29 Ekim 1923 ' te kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ' nin tüm dünyaya laik,demokratik,insan haklarına saygılı çağdaş bir hukuk devleti olduğu ilan edildi.Ulusun ve devletin yönü bu temel kavramlara döndürüldü.Geçmiş yöneticilerin saltanat ve istibdada dayanan,halkı ümmet,kul olarak gören anlayışla ortaçağ karanlıkları yaşayan Osmanlı Devleti ' nin tamamen son bulduğu,Atatürk ve arkadaşları tarafından ortaya konuldu.Bazı devrim yasaları getirildi.Bu yasalar halifeliğin kaldırılması,öğretimin birleştirilmesi,Şeriye ve Evkaf Bakanlığı ' nın kaldırılması idi.Halifelik kaldırılmak zorundaydı,çünkü Tanrı ' nın yeryüzündeki temsilcisi anlayışı çağdışıydı.Laiklikle bağdaşmıyordu.Şeriye ve Evkaf Bakanlığı kaldırılmalıydı çünkü devletin laik olması gerekiyordu.Öğretim birleştirilmeliydi,çünkü 479 adet olan Abdülhamit medreselerinde okutulan derslerin yüzde 76 ' sı din dersi,yüzde 5 ' i matematik yüzde 19 ' u sosyal ve diğer derslerdi;okullar bilimsel eğitiminden uzaktı,çağdaş okullara dönüşmeliydi.Bu bağlamda araştıran,inceleyen,sorgulayan,özgür düşünen ve düşüncesini ortaya koyup tartışan bir eğitim sistemi kuruldu.Bugün getirilen 4+4+4 sisteminin ne kadar çağdaş olduğu geçerliliğini yitirmiştir.Ancak tekke ve zaviyelerinde hala dini ağırlıklı eğitim yapılmakta idi.Bu eğitimde cemaatlerin,mezheplerin,tarikatların her birinin kendi ritüellerine göre davranış sergilemesi laik eğitim veren okullar ile bağdaşmıyordu ve bu yüzdendir ki bugün açılmak istenen tekke ve zaviyeler kapatılmıştır.
Atatürk Türkiye Cumhuriyeti ' ni kurarken ''Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir'' demiş ve 23 Mart 1924 ' te anayasanın 25.maddesinde Atatürk ' e verilmek istenen ''Meclis'i fesih'' yetkisi Meclis ' te 130 milletvekilinin katılımı ile yapılan oylamada 127 ret ve bir çekimser oyla reddedilmiştir.Bugünlerde herkesin bildiği ''Türk tipi sultanlık'' sistemi getirilmeye çalışılıyor ve Atatürk hiç bir zaman ne sultan ne de dikdatör olmuştur.
Platon’un dediği gibi:’Korkaklar hiçbir zaman zafer anıtları dikmemişlerdir.’
Mustafa Kemal ATATÜRK ‘ün ilke ve devrimleri ışığında fikir ve eylemler üreten topluluğumuz, dünyadaki tüm ulusların ve insanların eşitliğini savunuyoruz. Bugün; hukukun üstünlüğünün değil, üstünlerin hukukunun uygulandığı, onurlu kalemlerin, aydınların, askerlerin, öğrencilerin ve daha nicelerinin evrensel hukuk normlarına aykırı şekillerde tutsak edildiği, zulme, adaletsizliğe başkaldıran, emeği, özgürlüğü ve tam bağımsızlığı savunan, direnen insanların susturulmaya ve sindirilmeye çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz. İnsanı ister istemez karamsarlığa iten böyle bir süreçte, bizlere düşen görev bellidir. Uğruna şehitler verdiğimiz tam bağımsız, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni savunmaktır.Çünkü Türk milletinin görev belgesi Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’dir.
Saygılarımla...