Hiçbir şeye üzülmem Taner Yıldız ve Faruk Çelik in olumlu tutumlarına rağmen, hatta muhalefetin yapması gerekirken yapamadığı konuşmayı Faruk Çelik in yapmasına ve yine muhalefetin yapması gereken özeni Taner Yıldız ın göstermiş olmasına rağmen, bu 2 bakan üzerinde yoğunlaşan tepkilere üzülürüm.
Hiçbir şeye üzülmem, Yılmaz Özdil in sözde "ironi" yapıyorum edasıyla yapmış olduğu gereksiz ve saçma konuşmaya sadece Yılmaz Özdil laik, kemalist diye tepki veremeyen sözde demokratların sessizliklerine üzülürüm.
Sadece kendi düşüncemizde diye bir insanın hatalarını görmezden gelmek ve sadece karşı düşünce de diye iyi işleri ve bu iyi işleri yapanları görmezden gelmek. Demokrasinin Türkiye sürümü olarak adlandırılabilir.
Eminim ki,Taner Yıldız ve Faruk Çelik in göstermiş oldukları tutumları yabancı bakanlar göstermiş olsalardı. Bugün görsel ve yazılı basında bu 2 bakan örnek olarak gösterilirdi.
Ve yine eminim ki, Yılmaz Özdil in sözde "ironi" si Almanya da katledilmiş "Yahudiler" veya Amerika da hor görülmüş ve yıllarca 2. sınıf insan muamelesi görmüş "Afro-Amerikalılar" için yapılmış olsaydı. Bu sözleri sarfeden kişi yerden yere vurulur ve işini kesin kaybederdi.
Ama bizim ülkemizde, bizim düşüncemizde olanlar şartsız şekilde, bir yüce varlık, hatasız kul olarak nitelendirildikleri için ne hatayı ne hatayı yapanları , ne de iyiyi ve iyiyi yapanları görebiliyoruz.
Ölen insandır, ölen candır. Ağlayan bir oğuldur, ağlayan bir annedir, ağlayan bir eştir. Oğlunu, kocasını, babasını, ağabeyini toprağa veren de yine bir insandır. Cenaze üzerinden ne ironi yapılır ne de ağlayanla birlikte ağlayana dil uzatılır.
Ama "at gözlüklü demokrasi" maalesef sadece görsel faaliyetlerimizi değil düşünsel faaliyetlerimizi de kısıtlıyor.
Saygılarımla