Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: TÜRKİYE’DE ÖZGÜR MASONLUĞUN YAŞAMA BAKIŞI (8 - Son)  (Okunma sayısı 4864 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 04, 2010, 11:13:42 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Masonca Bakışla İnsan ve İnsanlık


Büyük Mason Mahfili Derneği üyesi kardeşler, çalışmalarına “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” üçlemesiyle başlarlar.


Büyük Mason Mahfili Derneği denilirken, Özgür Masonlar Büyük Locası denilmek isteniyor. Çalışmaya ya da bir locanın oturumuna böyle başlanmaz aslında elbette ama burada anlatım geçiştirilmiş. Asıl konu bu kavramların nasıl değerlendirildiğinin anlatılması. Böyle diyeceklerine şöyle deselerdi daha iyi olmaz mıydı: “Özgür Masonlar Büyük Locası’nda, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik, birbirine bağlı ve birbirini bütünleyen, âdeta üçleme biçiminde birer temel ilke olarak benimsenir.”


Özgürlük; düşünmede özgür olabilmeyi, bunun ürünü olan özgür düşünceyi ve özgür düşüncenin yeşereceği düşünce özgürlüğü ortamını içerir.


Hiç olur mu?... Çok daha geniş kapsamlıdır özgürlük. Türleri vardır. Burada sadece bir teki alınmış.


Tüm insanların barış ve mutluluğu olarak belirlediğimiz asal amacımıza ayrıcalıklı ülke ya da bireylerin özgürlüğüyle değil, tüm ülke ve bireylerin uyumlu özgürlüğü ve bunun bilinçle kullanılmasıyla varılacağına güveniriz. İnsanların, insan topluluklarının ve ulusların özgürlüklerini kısıtlayan nedenler sorgulanmalı ve engeller aşılmalıdır. Bu zorlu süreçte bilimsel bakış, bilinç ve bilgelik gerektiğini unutmaz ve gelişimin bir gün insanlığı bu düzeye eriştireceği umudunu hep canlı tutarız.


Burasını ben pek anlayamadım. Daha doğrusu, ne denmek istendiğini birkaç kez okuyunca anlıyorum da, bunun çok daha güzel anlatılması gerekirdi diye düşünüyorum.


Eşitlik; kendi yolunu çizmek ve kendince gelişebilmek açısından öncelikle bireylere tanınması gereken haklar ve fırsatlar eşitliğini olarak algılanır. Bireyler her koşulda eşit saygınlıkta kabul edilirler. Irk, dil, din, cinsiyet gibi farklılıklardan kaynak bulan ve insan olma onuruna yakışmayan ayırımcılıklar gündemden düşmelidir. İnsanca doğmuş bulunmada eşit olan bireylerin, insanca yaşama hakkında da eşit olmaları gerekir. Bu hakkı kullanabilecekleri ortam oluşturulmalı ve özgürce bilinçlenmelerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.


Tamam da, nasıl?


Kuşkusuz gelişebilme hakkının eşitçe elde edilmesi demek, herkesin eşit olması demek değildir. Bu hakkı kullanabilmenin farklı açılımlarında bireyler, değişik birikimler ya da sosyal konumlar elde ederler. Masonluk, bireyin kazanım ve sorumluluklarını üstlenmesi ancak gücüne dayanarak bir başkasının saygınlığını göz ardı etmemesi görüşündedir. Herkes kendi kendisinin efendisidir ve olabileceğini olmaya çalışması doğal hakkıdır!


Masonluğun genelde böyle bir görüşü yoktur. Bu anlaşılması zor felsefe, ancak Özgür Masonlar Büyük Locası’nın görüşü olabilir.


Kardeşlik ya da eski karşılığıyla “Biraderlik”; Masonlukta kardeşlerin bir aile bütünlüğü oluşturmaları, sevgi ve saygı içinde düzenli ve uyumlu birliktelikler kurmaları, istemli çalışmalarını el ele sürdürmeleri anlamına gelir. Kuşkusuz bu birliktelik sadece gündemli toplantılarda birbirine kardeşçe davranmayı içermez, içten ve sevecen bir kaynaşmanın yaşama yansımasını da öngörür.


“Biraderlik” dendiğinde kadınların masonluğu bir anda göz ardı ediliveriyor. Acaba bunu bilerek mi yazdılar?


Mason kardeşliği sadece masonlara özgü olmamalıdır. Öyle olursa, bağnaz boyutlar içeren kulüp taraftarlıklarından, ideoloji birliklerinden ya da inanç kardeşliklerinden pek farkı kalmaz. Masonlar insanların barış ve mutluluğun giden yolda “tüm insanlarla kardeş “olmayı ilke edinirler.

Kardeşlik “ben” yerine “biz” diyebilmeyi öğrenme ve benzerleriyle oluşturduğu bütünün esenliği için birlikte yetkinleşmeye çalışma anlamına gelir. Mason kardeşliği asla bir çıkar birliği değildir. Ortak ülkülerde bütünleşebilmenin ve mutluluk arayışında kalıcı olabilmenin özlemidir. Hepimiz kısacık yaşamlarımızda bu dünyada bir iz bırakıyoruz. O izin, başka insanlara da olumlu katkılar sağlaması, bunun sonuçlarını görmeye ömrümüz yetmeyecek olsa da, yaşamımıza anlam ve onur katacaktır. “Ülkü”ler birey yaşamına sığan kısa erimli beklentiler değil, insanlaşma sürecine aydınlık getirmek için atılan özverili adımlar olmalıdır. Bu bağlamda tüm insanların kardeşliği onurlu bir ülküdür!


Anlamakta zorlandığımı itiraf etmeliyim.


Masonluk özgürlüklerin kuralsız olmasından yana değildir! Düşünme özgürlüğü sınırsız, eylemsel özgürlük ise başkalarının haklarıyla ve özgürlükleriyle sınırlı olmalıdır. Farklı kişilerin özgürlük alanları uzlaşı ve uyum içinde birlikte gelişebilmelidir. Masonluk karşılıklı anlayış, tolerans, özveri, sevecenlik, şefkat ve erdem ortamıdır. Düşünsel farklılıklar “gelişim”, eylemsel uzlaşılar ise “düzen” getirir. Masonluk bir barış içinde gelişim ve düzen kurumudur!


Tamam. Buna bir diyeceğim yok.


Masonluğu bazı kişi, kurum, ideoloji ya da ülkelerin yandaşı sananlar çok olmuştur. Özgür Masonluk sadece insanlığın yandaşıdır! 1700’lerin İngiltere’sinde, masonca çalışma yöntemlerini yazıya dökenlerin kültür birikimleri içinde Yahudi ve Hıristiyan düşünce yapılarının bulunması kaçınılmazdır. Ancak bu yapı taşları da aslında insanlığın ortak ürünleridir ve gelişim sürecinde simgelere dönüşerek, günün koşulları uyarınca masonlarca yorumlanmaktadır. Örnek olarak, bugün İsrail bayrağında bulunan altı köşeli yıldızı gösterebiliriz. Bu Masonluğun da simgelerinden biridir. Ancak buna dayanarak Masonluğu Siyonizm’le eş tutmaya kalkmak yanlış olur çünkü Siyonist düşünceler çok daha sonraları, 19ncu yüzyıl düşünce yapısında filizlenmiştir. Ayrıca Siyonizm tek bir ulusa özgüdür oysa ki Masonluk evrenseldir. Peki o zaman, bugün Siyonizm’in simgesi sayılan altı köşeli yıldızın Masonluk’ta işi nedir? Araştırmacılar, insanlık tarihi boyunca çok farklı uygarlıklar tarafından bolluk, bereket ve refah simgesi olarak kabul edilen altı köşeli yıldıza farklı yaşam çevrelerinde sıkça rastlandığından söz etmektedirler. Orta Asya kilimlerinde, Anadolu el işlemelerinde, Osmanlı padişahlarının bastırdıkları paralarda, Barbaros Hayrettin Paşa’nın sancağında ve Fatih Sultan Mehmet’in türbesinde de altı köşeli yıldızı bulabiliriz… Altı köşeli yıldız İsrail bayrağında olduğu gibi Buruni bayrağında da vardır, hem de bir tane değil, üçgen oluşturacak şekilde üç tane. Oysa Buruni, Siyonizm ya da Musevilik’le hiç ilgisi olmayan bir Afrika ülkesidir. Masonluk insanlığa anlam katmış tüm kültür değerlerine eşit yakınlıktadır ve onları güne uygun şekilde yorumlayarak gelişimini sürdürür. Örneğin altı köşeli yıldız, özgür masonlar açısından savaşın, egemenlik arayışının ya da yayılmacılığın değil, insanlaşma sürecindeki uyum ve uzlaşının simgesidir! Özgür Masonluk - Yahudilik ve Siyonizm de dahil olmak üzere - hiçbir din ya da ideoloji ile özel ilişkiler içinde değildir, olamaz da! Tüm din ve ideolojileri anlamaya çalışır, olumlu yönlerini özümser ama hiçbirinin doğrudan güdümüne girmez. Gerçeklerin renginin gri tonlarında bulunduğunu bilir ve simsiyah ya da bembeyaz gibi mutlak tanımlamaları benimsemez. Beyazı hedefler ama siyah ve beyazın grideki uzlaşısına sevgiyle el uzatır!


Bu ayrıntıya girilince daha o kadar çok şey var ki söylenebilecek… Bu örnek hiç alınmasaydı belki çok daha iyi olurdu. Bir gocunma falan mı var yoksa?


Masonluğun içerdiği en önemli değer sevgidir! Hiçbirimiz tam ve yetkin değiliz. Eksikliklerimizin açığını sevgiyle kapatmalı, başkalarının eksikliklerini de toleransla karşılamalıyız. İşte o zaman tüm insanlarla kardeş olabilme umudumuzu canlı tutabiliriz! Masonluk romantik bir hayalin değil, çok uzun erimli bir ülkünün peşindedir ve on binlerce yıllık insanlaşma öyküsü içinde yaklaşık seksen yıllık bir yaşamın nicelik açısından bir nokta, nitelik açısından ise yetersiz olduğunun bilincindedir. Mason bütün insanlar için barış ve mutluluk vadeden bir toplumun, kendi kısa yaşamı içinde gerçekleşmesini beklemez. Ama bu ülküsel amaç için, kendinden önce yaşamış masonların yolunda kardeşleri ile birlikte el ele yürüyerek, insan olmaya çalışma onurunu yarınlara taşımayı istemektedir.


Buradaki şu seksen yılı anlayamadım. 2004-80=1924. İki yüz seksen mi denmek istenmiş acaba da bir dizgi yanlışı olarak iki yüzü düşmüş? Öyle ya 2004-1717 = 287. (Belki 1717 yerine 1723 referans alınmıştır. O zaman 281 çıkar.) Yoksa Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana mı demek istemişler?


Bu yaklaşımla denebilir ki; Mason olmak, insan olmaya çalışmaktan başka bir şey değildir !…


İşte bu son sözü sevdim. Doğru söze can kurban!




ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
3848 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 22, 2010, 04:12:42 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3089 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 23, 2010, 11:25:47 öö
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
6314 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 12, 2012, 07:38:09 ös
Gönderen: Tij
1 Yanıt
3856 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 25, 2010, 05:18:44 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
4376 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 26, 2010, 02:18:46 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3263 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 30, 2010, 08:04:07 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3189 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 01, 2010, 11:29:27 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3136 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 03, 2010, 04:13:14 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3088 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 19, 2010, 05:12:46 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4268 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 20, 2010, 11:17:04 öö
Gönderen: ADAM