Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ÖZ 'de Uyanış.......  (Okunma sayısı 3329 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 06, 2010, 07:08:43 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 308
  • Cinsiyet: Bay

          “Dar görüşlü dünyevî insanlar, asıl feragatçilerdir! Bir avuç dolusu geçici dünyevî oyuncak için, eşi olmayan yüce zenginliklerden vazgeçiyorlar.”

           İnsanın işi kolay değildir. Dünyaya gelmekle gerçek kimliğini unutmayı kabul ediyor ve tekrar onu bulmak için zorlu bir çaba içine giriyor. Olay elbette bir saklambaç oyunundan ibaret değil. Arkasında henüz çözemediğimiz hikmetlerin yanında, ömürler boyunca süren düzenli bir tekâmül var. Başka türlü mümkün olsaydı, tabii kolay yollar tercih edilirdi. Fakat ancak bu şekilde yürümek mümkün ki önümüze bu çıkartılıyor. Yolculuğun zorunlu olarak bu şekilde olması gerektiğini saptadıktan sonra dünyadaki zor işimizi kolaylaştırmanın, güçlükleri hafifletmenin çarelerini arayabiliriz.

           Dünya, varlığın madde deneyimi kazandığı ortamlardan birisidir. Kuşkusuz varlığın gelişme gereksinmesine göre, daha yoğun veya daha az yoğun madde ortamlarının evrende var olduğunu kabul edebiliriz. Yaratan’ın titreşimlerini taşıyan Öz’ün, kendisi için öngörülen yolculuğunda, madde-ötesi inceliklerden en kalın madde ortamlarına kadar bütün titreşimlere nüfuz etmesi planlanmıştır. Bu uzun yolculukta kullanılmak üzere kendisine verilmiş olan bireysel kimliği, öz, bazı durumlarda gerçek kendisi yerine koyar. Birtakım etapların kolay geçilmesi için başlangıçta bilerek yapılan bu değişim, özellikle katılığı fazla yoğun madde ortamlarından geçerken kalıcılık yanılgısına dönüşme tehlikesini taşır. Kendini dünya ile özdeşleştirme, bu riskin belirgin örneklerinden birisidir. Geçici olduğunu bildiği ve gördüğü halde, ruh için dünyanın cazibesi bazen o kadar çekici hale gelir ki, varlık bu ataleti sürdürüp tembelliğinin “tadını çıkarmak” için gözlerini kapatır, bilgisizliği satın alır.

           Bu derin bir uykudur. Uyandırma çabaları uzun bir süre etkisiz kalabilir. Varlığın kendi tercihi olan bu durum, o uyanmak isteyinceye kadar devam edecektir. Uykusunda onu oyalayıp tatlı rüyalar yaşatan oyuncaklar çoktur. Bunlar bedenini okşayan, haz veren konfor ve maddi araçlar olabildiği gibi, egosunu tatmin eden, gurur ve kibrini artıran okşayışlardır. Her biri bir zaman etkili olur. Ta ki, bütün bunlara rağmen içten içe belli belirsiz başlayıp dozunu artıran rahatsızlıklar ortaya çıkıncaya, ya da o sunî cenneti yıkmak üzere ruhunda şok etkisi yaratacak bir olayla karşılaşıncaya kadar. O zaman ayaklar suya erer. Yaşanan tatlı rüya kabusa dönüşür. Fakat boşa harcanan zamanın tahribatı gerçektir. Asıl fonksiyonundan geri kalmanın bedeli ödenecektir. Yine de zararın neresinden dönülse kârdır. Uyanma ve gerçeğe dönme ne kadar çabuk olursa varlığın o kadar lehine olacaktır.

           Sahte kimlikten sıyrılıp gerçek kimliğe geçiş, dönüş yolunun başlangıcıdır. Gerçeğin ucu görünmüştür. Dönüş yolunda da kandırıcılar vardır. Fakat ruh tecrübe kazandığından onlara kapılması artık daha zordur. Buna rağmen dikkatin elden bırakılmaması gerekir. Çünkü ayartıcıların oyunu çoktur. Basiret gösteren, öz’ün gerçekliğini benimseyen bulduğu ışığı bırakmayacak, bir daha karanlığa girmeyecektir. Hatta daha bir görev idrakiyle, bir zaman kendisinin düştüğü yanlışlığa girme tehlikesinde olanları veya o yanlışlığa girmiş olanları ikaz ve yardımla kurtarma görevlerinde yer alacaktır. Çünkü o, ayrılığın olmadığını görmüş, birlik ve bütünlüğün ana yasa olduğunu anlamıştır. Kaynaktan başlayıp kaynakta bitecek olan dönüş yolunda kendisine katacağı yoldaşlarının kendi öz’ünden oldukları bilgisi onun rehberidir.......

 
IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......

Işık, sadece ışık ama daha fazla ışık.......


Ekim 07, 2010, 09:08:44 öö
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 159
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Oasis,

Bu güzel yazının kaynağını merak ettim. Eğer biliyorsanız ve paylaşırsanız sevinirim.

Saygı ile.
veritas lux mea.


Temmuz 19, 2014, 07:04:03 ös
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 308
  • Cinsiyet: Bay

Başlangıç uyanışı gerçekleştiğinde, sonraki adım dinginliğe girmektir, bu uyanışı derinleştirmektir. Bu adım “yapmama”yı gerektirir, çünkü kişi gerçekten uyandığında bu doğal olarak gerçekleşir. Bu son ifadedeki anahtar sözcükler “gerçekten uyanmak”tır, çünkü kendilerinin uyandığını sanan birçok insan uyanmamıştır. Bir… uyanışın başlangıç deneyimi sadece kişisel hikaye (tarih) ile birlikte tüm kimlikler/özdeşleşmeler tamamlandığı zaman “gerçek” uyanış olur.

Uyanmanın İşaretleri

1. Artık spiritüel bilgi veya deneyimler için arzu olmaz.

2. Olan şeyden farklı olan herhangi bir şey olma arzusu yoktur.

3. Bağlılık OLMADAN şefkat vardır.

4. Her ne olursa olsun beden/zihin huzurludur.

5. Zihin, geçmiş veya gelecek kaygıları olmadan tam olarak şimdidedir.

6. Aynen meditasyonda olduğu gibi düşünceler gelir giderler, ama onlarla özdeşleşme yoktur.

7. Herhangi bir yargılama olmadan “olan şeyin” farkındalığı vardır.

8. En zor durumlarda bile mutluluk sabittir, süreklidir.

Uyanmış Olmak Şunlar DEĞİLDİR:

1. “Spiritüel deneyimlere” sahip olmak.

2. Sürekli keyif, coşku hali.

3. Armağanlara (yeteneklere) sahip olmak (kanallık, telepati, durugörü, duruişiti, şifa yetenekleri, levitasyon yapma, nesneler tezahür ettirmek vs.)

4. Spiritüel konularla ilgili bilgi sahibi olmak.

5. Kundalini deneyimleri yaşamak

6. Özel olduğunu düşünmek

7. Mükemmel sağlığa sahip olmak

8. Duyularla algılanan herhangi bir şeyle ilişkili şeyler

9. Ego/zihnin gerçek olarak taşıdığı şeyler

Bunların herhangi biri veya hepsi uyanmış olan biri tarafından deneyimlenebilir, ama bunlar uyanmış olsun olmasın herkes tarafından deneyimlenebilir. Bunlar uyanmış farkındalık ile ilişkili değildir.

“Gerçek uyanışta” sizin bilinç olduğunuzun ve fiziksel duyularla algılanan herkesin ve herkesin bu aynı bilinç olduğunun mutlak kavrayışı vardır. Zihninizin gevezeliğinin ve tüm zihin ve beden anılarının anlamsız olduğunu, çünkü bunların sadece ego/zihinde var olan hayali bir hikayenin parçası olduklarını şüphe etmeden “bilirsiniz.”

Ve sizi yaşamlar boyu yanıltıcı bir transta tutmuş olan bu hikaye ile artık ilgilenmezsiniz.

Aydınlanma kişisel hikayeden tam bir bağlantısızlıktır.

Önce uyanış gelir – kendinizin olduğunuzu düşündüğünüz “kişi” olmadığınız kavrayışı. Ve bir uyanış gerçekleştiğinde, beden “kişinin” hayat hikayesine bağlı olan (geçmiş yaşamlar ve boyutlar – arası yaşamlar dahil) taşımakta olduğu tüm reaktifliği (tepkiselliği) hala salıvermelidir. Bu süreç ilerlerken, ego/zihin sizi rüyaya geri döndürmek ve kontrolüne devam etmek için baştan çıkarma teşebbüsüne devam eder, mesajları ile ilgilenen hiç kimse olmadığına ikna olana kadar. Sıradan yaşam deneyimleri eski reaktivite kalıplarını tetikler, böylece bunlar onları doğuran hikayeyi (veya hikayeleri) düşünmeden duyguları hissederek kolayca salıverilebilir.

DİKKAT: eğer derinleşme süreci yeniden – özdeşleşme ile kapatılırsa, daimi bir uyanış olabilen spiritüel bir deneyim bir “insanın” başına gelen bir deneyim olarak kalacaktır. Zihnin gevezeliği ile yeniden – özdeşleşme başlangıç uyanışını iptal eder, çünkü aynı anda iki realitede yaşayamayız. Ya, kişisel bir hikayeyle özdeşleşme olmadan uyanığızdır veya zihnimizde hala oynayan rüyaya inanmaya devam ederiz. Bir rüya, hala uykuda olanlara çok gerçek görünür. “Gerçekten uyanmış” olanlar için, bir rüya sadece bir rüyadır ve bu rüyanın nasıl oynandığı ile ilgili ilgilenen veya kaygılanan yoktur. “GERÇEK uyanışta” “kişi” (ego) olarak tüm özdeşleşmeler çözünür, bir daha asla “mevcudiyet”e müdahale etmez.

Böylece, uyanmış farkındalığın ne olduğunu ortaya koyan bir uyanma deneyimi yaşadıysanız, neden hala spiritüel kitaplar okuyasınız, spiritüel workshoplara katılasınız veya daha fazla spiritüel deneyim arayasınız? Bu sadece “gerçekten uyanmış” olmadığınız için olabilir, çünkü kendinizi aydınlanmanın kendi kendisini gözeten doğal, süregiden bir süreçte gerçekleşebilmesi için “boş” kalma yerine “aydınlanmayı arayan bir insan” olarak yeniden – özleştirdiniz.

Babaji şöyle söylerdi, “Kafanız zaten aslanın ağzında”, bu şu anlama geliyor, uyanmak için içsel çağrıyı aldığınızda, bu herhangi bir zamanda gerçekleşebilir. Zihniniz ne zaman olacağını belirlemez – Gerçek Benliğiniz zaman doğru olduğunda kendisine uyanır. Bunun için yapabileceğimiz tek şey SESSİZ OLMAKTIR.

Bir kez uyanış gerçekleştiğinde, bedene ne olursa olsun okeydir, çünkü olayların farklı olmasını isteyen “kimse” yoktur. “İyi veya kötü” hissetmek eşit derecede kabul edilirdir. Duygular gelip gidebilirler; düşünceler gelip gidebilirler; durumlar gelip giderler ve hatta hastalık gelip gidebilir. Eğer bu şeyler onlara bir düşünce vermeksiniz olabiliyorsa, uyanmışsınızdır. Her durumda zihnin ve kalbin dinginliği uyanmış haldir. ( Aruna Byers )


IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......
Işık, sadece ışık ama daha fazla ışık.......


Temmuz 20, 2014, 08:59:00 öö
Yanıtla #3
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 689

İlk okuduğumda 2011 yılıydı, şimdi 2014 ve o yazının devamıyla birlikte. 2011 yılında spiritüellikle ilgili ne kadar kitap okuduğum ve araştırdıklarım aklıma geldi... Şimdi bu son makaleyle taşlar yerine oturdu.
Doğru rehberini bulana ne mutlu...


Temmuz 20, 2014, 04:24:16 ös
Yanıtla #4
  • Seyirci
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 38
  • Cinsiyet: Bay

Hayatında hiç mandalina yememiş bir insana onun tadını tarif etmek ne kadar mümkünse, bu anlatılanlara da okuyarak vakıf olmak o kadar mümkündür. Tecrübe gerekir. Gerisi laf kalabalığıdır. Herkes kalabalık sevmez. Kimisi de yalnızlıktan hoşlanır.

Selam.
~ Alterius non sit qui suus esse potest ~


Ağustos 20, 2014, 03:03:20 ös
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 50
  • Cinsiyet: Bay

teşekkür ederim

bu süreci hızlandırabilecek önerileriniz varmıdır ?  günlük hayatta insanı meşgul eden o kadar çok etken varki saymakla bitmez bunlardan sıyrılmak hiçte kolay olmuyor  2 aydır meditasyon yapıyorum  ama yetersiz olduğunun farkındayım