Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: EZOTERİZMİN COĞRAFYASI - 6  (Okunma sayısı 4057 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 27, 2010, 12:02:49 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay





Her ne kadar konuyla ilgili ve kanıt sayılabilecek nitelikte bir belge bulunamamışsa da, Ezoterizmin bazı ilkelerinin kuzeye doğru İspanya ve Fransa’nın süzgecinden geçerek yönelmiş olması hayli olasıdır.

661 yılından 750 yılına kadar, İslâm İmparatorluğu Emevî ailesinin elindedir. Mekke kökenli bu aile zamanında imparatorluk, batıda Cebelitarık’tan doğuda Pencap’a kadar uzanıyordu. 711 yılında İber Yarımadası işgâl edildi; üç yıl sonra neredeyse tümü ele geçirildi. 719 yılında İslâm dini Pireneler’i aşarak Narbonne’a ulaştı.

732 yılında Frank Kralı Charles Martel, Poiters’de bu ilerlemeyi zar zor durdurmayı başardı. Zaten o tarihten sonra da Emevîlerin çöküş dönemi başladı. Hanedanın Abbasîlere geçmesinden sonra Emevî prenslerinden biri İberya’nın batısına, İspanya’ya kaçtı; ailesi orada üç yüz yıla yakın hüküm sürdü.

1469’da, Aragonlu Ferdinand kuzeni Kastilyalı Isabella ile evlendi. Bu evlilik bağından modern İspanya doğdu. Tahta çıkan bu ikili, İber Yarımadası’nda genellikle “Reconquista” diye anılan bir tasfiye işlemine girişti. Birleştirmiş oldukları ülkelerindeki tüm Musevî ve İslâm etkili “kendilerinden farklı” öğeleri sistematik olarak temizlediler.

Onu izleyen İspanyol engizisyonu döneminde İspanya, Faslılar ile duyarlılığı, Yahudiler ile aklı kovup, verimsizliğe doğru yol aldı. Buna karşın 732’den 1469’a kadar yani yaklaşık yedi buçuk yüzyıl boyunca İber Yarımadası, ezoterik nitelikli öğretiler için çok değerli bir barınak oldu.

11. yüzyıl başında Yahudi kültürünün merkezi Müslüman İberya’ya geçti. İbn Cebirol bu yüzyılda Malaka’da yaşamış, özellikle şiirleriyle ün edinmiştir. “Yaşam Pınarı” (Yenbi’ül-hayat) adlı tamamlanmamış yapıtı, Plotinosçu südur kozmolojisini kullanır. Üstün düşünce yerine Tanrı buyrultusu ve anlayışını gündeme getirir. Ona göre; dünyayı yaratan, insanlara özgü nitelikler verilerek tanımlanan “Yah Bedir”dir. Maddeyi, özgün südurlardan biri olarak açıklar. Ancak bunun manevi nitelikli olduğunu ileri sürer; maddeyi ise özelliklerinden yalnızca biri olarak gösterir.

12. yüzyılın bir başka düşünürü olan Yehuda Halevi, İbn Cebirol gibi hem şair hem ilâhiyatçıdır. Yahudiliğin yüceltilmesi ile ilgili çalışmalar yapmış, yapıtlarında felsefi yöntemleri de kullanmıştır.

Mayorkalı Raymond Lull, Batı geleneğinin ilk temel ezoterikçisidir. Onun 13. yüzyılda yaptığı çalışmalar, geleceğin Avrupasının düşünsel gelişiminde büyük ölçüde etkili olmuştur.

Ezoterik nitelikli öğretinin İberya’dan Avrupa’nın kuzeyindeki bölgelere malzeme akıtışı, bazen damla damla bazen âdeta bir tufan gibi olmuştur. Ancak sonradan İberyalıların etkisinin yerini Hıristiyan dünyasıyla buna rakip ya da bununla çelişkili inançlar arasında çok daha dramatik ilişkileri olan başka etkiler alacaktır. Bunlardan ilki, on binlerce Avrupalının Kutsal Topraklar’da diğer inançların kökünü kazıyıp, salt kendi inançlarını doyuma ulaştırmak için yürüyüşe geçmelerine neden olan haçlı seferleridir.

Haçlı seferleri boyunca, aslen Sicilya’nın Hohenstauffen hanedanından gelme olan 2. Friedrich Musevî ve İslâm düşünce akımlarını içeren ezoterik öğretiye gerçek bir tür takas noktası oluşturmuştur.

Bu akımlara başka bir kanal hatta belki en önemli kanal olarak da Orta Çağın Tapınak Şövalyeleridir. Yaklaşık iki yüzyıl boyunca Kudüs’ü kendilerine merkez edinip, tüm Avrupa’yı kapsayan bir ekonomik sistem oluşturdukları için, Hıristiyan olmalarına karşın pratikte hem Museviler hem Müslümanlar ile yakın ilişkiler kurmuş, Ezoterizmin bir diğer yoldan Avrupa’ya ulaşmasını sağlamışlardır.

Ezoterik bilginin Avrupa’ya ulaşmasını sağlayan diğer bir yol da, 1453’te Bizans İmparatorluğu’nun yaşamda kalan son artıklarının da Türklerin eline geçmesiyle oluşmuştur. Türklerin bir zamanlar Bizans olan İstanbul’u alması üzerine buradan Avrupa’ya göç edenlerin getirdiği kütüphanelerinde, yüzlerce yıl boyunca biriktirilip saklanmış olan Hermetizm, Neoplatonizm (Yeni Eflatunculuk), Gnostisizm, Kabalizm, Astroloji ve Alşimi (Simya) ile ilgili metinler, aslında İskenderiye kökenli olup sürekli toplanmış ve güncelleştirilmiş tüm ezoterik öğreti ve geleneklerle doluydu. Böylelikle ezoterik öğreti, bir de bu kanaldan Avrupa’nın göbeğine ulaşmıştır.

Bu gelişmeler, Avrupa’da karşı konulamaz bir etki yarattı. Batı uygarlığının yapısı değişti. Bilim adamları ve tarihçiler, bir koldan İberya, diğer koldan İtalya ve üçüncü kol olarak da Haçlılar ve Tapınak Şövalyeleri aracılığı ile gelen bu ezoterik düşünce akımının, genelde “Rönesans” olarak anılan kültürel ve toplumsal değişim sürecine en önemli katkı etmeni olduğunda birleşir.

Başlangıçta Floransalı Cosimo de Medici gibilerin hemen üzerine atladığı Bizans kökenli malzeme, İtalya’da hedefine ulaştı. Üzerinde çalışmalar yapılabilmesi ve üretilerek yayılması için akademiler kuruldu. Bunların ilki ve en önemlisi olanı, özellikle Marsilio Ficino tarafından yapılan çeviriler için komisyonlar oluşturulmasıydı. Çeşitli yayınlar yapıldı. Gelecek yüzyıl boyunca bir Ezoterizm dalgası Avrupa’nın geri kalan bölümünü kapladı.

Ezoterik malzeme bir yandan İstanbul’dan, diğer yandan da artık tümüyle İspanya olmuş İberya’daki önceki birikimin büyük bir bölümü olarak neredeyse kırk yıllık bir gecikmeyle İtalya’ya gelmişti. Bazısı da günümüzdeki Hollanda, Belçika ve İspanyol dominyonlarına gitmişti. 16. yüzyıl başlarında, kökeni İtalya, Belçika, Hollanda ve günümüzdeki Fransa’nın kuzeyinde yer alan Lorraine olan ezoterik akımlar, özellikle Guise ve Lorraine hanedanlarının koruması altında bir noktada birleşti. Böylece, yeni ufuklar açan “Corpus Hermeticum” (Hermetik Birikim) adlı kitabın Fransızca baskısı 1549’da yayımlandı.

16. yüzyıldaki katı tutum ve eğilimlerine karşın, Guise ve Lorraine hanedanları, Avrupa ezoterizmindeki çalışmaların en büyük destekçisi oldu. Bu aileden Marie de Guise’in İskoçların Kralı 5. James ile evliliği, Fransa’da kurulan İskoç Muhafız Alayı, İskoçların ünlü Stuart, Seton, Hamilton, Montgomery ve Sinclair gibi ailelerin yoluyla, ezoterik bilgi, İskoçya’ya da taşındı. Tarihteki varlıkları artık sona ermiş ama izleri yaşayan Tapınak Şövalyelerinin bıraktığı mirasın zeminini hazırladığı ve Sinclair ailesinin koruması altındaki mason gildlerinin kendi gizlerini geliştirdiği bu çevrede, Ezoterizm elverişli bir alan buldu.

Ezoterik düşünce, İngiltere’de ozanlar aracılığıyla coşkulu bir tarzda karşılandı. Buna Christopher Marlowe ve Francis Bacon tarafından da kucak açıldı. “Esoterica”nın çeşitli bölümlerini bir araya getirip sonraki gelişmelere ışık tutacak bir sentez hazırlayan John Dee, yapıtları ile 17. yüzyıl boyunca İngiltere’nin Avrupa’daki ezoterik nitelikli çalışmaların ana merkezi olmasına aracılık etti.

Ezoterik düşüncenin Kıta Avrupası’ndaki gelişiminde hanedanların hayli etkisi oldu. Ancak sıradan halkın pek de ilgisini çekmedi; alegorik eğilimli olarak ele alındı. Varlığı küçük bilimsel kırpıntılar ölçüsünde sınırlı, aristokrat çevrelerin pek dışına çıkmayan ve bugün ezoterik değil, “gizli örgütler” diye adlandırılabilecek kurumlarda saklı kaldı. Bunu da yadırgamamak gerek; zaten daha önce ve diğer coğrafyalarda da öyle olmuştu.





Bundan sonra sıra Batı’da yani Avrupa’da Ezoterizm’in nasıl gelişip ne gibi kurumlarda boy gösterdiğini anlatmaya gelir. Ancak ben o gibi kurum ve örgütleri bu forum alanında başka başlıklar altında zaten genişçe anlatmıştım. Yinelemek istemem. Masonluğa kadar gelir, kondu başlığı dışına çıkarız. Onun için bu başlık altında diyeceklerime burada son veriyorum.

Kuşkusuz bu noktada büyük bir eleştiri ile karşılaşacağım. Denilecek ki «Ezoterizm sadece bu coğrafyada mı vardı? Anadolu nerede? Eğer Batı ile Doğu’nun sınırı Fırat ise o sınırın doğusunda nasıl bir gelişme sergiledi ezoterizm?»

Bu eleştiriyi çok haklı bulurum ama nasıl bir açıklama yaparım bilemem. Acaba bunun için bir başka başlık mı açsam?...



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 27, 2010, 12:36:03 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


SayınADAM,

bence de ayrı bir başlık açıp,ezoterizmin doğudaki  gelişimi ile ilgili birkimlerinizi bizimle paylaşmanız bizleri memnun edecektir.Böyle bir başlığa,ilginin ve katkının daha fazla olacağını umuyorum.


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Şubat 14, 2015, 06:26:00 ös
Yanıtla #2
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 689

Nefis bir yazı dizisiydi. Elinize sağlık.
Doğru rehberini bulana ne mutlu...


Şubat 14, 2015, 08:28:32 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 2105
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk ve Masonlar

Sayın ADAM yine maharetlerini ve bilgisini konuşturmuş. Oldukça bilgilendirici bir seri. Teşekkürler.

Saygılar...
Gnothi Seauton

Yaşamak, kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak, etinden, kemiğinden kendi heykelini yapmaktır. - Goethe


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
7 Yanıt
4908 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2010, 11:26:34 öö
Gönderen: Prenses Isabella
2 Yanıt
3525 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2010, 01:20:01 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3063 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 22, 2010, 06:30:28 ös
Gönderen: oasis
0 Yanıt
5369 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 23, 2010, 04:17:29 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3145 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 25, 2010, 05:27:28 ös
Gönderen: karahan