Masonlar.org - Harici Forumu
Mason ve Masonluk Nedir? => Basinda Masonluk => Konuyu başlatan: MASON - Ekim 25, 2006, 02:49:34 ös
-
Engin Ardıç, medyada yer alan mosonlukla igili yazı dizileri ve haberleri eleştirdi. Ardıç, bu gibi haberlerde kasıt arıyor.
Ara sıra, bazı gazetelerimizde masonlukla ve masonlarla ilgili diziler yayınlanır. Bayram değil, seyran değildir. Sanırım masonlar ortamı koklar, 'gidişatta' onları tedirgin edecek birşeyler sezer, kamuoyuna şirin görünmek için 'birşeyler açıklarmış gibi yapmak' ihtiyacını duyarlar.
Gazeteden bir yönetici mason, locanın da onayıyla, mason olmayan birisini görevlendirir: Git konuş, yaz getir!
Dön dolaş hep de aynı şeyler yazılır durur ha... Fakat müşteri sağlar.
İşte şimdilerde de, 'Mein Kampf' denilen dandik ve fakat tehlikeli kitabın satışlarının epey yükseldiği günlerde, bazı yayın organlarımızda masonluk tarihi dizileri, mason röportajları, 'ilk kez bir mason locasına biz girdik' türünden atmalar tutmalar...
'Yarı gizli' bir örgüt olan masonların en büyük özelliklerinden biri, 'birşeyler açıklarmış gibi yapıp aslında dişe dokunur hiçbir şey açıklamamaktır'. Eh, bundan dolayı da onları kimse kınayamaz tabii.
Tıpkı Milli İstihbarat Teşkilatı gibi... Bir broşür yayınlamışlar, 'önde gelen' gazetecilere göndermişlerdi; iki MİT görevlisi tarafından sekretere falan bırakılmadan şahsıma teslim edildi, imza karşılığı, zimmetli gibi aldım.
'Dezenformasyon' da diyemem, bir 'kağıt ziyanlığı' şaheseriydi! Broşürü okuyunca teşkilatın ne kadar vatansever ve görev bilinciyle dolu olduğu dışında en ufak bir bilgi edinmek mümkün değildi.
Fakat, sağolsunlar, bir de armalı kahve fincanı göndermişler, üzerinde manda gözü gibi teşkilat amblemi; onu masamın üzerine koydum ki odaya giren görsün de 'ulan acaba mı' diye korksun, ona göre ayağını denk alsın!
Gene sağolsun, Galatasaray Lisesi'nden sevgili ağabeyim, gerçekten çok sevdiğim ve fakat otuz yedi yıldır da yüzünü görmediğim Hüseyin Özgen, diğer locanın, 'dışarıyla' ilgisi olmayan alternatif 'ikinci örgütün' pek saygıdeğer büyük üstadı, bendenize bir broşür göndermiş...
'İşte biz buyuz Enginciğim' diyor ama okuyunca ne olduklarını anlamak sözkonusu değil...
Refikler rakip ama, siz gene de diğer bazı gazetelerden bu tür dizileri okuyunuz. Bir şey öğrenmeyeceksiniz ama kendinizi öğrenmiş sanıp mutlu olacaksınız.
Bakın muhterem biraderler... Bir 'harici' sıfatıyla size gene iki çift sözüm var.
Evvelce de yazmıştım, bir sır sakladığınızı biliyorsunuz ama sakladığınız sırrın ne olduğunu bilmiyorsunuz! Belki çok üst derecelerde, çok sınırlı sayıda biradere açıklanıyordur, onu da ben bilemiyorum tabii.
'Adalet, müsavat, uhuvvet', liberte, egalite, fraternite, eşitlik, kardeşlik, ilerleme, barış, şu bu, bunlar pek güzel şeyler, kimsenin bir itirazı yok. Ancak, locaya yeni giren çırağın hemencecik herkese 'işiniz düşerse beklerim' diye kart dağıtması da gülünçtür.
Hangi derecenin işareti nedir, 'mantrası' nedir, bir topluluğa girdiğinde kendini nasıl belli eder, yardım nasıl istersin, bazılarını biz de biliyoruz, bazılarını da bilmiyoruz. Merak da etmiyoruz. Öğrenip de ne yapacağız? Mason olmadığımız halde kendimizi mason diye yutturup dolandırıcılık mı edeceğiz? Olmadığımız üç dakikada anlaşılır.
Ancak, saçı sakalı ağarmış, yaşını başını almış kazık kadar adamların birtakım çocukça 'ritüeller' içinde eski Mısır dilinde dualar etmeleri, hele hele akşam vakti yorgun argın işinden çıktıktan sonra iki buçuk saat 'ahlak nedir' türünden vaazlar dinlemeleri ve locada uyuyup kalmaları da gülünçtür, meclis genel kurulunda uyuyan bazı politikacılar gibi...
Üstadlarınıza söyleyin, birşeyler açıklarmış gibi yapıp bizi üzmesinler. Sırrınız, yani binlerce yıldır gözünüz gibi koruduğunuz gizli bilgi, ufak ufak insanlığa açık edilmeye başlandı bile. 'Ezoterizm' perdesi tam açılmadı ama bir ucundan kalktı. Bu bilinçli mi yapılıyor? Gerçek, ufaktan ufaktan mı aktarılıyor? Birşeylerin zamanı mı geliyor, vade mi doluyor?
Bu sır, Mars ile Jupiter arasında bulunan asteroid kuşağının ve Venüs gezegeninin nasıl oluştuğuyla ilgilidir. Osiris'in parçalanması ve İsis'in onu yeniden toplaması efsanesi de bunu anlatır. Duvarcılık masallarını, Hiram Usta'yı falan bırakın bir yana
Bir de, dönem dönem gezegenimizi bekleyen o büyük tehlikeyle ilgilidir tabii...
Günü gelince herşeyi kabak gibi açıklayacak mısınız, yoksa yalnız kendinizi kurtarıp bizi ölüme mi terkedeceksiniz? Sıkıyorsa bunları yazdırın güdümlü gazetecilere, laga luga yapmayın.
[AKŞAM- 26.03.2005]
-
Engin Ardıç bu cahil filozof havaları ile ancak kendi gibi olanları kandırır..
Fransadan iki kitap getirtip okumakla,parisin arka sokaklarında 2.kalite köylü şarabı içmekle , 1930-40 ların kitaplarını kurcalamakla gelebileceği en yüksek mevkiye gelmiştir...
Gazetede atıp tutan , ona buna dil uzatıp ukalalık eden Engin Ardıç'ın Unkapanında bulunan Bölge Çalışma Müdürlüğünde ,bundan tahmini 4-5 sene önce emekli olabilmek için ispirto rengi ceketli memurların arkasından nasıl da kuzu kuzu yürüdüğünü görseydiniz eminim bu matbuat aslanının aslında ne kadar mülayim , van kedisi kıvamında bir şahsiyet olduğunu anlardınız..
Yağıp gürleyecek,esecek...para kazanacak...işi bu... maaşlar bi bankaya...telifler bir bankaya...
-
Engin Ardıç, Burak Eldem'in 2012 Mardukla Randevu adlı kitabına da bir önsöz yazmıştı sanırım oraya atıfta bulunmuş yazının son bölümlerinde Burak Eldem'in kitabında iddia ettiği Marduk ile ilişkili olayları Osiris_İsis Venüs-Sirius bağlantısında yazmışlar. Sorun şu ki bu tür kitaplarda yazarlar daha önceki yazarları kaynak gösterip alıntılar yaparken kes yapıştır metodu uygulamakta. Kaynakların işlerine gelen bölümlerini anlatırken diğer bilgileri yok saymaktadırlar. Daha da acayip olan ise kurgu ve önermelerine okuru ikna etmek için gerçekmiş gibi dayanak göstermekte ancak tek dayanakları kendilerininde inanır göründükleri kendi kurgularıdır. Piyasada bu tür kitaplardan çok var birkaçını okudum gördüğüm maalesef bilimsel bir iki verinin üstüne yazılmış kişisel tarih yorumlamalarıdır. Hiram Anahtarı'nın yazarlarında da söz konusu mantık hataları çok göze çarpmaktadır.Yazarlar Mason olmaları itibariyle inandırıcılık katmak istemişler ve hatta pekçok doğru olabilecek veride sunmuşlar ancak kendi önermelerini doğru kabul ederek varsayımsal bir tür sonuca erişip '' işte sır budur'' türünden sloganlar ile ciddiyetten uzaklaşmışlar. Engin Ardıç'a bir konuda katılmamak elde değil şu yada bu piyasadaki kitapların pekçoğu elde tutulur bir bilgi vermemekte sadece para kazanmak için yazılmaktadır. Maalesef bunlarda okuyucuya zaman kaybettirmekte romanvari kurgusuyla sadece acaba sorusu sordurup sonrada kitaplıktaki gereksizler rafında yerini almaktadır.
-
Sn. Engin Ardıç önceden solcuları tiye alırdı şimdi aklınca HİRAM ustayı diline dolamaya çalışıyor acaba engin tecrübesi bu konuyu kaldırabirmi ? Neyse yorum yapmaya değmezdi kusura bakmayın syg.
Duvarcılık masallarını, Hiram Usta'yı falan bırakın bir yana- diye yazıdan alıntı yaptım arkadaş Hiram Ustayla kahveden arkadaş galiba Peeeeeeeeessssssssssss ... :-[ :-X :'(
-
Pek sevmediğim bir şoven.Entellektüel brikiminden olsa gerek herşeyi çorba etmiş. Bu denli meteryal (meteryalst demiyorum) birinin ezoterik kavramları zaten anlaması beklenemez. Ha amasonluk anladığımız anlamda ezoterik midir yoksa entellektüel ezoterikmidir oturur tartışılır fakat bir yapılanma neden korkuyor. Sır meselesine o da takmış sanırım. Takmayan kalmadı. Ne büyük sırmış. Evet ezoterizmin perdesi aralandı. Masonlar da bu aralanan perdeden biri tek yol değil fakat gitsin ya işine ondan mı öğreneceğiz.
Zaten entellektüel anlamda ezoterizm kendi yorumunu yapabilmektir. Aynı mekanda 67-70 kişinin kendi yorumlarını kendi algılarını oluşturması durumudur. Ama hala insanlar dikte arıyor. Alışmışlar bir şeyi okuyup hadi bunu kabullenelim denmesine. Yorum mu bu şimdi. Böyle mi yorulur bir kurum.
-
Engin Ardıç işte, her zaman aynı şeyleri yapar ." Güdümlü gazeteciler" der, kendisini onlardan ayrı tutar. "laga luga" der, ama en büyük laga lugayı kendi yapar. Hem "merak etmiyoruz "der, ama meraktan çatlar. Kısacası böyle işte. Ben kendisini uzun zamandır izleme gereği duymuyorum.
Saygılar-sevgiler.
-
Gazeteci yazar Engin Ardıç, Masonluk ile ilgili yazı dizileri ve haberleri eleştirmiş.
Bu işi ne zaman yapmış?
Sayın MASON’un konu ile bağlantılı yazısı 25 Ekim 2006 tarihli. Yazsının tarihi ise aynı yıl Mart ayında.
Hadi diyelim ki Sayın MASON bu yazıyı gündeme getirirken, aradan yedi ay geçmiş olmasını pek önemsememiş.
Fakat şimdi… Aradan bunun üzerine beş yıldan çok zaman daha geçmiş.
Engin Ardıç’ın o eleştiri yazısı literatürde bir kalıcılık mı taşıyor ya da dediklerinin üzerinde kayda değer bir şey mi var ki bunu bugün yine gündeme getiriyoruz.
Bunlar varsa, antimasonik cephede yıllar boyu sakız gibi çiğnenmiş laflardan farklı bir söz etmişse lütfen ne olduğunu belirtin de, ben de bir bakayım bu forumun bir üyesi olarak bunun üzerine bir yorum yapmak gerekli ya da yararlı olur mu, olmaz mı?
Bu bağlamda Sayın Alşah’a katılmıyorum. Kişinin kendisi beni ilgilendirmiyor. Ne dediği ilgilendiriyor. Kişinin genelde yazdıkları pek abuk sabuk olur da bu yazısında gerçekten önemli ve değerli konuları vurgulamıştır. Bunu tersi de söz konusu olabilir. O nedenle ne anlatıldığına bakalım, kimin anlattığına değil.
-
Fakat, sağolsunlar, bir de armalı kahve fincanı göndermişler, üzerinde manda gözü gibi teşkilat amblemi; onu masamın üzerine koydum ki odaya giren görsün de 'ulan acaba mı' diye korksun, ona göre ayağını denk alsın!
Gazetelerin köşe yazılarını okuyan biri değilimdir özellikle okumamayı tercih ederim , olayları genelde kendi mantık çerçevemde yorumlarım...
bence resmen suç örgütü görüntüsü vermiş yazısına sanki Gambino ailesinin sembolünden bahsediyor :) komik ...
Saygılarımla,
418
-
Sayın Engin Ardıç'ı hiç tanımam , kişiliği hakkında en ufak bir bilgim bile yok. Eskiden zaman zaman yazılarını okur idim. Daha sonraları pek tatmin edici bulmadığımdan okumaz olmuştum yazılarını. Burada da kendisinin kişiliğine değil yazısındaki tenakuzlara dikkat çekmek istemiştim. Fakat sayın ADAM her nedense benim yazdığım yazıda adı geçen şahsın kişiliğini eleştirmem gibi bir anlam çıkararak , beni ufak yollu eleştiride bulunmuş.
Sayın ADAM ne diyor " kişinin kendisi beni ilgilendirmiyor. Ne dediği ilgilendiriyor". Pekiyi ben ne diyorum ?
Bu arada, sayın ADAM her halde sayın tcorbac i'nin yazısı ile benim yazımı karıştırmış.
Saygılar-sevgiler.