Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: HIRİSTİYANLIK VE ARİSTOTELES - 6  (Okunma sayısı 2761 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 25, 2009, 05:25:25 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Patristik Felsefenin Oluşumu



Antik Çağ Helen felsefesinde materyalist kanat Demokritos ile belirirken idealist (düşünceci) kanat da Platon ile âdeta doruğuna varır.

Helen aristokrasisi ve köleci toplumculuğun sözcüsü niteliğini taşıyan Platon, hocası Sokrates’i diyaloglarında yaşatır ve onun soyut akılcılığını ve ahlâki öğretisine temel alır. Maddi ve nesnel dünyanın gerçek olmadığını savunması bir yana dursun, dünyanın o çağdaki tek evrim kaynağı olan ticarete de karşı çıkar. Ticaretin bireyin ruhunu kirlettiğini öne sürerek, kendi toplumunu gericiliğe mahkum eder.

Platon, Antik Çağdan günümüze kadar yapıtları eksiksiz olarak saklanabilmiş tek filozoftur. Bunlardan bazılarının aslında onun yapıtı olmadığı anlaşılmış olsa da, bu denli çok sayıda yapıtın günümüze kadar gelebilmiş olması, felsefesinin egemen güçlerce hayli desteklenmiş olduğunu gösterir.

Antik Helen felsefesinin bölgede önemini yitirmesi üzerine bu felsefe Akdeniz’in güneydoğu uçlarına kaymış ve İskenderiye’de kurulan okullarda işlenmiştir. Orada biçim değiştirmiş olan bu Platon felsefesine Neoplatonizm ya da Yeni Eflatunculuk adı verilmiştir. Platon, Aristoteles, ve Stoa felsefeleri, Doğu dinleri ve Hıristiyanlık ile kaynaştırılmıştır. Rönesans dönemine kadar da Platon felsefesinin özgün biçiminde değil, hep bu çizgide işlenmiştir.

İskenderiye okulunun önde gelen adı Plotinos’un elinde Antik Çağın bilgelik sevgisi olan filozofi (philosophia), Tanrı sevgisi olan teozofiye (theosophia) dönüşür.

Hıristiyan düşünürlerce ileri sürülmüş olan tüm idealist öğretilere “Hıristiyan felsefesi” adı veriliyor. Antik Çağ Helen felsefesini temel alan Batı felsefesinin Orta Çağ dönemi tümüyle işte bu felsefedir. 5. yüzyılda son Helen felsefe okulları da kapatıldıktan sonra, Batı düşüncesi, yaklaşık bin yıl boyunca sadece Hıristiyanlık üstüne düşünmüştür.

Genel olarak Helen idealist düşüncelerinin Hıristiyan dini içerisinde devam etmesi Hıristiyan felsefesinin kısa bir tanımı sayılabilir. Hıristiyan felsefesinin kurucusu ve ilk filozofu bir bakıma İskenderiyeli Aziz Origenes sayılır.

İskenderiye, Doğu dinleri ile Helen felsefesinin karışması için çok uygun bir pota görevi yapmıştır. Bu kentte, iç se geçmiş bir sürü dini betimleme felsefeye de girmiş ve felsefe ile dinsel doğaötesi (metafizik) dizgelerin kurulmasına başlanmıştır. Tanınmış bir Yahudi ailesinden gelen, dini bütün bir Yahudi olan Philon, Helen felsefesini Tevrat ile özdeşleştirmeye çalışmıştır. Bunu da Tevrat’ı alegorik olarak yorumlamaya girişerek yapar. Ona göre Helen filozofları düşüncelerini Yahudilerin dinsel belgelerinden devşirmiştir. Tevrat’ta anlatılan kişilerin gerçekte yaşamış kişiler olmakla birlikte, tanrısal düşüncenin simgeleri ve görünümleri olduğunu söyler.

Ondan sonraki yıllarda Hıristiyan düşünürleri de aynı yolu tutmuştur. Tanrısal aklın İsa’nın bedeninde gerçekleştiğini söyleyerek, Philon’un açtığı yoldan yürürler.

İlk Kilise babaları yani Patroslar, Helen felsefesiyle İskenderiye okullarında tanışmış ve kendilerine temel olarak önce Platon felsefesini almışlardır. Bu nedenle de 5. yüzyıla kadar süren bu döneme “Patristik felsefe dönemi” denmiştir.

Bu döneme Platoncu Hıristiyan teoloji evresi, daha sonraki Skolastik felsefeye de Aristotelesçi Hıristiyan teoloji evresi denmektedir. Ancak şunu da bilmeyiz ki Platon felsefesine dayalı Patristik dönem, 12. yüzyıla kadar Aristoteles felsefesi ile birlikte yürümüş, bu yüzyılda ise yerini bütünüyle Aristoteles felsefesine dayalı skolastik felsefeye bırakmıştır.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 25, 2009, 05:52:25 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Afşar  Timuçin  hoca  gibi  anlatmışsınız...Anfide  ders  dinlediğimi  zannettim   bir  an...Çok  güzel


Eylül 25, 2009, 06:37:42 ös
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Teşekkür ederim ama ben Afşar Timuçin'i tanımam; gıyaben bile... Bu belki de felsefe ile bir akademik bağlantım olmadığındandır.

Bakalım bir sonraki bölüm için ne diyeceksiniz?

Sevgiler,
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
3217 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 21, 2009, 01:28:26 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
2860 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 21, 2009, 02:42:40 ös
Gönderen: Prenses Isabella
3 Yanıt
4767 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 22, 2009, 12:54:36 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2310 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 24, 2009, 11:24:44 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2182 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 25, 2009, 10:21:58 öö
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
3974 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 27, 2009, 01:51:02 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2746 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 28, 2009, 10:27:09 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
6273 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 02, 2009, 10:13:46 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
3434 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 03, 2010, 05:27:21 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
8208 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 21, 2010, 11:58:32 öö
Gönderen: ADAM