Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Dolandırıcılıktan hükümlü Mehmet Ali Birand'ın utanması var mı?  (Okunma sayısı 9604 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 21, 2009, 03:05:58 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Emin Çölaşan'ın  19 Aralık 2002 tarihli yazısı;

SEVGİLİ okuyucularım, bizim medyada ahkám kesen bazı tipleri zaman zaman belgeleriyle açıklamak gerekiyor.

Bugüne kadar çok yazdım. Bunlardan biri Mehmet Ali Birand. Bu şahıs geçmişte TRT'de çalışıyor ve orada program yapıyor. Fakat bu süre içerisinde TRT'yi sürekli olarak sahte belgelerle, düzmece faturalarla dolandırıp yolunu buluyor.

Olaya TRT Teftiş Kurulu el koyuyor ve geniş kapsamlı bir araştırma yapılıyor. Müfettişler Avrupa'ya gidip Mehmet Ali'nin düzmece belgelerini orada bile ortaya çıkarıyor. Mehmet Ali hakkında kapsamlı raporlar düzenleniyor. Polis laboratuvarı, bu adamın düzmece faturalarını inceliyor, imzaların Mehmet Ali Birand'ın elinden çıktığını belgeliyor. Şimdi size yaklaşık 200 sayfadan oluşan ve onun sahteciliğini kanıtlayan rapordan kısa bir alıntı:

‘‘Mehmet Ali Birand'ın mevcut olmayan firmalar adına kendi el yazısıyla sahte faturalar ve belgeler düzenlediği, firmalarca düzenlenen faturaları tahrif ettiği (örneğin 100 dolarlık faturanın önüne 1 rakamı ekleyip TRT'den 1.100 dolar çekiyor) bedelini tahsil ettiği faturaların bir süre sonra ikinci nüshasını veya fotokopisini ibraz ederek, bir defa yapmış olduğu harcamayı Kurum'dan iki defa tahsil ettiği, Kurum'un ödediği faturaların ikinci nüshasını veya fotokopisini ibraz ederek bir kere de (TRT'den) kendisinin tahsil ettiği, ödenmesi mümkün olmayan harcama kalemlerine ait belgeleri program harcaması gibi göstermek amacıyla ibraz edip bedelini (bir kez daha) tahsil ettiği, kendisinin, eşinin ve çocuğunun özel harcamalarını da eşinin belgedeki adını silerek tahsil ettiği anlaşılmıştır. Bu durum Brüksel ve Paris Ticaret Sicili Dairelerinin kayıtları, Brüksel Büyükelçiliğimizin resmi yazıları ve Polis Laboratuvarları ekspertiz raporlarıyla da kesin olarak tespit edilmiştir...''

Bu adamın TRT'den ‘‘sahtecilik'' yöntemiyle tırtıkladığı para, Teftiş Kurulu raporuna göre şöyle:

2 milyon Belçika Frangı, 4 milyon 650 bin İtalyan Lireti, 104.100 Fransız Frangı, 34.600 ABD Doları, 28.400 İngiliz Sterlini, 35.360 Avusturya Şilini, 1.558 Alman Markı, 310 İsviçre Frangı.

Gördüğünüz gibi, uyanık Mehmet Ali hangi ülkeye gitse marifetini sergilemeyi başarmış, devletin ve milletin parasını cukkalamış.

***

Mehmet Ali Birand hakkında kamu davası açılıyor, SAHTECİLİK ve DOLANDIRICILIK iddiasıyla yargılanıyor. Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nin Esas 1994/1315 sayılı kararıyla 11 ay 20 gün hapis alıyor. Bu karar Yargıtay tarafından onanıp kesinleşiyor. Mahkemenin gerekçeli kararından bir cümle:

‘‘Kurumun (TRT'nin) zararını ödemesi ve sanığın hal ve tutumu lehine indirim olarak değerlendirilmiş olmakla, cezasından 1/6 oranında indirim yapılarak 11 ay 20 gün HAPSİNE.''

Adam ne yaptıysa bilerek, bilinçli olarak yapıyor... Ve günün birinde foyasının ortaya çıktığını görünce, TRT'nin istediği bütün parayı geri ödüyor. Yine de hüküm yemekten kurtulamıyor ve yüz kızartıcı suçtan aldığı hapis cezası paraya çevriliyor.

Aynı dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından hakkında ikinci bir dava daha açılıyor. Fakat bu kez Mehmet Ali Birand'ın imdadına ‘‘zamanaşımı'' yetişiyor. Diğer mahkemenin kararında ‘‘Suç sabit görülmüştür ama zamanaşımı nedeniyle dava düşmüştür'' deniliyor.

***

Her gün ekranlarda ahkám kesen, gazetelerde köşe yazısı yazan bu Mehmet Ali Birand'ın yüzü, acaba hiç kızarıyor mu?

Hiç utanıyor mu? Karısının, çocuğunun, karşısına alıp söyleşi yaptığı insanların yüzlerine nasıl bakıyor?

Bu vatandaş eğer mert ve yürekli adamsa kaçmasın, gelsin karşıma otursun. Ekranda veya istediği herhangi bir yerde bu konuyu kamuoyu önünde ve belgelerle tartışalım. Eğer o haklı çıkarsa ben özür dileyip gazeteciliği bırakayım. Eğer ben haklı çıkarsam Mehmet Ali desin ki ‘‘Evet arkadaş, ben devleti dolandırdım, enselendim, yargılanıp hüküm giydim. Bu durumda gazetecilik yapamam...''

Haydi Mehmet Ali, hodri meydan. Var mısın? NAMUSUNUN ve ŞEREFİNİN hesabını verebilir misin? Yüreğin yeter mi? Sakın eveleme geveleme yapma. Net ve somut yanıtını bekliyorum.

Kaynak: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=116532&yazarid=5


Ekim 21, 2009, 03:41:51 ös
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 886
  • Cinsiyet: Bay

TRT DAVASININ İÇ YÜZÜ…

Sevgili okurlarım, Emin Çölaşan hemen her yazısında benim TRT'yi 200 milyar TL dolandırdığımı, sahtecilik suçuyla mahkum edildiğimi ileri sürüp duruyor. Sizlerden de “nedir bu TRT davası?” diye mesajlar alıyorum. Çok anlattım, ancak tekrar edeyim:

1985-1991 yılları arasında TRT'ye, özel bölümler dahil 80'in üzerinde 32.GÜN programı ürettik. 20 kişiye kadar yükselen kadrosuyla 32.GÜN, dünyanın dört bir yanında çekimler yapıp ekrana yansıttı.

5 yıl süreyle bu harcamalar karşısında TRT'ye 4.400 adet fatura, makbuz ve harcama fişi verilmiş ve toplam 2 milyar 600 milyon Türk Lirası masraf yapılmıştı.

5 yıl süreyle bu belgeler hem haber dairesi, hem muhasebe, hem de yıllık denetlemelerden geçip onaylanmıştı. 5 yıl sonra herhalde yukarıdangelen bir emirle, onay veren aynı müfettişler bu defa 4.400 belge'nin 440 adedini usule aykırı ve sahte olduğuna dair bir rapor hazırladılar. Bu rapor mahkemeye intikal ettirildi.

1991'den bu yana 3 yıl süren davada bir de bilirkişi toplandı ve bizi büyük oranda aklayan bir rapor çıkardı. Rapora göre, yapılan harcamalar gerçekti. Yani bizim intikar yapmadığımızı, TRT'den gerçekleştirilmemiş bir iş için para almadığımızı saptadı. Programlar çekilmiş, TRT ekranında gösterilmiş ve harcamaların karşılığında da belgeler verilmişti.

Bilirkişi bizim başından itibaren söylediklerimizi doğruladı. TRT'nin usulsüz ve sahte olduğunu iddia ettiği 400 belgeden sadece 6 tanesi hakkında “şüphe” belirtti. ( Bu 6 faturanın toplamı da 64 milyon Türk Lirası'dır. Bilirkişinin şüphesi harcamanın bizim cebimize girdiği şeklinde değildi. Çekim yapılmış, harcama gerçekten olmuş, ancak ibraz ettiğimiz faturalar şekil olarak usule uygun görülmemişti. Bunların kiminde KDV rakamı mevcut değildi, kiminde imza yoktu, kiminde rakam üzerinde tahrifat vardı.

9.573 DOLARLIK SAHTECİLİK OLUR MU?

Biz bu faturaların tanıklar önünde düzenlendiğini, karşılıklarının yine tanıklar önünde hizmeti yapanlara ödendiğini belirttik. Tanıkların dinlenmesini istedik. Bu faturaları bize verenlerin bulundukları ülkelerin ticaret siciline kayıtlı olup olmadıklarını kontrol etmemizin imkansızlığını söyledik. KDV veya vergi numaralarını onca koşuşturma içinde denetimden geçirmemizin sözkonusu olmayacağını belirttik ve ısrarla tanık dinlenmesi için girişimlerde bulunduk. Rusya'nın bozkırlarından Arabistan'ın çöllerine kadar gitmediğimiz yer kalmadı.faturanın işlemediği hatta bilinmediği yerlerde resmi muamelenin aradığı usule uygun şekilde nasıl belge bulabilirdik? Gittiğimiz yerlerde bize çekim yapanların yasal sorumluluklarını yerine getirip getirmediğini anlamamızın beklenmemesi gerektiğini söyledik, ancak dinletemedik dönemin bazı güvenlik kuvvet temsilcilerinin adalet mekanizması üstündeki “ikna yeteneklerini” kullanmaları, medya'da bizi seven (!) bazı yazarların desteği sayesinde 17 inci Asliye Ceza Mahkemesi hiç oralı olmadı ve kararını verdi.

5 yıl içinde kuruma verdiğimiz 4400 belgeden (2 milyar 600 milyonluk harcama) TRT'nin usulsüz diye iddia ettiği 440 tanesinden gerekene uymayan 6'sını (64 milyon TL - 9.573 dolar) suç niteliğinde buldu ve yasadaki en düşük cezayı 11 aylık hapis cezasını, 3.5 milyon Türk Lirasına çevirip tecil etti. Böylece Azerbaycan, Tacikistan ve Irak çöllerindeki çekimler için aldığımız ancak, usule uygun bulunmayan 64 milyon TL'lik 6 fatura yüzünden suçlu bulunduk.

Bu dava ve ardından gelen diğer davaların (ki hemen hepsinden beraat ettim) tek amacı, 32.GÜN, Demirkırat, Kıbrıs gibi çalışmaların cezalandırılmasıydı. Kürt sorunu başta olmak üzere, bir çok konuda devlete ters düşmüştük ve böylece haddimiz bildirilmişti.

Özetle TRT olayı bir 9.573 dolarlık dolandırıcılık veya sahtecilik değil, devlet'in bürokrasiyi kullanıp bazı medya mensuplarının da girişimiyle bir linç girişimidir, o kadar.
Mehmet Ali BİRAND  13 Temmuz 2002


Ekim 21, 2009, 09:29:30 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Bir insanın  hapse  atılması  ,  yargılanması  ,  bulunduğu  ülke tarafından suçlanarak  asılması ,  zulme  uğraması  ,  o  insanın  suçlu  olduğu  anlamına  kesinlikle  gelmez : Olayı  sadece  bize  anlatıldığı  kadarıyla  biliyoruz  hepimiz ...Devlet  yönetiminde  koltuk  sahibi  olanlar  elbetteki  menfeatleri  zıt  düştüğü  insanlara  zulm  eder ; bu  genelde  böyledir ....Ancak  yarın  kimin  hangi  göreve getireleceği , kimin  hangi  durumlara  düşeceğini  bilemeyiz ...Bir  laf  vardır  hani ; keser  döner  ,  sap  döner ;  gün gelir  hesap  döner...Umarım  haklı  olan  kazanır  ,   güçlü  olan  değil...


Ekim 21, 2009, 10:04:52 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Bay ozkann, Bayan ozak1977

Mehmet ali kendine güvense, yıkar ortalığı ve dava açar. Adam hergün Tv'de, sizce suçsuz olan biri kardeşim ne iştir bizi boş yere suçladınız demez mi ya da dava açmaz mı?

Aşağıda mahkeme kararı var, yok eğer aşağıdakiler doğru değilse siz de dava açabilirsiniz, sonuçları da buraya yazarsınız? mehmet aliye güveniyormusunuz?

Mehmet Ali Birand hakkında kamu davası açılıyor, SAHTECİLİK ve DOLANDIRICILIK iddiasıyla yargılanıyor. Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nin Esas 1994/1315 sayılı kararıyla 11 ay 20 gün hapis alıyor. Bu karar Yargıtay tarafından onanıp kesinleşiyor. Mahkemenin gerekçeli kararından bir cümle:

‘‘Kurumun (TRT'nin) zararını ödemesi ve sanığın hal ve tutumu lehine indirim olarak değerlendirilmiş olmakla, cezasından 1/6 oranında indirim yapılarak 11 ay 20 gün HAPSİNE.''




Bence, öncelikle "Birand Dosyası" (yazar: Burak Reis Sat) kitabını okuyunuz. Böylelikle bu dolandırıcının neler yaptığını daha iyi anlayabilirsiniz.


Bu adamın kim olduğunu anlamak için bu videonun ilk 5 dakikasını izleminizi öneriyorum.
http://www.youtbe.com/watch?v=xn7Oi6C9XIs

youtube "u" ekleyerek düzeltiniz. Link gözükmesi için bu şekilde verdim.
« Son Düzenleme: Ekim 21, 2009, 10:21:17 ös Gönderen: M.Akyol »


Ekim 21, 2009, 10:30:40 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Sayın M. Akyol;

Aslını  bilmediğim  konular  hakkında  insanları  suçlu ilan   etmek  haddim  değildir  ancak  ; hakikaten  hırsızların  hapse  girmesine  sebep  olmasına  rağmen  kendisi  hakkında  ağır  iddialar  ortaya  atılan insanlar  az  değildir...Bu  da  zaten günümüz  hükümetinin  habitusu  haline  gelmiştir...Kendim  bizzat  şahit  olduğumdan  biliyorum  ;  o  yüzden  ben bu  ülkede  yargının özgür  olmadığını ve  hükümetin  kontrolü  altında  olduğunu  düşünenlerdenim...Kendimiz   şahit  olmuşsak  pekala  Mehmet Ali Brand 'ın da  başına  gelebilir ....O   yüzden  diyorum  ki :  Don't  judge  quickly...


Saygılarımla


Ekim 21, 2009, 10:51:36 ös
Yanıtla #5
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 886
  • Cinsiyet: Bay

Sayın M.Akyol

Kendilerine hakaret edildiğinde dava açan kişilerde olduğu gibi açmayanlar da vardır.
Alıntı
Mehmet ali kendine güvense, yıkar ortalığı ve dava açar. Adam hergün Tv'de, sizce suçsuz olan biri kardeşim ne iştir bizi boş yere suçladınız demez mi ya da dava açmaz mı?
Muazzez abacıdan tokat yiyen bir kemancı hiçbir dava açmadı. Her haklı her zaman dava açmaz. 'Sizce' diyorsanız bence bu.

Kendi savunmasından anladığım 440 adet faturadan 4 adet uygun bulunmamış ve 9 bin küsür dolarlık bir usülsüzlük olmuş. Suçsuzum diyemiyor ama dolandırıp milyarlar yemedim diyebiliyor.
Belki herşeyi dava etmeye meyilli değildir belki de tamamen suçsuz olmadığı için dava edecek kadar pişkin değildir bu durumda zaten yaptığı gibi konuyu kamuya açıklar ve bırakır. Dava açmamasının sebebi ikisi de olabilir.

Ben niye dava açayım ki?
Alıntı
Aşağıda mahkeme kararı var, yok eğer aşağıdakiler doğru değilse siz de dava açabilirsiniz, sonuçları da buraya yazarsınız?

Ve evet, kendisi de 11 ay 20 gün ceza yediğini söylüyor.
Ancak Emin 'Bey', Mehmet Ali 'Bey'in işlediği suç ile ilgili daha yüksek meblağlarla ilgili olduğunu ileri sürmüş. Mehmet Ali 'Bey' de hayır miktar daha düşüktür, ayrıca dolandırıcılık değil 4 faturanın usulüne uygun olmaması demiştir.
Emin 'Bey' in her söylediğine inanmak gibi abes bir duruma girmeyeceğim gibi
Sayın Birand'ın da her savunmasını doğru kabul edecek kadar 'taraftar' değilim.
Her iki davranış şekli de yanlı yönlü ve amaçlı olarak değerlendirilir.

Sayın Ozak1977 e Birand konusundan bağımsız olarak hak veriyorum.
Hapis cezası almak gerçekten suçlu olmak anlamına gelmez.
Adalet sistemi de hata yapar, bilerek bilmeyerek bazen isteyerek.

Birand suçlu evet ama suçun niteliği (usulsüzlük veya dolandırıcılık?) ve miktarı konusunda çelişki var. Sayın Birand bunu reddetmemiş.
Niteliğe ve miktara itiraz etmiş.

Buradan anlam çıkmasın ki ben Sayın Birand yapmamıştır demiyorum.
Ama yapmıştır da diyemeyiz.
Her ikisinde de gerçekten 'adil' olup olmadığım konusunda çelişkiye düşerim.

Hangi konuda güveneceğimle ilgilidir bu.
Alıntı
mehmet aliye güveniyormusunuz?
Su faturasını git yatır diye veririm, güvenirim, yatırır gelir.

Ben sizin bu konuya verdiğiniz linki de gördüm.
Diyorsunuz ki bu adam dolandırıcı, o makaleye nasıl güvenilir?
Bu adam nasıl olurda Türkiye ile ilgili yorum yapar gibi birşey yazmıştınız.
Bu konunun 'kişileri' tartışmak gibi gereksiz bir amacı olmadığını, amacının
suçlu birinin makalesindeki israil-türkiye ilişkileri ile ilgili saptamalarına güvenmememiz gerektiği önermesine ulaşmak olduğunu düşünüyorum.
Ama ben o makalede aynı cümleleri hiç suçsuz birisi yazınca farklı, bütün sülalesini katletmiş birisi yazınca farklı, küçükken iki terlik çalmış biri yazınca farklı anlamlar çıkaramıyorum. Kendi ile ilgili değil sonuçta o makale.
Sonradan suçsuzluğu ispatlanınca O makalenin içeriği ve anlamı değişmez.
Veya makalenin yazıldığı gün, o güne kadar hiç ceza almamış bir insandır, sonradan bir
öğreniriz ki meğer zamanında kaçak et kesimi yapmışlar.
O anda makalenin içeriği benim için yine değişmez.
Sadece Birand'ı, 'kişileri' tartışmak için açtıysanız başlığı, bu paragrafı es geçiniz.
Kusura bakmayın.
Biran dolandırıcıdır veya değildir. 'İsrail ile empati' makalesinde yazdıkları kendi suçlarından bağımsızdır, diye düşünüyorum ben.

Alıntı
Bence, öncelikle "Birand Dosyası" (yazar: Burak Reis Sat) kitabını okuyunuz. Böylelikle bu dolandırıcının neler yaptığını daha iyi anlayabilirsiniz.
Belki kitabın yazarı doğru söylüyordur, dolandırmıştır.
Birand'da 'dolandırmadım' diye 5 kitap yazdırsa en çok kitap basan haklı çıkar mı?
Belki. Ama gerçek milim sapmaz.
Ben Emin beyin ithamlarına karşılık kendi savunmasını buraya ekledim.
Böylesinin doğru ve adil olacağını düşündüğüm için.

Suçlu olup olmadığı ile ilgili ne bir savunmam ne de bir kabullenmem vardır.
İkiside bilmeden inanmak olurdu benim için.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
18 Yanıt
14517 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 04, 2009, 12:15:46 ös
Gönderen: Veritas
2 Yanıt
3955 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 25, 2009, 11:25:28 ös
Gönderen: Mozart
10 Yanıt
11817 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 03, 2009, 03:14:44 ös
Gönderen: karahan
4 Yanıt
6243 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 23, 2011, 03:46:05 ös
Gönderen: Universal
0 Yanıt
3735 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 30, 2011, 07:41:11 ös
Gönderen: karahan
9 Yanıt
7988 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 18, 2012, 06:42:15 öö
Gönderen: Barbaros
10 Yanıt
5649 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 01, 2017, 08:45:43 ös
Gönderen: karahan
1 Yanıt
3668 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 20, 2017, 07:56:52 ös
Gönderen: Risus