Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Hz.İsanın benzerine ne oldu ?  (Okunma sayısı 7723 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 10, 2019, 11:52:07 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Bilim insanları, İsa peygamberin gömüldüğüne inanılan alandaki en eski mimari kalıntıların yaklaşık 1.700 yaşında olduğunu bildirdi.


Bilim insanları, tapınağın altındaki zeminde yapısal bozulma riski altında olduğunu belirtiyor. F: Oded Balilty, National Geographic

Bilim insanları ilk defa İsa peygamberin mezarı olduğuna inanılan şeyi tarihlediklerini açıkladı. Araştırmacılar tarafından Kudüs’teki kutsal alanın en eski mimari kalıntıları üzerinde yapılan son testler, buranın önceden düşünülenden daha eski olduğunu ortaya koyuyor.

Yapılan incelemelere göre mezarın yapı malzemeleri, Roma dönemine ait ve 1000 yıl önce yıkıma rağmen orijinal kutsal alan varlığını sürdürmüş.

(Hz. İsa’nın Mezarı Olarak Tapınım Gören Edicule Mabedi Her An Çökebilir)

Yüzyıllar boyu, Kudüs’teki Kutsal Kabir Kilisesi, şiddetli saldırılar, yangınlar ve depremler yaşadı. 1009’da tamamen yok edildi ve daha sonra yeniden inşa edildi. Tüm bu olaylar modern bilim insanlarına, yaklaşık 17 yüzyıl önce Roma’dan gönderilen bir heyet tarafından İsa’nın mezar yeri olarak tanımlanan yerin burası olup olmadığı sorusunu sordurdu.

Şimdi ise bilimsel testlerin sonuçları, kilisede bulunan bir kireçtaşı mağara kalıntılarının, Antik Romalılar tarafından bulunan mezarın kalıntıları olduğunu doğruluyor.

Bir konservatör, İsa peygamberin mezarı olarak saygı gören taş levhanın yüzeyini temizliyor. F: Oded Balilty, National Geographic

Mezarın orijinal kireç taşı yüzeyi ile onu örten mermer döşeme arasında örneklenen harç, yaklaşık MS 345 yılına tarihlendi. Tarihi kayıtlara göre, mezar Romalılar tarafından keşfedildi ve 326 yılında kutsal kabul edildi.

Şimdiye kadar, mezar kompleksi çevresinde bulunan en eski mimari kanıt, Haçlılar dönemine tarihleniyordu, yani 1000 yıldan daha eski değildi.

Mezarın Yeni Ahit kayıtlarına göre 30 ya da 33 yılında Kudüs’te çarmıha gerilen Nazaretli İsa olarak bilinen bir Yahudinin mezarı olduğunu söylemek arkeolojik olarak imkansız olsa da, yeni tarihleme sonuçlarına göre mezarın orijinal mimarisi, Roma’nın ilk Hıristiyan imparatoru olan Konstantin zamanında günümüz yapıldığını gösteriyor.

(Roma’nın Yeraltı Mezarlarında İsa’yı Tasvir Eden 1600 Yıllık Freskler Bulundu)

Söz konusu mezar, mezarı çevreleyen tapınak uluslararası bir ekip tarafından restorasyona alındığında, yüzyıllar sonra ilk defa 2016 Ekim’de açılmıştı

Restorasyon sırasında, tarihleme yapmak için kompleksin çeşitli yerlerinden birçok örnek toplandı ve şimdi ise restorasyon projesini yürüten Antonia Moropoulou test sonuçlarını açıkladı.

Constantine’nin temsilcileri, mezarın yerini tespit etmek üzere 325 civarında Kudüs’e geldiğinde, 200 yıl önce inşa edilmiş bir Roma tapınağını işaret ettikleri iddia edildi. Roma tapınağı yıkıldı ve altındaki kazılarda bir kireçtaşı mağarasında bir mezar ortaya çıktı. Mezarın iç kısmını ortaya çıkarmak için mağaranın tepesi kırpıldı ve etrafında Edicule inşa edildi.


İnsanlar, İsa’nın mezarı olduğuna inanılan tapınak olan yenilenmiş Edicule’yi ziyarete ediyor. F: Oded Balilty, National Geographic

Mezarda, uzunca bir “mezar yatağı” da denilen bir tabaka vardı ve kitaplara göre İsa peygamberin vücudu buraya yatırılmıştı. Kireçtaşı mağaralarda yapılan bu raflar ve nişler, zengin 1. yüzyıl Kudüs Yahudilerinin mezarlarında ortak bir özellikti.

“Mezar yatağını” örten mermer kaplamanın, en geç 1555’te yapıldığına ve büyük olasılıkla seyyah kayıtlarına göre 1300’lü yılların ortalarından beri mevcut olduğuna inanılıyor.

Mezar 26 Ekim 2016 gecesi açıldığında, bilim adamları mermer kaplamanın altında buldukları şeye oldukça şaşırdı: doğrudan “mezar yatağının” orijinal kalker yüzeyinin üzerine oturan, çapraz kesilmiş eski, kırık mermer bir döşeme.

(Mısır’da İsa’nın Doğuşu Sahnesine Benzeyen 5000 Yıllık Kaya Resmi Bulundu)

Bazı araştırmacılar, bu eski döşemenin Haçlı döneminde bırakılmış olabileceğini, bazıları ise daha erken bir tarih sunarak, kilise 1009 yılında yok edildiğinde zaten orada olduğunu ileri sürdüler. Ancak hiçkimse, bunun, bölgedeki en erken Roma tapınağının ilk fiziksel kanıtı olabileceğini iddia etmeye hazır değildi.

Yeni test sonuçları, en alttaki döşemenin, İmparator Konstantin’in emirleri doğrultusunda dördüncü yüzyılın ortalarında harçlandığını ortaya koyuyor.

Moropoulou ve ekibi tarafından hazırlanan yeni araştırmanın bulguları, Archaeological Science: Reports dergisinde yayımlanacak.



ALINTI .


iSLAM din adamlarına göre, mezarın yeri kesin belli olmadığı konusunda teyit aldım. O yüzden önceki iletim ve bu iletim tarafımdan silinmesi için yönetime bildirilmiştir .
Saygılar
İletiyi düzenle
« Son Düzenleme: Bugün, 11:51:48 Gönderen: NOSAM33 »
« Son Düzenleme: Kasım 11, 2019, 04:45:01 ös Gönderen: Arais »
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Kasım 13, 2019, 09:06:48 öö
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 174
  • Cinsiyet: Bay

Kesin teyit'i merak ettim. Biliyorsunuzdur  İslam inancında Hazreti İsa çarmıha gerilmemiştir. Her halde bunu kastediyorsunuz.
İslam inancı haricinde de çarmıhta ölmediğine dair anlatımlar da var. Tabi bir de Hazreti İsa var mıydı kimdi tartışmaları da.

Bence paylaşımınızı silmeyin, içinize sinmiyorsa hiç olmazsa arkeoloji konusuna taşınmasını isteyin.

Saygılarımla.
no one


Kasım 13, 2019, 09:46:26 öö
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Sayın zenn ; Konuyu açmamda ki amaç  yerine geçenin , cesedini merakımdan doğdu. Araştırmam sonucu mezar yerinin belli olmadığı konusunda Dinayet te çalışan vaizden bilgi aldım .Doğruyu söylemem gerekirse İnancımı sorgular duruma gelmiştim .Sonuçta bu konunun beni aştığını anladım.
Kabir kilisesindeki nin orjinal mezar olduğu kanaatindeydim,  oranında kesin olmadığı hakkında yukarda ki Alıntıda belirtildiği gibi .
İlgi gösterip cevap yazdığınız için teşekkürler .
Saygılar
« Son Düzenleme: Kasım 13, 2019, 09:58:54 öö Gönderen: NOSAM33 »
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Kasım 14, 2019, 05:37:22 ös
Yanıtla #3
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 85
  • Cinsiyet: Bay

Merhaba,

Her şey sorgulamayla başlar. Yeni sorular yeni cevapları getirir. Dolayısıyla siz sorgulamadan vazgeçip “beni aşar” derseniz, konuyu hiç bir zaman öğrenemezsiniz.
Sorgulama zaten insanı aşan konularda devreye girer. Sorgulayınız ki yeni cevaplara ulaşabilesiniz...

Ayrıca, diyanet kurumundan aldığınız bu bilginin kesin bilgi olup olmadığını bilemezsiniz. Habercilik mesleğinde dahi en az iki farklı kaynak veyahut şahit olması gerekir. Sadece müslüman alimlerine değil, hristiyan alimlerine de sorabilirsiniz. Kaldı ki bu işim sadece inanç boyutu.
İşin bir de bilimsel yolu var. Gerekli araştırmacılara, tarihçilere, arkeologlara veya jeologlara da danışmak gerekir.


Kasım 14, 2019, 07:18:58 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Mars ; Araştırma imkanım kısıtlı, lakin İnternet ortamında da doyurucu bilgiye ulaşamadım .
Gelelim benim kanaatime bana göre Hz. İsa nın  mezarı bence zaten olmaması gerek lakin İslami açıdan da o yerine geçenin mutlaka cesedinin olması gerek .Yoksa Kurandaki söylem boş çıkar  .Diyanettin açıklaması beni tatmin etti mi HAYIR lakin ikna olmam gerekir yoksa Kurandaki ayet boş çıkar . Hıristiyanlar için  sorun yok .Üçüncü gün  Havarilere   gözüktü ve göğe yükseldi .Sorun İslamın öngörüsünün şu an için cevabı yok .
Doğrusunu Tanrı bilir .
Saygılar
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Kasım 21, 2019, 11:59:52 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Kur’an’da Hz. Îsâ’nın doğduğundan, öleceğinden ve tekrar hayata döneceğinden söz edilir (Meryem 19/33). Ancak genel İslâmî telakkiye göre onun bu dirilişi, Hıristiyanlık’taki gibi çarmıha gerildikten sonraki diriliş değil kıyamet sonrası diriliştir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’e göre Îsâ çarmıha gerilmemiştir. Yahudiler, Îsâ’nın tebliğ ettiği mesajdan hoşlanmamışlar ve onu öldürmek için tuzak kurmuşlardır (Âl-i İmrân 3/54). “Allah elçisi Meryem oğlu Îsâ’yı öldürdük demeleri yüzünden onları lânetledik. Halbuki onu ne öldürdüler ne de astılar, fakat öldürdükleri onlara Îsâ gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedir; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir sağlam bilgileri yoktur. Kesin olarak onu öldürmediler, bilâkis Allah onu kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir” (en-Nisâ 4/157-158). Böylece Hıristiyanlık’ta önemli bir dinî inanç olan, insanların günahına kefâret olmak üzere Îsâ’nın çarmıha gerilmesi hadisesinin İslâm’da kabul edilmediği görülmektedir.

Kur’an’da Hz. Îsâ’nın öldürülmediğini ve çarmıha gerilmediğini bildiren âyette yer alan “şübbihe lehüm” ifadesi çeşitli şekillerde yorumlanmıştır. Bu ifadenin şekillendirdiği İslâm geleneğine göre çarmıh ve çarmıha gerilen bir kişi vardır, fakat bu Îsâ değildir. İslâmî rivayetlere göre çarmıha gerilen kişi, Îsâ’nın yerini yahudilere ve Roma makamlarına gösteren Yahuda İskaryot’tur. Hain Yahuda tam Îsâ’yı ele vereceği sırada Îsâ’nın sûretine büründürülmüş ve Îsâ yerine çarmıha kendisi gerilmiştir. Diğer bir rivayete göre ise çarmıha gerilen kişi haçı taşıması için görevlendirilen Kirinuslu Simun’dur (Simon le Cyreneen). Bu kişinin Îsâ’nın tıpatıp benzeri olan başka bir şahıs olduğunu söyleyenler de vardır. Buna benzer bir yorum hıristiyan dünyasında da yapılmıştır. Docetler’e (Docetes = Aphtartolâtres) göre Hz. Îsâ’nın ıstırap çekmesi ve çarmıha gerilip öldürülmesi sadece görüntüdedir; aslında onun yerine bir benzeri, belki de Kirinuslu Simun çarmıha gerilmiştir. İslâmî kaynaklarda konunun ayrıntısına dair farklı rivayetler bulunmaktadır (Taberî, Târîḫ, I, 601-605; İbnü’l-Esîr, I, 226-227).

Hz. Îsâ’nın yahudiler tarafından öldürülmediği ve asılmadığı Kur’an’da açıkça belirtilmekle birlikte âkıbeti, ölüp ölmediği ve semaya ref‘inin nasıl olduğu konusu hem müslümanlarla hıristiyanlar arasında hem de müslümanların kendi aralarında tartışmalıdır. Îsâ’nın dünyevî hayatının sonuyla ilgili âyetlerde yer alan iki kavram büyük önem taşımaktadır. Bunlar “teveffî” ve “ref‘” kavramlarıdır. Âl-i İmrân sûresinde (3/55) Allah, “Ey Îsâ! Seni vefat ettireceğim (müteveffîke), seni nezdime yükselteceğim (râfiuke), seni inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kâfirlerden üstün kılacağım” demektedir. Mâide sûresinde ise Allah Îsâ’ya, “Beni ve annemi Allah’tan başka iki tanrı bilin diye sen mi dedin?” diye sorduğunda Îsâ, “Ben onlara ancak bana emrettiğini söyledim. Benim de rabbim, sizin de rabbiniz olan Allah’a kulluk edin dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onları kontrol ediyordum. Beni vefat ettirince artık onların üzerine gözetleyici yalnız sen oldun” diye cevap vermektedir (el-Mâide 5/116-117). Bu âyetlerden, önce teveffînin ve ardından ref‘ hadisesinin olacağı anlaşılmaktadır. Nisâ sûresinde yahudilerin Îsâ’yı öldüremedikleri, asamadıkları, bilâkis Allah’ın onu kendi nezdine aldığı belirtilmektedir (4/157-158). Buradan ve nüzûl-i Îsâ ile ilgili hadislerden hareketle genelde Îsâ Mesîh’in “ruh maa’l-cesed” Allah katına ref‘ olunduğu, kıyametten önce tekrar geleceği ve o zaman ruhunun kabzedileceği kabul edilmektedir. Bu görüşü benimseyenlere göre Îsâ yahudiler tarafından öldürülmemiş, Îsâ’ya benzer bir kişi çarmıha gerilmiş veya Îsâ’nın çarmıha gerildiği zannedilmiş, Îsâ semaya ref‘ edilmiştir; kıyamette tabii olarak ölecek ve genel dirilişle o da dirilecektir. Diğer taraftan Îsâ’nın öldürülmekten ve çarmıha gerilmekten kurtulduğu, fakat, “Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim” (Âl-i İmrân 3/55) âyeti gereği dünyevî ömrünü tamamlayıp vefat ettiği, ruhunun Allah katına yükseltildiği görüşü de ileri sürülmektedir. Ahmediyye’ye (Kādiyânîlik) göre haç üzerindeki zâhirî ölümü ve dirilişinden sonra Hz. Îsâ İncil’i tebliğ etmek üzere Keşmir’e gitmiş, orada 120 yıl yaşamıştır. Kabri Srinagar’dadır (EI2 [Fr.], IV, 88).
ALINTI
İSLAM ANSİKLOPEDİSİ
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Kasım 22, 2019, 12:02:34 öö
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Hz. İsa'nın kayıp mezarı bulundu mu?
Bilim insanları, Kudüs’te M.S 1’inci yüzyılda inşa edilen bir mezar odasında Hristiyanlığa ait figürler içeren resim ve yazılar buldu.
 29.02.2012

  https://cdn1.ntv.com.tr/gorsel/Z0OGM4M__kik3TKzoYlEpw.jpg?width=960&mode=crop&scale=both
Hz. İsa'nın kayıp mezarı bulundu mu?
Mezar odasındaki “kemik kutuları” üzerine işlenen tasvirlerin, Kudüs’te Hristiyanlığa ait en eski izler olduğu belirtildi.

Arkeologlar, mezar odasını uzaktan kumandayla kontrol edilen robot kamerayla inceledi. Kireç taşından yapılma kutulardan bir tanesinin üzerinde, Yunanca “Tanrı’ya birisini kaldırması için çağrıda bulunan” bir yazı olduğu belirtildi. Bir diğer kutuda ise ağzında Yunus peygamberi tuttuğu düşünülen bir balık resmi görüldü. Balığa ve “Yunus’un işareti”ne yönelik göndermelerin, Kudüs’teki Yahudiler tarafından olmasa da, ilk Hristiyanlar tarafından yapıldığı biliniyor.

Kudüs’te beş yıl önce başka bir mezar odasında yapılan araştırmalarda, kemiklerin konması için hazırlanan kutuların üzerinde Hz. İsa ve aile üyelerinin isimlerinin yazılı olduğu öne sürülmüştü. Arkeologlar, en son yapılan keşifle bu iddialarını güçlendirdiklerine inanıyor. Bilim insanlarını, araştırmalarını, “The Jesus Book” adlı kitapta yayımlayacak.

İSA’NIN MEZARI NEREDE?
Kudüs’ün eski Talpiot mahallesinde 1980’li yıllarda keşfedilen mezar odalarının birinde, üzerinde “İsa’nın oğlu Yehuda” yazan bir kutu bulunmuştu. Arkeologlar, ilk olarak Mart 2007’de, Kudüs’te keşfedilen ve ölülere ait kemiklerin saklandığı kutuları içeren 10 mezarlıktan birinde Hz. İsa ve ailesinin de kemiklerinin yer aldığını öne sürmüştü.  O yıl Discovery Channel’da yayımlanan ve Oscar ödüllü yönetmen James Cameron’un yapımcıları arasında bulunduğu “İsa’nın Kayıp Mezarı” adlı belgesel yayınlanmıştı.

Kuzey Carolina Üniversitesi’nden James Tabor, “Yapılan son keşifle İsa’nın Mezarı hakkındaki tartışmalar yeniden başladı” dedi. DePaul Üniversitesi’nde Hritiyanlık tarihi uzmanı olan Dominic Crossan ise Hz. İsa’nın mezarı tartışmasının, yapılan keşiflerin üzerini örtmesinin “utanç verici olacağını” belirtti.

İDDİALAR DİNİ İNANIŞLARLA ÇELİŞİYOR
Tabor ve belgesel yapımcısı Simcha Jacobovici, incelenecek mezar odasını belirlemek için Hz. İsa ve ailesine ait isimleri taşıdığı öne sürülen kutuların bulunduğu mezarlık bölgesine gitti.  Tabor ve meslektaşları, özellikle üzerinde “İsa’nın oğlu Yehuda” yazısı olan kutuya dikkat çekerek, “Ortaya atılan iddialar, İsa’nın çarmıha gerildikten sonra kanlı bir şekilde dirildiği ve evlenip çocuk sahibi olduğu inanışlarıyla çelişiyor... İlk Hristiyanlar İsa’nın fiziken dirildiğine değil ancak ruhen yeniden doğduğuna ve arkasında eski giysileri ve bedenini bıraktığına inanmış olabilir” açıklamasında bulundu.

“İsa’nın Kayıp Mezarı” belgeseli ve “İsa Ailesinin Mezarı” kitabı, büyük protestolara neden olmuş ve Tabor ve Jacobovici, kanıtlanması mümkün olmayan iddialar öne sürdükleri gerekçesiyle eleştirilmişti. Protestolara rağmen, arkeologlar araştırmalarına “Avlu Mezarlığı” adı verilen bir başka mezarda devam etti. Mezar adını, bir avlunun tam altında bulunması sebebiyle aldı.

ÇÖZÜMÜ YİNE TEKNOLOJİ SUNDU
İsrailli yetkililer ve Ortodoks Yahudiler, en son 1981’de açılan mezarlığın incelenmesine karşı çıktı. Çözüm, havalandırma ve sondaj deliklerinden içeri sokulacak ve en fazla 4,5 metre derine inecek robotik bir kamerayla geldi. Haziran 2010’da başlayan çalışmada, üzerine isim yazılı olan birçok kemik kutusu bulundu.


YAZILARIN ANLAMI
Kameranın çektiği görüntüleri inceleyen uzmanlar, Yunus ve balık resmini doğruladı. Dev bir balık tarafından yutulduğuna ve üç gün sonra canlı olarak kurtulduğuna inanılan Yunus’un hayata geri dönüşü, İsa’nın da üç gün sonra dirilmesiyle bağdaştığı için Hristiyan dünyasında büyük öneme sahip.

Balık resminin Yahudilere ait kemik kutularında kullanılmayan bir tasvir olduğunun bilinmesi, Tabor ve ekibinin Kudüs’te Hristanlığa ait en eski izlere ulaştığı düşüncesini güçlendirdi. Balık resimli kutunun yanında duran ve üzerinde Yunanca, Tanrı’nın birini kaldırması için çağrıda bulunan dört satırlık yazı bulunan kutu, araştırmacıları daha da heyecanlandırdı. Uzmanlar, yazının “dirilmeyi çağrıştırdığını ve Yahova’nın dirimesi veya kutsal mekana yükselmesini belirttiğini” öne sürdü.

İSA BAĞLANTISI
Tabor ve meslektaşları, üzerinde balık ve yazı bulunan kutuları içeren mezarın İsa’nın önde gelen destekçileri tarafından hazırlandığını düşünüyor. İsmi en öne çıkan kişi ise İsa’nın cenazesini düzenlediğine inanılan Aramatyalı Yusuf. Ayrıca, balık ile Yunanca yazının bulunduğu Avlu Mezarlığı ile Yehuda’nın adının geçtiği mezar (İsa ailesinin mezarı deniyor) arasında  sadece 60 metre mesafe bulunuyor.

Tabor ve Jacobovici ortak açıklamalarında, “İsa’nın destekçilerinin, onun dirilişi ve ailesi hakkında bilinenler için ne düşündüklerini ortaya koyabilecek sonut delillere ilk kez ulaşmış oluyoruz” ifadesini kullandı.

“MEZARLARIN İSA İLE BAĞLANTISI YOK”
DePaul Üniversitesi akademisyeni Crossan ise bu açıklamayı reddederek, “Avlu Mezarlığı ile Aramatyalı Yusuf’u ilişkili kılan hiçbir delil yok” dedi. Crossan, “Söyleyebileceğimiz tek şey, bu bölgenin mezarlarla dolu olduğu” yorumunu yaptı.

Asbury Theological Seminary İncil okulundan Ben Witherington, Crossan’ın görüşünü destekledi. Witherington, Tabor’un eski ve yeni teorilerinin, “sadece birbirlerinin üzerine yığılmış spekülasyonlar olduğunu” ifade etti.

Yine de araştırmayı başarılı bulan ve balık sembolünden etkilendiğini belirten Witherington, “Balık sembolünün bulunduğu ve ikinci yüzyıla ait olduğu bilinen Hristiyanlara ait kemik kutuları var... Balık, ilk Hristiyanlara ait I-Ch-Th-Y-S (Hz. İsa, Tanrı’nın oğlu, Kurtarıcı) sembolü. Elimizde olmayan delil, bu sembolün Yahudi kemik kutularında bulunduğu” dedi. Witherington aynı zamanda Yunanca yazının “dirilişle ilgili olduğunu” söyledi.

ROMALILARDAN KORUMAK İÇİN GÖMDÜLER
Kudüs’teki mezar odalarında bulunan kemik kutularının, M.S 70 yılında Roma askerlerinin yıkımından korunmaları için toprağın altına konduğu düşünülüyor. Bu düşünce doğruya, Avlu Mezarlığı’nda bulunan kemikler İsa’yla aynı dönemde yaşamış destekçilerine ait olabilir.

Crossan, araştırmada öne sürülen iddialara rağmen, M.S 1’inci yüzyılda Kudüs’te dirilişe inanan tek topluluğun Hristiyanlar olmadığına dikkat çekti. Ferisiler ve Essenilerin de ölümden sonra dirilişe inandığını belirten Crossan, “Belki de ilk Hristiyanlar Yehuda’nın balığın ağzından çıktığı inanışını Yahudi geleneklerinden aldı” dedi.


ALINTI:  NTV


Sözün özü ; bir milim ilerleme sağlayamadım.Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz .Kayıp deniyor ,belki doğrudur .lakin ben ikna olmadım taki o ceset ortaya çıkana kadar şüphem devam edecek .

Saygılar
« Son Düzenleme: Kasım 22, 2019, 12:14:39 öö Gönderen: NOSAM33 »
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Kasım 22, 2019, 12:28:57 öö
Yanıtla #7
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay


Is the Quran the Word of God?

Hristiyan inancında İsa’nın çarmıha gerilerek ölümünün tarihsel kökenleri mevcuttur
Hristiyanlığın kökeni Tanrı’nın tarih boyunca yaptıklarında yatar. Gerçekten de Hristiyanların inandıkları ile Tanrının yaratmış olduğu dünyadaki işleri arasında bir bağ mevcuttur.

Hristiyan J. Gresham Machen şunları yazmıştır:

İlk kilise sadece İsa’nın ne söylemiş olduğuyla değil aynı zamanda ve temel olarak İsa’nın neler yapmış olduğuyla ilgilenmiştir. Dünya bir olayın ilanıyla kurtarılmıştır. Ve bu olayla beraber olayın anlamı da vardır. Ve olayla beraber, olayın anlamını izah etmek bir doktrindir. Bu iki unsur her zaman Hristiyanlığın mesajında bir araya gelmiştir. Olayların anlatımı tarihtir; Olanları, olayların anlamıyla beraber anlatımı ise doktrindir. “Pontus Pilatus’un döneminde acı çekti, çarmıha gerildi, öldü ve gömüldü” – bu tarihtir. “Beni sevdi ve benim için Kendisini feda etti”—bu doktrindir. İlk kilisenin Hristiyanlık inancı böyleydi.”1



Kur’an ve Kur’an’a inananlar çarmıha gerilişi sırasında neler olduğu ve İsa’nın takipçilerinin neden İsa’nın çarmıhta ölümüne ve ölümden sonra dirilişine şahitlik ettiği hakkında kararsızdır.
Her ne kadar kesin olduğunu iddia etse de An-Nisa 4:157 suresi, tarihsel kesinlikten uzak bir tarihsel iddiadır:

Nisa Suresi 4:157 Bir de “Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler.




Tarihi açıdan bu iddia doğru değildir. Bu iddia olayın gerçekleşmesinden yüzyıllar sonra yapılmıştır ve tarihi bir dayanağı yoktur. İsa’nın havarilerinin hiç birisi İsa’nın çarmıhta ölmüş gibi gösterildiğini yazmamış ve beyan etmemişlerdir. Kuran kimin çarmıhta öldüğünü açıklamaz. Kuran, İsa’nın havarilerinin yüzyıllar boyunca aldatılıp aldatılmadıklarını ve neden Allah’ın tüm dünyanın aldanmasına müsaade ettiğini (yoksa Allah mı dünyayı aldattı?) açıklamamaktadır. Kesin bir bilgisi olmayan, çarmıhta ne yaşandığına dair şüphelerle dolu olan Müslümanlar varsayımda bulunmaktadır. Bütün Hristiyanlar (Katolik, Ortodoks ve Protestan) İsa’nın çarmıhta öldüğüne inanmaktadırlar. Hıristiyanlar her konuda hemfikir değildirler. Farklı düşündüğümüz çok şey vardır. Ancak hemfikir olduğumuz tek bir şey varsa o da İsa’nın çarmıhta öldüğüdür.10 İsa’nın çarmıha gerilişinin tarihselliği hakkında ezici bir fikir birliği bulunmaktadır.11

Bunu kısaca açıklamak gerekirse, Musa Kanunları Kur’an’a inanmayı yasadışı, kanunsuz hale getirir ve dolayısıyla da Kur’an’a inanmak günahtır.




“Petrus ve havarilerin İsa’nın ölümü sonrasında, İsa’nın onlara dirilmiş İsa olarak kendini gösterdiği deneyimler yaşamış oldukları tarihsel bir gerçek olarak kabul edilebilir”(Gerd Lüdemann, “What Really Happened to Jesus”, s.80.)

Agnostik bir profesör olan Bart Ehrman şöyle yazmıştır:

“O zaman neden bazı havariler İsa’yı çarmıha gerildikten sonra gördüklerini iddia etti? Bazı havarilerin bunu iddia ettiklerine hiçbir şüphem yok…Yirmi beş sene sonra yazan Pavlus, havarilerin bunu iddia ettiklerini söylüyor ve onun bunu uydurduğunu düşünmüyorum. Ve havarilerin en az birkaçını tanıyordu, üç sene sonraki bir etkinlikte onlarla tanışmıştı.”

Gary Habermas’a göre Gerd Lüdemann ve Bart Ehrman ile benzer sonuçlara varan akademik araştırmaların sayısı artıyor. Daha fazlası için bkz. Gary Habermas’ın literatür taraması, Resurrection Research from 1975 to the Present: What are the Critical Scholars Saying?

“Tarihteki en kesin gerçeklerden biri İsa’nın Roma’nın Yahudiye valisi Pontius Pilatus tarafından çarmıha gerilmiş olmasıdır” ” (Bart Ehrman, The Historical Jesus: Lecture Transcript and Course Guidebook, Bölüm 2 / 2 [Chantilly, VA: The Teaching Company, 2000], 162).
Bu önemlidir çünkü Müslümanlar Itmam al-hujjah (اتمام الحجة) kavramına inanırlar. Itmam al-hujah (اتمام الحجة) dini gerçekliğin Allah’ın elçisi tarafından tamamen açıklığa kavuşturulduğu inancıdır. İsa’nın çarmıhta öldüğü söz konusu olduğunda –İsa, kutsal kitap ve tarih açık ve nettir. Eğer Muhammet Allah’ın elçisi olmuşsa büyük bir olasılıkla İsa’nın çarmıhta öldüğü tarihsel gerçeğine reddetmezdi. Muhammed’in açıklıktan yoksun olması ve Müslümanların çarmıhta ne olduğu konusunda yanılmaları Muhammed’in Allah’ın elçisinin olmadığının kanıtıdır.
Bu öykü John Warwick Montgomery’ nin Suicide of Christian Theology kitabındaki “Tanrı’nın Ölümü”, s. 122’den alınmıştır. Dr. Montgomery’nin vurguladığı nokta şudur: “eğer geçersiz varsayımlara sıkı sıkıya bağlıysanız, gerçekler size hiç bir anlam ifade etmez.”
Michael Horton, “Heaven Came Down”; Modern Reformation, Kas./Ara. 1995, Cilt. 4 No. 6

Alıntı : Burada da  karşı tez var .
Saygılar
« Son Düzenleme: Kasım 22, 2019, 12:31:54 öö Gönderen: NOSAM33 »
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Kasım 24, 2019, 10:46:49 ös
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay



 
Alıntı
İsa’nın çarmıhta öldüğü söz konusu olduğunda –İsa, kutsal kitap ve tarih açık ve nettir. Eğer Muhammet Allah’ın elçisi olmuşsa büyük bir olasılıkla İsa’nın çarmıhta öldüğü tarihsel gerçeğine reddetmezdi. Muhammed’in açıklıktan yoksun olması ve Müslümanların çarmıhta ne olduğu konusunda yanılmaları Muhammed’in Allah’ın elçisinin olmadığının kanıtıdır.

John Warwick Montgomery’ nin Suicide of Christian Theology kitabındaki “Tanrı’nın Ölümü”, s. 122’den alınmıştır. Dr. Montgomery’nin vurguladığı nokta şudur: “eğer geçersiz varsayımlara sıkı sıkıya bağlıysanız, gerçekler size hiç bir anlam ifade etmez.”
Michael Horton, “Heaven Came Down”; Modern Reformation, Kas./Ara. 1995, Cilt. 4 No. 6



Buna cevap verecek Müslüman din adamı arıyorum . Benim şimdiye kadar anlatmak istediğimi özetlemiş. Tekrar ediyorum İsa'nın yerine geçenin cesedi nerede  ?

Saygılar
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus