Sayın aashooter bu konuyu pek iyi açıklamış… Bakalım bana ne kalıyor.
Öncelikle elbette bu sorun Operatif Masonluk denilen eski inşaatçılık mesleği ve zanaatından kalma. Sayın aashooter bu konuda bana bir pas atmış. Topu kullanayım.
Operatif Masonluğun kuralları çerçevesinde bir bedensel sakatlığı ya da noksanlığı bulunan kişinin mesleğe alınamayacağı, alınmaması gerektiği yer alıyor. Hatta bunu o tarihlerden kalma eski belgelerden bazılarında da görüyoruz. Örneğin Masonluğun esti yazmalarından belki de en ünlüsü olan Regius’un 5. maddesi şöyle:
Beşinci maddenin içeriği çok iyidir,
Çırağın yasal kandan olması gereklidir;
Gözetmemeli Üstat hiç bir özel çıkarı,
Çırak yapmamalı sakatlığı olanları;
Duyacağınız gibi, bundan çıkar şu anlam,
Olmalı tüm organları yerinde ve sağlam;
Zanaat için büyük utanç konusu olur,
Bulunursa birinde aksaklık ya da kusur,
Varsa böyle kanı yetkin olmayan bir kişi
Pek az yararlıdır zanaata onun işi.
Dolayısıyla herkes şunu iyi bilmeli,
Zanaatta her adam olsun güçlü kuvvetli;
Güçlü olamaz zaten aksaklığı bulunan,
Siz de bilmelisiniz sanırım bunu çoktan.
(Bu benim yazdığım bir şey değil; alıntıdır kuşkusuz.)
Konu sakatlık ya da engellilik olunca bunun elbette bir bedensel, bir zihinsel yönü var. Eski belgelerde de uygulamalarda da bu zihinsel konuya değinildiğini göremiyoruz. Kim bilir, belki o tarihlerde zihinsel engel ya da sakatlık da bedensel ile özdeş tutuluyordu. Günümüzde ise tıptaki gelişmeler ve onun bir dalı olan psikiyatrideki ilerlemeler, bu bağlamda bir ayırım yapılması gereğini ortaya koyuyor.
Elbette iki sorun var: Bunlardan biri engelin önceden var olması durumu, diğeri sonradan ortaya çıkışı.
Operatif Masonluk döneminde de sakatlanma ya da engelin sonradan ortaya çıkışı elbette söz konusuydu. Buna karşın çalışabilen çalışmasına devam ederdi. Belki önce yapmakta olduğundan farklı bir iş yapmak zorunda kalabilirdi. Hiç işe yaramaz durumdaysa, locası onu koruma altına alırdı.
Bedensel bir noksanlığı bir yana bırakın, insanın yaşlanması ve artık bir iş göremez hale gelmesi de söz konusudur. Operatif Masonlukta öyle bir kişi günümüzün deyişiyle “emekli” edilirdi.
Kuşkusuz, günümüzün spekülatif yani düşünsel olarak anılan Masonluğunda, Sayın aashooter’in belirttiği üzere bir kişinin bedensel sakatlığının bulunması, onun Masonluğun kendi içindeki ritüelik çalışmalarda birtakım sıkıntılar çekmesine neden olabilir. Her engel ya da sakatlık bu bakımdan elbette göz ardı edilebilir ama önemli düzeyde olanları da vardır. Bu bağlamda Sayın SkullG’nin daha önce belirttiği görme noksanlığından çok duyma noksanlığı önemlidir. Konuşma noksanlığı da çok önemlidir, Sayın aashooter’in vermiş olduğu ekstrem örneğe karşın. Günümüzde görme engelliler, görebilenlere çok yakın ölçülerde çalışabiliyor.
Elbette sakatlığın sonradan ortaya çıkışında ne yapılacağı da önemli. Yaşlılık nedeniyle zihinsel yetilerin ve bedensel olanakların yitirilmesi durumunda çağımızdaki Masonlukta da bir tür “emeklilik” uygulaması var; elbette Operatif masonlukta olduğu gibi onlara maaş bağlanması değil, isterlerse bilgi verilmesine devam edilmesi söz konusu. Bunun dışında, bir yerde iki bacağı birden kesilmiş olan bir masonun, kendi isteği üzerine loca çalışmalarını izlemeye getirildiğini duymuştum.
Demek ki, gerek Masonluğa giriş aşamasında gerek sonradan ortaya çıkan bir sakatlık durumunda ne yapılacağı, nasıl davranılacağı Masonların bilgeliğine ve bilgelik ile yapacakları değerlendirmeye bağlı.
Şimdi ben bir SÜPER TÜM YETKİLİ MASON olsaydım ve bana Masonluğa alınmak üzere bir âmâ aday getirselerdi, bunu hemen «Hayır!» diye kestirip atmaz, o kişinin diğer nitelik ve yeteneklerini uzun uzadıya incelerdim. Bir topal getirseler, bunu engelden saymazdım. Fakat koltuk değnekleriyle yürüyebilen bir kişi getirseler, onu da âmâ gibi değerlendirirdim. Bence demek ki burada “ölçü” önemli. Kişiye tek bir yönden değil, çok yönden bakmak gerekli.
Günümüzde bazı mason örgütleri o Operatif Masonluk döneminden kalma kuralı tüzüklerinde aynen koruyor. Ancak uygulamada neyi “engel” sayıp neyi saymadıklarını bilemem; herhalde onlarda bu işin ölçüsüne bakarak bilgece davranıyorlardır. Aynı şeyi zihinsel engelliler için de yapıyorlardır ama her mason adayının bir psikiyatrik analizden geçirilmekte olduğunu hiç sanmam. Bu bağlamda, örneğin hiperaktif bir kişinin Masonluğu alınması söz konusu olabilir mi, olamaz mı, bilemem. Bunu ilgili loca düşünmeli.
Bazı mason kuruluşlarının ise yürürlükteki tüzüklerinde engelli kişilerin mason olamayacağına ilişkin hiçbir kısıtlama yok. Ancak tüzüklerinde böyle bir kısıtlamanın bulunmaması, her engelli kişinin, engelinin niteliği ve boyutu her ne olursa olsun mutlaka Masonluğa alınabileceği anlamına da çekilemez. Gerektiğince değerlendirilecektir ve kuşkusuz değerlendirilmektedir de… Önemli olan bir nokta da bedensel engeli olan kişinin, bu engeli nedeniyle bir ruhsal rahatsızlığının olmamasıdır.
Dolayısıyla, engelli olanların masonluğa girişinin engellenişi gibi bir durum aslında yoktur. Bu pek genel olarak kullanılan bir anlatımdır ve ölçüye vurulması söz konusudur.