Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Pagan / Batı Uygarlığının `sonu` ve İslam`ın direnişi ve gelişi  (Okunma sayısı 8046 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 03, 2009, 12:38:03 ös
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Kur`an`ın insan tarifi müthiştir: İnsan, hem eşref-i mahlukat (yaratılmışların en üstünü), hem de esfel-i safilin (aşağıların en aşağısı) olabilecek özelliklere sahip olarak yaratılmış bir varlıktır. İnsanlığa unuttuğu o esaslı şeyi hatırlatmanın tam zamanı şimdi: Allah, insana, yeryüzüne tek başına hakim olmaya kalkıştığı andan itibaren yeryüzünü fitne fücurun, felaketlerin kaplamasının önünün alınamayacağını hatırlatarak, insanın bu dünyada insanca yaşamasını sağlayabilecek peygamberler göndermiştir.

 İnsanın unuttuğu şey, vahiydir. İnsanın, dünyanın, doğanın ve tüm varlıkların felaketlere duçar olmasına sebep olan şey, insanın, kendisini Tanrı gibi görmesi, hayatın merkezine yerleşmesidir. İnsan bu dünyanın tek varlığı değildir. İnsan, kendisini, bu dünyanın yaratıcısı değil, diğer varlıklar gibi bir Yaratıcı tarafından yaratılmış bir varlık olarak kabul etme tevazuunu, alçakgönüllülüğünü gösteremediği sürece, insanlık da, kainattaki diğer varlıklar da asla adalet, hakkaniyet, huzur ve barış içinde yaşayamayacaktır.


O yüzden insan kendini, Rabbini ve haddini bilmek zorundadır. İnsan, sanki her şeyin yaratıcısı, her şeye çeki düzen veren yegane güç kendisi imiş gibi hareket ettiği sürece dünyanın dengesi bozulacaktır: Böylelikle insan azmanlaşacak, yeryüzüne ve her şeye hakim olmaya, her şeye çeki düzen vermeye kalkışacak; bu da insanın bencilleşmesine, içgüdülerinin kölesi olmasına; dolayısıyla insanın yeryüzünde hakimiyet kurmasını mümkün kılacak araçları (bilimi, teknolojiyi yani araçları), her türlü iktidar aygıtlarını (parayı, seksi, gücü vesaire) putlaştırmasına; sonuçta gücün, paranın, iktidarın, içgüdülerinin kölesi olmasına yol açacaktır. Böylesi bir ortamda ortaya çıkacak dinin adı paganizm (putperestlik), paganizmin kendisini yaymasının ve yaygınlaştırmasının aracı da barbarizm olacaktır.

 İnsanlık tarihinde dayandıkları kök-paradigmalar bakımından üç tür medeniyetin varolageldiğini görüyoruz. Birincisi, pagan `medeniyet`ler; ikincisi, Hinduizm, Budizm, Konfüçyanizm, Şamanizm gibi ritüel düzenine ve hikmet dinlerine dayalı kadim medeniyetler; üçüncüsü de İslam`ın en son örneğini oluşturduğu vahiy medeniyetleri. Paganizmin başlıca temsilcisi ve yeni şekillerde yeniden-üreticisi Batı uygarlığıdır:

 Paganizm, fizik gerçekliği (bu dünyayı) mutlaklaştırmış; insanı hayatın merkezine yerleştirmiş ve tanrılaştırmıştır. Bu nedenle pagan tecrübe, sekülerizmin (=bu dünyayı ve dolayısıyla insanı ve içgüdülerini putlaştırmanın) dölyatağıdır. M. Ö. 2500`lü yıllardan itibaren Yunan anakarası, İtalya ve kuzeyinde Mikenlerle başlayan ardından Minoslar, Etrüskler, Antik Yunanlar, Romalılar, modern Avrupalılar ve postmodern Amerikalılarla devam eden tecrübe, yaratıcı ama daha çok da yıkıcı pagan ve barbar uygarlık tecrübesinin en uzun ömürlü örneğini oluşturur. Hikmet dinlerine dayalı kadim medeniyetler, fizikötesini ve insanın iç dünyasını merkeze aldığı ve kutsadığı için John Millbank`ın deyişiyle `tersinden seküler` tecrübeleridir.

Zaman ve mekan duygusundan `yoksun` oldukları, bu dünyaya ilgilenmedikleri, sadece insanın kendi iç olgunlaşması, doğa ve kozmik dünya ile uyumunu sağlamakla meşgul oldukları için ne yazık ki paganların barbar saldırıları karşısında her zaman direnme ve varolma imkanları geliştirememişlerdir. Amerika ve Afrika kıtasındaki kadim medeniyetlerin pagan Batı uygarlığının saldırıları karşısında tarihten silinmelerinin ve yine bugünkü Hinduizm, Budizm, Konfüçyanizm ve Şintoizm gibi hikmet dinlerinin neo-pagan ve seküler Batı uygarlığının ekonomik, kültürel, siyasal saldırıları sonucunda hadım edilmelerinin ve fosilleştirilmelerinin nedenleri de burada gizlidir.

Vahiy medeniyet tecrübeleri ise fizik gerçeklik ile fizik ötesi gerçekliği mezceden, birini ötekine dışlatmayan, zaman ve tarih duygusundan yoksun olmayan dolayısıyla pagan `uygarlık` tecrübelerinin kaçınılmaz olarak ürettikleri şiddet ve saldırılara karşı her zaman direnme ve varolma kabiliyetleri geliştirebilmektedir. Pagan ve barbar Batılıların İslam dünyası üzerine çullanmalarının en temel nedeni, bu direnme ve varolma dinamizmini yok etme kaygısıdır; ama sonuçta bu barbar, haksız ve haydutça saldırılar, sadece neo-pagan Batı uygarlığının sonunu hızlandırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Tanrı`yı yeryüzünden kovarak İnsanı tanrısallaştıran ama sonuçta insanı gücün, iktidarın, seksin, insanın içgüdülerinin kölesi haline getirerek azmanlaştıran neo-pagan ve seküler Batı uygarlığının son temsilcisi Amerika`nın kurulduğu tarihten bu yana dünya üzerinde terör havası estirmesi ve Bağdat, Musul ve Basra`ya birkaç gün içinde gözünü kırpmadan binlerce bomba yağdıracak kadar azmanlaşması ve barbarlaşması asla tesadüfi değildir. Braudel, bu barbarlığın nedenini şöyle açıklar: `Tarihin hiçbir döneminde Batı dışında hiçbir uygarlık, dinden bu kadar ayrılmamış, kopmamıştır.` (Uygarlıkların Grameri, s. 53). Oysa İlerleme ve Din başlıklı çalışmasında tarih felsefecisi Christopher Dawson`ın da altını çizerek vurguladığı gibi `din, sosyal hayattaki yegane büyük dinamik güçtür...

Bir toplumun sekülerleşmesi, o toplumun hayatiyetini yitirmesi sonucunu doğurur; çünkü bir dinin ölmesi, bir ilerleme işareti değil, toplumsal bir çöküşün ve çürümenin göstergesidir` [s. 217]. (Dawson`ın bu önemli kitabı önümüzdeki hafta Açılımkitap`tan yayımlanacak). Mezopotamya medeniyetlerinden İslam medeniyetine kadar insanlığın en eski ve en görkemli medeniyet tecrübelerine beşiklik eden bir ülkenin masum insanlarına bilgisayar oyunu oynar gibi düğmelere basarak barbarca saldıran ve onbinlerce insanı katledecek kadar duygusuzlaşan ve vahşileşen bir `şok ve dehşet`i teorik kökenleri paganizme, pratik kökenleri de barbarizme kadar uzanan neo-pagan ve neo-barbar bir uygarlığın haydutları yaşatabilirdi ancak.

İnsanlık, bütün insanlığı `bana benzeyeceksiniz` veya `bana boyun eğeceksiniz` barbarca dayatmasına karşı, kendi olarak varolmasını mümkün kılabilecek, insan, doğa, kozmik dünya ve Tanrı arasındaki ilişkileri yeniden uyumlu ve barışçıl bir şekilde kuracak, vahyin kuşatıcı, kucaklayıcı ve özgürleştirici soluğuna bugün olduğu kadar ihtiyaç hissetmemişti.

ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Aralık 03, 2009, 01:02:06 ös
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

SOLOMON FORMSTECHER

1808’de Offenbach’ta doğan Solomon Formstecher Giessen Üniversitesinde Felsefe filoloji ve teoloji öğrenimi görmüş ardından 1889’daki ölümüne kadar Offenbach’ta haham olarak görev yapmıştır. Reform hareketinin aktif bir üyesi olarak Der Freitagabend ve Die İsraelitische Wochenschrift dergilerinin editörlüğünü yapmıştır. En önemli eseri Die Religion des Geistes ( Tinin Dini) Alman filozoflarından Friedrich Wilhelm Joseph von Schelling ve Georg Wilhelm Friedrich Hegel’den etkilenmiştir.



Çalışmalarında Formstecher temel gerçekliğin İlahi Dünya Tini yani kendini doğada ve tinde gösteren kozmik bir bütünlük olduğundan söz eder. Formstecher için doğa Tin’de farkındalık yaratan organik bir olaylar ve kuvvetler hiyerarşisidir. Doğa bilgisi gibi Tin de mantık formunu alır. Ayrıca doğal objelerin gerçekleştirdiği ideallerin bilgisi gibi Tin de estetiğin formunu alır. Dolayısıyla Tin fizik mantık ve estetik yoluyla doğada aktif hale gelir ve insan var oluşunda farkındalığa etik idealler yoluyla ulaşır. Bilincin en yüksek formu olan insan İlahi Dünyayı Tin’in bu çeşitli görünümleriyle kavrama yeteneğine sahiptir. Yine de Formstecher bu tip bir bilginin sadece sembolik olduğunu öne sürer- bu tözü ne betimleyebilir ne de tarif edebilir. Formstecher’e göre İlahi Dünya Tini kendi içinde bir gizemdir.



Bu aaaafizik düzeni sunarken Formstecher iki tip din ortaya koyar: Doğanın dini ve Tinin dini. Doğa dini doğal kuvvetleri tanrılaştıran pagan kültürlerdir. Paganizm doğanın tek bir ilahi varlık olarak algılandığı “fiziksel tektanrıcılık”a ulaşır. Böylece fiziksel tektanrıcılık özünde dünyanın ve içindeki her şeyin panteist bir tasavvurudur . Böyle bir dini sistemde insanoğlunun amacı Tanrı’ya geri dönmektir. Ancak Tinin dini Tanrı’yı doğa ve etik ideal ile belirler ve böylece bireyi doğal dünyanın üstüne koyar. Böyle bir dini çerçevede insanlar ahlaki iyiyi seçerek Tanrı gibi olmaya teşvik edilir.



Formstecher’e göre Yahudilik ilk Tin Dinidir ancak inancın tarihinde bile fikirler evrim geçirmiştir. Yahudiliğin gelişimi Tin Dini tanımı içinde gerçekleştiğinden mükemmellik arayışında paganizmin sürekli karşısında olmuştur. “Yahudilik ancak ideali bireyin hayatında gerçekleştiği zaman mükemmelliğe ulaşır” demiştir Formstecher (Formstecher 1841 70). Diğer yandan pagan dinler doğa objeleriyle olan ilişkilerinin sınırları içinde gelişmiştir. Tarih içinde bu iki tip din sürekli çatışma içinde olmuştur:



Paganizm ve Yahudilik tarih boyunca zıtlık içinde gelişmeye devam etmelidir. Ve her din düzenlenip idealine ulaşana kadar devam etmelidir. Paganizm ereğine ulaştığında doğanın kuvvetlerini tanrılaştırarak sadece Tanrı’nın bir açılımını kavradıklarını anlayacaklardır (Formstecher 71) .



Formstecher’in görüşüne göre Yahudilik dini hayatın en son noktasıdır. Zaman içinde insanlar bu gerçeği kavrayacak ve gerçek bilincin açılmasında Hıristiyanlık ve İslam’ın önemli bir rolü olacaktır:



Hıristiyanlık ve İslam Yahudiliğin Pagan dünyadaki kuzey ve güney misyonlarıdır. Bunlar İlah tarafından doğanın tanrılaştırılmasının önüne geçmek ve nesiller boyu insanları mükemmelliğin doruğuna taşımak için kullanılmıştır. İkisi de Yahudiliğin paganlığın içine karışmasıdır. Her ikisi de mutlak gerçeğe sahip olduklarına inanır ve kendilerini bu gerçeği ilerletip tüm insanlığın ortak özelliği yapma yolundaki misyonlarını bulmaya adar (411).



Formstecher’e göre Yahudilik diğer tektanrıcı dinlere eşitlik bahşedemez çünkü onlar insanlığı Tanrı’nı ilahi planını tam olarak fark etmeye hazırlamak üzere Yahudiliğin ancak birkaç tane gerçeğini kapsarlar . “Özde o dinlerin misyonu Yahudiliğin hareketidir bu da kendini önce paganlıkta ilerletir sonra kendine geri döner “(365).



Formstecher için Yahudilik dini hayatın doruğundadır. Erken dönemlerinde Yahudi geleneği Hıristiyanlık ve İslam ile pagan dünyayı dolaylı yoldan etkilemiştir. Hıristiyanlık göz önüne alındığında misyonu sınırlı ve geçicidir:



“Hıristiyanlık kurtuluşu görevi; kefareti de ulaşmak istediği amacı olarak görür... Bu kurtuluş ve kefaretin yaşayan sembolü Hıristiyanlıkta İsa’nın ölümünde bulunmuştur...(369).



Ancak böylesine olumlu bir değerlendirmeye rağmen Formstecher Hıristiyan inancına eleştirel yaklaşır. Etik ideallerini oluştururken Hıristiyanlık Yahudi etiğini pagan aaaafiziğiyle birleştirmiştir. Ayrıca Yahudiliğin özel tören ve uygulamalarını çıkartıp onların yerine evrensel prensipleri koymuştur.



Hıristiyanlığın esas zayıflığına geleneğindeki bu pagan öğeler neden olur. Formstecher Hıristiyanlığın ilk başta pagan inanç ve uygulamaları benimsediğini belirtir. Ancak Kilise güç kazandığında bu etkilerden kurtulmak için çabalamış ancak bunlar Hıristiyan inancının güçlü öğeleri haline geldiğinden mücadele de çok zorlu olmuştur:



Yahudilikte tolore edilen ve her zaman ikincil öneme sahip olan paganikYahudi öğeler Hıristiyanlığın yaşamsal temeli olmuşlardır. Bunlar ilk başta yoğun olarak Yahudi daha sonradan pagan özelliklerine bürünmüş halde Hıristiyanlığın en önemli prensipleri haline gelmiştir. En sonunda bunlar yeniden Yahudiliğin etkisine geri dönecektir (389).



Hıristiyanlıktaki Pagan öğeleri tartışırken Formstecher temelde pagan olan bir çok doktrine dikkat çeker: Azizler ölü için dua etme azizlerin yükselişi gibi



Dolayısıyla Formstecher’in yazıları Yahudiliğin dışladıkları ve içselleştirdiklerinin bir harmanıdır. Buna göre tektanrıcı dinler Tanrı’nın tüm insanlık için kurduğu ereksel planın açılımı için önemli bir role sahiptir. Bu ilahi düzende hem Hıristiyanlık hem de İslamın paganlıkla mücadelede ikincil de olsa önemli rolleri vardır. Bütün açılımlarında paganizm zararlı ve saptırılmıştır bu nedenle bu üç dini gelenek tarafından alt edilmelidir. Ancak Yahudilik en yüksek inançtır ve Tanrı’nın insanlığa açılımının en yüksek biçimde gerçekleşmesidir. Formstecher’in evrensel etik din olarak Yahudilik vizyonu dolayısıyla paganizmi reddetmesiyle dışlayıcı ama hem Hıristiyanlık hem de İslam’ı onaylamasıyla kapsayıcıdır.

ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Aralık 03, 2009, 01:30:32 ös
Yanıtla #2

Sayın Karahan

Birbirleriyle iki farklı görüşü savunan alıntılarınıza, kendiniz cevap vermemekle birlikte, ben iki makale üzerine de kendi yorumlarımı dile getirmek istiyorum:

Öncelikle ikinci makalede;

Formstecher, bir yahudi ve haham olarak bir çok insan gibi kendi dinini asıl olan ve üstün olarak görüp bu doğrultuda görüşlerini dile getirmiştir. Tıpkı bir müslümanın asıl din olarak İslamı, bir Hristiyan'ında kendi dinini üstün görmesi gibi.

Ancak bana kalırsa Formstecher, ilk makaleyle kıyaslandığında pagan dinleri ve panteizmle ilgili daha doğru tespitler yapmıştır.

İlk makaleye gelecek olursak;

Pagan dinleriyle ilgili sadece tek bir pencereden bakılmıştır.

Herşeyden önce barbarlık nedir? Ne tür şiddet eğilimleri barbarlık olarak nitelendirilirken hagileri dini yayma çalışması olarak nitelendirilir.

Unutulmamalıdır ki bir inanışa barbarlığı yakıştırmak hayli yanlış bir görüştür. Barbarlık (vahşet) insanla alakalı, kişisel şeylerdir.

Avrupalılar, Osmanlı'nın cihat seferlerine ya da Müslüman Arapların, İslamiyeti yaymak amaçlı çıktığı seferleri de barbarlık olarak nitelendirmektedirler. Bu bağlamda Paganizmi yada Hristiyanlığı barbar olarak nitelendirmek, tıpkı Batı coğrafyasının Türk ve Arap coğrafyasına barbar yakıştırması kadar yanlış olacaktır.

Son olarak değinmek istediğim husussa, ilk pakalede "paganizm (putperestlik)" yeralan sözcüktür.

Evet putperestlik, pagan dinlerinin içinde yer almakla birlikte, panteizm ve paganizmi, putperest olarak değerlendirmek hayli eksiktir.

İlk tek tanrılı dinlerin de bu kollara ait olduğu unutulmamalı, tarihte bir çok gelişimin ve ilerlemenin, hatta halen askıda kalmış olan bir çok konunun, bu dinlerin yaşandığı coğrafyalarda atlatıldığı/geliştirildiği unutulmamalıdır.

Örnek verecek olursak:

1-) Simyacılık
2-) Tıp
3-) Sekülerlik ve Laiklik
4-) Kadın Erkek Eşitliği
5-) Toplumsal Eşitlik
6-) Hukuk
7-) Astronomi
8-) Askerlik

vs...
Ben, ben olanım


Aralık 03, 2009, 01:55:03 ös
Yanıtla #3
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.rigormortis

İki yazıyı ard arda kendi yorumumu katmadan yolladım doğru.Pagan inanışı bence çok önemli hayata dair bir çok şeye yazıdanda anlaşılacağı üzere yön vermiş.Bu yazıyı yayınlama isteğim Sn.Adam'ında ısrarla üzerinde durduğu yazılarının aslında içeriğinde bu inanış biçimi var.İnsanlık her önüne gelen şeye din dediği için bir çok yanılsamalar oluyor.

Sn.Adam'ın son yazılarındaki heleki antik yunanda fahişelik yazısı bu şuursuz kültürün apaçık belirtisi bence.Formstecher dediğiniz gibi yahudiliği övüyor peki bu inanç sistemine baktığınızda pagan kültür ve ritüellerinin etkisini apaçık görmüyormusunuz o yüzdendirki incelenmelidir diye düşünüyorum.

Sapkınlık nereden gelir ilahi olandanmı insanın kendindenmi.İnsanoğlu yaşamı boyunca kendini tanrı yerine koyup allah'ın isteklerini gözardı etmiştir paganizmdede,yahudilikte,hristiyanlıkta kısmende islamda apaçık görülüyor.

2.makaleyi kendi ğenceresinden bakışını göstermek için.İnsanoğlu kendi sapkınlıklarını anlamadan yaradıcının isteklerini kavraması bence mümkün değil.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Aralık 03, 2009, 02:08:55 ös
Yanıtla #4

Sayın Karahan

Söyelediklerini anlıyorum, tarihin en eski inanışları doğa dinleri, putperestlik vs... Yani pagan dinleridir.

Bu nedenle insanoğlu, inançlarını temelden değiştirse bile, bu değişim esnasında eski alışkanlıklarını da yeni inancına getirmiştir.

Söylemek istediğim yalnızca Yahudiliğin değil, tüm din ve kültürlerin içlerinde pagan ritüellerini barındırdıklarıdır.

İnsanların sapkınlıklarına gelecek olursak, şayet insan bozulmaya ve sapkınlığa düşmeye meyilli ise onu ne bir din ne de başka birşey durdurabilir.

Tekrardan konuyu barbarlık ve vahşiliğe getirecek olursak ise; ben bunu tamamiyle bahsi geçen dönemin şart ve gelişmişlik düzeyine bağlamaktayım. Bu konuda savım ise, günümüzde halen pagan ve panteist olan insanlar gözlemlendiğinde, semavi dinlere inandığını iddia eden bir çok insandan çok daha ahlaklı, edepli, hoşgörüşü ve insancıl yaşamaktadırlar.



Ben, ben olanım


Aralık 03, 2009, 02:34:07 ös
Yanıtla #5
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.rigormortis

Tamda doğru olarak anladığınız konuya değiniyorum bende.Allah başka şey kastederken insanlar kendi yorumları ile sürece giriyorlar ve bir süre sonra gelenin kavramındaki ilahi olguyu insanoğlu algılamaktan uzaklaşınca doğal olanı yapıyorlar yoruma göre şekillendiriyorlar olayı.

Benimde tam bu noktada vurgulamak istediğim olayda yahudilik ve hristiyanlığın diğer pagan dinlerinden çokta farklı olmadığıdır.İnsani yorumlar olması nedeniyle diyorum yanlış anlaşılmasın.

Barbarlık başka bir şey insani bir vasıf o yaradılışta insan hem en iyi hem en kötü vasıflarla donanmıştır barbarlık ise insandaki kötü vasıflardandır.Aslında pagan dinlerindeki kültürde bize şunu gösteriyor bence Kuran'da 120 bin civarında peygamber gönderildiğinden bahseder.Bu peygamberler şöyle bir mantık yaparsak sadece ortadoğuya gelmiş olması imkansız.

Allah sadece oraya özel bir uygulama yapmamıştır mayalardada,inkalardada,hindistandada yani insanın bir toplum oluşturduğu ama birbirine uzak kalmış heryöresine peygamber göndermiştir.

Bir çok kavramdaki ortak benzerliklerde bundandır bana kalırsa.Burda anlaşılması gereken şey bu kadar anlatım ve peygamber her seferinde aynı şetleri tebliğ etmişler ama o toplumlarda yaşayan insanlar bu yorumları kendileri diledikleri gibi kalıba sokup bu zamana kadar bu çeşitlilikle gelmesini sağlamışlar.

Ortadaki din'ler kelimesinden türeyen kaosta bence bu.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Aralık 03, 2009, 03:34:03 ös
Yanıtla #6

Sayın Karahan

Anlıyorum sizi ancak şuna da daikkatinizi çekmek isterim ki yukarıda değindiğiniz yorum yapanlarında kaynağı ilahi bir kaynaktır.
Ben, ben olanım


Aralık 03, 2009, 03:52:45 ös
Yanıtla #7
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.rigormortis

Benimde aslına bakılırsa tek derdim o.Sizin işaret ettiğiniz yorumu yapanların kaynağı elbetteki din ama nasıl bir din o ? kendilerinin işine geldiği gibi düzenleme yapıp yorumladıkları şekli ilemi.Bu şekil islam da yokmu sanıyorsunuz onun için insanlar içinde devamlı paradokslar oluşuyor.Tam olarak anlayamadıklarından inanma problemleri yaşıyorlar.

İnsanların din harii söylemleri kutsal kitapları yorumlarken kullandıkları yöntemler işi zorlaştırıyor.

Kutsal metinlerin mealini yazmak bile başlı başına ciddi anlamda sorun iken insanların kendilerinden son derece emin mealcilik yapmaları toplumda o insana taraftar kazandırıp bozulmalar oluyor.

Yaşar nuri hocacılar,beyaz hocacılar yada bayraktar hocacılar gibi.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Aralık 03, 2009, 05:35:01 ös
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Karahan,

sayın rigormortis,ilahi kaynaktan söz ederken,herhangi bir "din"den değil,bizzahati "insan"dan söz ediyor sanırım,zira öyle olması lazım.

İlhamla yapılan yorumların da kaynağı "ilahi" olarak kabul görmelidir.Genel anlamda yapılan tevillerin dışında,insanların kutsal kitaplardan çıkardıkları özgün yorumların da kaynağı ilahidir.Onun için, başta Kur'an olmak üzere okunan kutsal metinlerdeki anlamlar,zaman ve mekan durumuna göre farklılıklar gösterebilmektedir.

Kısacası bence,insan okuduğu kutsal bir metinden çıkardığı anlamı kendine göre şifa olarak görüyorsa,yüklediği mana kendisini tatmin ediyorsa,genel geçer kurallar içerisinde rasyonel olarak kabul görür cinsten ise,mutlaka ki kaynağı "ilahi"dir.


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Aralık 04, 2009, 09:19:26 öö
Yanıtla #9
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Ceycet

Kusura bakmayın ama aklım karıştı,İlahi kaynak ne olabilir sizce din değilse.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
8618 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 31, 2006, 03:14:58 ös
Gönderen: MASON
17 Yanıt
10855 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 30, 2007, 07:03:06 ös
Gönderen: Ittihatci
İTTİHAD-I İSLAM (İSLAM BİRLİĞİ)

Başlatan LuckyEye « 1 2 ... 11 12 » Islam

118 Yanıt
50410 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 18, 2009, 04:46:32 ös
Gönderen: ceycet
4 Yanıt
6573 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 07, 2013, 01:56:10 öö
Gönderen: Ares
12 Yanıt
10325 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 01, 2012, 12:40:18 öö
Gönderen: park10
6 Yanıt
12014 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 04, 2009, 07:04:17 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3341 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 05, 2009, 09:58:50 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
2606 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 10, 2011, 10:09:23 öö
Gönderen: abezethibou
0 Yanıt
4147 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 12, 2011, 07:59:00 ös
Gönderen: Waldow
2 Yanıt
3253 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 08, 2014, 09:31:23 öö
Gönderen: ADAM