Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Tasarlanmış Düşler .......  (Okunma sayısı 2383 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 02, 2010, 11:59:32 öö
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 308
  • Cinsiyet: Bay

           Einstein, "Eğer zihnimizden çıkanları görebilseydik dönüp dolaşıp onların bize geri döndüğünü de görebilirdik" demişti. Düşünceler canlıdır. Canlı olan her şey gibi belli bir enerji akışı içinde hareket halindedirler. Mevcut yaşam, düşüncelerimiz ve onların içinden yaptığımız seçimler doğrultusunda gerçekleşir. Kısaca düşündüğümüz şey gerçekleşir. Düşüncelerimiz dengeli bir zihin içinde belli bir hızla, tıpkı bir nehir gibi zaman zaman coşkulu zaman zaman sakin biçimde akıp gittikçe hayatımız da öyle olacaktır.

           Düşüncelerimizde sıkıntı, takıntı, endişe yoksa hayatımız da rahat ve huzurludur. Yok, eğer zihnimiz karışık veya dağınıksa hayatımız da öyledir. Gözlemleyebileceğimiz bir diğer şey, düşüncenin duygu ve davranışları da etkilemesidir. Mutlu ve neşeli bir anda sizi çok üzebilecek olumsuz bir düşünceyi aklınızdan geçirmeye çalışın. Duygularınızın değiştiğini farkedeceksiniz. Duygularınıza bağlı olarak davranışlarınız da bundan etkilenip değişime uğrarlar.

           Ayni şeyi canınız sıkkın veya mutsuzken de yapabilirsiniz. Sizi mutlu edecek, keyfinizi yerine getirecek bir şeyler düşünün hemen neşelenirsiniz. En azından üzüntünüz hafifler. Eski durumunuza dönmek zorunda değilsiniz. Basit görünüyor değil mi ? Zihni bir kez arzu ettiğimiz duygu ve düşüncelere uygun olarak ayarlarsak bu iş sanıldığından kolaydır. Ama yok, hayır siz "Söylemesi kolay da yapması zor" diyenlerdenseniz lütfen yazının diğer bölümünü okuyun çünkü sonraki satırlar sizin için.

           Kendimize ait sandığımız düşünceler çoklukla başkalarından ödünç alınan inançlardır. Genellikle farkında olmadan başkalarının düşüncelerini kendimiz için de benimseriz. Mesela "Hayat zor" deriz. Günde kaç kez hayatın zor olduğunu aklınızdan geçirdiğinizi biliyor musunuz? Bir düşünün! Hele günde kaç kez bunu başka birilerinden duyduğunuzu bir sayın hele!

           Hayatın zorluğuna dair olan bir inancı farkında bile olmadan, kendiniz deneyimlemeden önce başkalarından edinerek kendi inancınız haline getirdiğinizden şüpheniz var mı? Peki, bir hatırlayın o zamandan sonra hayatınız kolay mı geçti yoksa zorlaştı mı? Gördünüz mü düşündüğünüz şey olmuyor muymuş? Buna benzer genel yargılar -ben onlara kolektif inanç demeyi tercih ederim- kemikleşmiş düşüncelerdir ve her zaman bizzat bizim değil başkalarının yaşadığı hayat deneyimlerinden edinmelerdir. Yaygın kanıları kolektif gerçeğe dönüştürme becerimiz (!) çok güçlüdür. Genellikle de olumsuzdurlar. Kolektif inançların içinde en güçlüsü ölüm inancıdır. Ve kolektif inancın yoğun titreşim katsayısından ötürü birçoğumuz için mutlak bir gerçeğe dönüşmüştür.

           Eğer düşünceler gerçek oluyorsa düşüncelerimiz hayatımızda yanlış ve zararlı sonuçlar doğurabileceği gibi düşlerimizin gerçekleşmesini de sağlayabilir. Evren gerçekleşmeden önce sadece bir düştü. Tanrının bir düşü! Tüm gerçekler varolmadan önce bir düştü.

           Evren önce bir düşünce olarak varoldu. Henüz sessiz ve durağandı. Bu düş bir düşünce olarak belirmeye başladığı anda kendini de ifade etmeye başladı. Yoğunluk kazandı ve gerçek oldu. Evren bir düşünceden kendini varetti. Tanrı bu evreni düşledi ve düşünerek tasarladı. Bu Tanrı'nın tasarladığı en büyük düştü. Bizler de Tanrı'nın bir sureti ya da parçası olarak düşlerimizi tasarlayarak gerçekleştirmiyor muyuz? Bu tasarımın ortalık yerinde birden durup da " hayat çok zor, insanın istediği hiç bir şey gerçekleşmiyor "demenin ne manası var şimdi? Düşüncenin içinde muazzam bir enerji potansiyeli var ki bu enerjiye duyguyu da eklersek hem yoğunluk hem de hız kazanır.

           Eğer evren böyle yaratıldıysa biz de istediğimiz şeyi yaratabiliriz. Tasarlamaya başlarız beyin kıvrımlarına yüreğimizi de katarak düşünce ve duygularımızı istediğimiz şeye odaklayarak, yoğun bir biçimde ve hiç durmadan olacağına dair isteğini belirterek ve farkederek yaratırız. Bunun için en kolay yol meditasyon yapmaktır. DÜŞLERİMİZİ TASARLANMIŞ BİR DÜŞÜNCEYE ÇEVİREREK VE YOĞUN BİR DUYGUYLA BESLEYEREK İSTEDİĞİMİZ HERŞEYİ VAREDEBİLİRİZ!

           Duaların gerçekleşmesi veya mucize diye adlandırdığımız durumlar zannedildiği kadar ender değildir. Bu, Tanrı'nın bize bahşetmiş olduğu muazzam güç olan kozmik enerjimizi tam kapasiteyle kullanmaktır. Onun bizim için sevgiyle yarattığı yeteneklerimizden birini kullanırız. Yaşamak sanatı dediğimiz böyle olmalı.

           O bize bu dünyayı sevgiyle verdi biz de sevgiyle yaratabiliriz. Başkalarının zararına gerçekleştirilen her düşünce eninde sonunda düşünce sahibinin canını yakar. Belki de hayatın anlamı bu harikulade potansiyel gücü doğru kullanmakla başlıyor.( Hani bazen "hayat ne kadar anlamsız " diyoruz ya !) Yok, ederek değil, varederek, başkalarına zarar vererek değil fayda sunarak, yaşamı yeniden ve yeniden yaratmak elimizde. Doğru seçimler yapmak, hayatta kalmak ve öğrenmek. Bilgeleşmek. O zaman bu kadar öfke, acı, savaş, korku, kibir ve cehalet dolu bir dünya da varolmazdı. En iyisi bizler evrenin en temel yasalarından olan "Düşüncenin Gücü" hakkında yazılmış onlarca kitabı yalnız okumakla kalmayalım, bu gücün farkındalığını günlük yaşamımıza geçirelim.......( Alıntıdır )


IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......

Işık, sadece ışık ama daha fazla ışık.......


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
1428 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 03, 2015, 08:33:49 ös
Gönderen: MEDUSA