Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: YAHUDİLİK – HIRİSTİYANLIK KARŞILAŞTIRMASI (1)  (Okunma sayısı 8258 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 21, 2010, 11:58:32 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay






Dinler tarihi ile bağlantılı çalışmalarda, herhangi iki dinin birbiriyle karşılaştırılması işlemi çokça yapılmıştır. Bunun başında da Yahudilik ile Hıristiyanlığın karşılaştırılması gelir.
   
Bundan öyle belli ve kesin, açık seçik bir sonuç çıkarılabilmesi pek olası değildir.
   
Yahudiler, kendilerinden olmayan toplumlar ile barış içinde yaşamanın yollarını aramıştır. Ancak bu istemleri Hıristiyanlığın ilkelerini kabul etmelerini sağlamadığı için, Hıristiyanlarca Yahudilere hiç de sıcak bakılmamıştır. Sonradan doğan İslâm toplumları ise bu bakımdan farklıdır; Yahudileri zorla Müslüman yapmaya girişmemiştir. Pek ender durumlar dışında, İslâm’da bu bağlamda Yahudilerie herhangi bir baskı uygulanmamıştır. Ya “önerme” diyecek olursanız, o ayrı; önerme elbette var.
   
Hıristiyanlığın temel inanç ilkelerinden olan “Meryem Ana’nın bakireliği”, “Üçlülük” (Teslis), “İlk Günah” gibi konular, Yahudilerce kabul edilmez. Dolayısıyla Hıristiyanlar ile Yahudilerin anlaşması olanaklı değildir.
   
Hıristiyanlar, Âdem ile Havva’nın işledikleri “ilk günah”ın İsa’nın kabulü ile Tanrı tarafından insanoğlunun üstünden alınmış olduğuna inanır. Birçok Hıristiyan Kilisesi tarafından kabul gören bu inanç, Yahudilerce tümden yadsınır.
   
Yahudiler, insanın dünyaya saf ve temiz bir ruhla geldiğine inanır. Onlara göre insanın günah işlemesi, Hıristiyanlığın öğrettiği gibi doğuştan günahkâr olduğu için değil; yetkin bir yaratık olmaması nedeniyledir. Yahudiliğin bu görüşü, özellikle Katolik Kilisesi tarafından heretik (sapkın) ilan edilen bazı Hıristiyan din adamlarınca da yinelenmiştir. Örneğin 5. yüzyıl başlarında İrlandalı Papaz Pelagius, Pavlus tarafından konulmuş dogmalarla savaşmış, tanrısal bağış dogmasını yadsıyarak insanların özgür istençleri ile davrandıklarını savunmuştur. İnsanların Âdem ile Havva’nın günahlarını kalıtım yoluyla yüklenmiş olarak gelmelerini yadsır ve şöyle der: «İlk günah dogması tartışmalıdır. Bu nedenle insanlar kendi çabalarıyla erdeme ulaşarak cennete gider. Ayrıca ilk günahın Tanrı’dan geldiğini söylemek, bir anlamda Tanrı’yı suçlu duruma düşürmek gibi bir art niyet taşımaktadır.»
   
O öyle der ama onun gibi diyenler pek enderdir ve bunların tümü heretik sayılır.
   
Hıristiyan öğretisine göre; insanoğlundaki ilk günah, İsa’nın çarmıhtaki ölümüyle birlikte ortadan kalkmıştır. (İncil: Korintoslular 15.22). Yahudilik ise, Musa’nın zamanından beri, üçüncü birinin kurtuluşu sağlayamayacağını ve her bireyin kendi suçu için cezasını çekeceğini savunur. (Tevrat: Tesniye 24.16) Bununla birlikte Yahudiliğin benimseyişine göre bir kişinin günahlarından kurtulması için hayvanlar ya da eşya yardımcı olabilir. Örneğin günümüzde “kaparot” adı verilen bire uygulamayla, bir horozun ya da paranın, kişinin günahlarından arınması için uygun bir ortam sağladığı inancı geçerlidir.
   
Günah işleyen bir Yahudinin bağışlanabilmesi için, öncelikle “içtenlikli bir pişmanlık” duyması ve aynı günahı bir daha işlememekte kesin kararlı olması, bir başkasına zarar veren bir günah işlemiş ise öteki tarafa maddi tazminat ödemesi gereklidir. Bağışlayıcı Tanrı, bu koşulları yerine getirmiş kişiye bağışlanma yolunu açar ve ancak böyle bir durumda sunulan kurban bir anlam taşır. Sonradan kurban adama, yerini duaya bırakmıştır. Oruç tutmak, iyilik yapmak, yoksullara yardım etmek de bağışlanmak bakımından yardımcı olur. Bu bağlamda günahkâr kişi ile Tanrı arasına hiç kimse giremez; onu ancak Tanrı bağışlayabilir. Oysa Hıristiyanlıkta bu hiç de öyle değildir; kiliseye gidip günah çıkaran bir kişiyi sıradan bir rahip bile bağışlayıp, onu günahlarından arındırabilir.
   
Bu pek mantıksız gibi görünen bir uygulama olarak görülse de, dışarıdan biz gözle şöyle yorumlanabilir: Günah işleyen kişi zaten Hıristiyanlığın temel günah ilkesine inanmaktadır. Dinin gerektirdiği günah çıkarma işlemiyle günahından arındığına da inanmaktadır. Dolayısıyla aslında onu bağışlayan falan yoktur; anca o bağışlandığına da inanmaktadır. Asal olan da budur zaten. Yahudiliğe oranla bir eksikle ki, bundan sonra aynı günahı bir kez daha işlemeyeceğine ilişkin kendi kendine içtenlikli bir söz veriş yoktur. Yine günah işleyebilir, yine günah çıkarıp bağışlanabilir.
   
Bir de bu işin bir ekonomik boyutu var elbette. Uygulanmasının tarzı farklı ama gerek Yahudilikte gerekse Hıristiyanlıkta günahtan sıyrılıp bağışlanmak öyle bedavaya olmuyor.
   
İnsan ile Tanrı arasına kimsenin giremeyeceği konusu, tüm Hıristiyan ruhban sınıfının görevlerini sıfıra indirir. Dolayısıyla, böyle bir yaklaşım özellikle Hıristiyan din adamlarınca şiddetle yadsınmıştır. Bir bakıma, bu araya girme işlemi gerek kiliselere gerekse ruhbanlara büyük bir gelir kaynağı yaratmıştır; günümüzde de yaratmaya devam etmektedir. Günah çıkarma işlemlerinin ortadan kalkması, bu kaynaktan sağlanan gelirden vazgeçmek anlamına geldiği için, kabul edilmesi söz konusu olamaz.
   
Forum bölümü olarak "Hıristiyanlık"da olmamıza karşın, konudan söz etmişken kimilerince tümüyle bir batıl inanç olarak nitelenen şu Yahidilikteki “kaparot”uygulamasının nasıl yapıldığına da bir bakalım.
   
Yahudilerce en kutsal gün olarak kabul gören “Yom Kipur”dan bir gün önce, yetişkin bir Yahudi, bir kümes hayvanını (erkekse bir horoz, kadın ise tavuk) boynundan tutarak başının üstünde üç kez döndürerek şöyle der: «Bu benim kefaretim, fidyem, arınmamdır.» Günahkâr kişinin günahları böylece hayvana aktarılmış sayılır. Sonra hayvan kesilir; dolayısıyla günah ortadan kalkar; eti de yoksullara verilir. Bu uygulamayı günümüzde bile bazı Yahudi çevrelerinde görürüz. Ancak geçmişte bu uygulama bazı Yahudi ilâhiyatçılarca yerilmiş, Paganist bir inanç olarak kabul edilmiştir. Buna karşılık bunu onaylayanlar da vardır. Kabalistler bu konuya birtakım gizemci yorumlar da eklemiştir.
   
Kaparot uygulamasının kişiyi günahlarından arındırmaktan çok, onu günahları üzerinde düşünmeye yönlendirerek gerçek tövbeye hazırlanmasına katkı sağladığı söylenebilir. Dolayısıyla burada bir simge kullanılarak öz eleştiri yapılmasının söz konusu olduğu düşünülebilir.
   
Bunu belirttikten sonra asal konuya dönmek istiyorum.
   
Hıristiyanlar, özellikle Tevrat’ın “İşaya” adlı kitabındaki bir ayete (7.13.-14) dayanarak İsa’nın doğumunun bir bakireden olduğunun Yahudilerce de kabul edilmesi gerektiğinde diretir. Yahudiler ise o ayetin Hıristiyan din adamlarınca yanlış yorumlandığını öne sürer. Bakalım ne deniyor:
   
“Dinleyin ey Davut’un torunları... İnsanların sabrını taşırmanız yetmezmiş gibi şimdi de Tanrım’ın sabrını mı taşırıyorsunuz? Bundan ötürü Rab’bin kendisi size bir belirti verecek: İşte kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını Imanuel koyacak Çocuk kötüyü reddedip iyiyi seçecek...”
   
Tevrat’taki bu söylem istenirse gerçekten de İsa’nın doğumunun habercisi olarak yorumlanabilir ama Hıristiyan ilâhiyatçıların bu tür yorumu Yahudilerce kabul görmez.

   
   
   
   
Kuşkusuz bir de İsa’nın çarmıha gerilmesi işleminin Yahudilerce yapılmış olması konusu var. Ancak gelin onu bu başlık altındaki yazı dizisinin ikinci bölümüne bırakalım.   




ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
9 Yanıt
11063 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 16, 2007, 02:18:21 öö
Gönderen: shemuel
8 Yanıt
6040 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 11, 2008, 10:37:40 ös
Gönderen: Isis
1 Yanıt
6290 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 02, 2009, 10:13:46 ös
Gönderen: Prenses Isabella
2 Yanıt
8473 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 06, 2016, 05:25:22 ös
Gönderen: Hacamat
3 Yanıt
3979 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 13, 2010, 08:20:56 öö
Gönderen: Halsond
0 Yanıt
2536 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 15, 2010, 10:19:12 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2978 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 22, 2010, 11:57:46 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3658 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 23, 2010, 12:45:03 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
22512 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 24, 2010, 12:41:08 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3085 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 26, 2010, 11:42:29 öö
Gönderen: ADAM