsizlikleri denen formülleri üretmiştir. Bu eşitsizlikler normalde Kuantum fiziğinde geçerli olmasına rağmen dolaşıklık deneyleriyle çelişmiştir. Yani dolaşıklık deneylerindeki sonuçlar olasılıklarla ya da şansla açıklanamıyordu. Bu da Kuantum fiziğinde lokalliğin yahut fiziksel realitenin geçersiz olduğunu gösteriyordu.

Bunu anlamak için yukarıdaki örneğe geri dönelim. A parçacığının spinini ölçtük. Sonuçta elimize iki çeşit sonuç geçmektedir. Yani B’nin spini A’nın tersi olmalı. Ama B parçacığı süperpozisyondayken nasıl oluyor da A’nın aldığı değerden haberdar oluyor? Birbirinden uzak mesafede olmalarına rağmen her nasılsa ölçüm anında A parçacığından B parçacığına anında bir mesaj yollanıyor. Bu durum Kuantum mekaniğinin alokallik özelliği göstermesi anlamına gelir.

Eğer bu anlık mesaj oluşmamışsa geriye B’nin hala süperpozisyonda olduğu sonucu çıkar. Yani B’nin spin ölçüm sonucu A’dan tamamen bağımsız olmalıdır. Bell eşitsizlikleri A ve B’nin spinlerinin şans eseri ilişkili olması üzerine klasik olasılık yüzdelerini analiz eder. Deneyler ezici biçimde bu eşitsizliklerin ihlal edildiğini ortaya koymuştur. Bu sonuca en çok yapılan yorum A ve B arasındaki mesajın anlık olduğudur. Yani ışık hızından daha yüksek bir hız vardır.

Not: Bu alokallik durumu sadece dolaşık olan iki parçacığın özelliğiyle ilgilidir. A’nın ölçümü sonucu yukarıdaki yolla uzak mesafede B’ye başka türden bilgi aktarılamaz. Ayrıca B’nin gözlemi bize A’nın ölçüldüğünü kesin olarak söylemediği için bazı saygın fizikçilere göre bu deneyler ışık hızından hızlı bir iletişim olduğunu kesin olarak ortaya koymaz.

3.orsay deneyleri
kaynak:https://tr.wikipedia.org/wiki/Kuantum_kriptografi

eyyorlamam bu kadar...
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Erbeks - Aralık 23, 2015, 11:09:42 ös
 Sn.hyperbolic metamaterial çok güzel bir copy-paste çalışması yapmışsınız, sokak ağzı da pek yakışmış . Kutluyorum sizi.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: hyperbolic metamaterial - Aralık 24, 2015, 12:37:28 öö
ben anonim bir yazarım,yazılar hasbelkader elinize ulaşmış,ister okursunuz ister okumazsınız.binlerce makale vardı daha hangi birini göndereyim.bu yolda emek sarfeden kişilerin verilerini analiz etmek gerek,ondan sonra üzerine konuşabiliriz. kuantum üzerine felsefe muhabbeti çevirmekten itina ile kaçıyorum.

onun dışında şahsa yönelik eleştirilere gelince oradaki alıntı yazısının neden olduğunu bilmeniz  gerekirdi,iyi kitapların arkalarında da belki 50 sayfa kaynak kısmı olur,acaba neden?meşale varken kullanmak gerek.

sokak ağzı ifadesi de teveccühünüz.

ek olarak; eğer konu fizikten din muhabbetine dönecekse elinizde koca koca kitaplarla gidip masaya bırakıp kaçmak gerek bazen.fakat ben burada okunması gerekli olan ve bilinmeden üzerinde asla yorum yapılamayacağını bildiğim yazıları paylaştım.saatlerce bunun üzerine yazı yazacak vaktim yok maalesef.
iyi okumalar.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Erbeks - Aralık 24, 2015, 01:25:10 öö
   Bu forumun amacını tam olarak kavrayamamış olduğunuzu hissetmekteyim zira böyle olsaydı eğer burda lisans veya yüksek lisans programlarındaki gibi makaleler üzerinden çıkardık yola..
 
  Amaç bilgi birikimimiz ışığında entelektüel paylaşımlarda bulunmak, gelişirken geliştirmek, özgün bir diyalog oluşturarak verimli bir ortam sağlamaktan ibarettir çoğunlukla. Konu başlığından uzaklaşmamaya çalışılsa da paylaşımın güzelliği ile konu sapmalarının yaşanması da sık sık görülmüştür ama genelde forum üyelerinin fikirleriyle gelişir sohbetler. Yani demek istediğim şudur ki uzun uzadıya üyeleri sıkıcı sırf bilgiye ve alıntıya dayalı diyaloglar geliştirmekten kaçınırız.Sadece Masonik bilgilerle alakalı uzun açıklamalarda bulunulur ki bunun da sebebi "Masonluk Masonlardan Öğrenilmelidir" düşüncesinin bir sonucudur.
 
  Uslûbunuz konusunda hala aynı fikirdeyim. Forumun ciddiyetinden uzak ve  lâkayıt  bir davranış sergilemektesiniz. Biz burada normal hayatımızda olduğu gibi saygı ve sevgi çerçevesinde konuşmayı tercih etmekteyiz. Forum adviser'ı değilim fakat bir forum üyesi olarak sizi bu hususta uyarma görevinin şahsıma olan davranış tarzınızdan dolayı şu an için bana düştüğünü hissetmekteyim. Sizi bu konuda uyarmış olmamdan  dolayı kendinizde beni eleştirme hakkını bulmanız da hayret verici doğrusu. Son paragrafınızda beni doğrulamış zaten.. Yani fizik okumak istesek üniversitede ilgili eğitim dallarını seçer ve okurduk . Ayrıca forumda herhangi bir konuda saatlerce yazı yazmanıza gerek yok.  Burdaki insanların geneli kısa cümlelerle çok şey anlayabilecek kapasitedeler; zira ben sizin alıngan tavrınızdan dolayı böyle açıklayıcı bir paragrafla yanıt vermek durumunda kaldım.
 

 
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: hyperbolic metamaterial - Aralık 24, 2015, 01:49:26 öö
sokak ağzıyla cevap verseydim '' he he''
akedemik olarak '' analiz edilmesi icap eder''
sıradan vatandaş olarak ''sen de haklısın''
esas olan ''sayın spock un ilk sayfada yazdığı yazıya bakınız''
başlığı bu şekilde kullanma hakkımız da yok.gene bir sokak ağzı '' artisliğin sonu figuranlıktır.'' ::)
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Erbeks - Aralık 24, 2015, 01:52:02 öö
  yine ne güzel "eyyorlamışsınız" .
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: GOASISG - Aralık 24, 2015, 10:46:48 öö
  yine ne güzel "eyyorlamışsınız" .
Konuların sonunda efsane cümleler yaratma arzusunun
oportünist bir bakış açısına dönüşüp, yetmezmiş gibi konformist hava katılmaya çalışınırken,sacma sapan bir resme sürreal gerceklerin portresi diyen, piskozlu entellerin, zihin dünyasına yakın kelimelerden birine, uzanmaya çalışma halidir.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: hyperbolic metamaterial - Aralık 24, 2015, 12:07:54 ös
REKLAM
Üniversite 1. Sınıfta Bireysel Emeklilik Yaptıran Burak Dinçok (18) Ayvalık'tan Yazlık Bakmaya Başladı

Anadolu Hayat Emeklilik’in 18-25 yaş arasına özel Genç Emeklilik Planı kapsamında ayda 70 liraya bireysel emeklilik yaptıran üniversite öğrencisi Burak Dinçok cephesinde yüzler gülüyor. Şimdiden emeklilik havasına giren gencin Ayvalık tarafındaki yazlık piyasasını araştırmaya başladığı öğrenilirken, el radyosundan 1. Lig maçı takip etmeye başladığı da gelen bilgiler arasında.

Okeye bekleyecekler…

Geçtiğimiz yıl ODTÜ Mimarlık bölümünü kazanan Burak Dinçok, genç yaşına rağmen uzun vadeli planlarıyla adından söz ettirmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Anadolu Hayat Emeklilik'ten bireysel emeklilik yaptıran başarılı genç, arkadaşlarının 'Ya olm daha yaşın kaç, başın kaç?' şeklindeki takılmalarına aldırmadan Ayvalık'tan yazlık bakmaya başladı bile. Dinçok, en kısa zamanda emekliliğine, yazlığına ve öğleden sonra kendisini okeye bekleyen komşularına kavuşmak arzusunda.

Önce emeklilik sonra sevgili

Öğle yemeği için geldiği ODTÜ Çarşısı’nda basın mensuplarına konu hakkında kısa bir değerlendirme yapan genç mimar adayı; öğrenim kredisi, burslar ve ailesinden aldığı paralarla önemli bir maddi güce ulaştığını belirterek şöyle devam etti:

''Herkesin gelecek planları, gelecekten beklentileri ayrı. BenimkisiAyvalık'ta yazlığım olsa, sabahın kör vakti kalkıp denize girsem, dönüşte yolda gördüğüm herkese ‘deniz çarşaf gibiydi çocuklar kaçırdınız valla’ desem, sonra torunlarım gelse, bahçeye hortum tutsam,  akşam güzel bir mangal yapsam... Böyle şeyler? Tamam, henüz bir sevgilim bile yok ama şu yazlık işi hallolsun, sevgili-evlilik-çocuk ve torun işlerinin kendiliğinden çözüleceğini düşünüyorum. Bu konuda yüreğim çok ferah. Önce emeklilik gelir, sonra sevgili''

Ayvalık Emlakçılar Odası memnun

ODTÜ’lü genç mimar adayını en çok takdir eden kurum ise Ayvalık Emlakçılar Odası oldu. Oda Başkanı Nafiz İncesu (71), Ayvalık’ın Türkiye’de ‘Emekliliğin Başkenti’ olduğunu vurgularken, Burak Dinçok gibi gençlerin sayısının artmasını dilediklerini belirtti. İncesu “Bakın inanın yazlık satmak ikinci planda, mühim olan şu güzel ilçemizin yaş ortalamasını bir nebze olsun düşürebilmek. Yeter valla Nafiz, İbrahim, Hüseyin, Şadi… Biraz havamız değişsin. Yeni nesil emekliler görelim” diyerek genç emekli adayıyla birlikte ATM önünde maaş kuyruğu beklemeyi iple çektiklerini kaydetti.

Son olarak Dinçok’tan Ayvalık’a gelirken bol miktarda sıcak su torbası getirmesini isteyen İncesu, gencin bir de ilçedekileri dönüşümlü olarak sağlık ocağına götürmesi halinde heykelinin dikileceği meydanın da hazır olduğunu ekleyerek konuşmasına son verdi.
Başlık: Ynt: Albert Einstein ne demek istedi?
Gönderen: Erbeks - Aralık 24, 2015, 01:15:40 ös
   Sn GoasisG , Sn. Hypberbolic  ile aramızda geçen diyaloğa şöyle bir göz atmış ve zihninin ona oynadığı oyuna gelerek egosal bir patlama yaşamış olup opportünist kelimesini kullanma arzusuyla yanıp tutuşan bir ruh haliyle "eyyorlamak" kelimesinin ne olduğunu bilmeden ve benim niçin tırnak içinde kullandığımı algılayamadan tarafımı psikozlu entel ilan ederek kendisini gülünç bir duruma düşürmüştür. Tebrikler.

  Sn. Hyperbolic ise hala yeryüzüne ayak basmış değil :)