Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ENVER PAŞA'NIN ATATÜRK'E SİTEMLİ MEKTUBU  (Okunma sayısı 5910 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 03, 2007, 06:27:02 ös
  • Ziyaretçi

Türkiye’nin 1914 ile 1918 yılları arasında en güçlü adamı olan Enver Paşa, Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmamız üzerine önce Almanya’ya, oradan da Rusya’ya gidip bir ‘Turan İmparatorluğu’ kurmaya çalışmış ama hayatı 4 Ağustos 1922’de bir Rus mitralyözünün mermileriyle noktalanmıştı. Paşa, Rusya’dan eşi Naciye Sultan’a yazdığı ve tamamı yaklaşık iki bin sayfa tutan mektuplarında aşkını ve hasretini káğıtlara dökerken siyasi faaliyetlerini de gün gün ve ayrıntılarıyla anlatmıştı. İşte, bu mektuplardan biri: Enver Paşa, eşine 16 Temmuz 1921’de Moskova’dan yazarken önce üzüntülerinden sözediyor, daha sonra da Mustafa Kemal Paşa’nın bir demecine nasıl sinirlendiğini söylüyor.

Enver Paşa, eşi Naciye Sultan’a yazdığı yüzlerce mektupta hem hasretini ve aşkını terennüm ediyor, hem de siyasi ve askeri faaliyetleri hakkında bilgi veriyor.

Paşa, 1921’in 16 Temmuz günü Moskova’dan o sırada Almanya’da bulunan Naciye Sultan’a ‘nasıl müteessir olduğunu’ yazıyor, arkasından da Mustafa Kemal Paşa’nın İttihadçılar’ın memlekete dönmelerine izin verilmeyeceği yolundaki bir demecinin kendisini ne derece hiddetlendirdiğini anlatıyor.

İşte, Enver Paşa’nın mektubunun bir bölümünün bazı özel ifadelerin çıkartılıp günümüz Türkçesi’ne uyarlanmış şekli:

‘Sevgili Naciyeciğim, sultanım,

Dünkü mektubumun tesiriyle pek müteessir iken öğleden sonra aldığım postanın getirdiği 7 Temmuz tarihli kısa fakat sanki eninlerimi (inlemelerimi) duyarak teselli için yazdığın kalbi satırların elemimi tadil etti (değiştirdi, kaldırdı). Ah! Naciye, hele bugünler senin şöyle ellerin arasına başımı bırakarak ağlayıp can sıkıntılarımı gidermeye ne kadar muhtacım.

Mahpeyker’in (Paşa ile Naciye Sultan’ın büyük kızları) rahatsızlığına da acındım. ...Bilmem Allah kederi de, sevinci de verince birbiri üstüne veriyor. İnşallah bu kadar kederden sonra sevinç verir.

Derken, İstanbul gazetelerini okudum. Mustafa Kemal’e evvelce açık olarak bütün iyi niyetimle herşeyi anlatmış iken kendisini Halil ve Talát’ın çıkarılması üzerine haklı göstermek ve belki de iyi olacak bir barıştan sonra yalnız benim değil, bütün İttihadçılar’ın memlekete gelmemizi engellemek için yazdırdığı ..... satırlar da canımı sıktı. Fakat Allah büyüktür. elbet ..... millet yakında anlar da hakikati görür.

Bunları okuduktan sonra ...Çiçerin’e (Sovyet Dışişleri Komiseri) gittikti. ... Bizim istediklerimizi yapıp yapamayacaklarını kat’i olarak anlamak istedik. Aşağıdaki suallere hemen hep kaçamaklı ve olmayacak cevaplar verdi:

1. Afganistan sınırında Cemal Paşa ile görüşmek isterim: ‘Lütfen telgraf gönderiniz.’ Pekiyi, fakat telgraf bazen iki ayda gitmiyor. Kábil’den hududa kadar altı hafta niye çekelim ki? ‘Evet!’ dedik. Bundan işi uzatmak, ádeta imkánsız kılmak istediği anlaşıldı.

2. ‘Trablus ve Mısır ve Arnavutluk’a yardım hakkında.’ Bunun için iki ay sonra Roma’da oranın komünist reisi Çinari’nin emri altında bir komisyon olacakmış. Onlarla kararlaştırılmak lázım imiş. Bu da boş demek. ...Hülása, hep hiç.

...İstanbul gazetelerine Mustafa Kemal Paşa’ya son gönderdiğim mektubun birer suretini göndererek ..... biraz yüzüne vurmak istiyorum. Bakalım, sabaha ne olur? Ah Naciyeciğim! Bunlarla başını ağrıtmak istemem. Eminim, senin de orada nasıl canını sıkıyorlar? Hele, Mahpeyker’in rahatsızlığı geçsin. ...Ah! Ben bunu düşününce her derdimi unuttum. Sen sağ ve o da mes’ud olsun, ben herşeye katlanırım. Şimdilik ..... öper, seni Allah’ın birliğine emanet ederim.

Enver’in’

Türkiye, Rusya ile dost olursa Avrupa’nın karşısında daha güçlü durur

ENVER Paşa, amcası Halil ve kardeşi Nuri Paşalar’ın Türkiye’ye girmelerine izin verilmemesi üzerine, Moskova’dan 16 Temmuz 921 günü Mustafa Kemal Paşa’ya oldukça uzun bir mektup göndermişti. Mektubunda Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki faaliyetlerini ve Moskova’daki çalışmalarını anlatan Enver Paşa, daha sonra ‘memlekete eninde sonunda geleceğini ve bunu hiç kimsenin engelleyemeyeceğini’ söylüyordu.

Aşağıda, Enver Paşa’nın mektubunda o günlerdeki faaliyetinden söz ettiği bölümün bir kısmını günümüz Türkçesi’ne uyarlayarak veriyorum. Mektubun Mustafa Kemal Paşa’ya hitap eden diğer bölümünü ise sonra yayınlayacağım

‘Anadolu Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa’ya.

Muhterem Paşam,

...Sizin ‘İttihad ve Terakki manevrası başladı’ diye ‘Üzerimize yükleniyorlar’ buyurmanız ve sonra da ‘Bolşevikler’le münasebette bulundunuz’ demenizden sonra Halil’in memleketten çıkmasından ısrar edildiğini, ...Küçük Talát Bey’in tevkif ettirilerek yine çıkarılmış olduğunu, Nuri’nin de Erzurum’da kalebend edildiğini öğrendim.

Herşeyi size açık bildirdiğim halde akraba ve arkadaşlarımın bu muameleye maruz kalmalarını doğru bulmuyorum. Dolayısıyla, size bir defa daha vaziyeti izah etmeyi muvafık buldum:

Ben, Kırım’da kalıp Kafkasya’ya geçmeye savaştım. Birçok tehlikelere rağmen muvaffak olamadım. ...Bir sene zarfında iki defa tutularak beş ay hapis olmak ve altı defa tayyareden düşmek suretiyle nihayet Moskova’ya geldim. ...Zannedilenin aksine, bizlere Bolşeviklik teklif edilmedi.

15 BİN TÜFEK GÖNDERDİM

Maddi yardıma gelince: Ne verirlerse alınması prensibinin takip edilmesinin uygun olacağı, böylece Anadolu’nun ‘Rusya yardımıza geliyor’ diye manevi kuvvetinin artacağını ve Avrupa’nın ‘Anadolu, Bolşeviklerle anlaştı’ diye bizi daha kuvvetli göreceğini düşünerek bildiğiniz ilk maddi anlaşmayı yapmaya çalıştım. Fakat hiçbir vakit resmen Anadolu adına hareket etmedim.

Bakü’ye geldiğimde, değil yalnız Türkiye’de, fakat bütün İslam memleketlerinde derhal aksi tesir göreceğinden ve bunun da İngilizler’in işine yarayacağından emin olduğum için Türkiye’de ve Şark’ta komünizm taraftarı olmadığımı kongrede açıkça söyledim.

...Ankara delegeleri, Ruslar’dan 200 bin tüfek vesaire istediler. ...Ruslar’ın bunu veremeyeceğini ve işin sürüncemede kalacağını farkettim, ne verirlerse kabul edeceğimizi söyledim ve işi yapılabilir hale getirmeye çalıştım. Bu suretle bir miktar altın parayla 15 bin tüfek vesairenin alınması sağlandı.

...Anadolu’nun kazandığı başarının şerefini üzerime almayı hiçbir zaman düşünmedim. Anadolu hükümeti námına resmen bir işe girişmediğim halde, Moskova’ya geldiğimiz zaman Anadolu heyeti üyelerinin her önüne gelen Rus’a ‘Enver Paşa’nın ve arkadaşlarının bizimle münasebeti yoktur’ demelerinin sebebini de anlayamadım. Hatta arkadaşların filmi çekilirken Ruslar benim de bulunmamı ısrar ettikleri halde, bütün şerefin bunu resmen yapanlara ait olduğunu ileri sürerek kabul etmedim.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
5981 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 26, 2007, 04:52:23 ös
Gönderen: Ittihatci
74 Yanıt
29174 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 24, 2008, 08:33:31 ös
Gönderen: Mozart
8 Yanıt
11326 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 19, 2009, 08:58:49 ös
Gönderen: cardiffmonster
2 Yanıt
7067 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 09, 2012, 02:01:34 ös
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
14384 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 03, 2012, 05:55:50 ös
Gönderen: BULGARIA
0 Yanıt
2080 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 08, 2012, 12:09:56 öö
Gönderen: Nemeçek...
0 Yanıt
2598 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 08, 2012, 03:16:19 ös
Gönderen: Tij
4 Yanıt
3637 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 15, 2013, 06:30:34 ös
Gönderen: Samuray
22 Yanıt
11912 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 28, 2013, 12:53:28 ös
Gönderen: Waldow
0 Yanıt
2143 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 26, 2015, 09:52:49 ös
Gönderen: Risus