Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Semboller  (Okunma sayısı 25247 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 16, 2009, 09:06:15 öö
Yanıtla #10
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 300
  • Cinsiyet: Bay

Üst düzey maji çalışmaları yapan insanlar biliyordur ki çalışma sırasında bizlere birçok semboller sunulur. Ve o sembolleri sadece kendimiz ve bizimle aynı yolda yürüyen insanlar anlaya bilirler. Sembollerin önemi çok büyük. Eğer semboller olmasa çalışamazdık evrenle ve Tanrıyla konuşamazdık


Eylül 06, 2009, 11:34:45 öö
Yanıtla #11
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Benim yazdıklarımı izleyenler artık biliyor: Ben “sembol” yerine “simge” sözcüğünü yeğliyorum.

Bu başlığı Sayın MASON açmış üç yıl önce bir alıntıyla. Sonra üzerinde biraz görüş üretilmiş. Bunlara bir şey demeyeceğim. Sanki birisi bana bu konuda bir şeyler söylememi önermiş gibi yapacağım.

Diyeceklerim size pek basit gelebilir. Kusura bakmayın, bende bu kadarı var. Şayet konu başlığı genel olarak “semboller” değil de özel olarak “ideogramlar” hatta “ideografi” olsaydı, belki başka şeyler söyleme olanağı da doğardı. Ben başlıktan sapmamaya biraz özen gösterme eğilimindeyim.

Kuşkusuz simgeler ve simgecilik ezoterik sistemin kaçınılmaz gereklerinden biridir ama sadece ezoterik çalışan kurum ya da örgütlere özgü de değildir.

Ben simgeyi şöyle tanımlıyorum: Bir kavramı temsil eden somut bir şekil, bir nesne, bir işaret, bir söz ya da bir hareket.
Dolayısıyla simgeden söz edildiğinde genel olarak bunlardan sadece nesne ve şekil anlaşılıyor ama aslında ötekiler de var.

Bir simge nasıl oluşur?

Bir olay ya da olgunun, düşünsel bir ürün ile karşılaştırılması ya da zıtlaştırılmayla… Şayet simge denilen şekil, nesne, söz ya da hareket kendinden başka bir kavramı ya da düşünüyü anımsatmıyorsa, ona simge denilemez.

Simgeler, nitelikleri tam ve kesin olarak ortaya konamayan fakat kaçınılmaz birtakım olay, olgu, düşünü ve kavramları kusursuz bir şekilde anlatıp gösterir. Öyle ki, iletişimde her dilin kendine özgü sözcük, terim ve anlatımları yerine simgeler konursa, dilleri çok farklı olan kişilerin birbirlerini kolaca anlayabilir. Dolayısıyla simgeler, evrensel bir dilin öğeleri sayılabilir. Ancak elbette yansıttıkları anlamlar bakımından uyuşma sağlanabiliyorsa.

Kimi zaman ve yerde “simge” ile “amblem” sözcüklerinin eş anlama gelmek üzere kullanıldığı görülür. Ben buna pek takılırım. Oysa bunlar aynı şey değil.

Bir amblem salt nesnel bir nitelik taşır; belli bir düşüncenin yalın tasarımıdır. bir simge ise nesnel oluşumun temsilcilisi değildir.

Her amblemin genellikle tek ve önceden belirlenmiş bir açıklaması vardır. Aynı biçimdeki bir amblem farklı toplum ya da kültürlerde farklı biçimlerde açıklanabilir ama o açıklama hep tek ve kesindir. Bir simgeye verilen anlam da toplum ve kültürler arasında farklı olabilir ama kesin değil, yorum ve değerlendirmeye açıktır.

Birkaç simgenin birleştirilmesiyle bir amblem oluşturulabilir. Ancak çeşitli amblemlerin birleşimiyle bir simge yapılamaz; bu sadece ilgili amblemin bir simgeyle özdeşleşmesi durumunda olanaklıdır. Böyle bir durumda “bileşik simge” ya da “kompozit simge” terimi kullanılmalıdır; bu aynı zamanda bir amblem olabileceği gibi olmayabilir de.

İnsanlık tarihinin ilkel dönemlerinde, gerek dine, gerek bilim ve tekniğe, gerek töreye, gerekse güncel yaşama ilişkin birçok düşünü ve görüşün anlatımında öncelikle simgeler kullanılmıştır. Bu simgelerden çoğu aslında birer çizimdir; bu nedenle de “ideogram” olarak anılır. Bunlar belli bir kavramı anlatmak üzere amblemlere dönüştüğünde “yazı” oluşmaya başlamıştır.

Yazıda simgelerin kullanılması, bildiğimce Eski Mısır hiyerogliflerinde doruğuna ulaşmıştır. Hiyerogliflerin birçoğunun günümüzde bile kesin bir tarzda anlamlandırılamayışı, kullanılmış olan şekillerin birer simge oluşundan, bizim onların oluşturulması sırasındaki kavram ve eğilimler ile düşünemeyişimizden ötürüdür.

Bir yazıyı okumak için okuma-yazma bilmek gerekir ama simgeler kullanılarak yapılmış bir düzenlemeyi anlayıp çözümleyebilmek için bu zorunlu değildir. Ancak onların kullanıldığı kültüre ilişkin bilgi sahibi olmak gerekir. İlgili kültürün özellikleri gerektiğince bilinmiyorsa, anlamlandırmanın doğru olma olasılığı zayıftır. Günümüzün koşulları ve kendi kültürümüze göre yapacağımız yorum, bugün ve içinde yaşadığımız çevre için geçerli olabilir; eski tarihlerdeki farklı bir kültür ortamına uymaması doğaldır.

Anlaşılmasının kolay olmasına karşılık, sadece simgeler kullanılarak birbirini izleyen ve bütünleyen kavramlar oluşturulması zor bir iştir. Çünkü bunu yapan kişi kendisi için değil, başkaları için yapmaktadır. Sadece kendisinin anladığı bir simge “simge” olmaz. Dolayısıyla bir simge tasarlamaya girişen kimse, başkalarının nasıl düşüneceğini bilmelidir.

Nitekim konuşma ve yazıda “simgesel dil” kullanmanın yarattığı en büyük zorluk budur. Simgesel dilin iletişimde işlevli olabilmesi için, anlatan ya da yazanın zihinsel tasarımlarının, dinleyen ya da okuyanın zihinsel tasarımlarıyla özdeşleşmesi gerekir.

Bu özetten bir sonraki aşamada başka kavramlara, örneğin alegoriye geçmek gerektiğini düşünüyorum. Ancak ben bunları yazınca ilgi çekiyor mu, dahası isteniyor mu, bu bağlamda kuşkuluyum. Bunu size bırakıyorum. Tamam mı, devam mı?

Yazdıklarım eleştiriye açıktır.

Sevgiler,
ADAM
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 10, 2009, 06:09:18 ös
Yanıtla #12

הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 10, 2009, 06:25:10 ös
Yanıtla #13
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Ben bu konuyu unutmuştum. Anımsattığınız iyi oldu. Teşekkürler.

Pek yakında sonrası gelecek.

Sevgiler,
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 10, 2009, 06:45:46 ös
Yanıtla #14

Ben bu konuyu unutmuştum. Anımsattığınız iyi oldu. Teşekkürler.

Pek yakında sonrası gelecek.

Sevgiler,

Teşekkür ederim.
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 10, 2009, 07:30:53 ös
Yanıtla #15
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Simge ve Alegori:


Simgelerin pek sık olarak kullanıldığı bir diğer alan alegori kurma işlemidir. Ancak burada nesnel değil sözel simgeler kullanılır. Onları görmez ama zihnimizde tasarlarız. Örneğin “dev” dediğimizde, onu resimle ya da çizerek göstermemiz gerekmez; bu zihnimizde bir simge olarak belirir.

Pek öz olarak alegori, bir düşüncenin ya da bir kavramın doğrudan anlatılmayarak, bununla hiçbir bağlantısı olmayan birtakım örnekler ve bambaşka türlü sözlenerek ortaya konulmasıdır.

Ancak dikkat: Alegori, bir “mecaz” ya da “benzetme” değildir. Bu nedenle de bir alegorinin oluşturulmasında öncelikle simgelere yer verilir. Bunlar, alegorinin en önemli öğeleridir.

Masonluğun en başta gelen alegorilerinden biri, tarihte bir tapınağın yapımı sırasında geçmiş olduğu varsayılan bir olaydır. Bu olay genellikle bir kişinin öldürülmesi olarak anılır. Dış bakışta sanki bir tarihsel olaymış gibi anlatılır. Böyle benimsenecek olursa, ya tarihsel bakımdan yanılgılı bilgilere ya da dogmatik inanışlara varılır. Alegorik bir yaklaşımla değerlendirildiğinde ise birçok simgenin ayıklanmasına başlanır: O tapınak, onun başmimarı olduğu söylenen kişi. onun özellikle “başmimar” oluşu, “yapmış olduğu işler”, onu öldürenler, öldürme eyleminde kullanılan aletler, olayın geçtiği yer, nedeni ve öykünün kapsamında bulunan diğer birçok öğe hep birer simgesel anlam taşır. Bu simgesel anlamlar değerlendirildiğinde, ortaya çok önemli ve çok yararlı bir töresel öğretim çıkar. İşte bu alegoridir.

Eğer anlatılan bir öyküden bir töresel öğretim ya da öğütleme çıkarılmazsa; ya alegori başarısızdır, ya zamanla geçerliliğini yitirmiş bur konuyu işlemektedir ya da kişinin anlama ve yorum yapma yeteneği yetersizdir.

Simgenin Geçerliği:

Eğer bir şekil, bir nesne, bir işaret, bir söz ya da bir hareket, tarihe gömülerek geçerliliğini ya da gerçekliğini yitirmiş bir soyut kavramı yansıtıyorsa, artık ona “simge” denilemez. Simge sayılabilmesi için, gerçek ve yaşayan kavramları yansıtması gerekir.

Dolayısıyla bir simge, eskiden kalma olsa bile anlamını koruyorsa çağımızda da geçerlidir ve kullanılabilir. Bu niteliği yitirmiş olan bir eski simge ise, artık ancak bir tarihsel anı sayılır.

Herhangi bir simge, ancak toleransın var olduğu bir ortamda yaşayabilir ve yaşatılabilir. Bilgisizliğin, bağnazlığın, batıl saplantı ve dogmaların egemen olduğu bir çevre ya da ortamda, simgeler putlaştırılır yani birer ambleme dönüştürülür.

Kavramlar başlığı altında bu konu üzerinde diyeceklerim bu kadar. Ancak simgeler ve simgecilik üzerine belki daha sonra bir başka konu açmayı düşünebilirim. Hata belki ideografi konusunu da ele alırız.

Sorulara ve eleştirilere açıktır.

Sevgilerle,
ADAM

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 10, 2009, 07:53:30 ös
Yanıtla #16

Evet, çok açıklayıcı olmuş gerçekten.. Simge ve kavramlar üzerinde ayrıntılara girmek genelde zor bir iş olduğundan aslında cesaret isteyen bir durumdur da.. Çünkü genelde düşüncelerimizi açıkladığımızda kişisel doğrular her yöne doğru kayma özelliği bulunduğundan ve özellikle de farklı bakış açılarına hitaben olduğu için doğru ve göreceliliğin de haliyle kişiden kişiye geçtiği farsayıldığında işin gerçek tarafı Düşüncelerinizin benim fikirlerimle örtüşmesiyle kalmayıp kafamdaki uç noktalardaki noksanlıkları gidermemi sağladınız. Ayrıntılara girmeniz, bu yönüyle beni daha çok huzur etmektedir.

Teşekkürler.
     
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 10, 2009, 09:38:27 ös
Yanıtla #17
  • Ziyaretçi

Sayın ADAM ;


İsa 'nın son akşam yemeği aslında bir alegori midir ?  Yani kıssalar aslında  alegori  midir ? Fil suresinde

bahsedilen  ,Nuh 'un gemisi  vs.  aslında bunlar  alegori midir ?  Bi de aklıma  Dante  geliyor  ... Birazcık 

daha  örneklendirebilir  misiniz ?



Saygılarımla


Eylül 11, 2009, 09:28:26 öö
Yanıtla #18
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Ozak1977,

Bence çok önemli bir noktaya parmak bastınız.

Alegori, eğer öyle düşünülerek düzenlenmişse öyledir. Ancak öyle düzenlenmemişse, siz onu kendi yaklaşımınızla bir alegori olarak da değerlendirebilirsiniz.

Örnek olarak verdiğiniz “İsa ve havarilerinin son yemeği”, “Tufan ve Nuh’un gemisi” acaba birer tarihsel gerçek midir, bir vahiy bölümü müdür, bir kurgu mudur, yoksa bir başka şeyi anlatmak ya da sezdirmek için mi ortaya konmuştur. Eğer sonuncusu ise ya da siz onu öyle benimsiyorsanız bir alegori olabilir.

Kimin söylemiş olduğunu şu anda anımsayamıyorum; ararsam bulurum ama kimin söylediği de önemli değil, şöyle bir söz geçer Tasavvufta: “Kuran-ı Kerim’in bir zahiri bir de batınî anlamı vardır.  Zahiri yani açık anlamında alegori olmaz. Ne deniyorsa odur. Alegori ancak batınî anlam yani bir başka bakış açısından değerlendirilerek çıkar. Böyle olunca, kutsal kitapların hepsine, hele Tevrat’ın Genesis bölümüne alegori olarak bakılabilir. Ancak bu zorunlu değildir. Üstelik bunlara o gözlükle bakmak, inanç sahibi kimseleri rahatsız ve rencide edebilir.

La Fontaine’in ünlü fablları tam anlamıyla birer alegori örneğidir. Onun alıntı yapmış olduğu, ne yazık ki kültürümüzde yeterince tanıtılmamış Kelile ve Dimne bence çok daha güzeldir.

Bilim kurgu türündeki yapıtların kimisi sadece birer kurgu romandır ama bunların bazılarında ilginç bir alegori yatar. UFO ile bağlantılı konulara çok meraklı ve kendini kaptırmış olanların kimileri bunları gerçek öyküler olarak alırken, bu anlatımların arkasında başka şeylerin bulunduğunu düşünenler alegorik değerlendirmeler yapabilir.

Mitolojik öyküler, efsaneler, destanlar da alegorik açıdan değerlendirilebilir. Bu bağlamda Osiris, Diyonisos, Attis, Adonis ve Eleusis gibi mitler ya da misterler hep düz bakışla görüldüğünden farklı şeyler anlatır. Dede Korkut Masalları’na birer tarihsel gerçek diyemeyiz ama onların sadece birer “masal” olduğunu söylemek de yanılgılıdır.

Dante… Buna sadece şöyle bir değinirken aslında “Tanrısal Komedi” konusundan söz etmek istediniz, değil mi?... İşte o yapıt baştan sona bir alegoridir. Bunun anlamının ortaya çıkacağından korkan Boccacio, yapıtı bir başka biçimde yorumlayarak Dante’yi korumaya çalışmıştır. Bilmem bu forum alanında bundan hiç söz edildi mi? Orta Çağda Katolik Kilisesi’nin baskısı altında yazılmış öyle çok alegori var ki…

Yanıtlarım sizce yeterli mi, yoksa ayrıntılara da girelim mi? Ancak ayrıntıya girersek korkarım uygun bir bölümde yeni bir başlık açmalıyız.

Sevgiler,
ADAM

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 11, 2009, 01:53:51 ös
Yanıtla #19
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 439
  • Cinsiyet: Bay

semboller birbirilerine en uzak mesafelerde olsalar bile insanların bulundukları yerdeki gizli sırları ile iletişimini sağlamaktadır. semboller insanların iletişim kurmak için birbirileriyle  karşılıklı olması zorunluluğunu ortadan kaldırn çok değerli etkenlerdir.
dünya üzerinde herşey sembollerle anlatılmış sembollerle saklanmış ve şifrelenmiştir. semboller aynı zamanda en önemli gizliliktir.

saygılarımla,


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
Semboller

Başlatan MASON « 1 2 » Evrensel Masonluk

15 Yanıt
31221 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 25, 2010, 08:02:31 öö
Gönderen: ceycet
55 Yanıt
63226 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 12, 2009, 07:09:54 ös
Gönderen: hewal73
17 Yanıt
24706 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 05, 2009, 02:56:12 ös
Gönderen: ADAM
57 Yanıt
33359 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 31, 2010, 03:21:37 öö
Gönderen: Belial
5 Yanıt
8341 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 14, 2008, 08:59:21 ös
Gönderen: Prenses Isabella
8 Yanıt
13545 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 27, 2008, 02:06:13 öö
Gönderen: Fraternis
12 Yanıt
25717 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 17, 2011, 08:04:42 ös
Gönderen: AMON RA
2 Yanıt
9142 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 16, 2010, 12:54:34 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
8002 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 06, 2011, 11:43:04 ös
Gönderen: AQUA