Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: "AN"ı,"AN"da,"ŞİMDİ"de yaşayabilmek....  (Okunma sayısı 14922 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 26, 2009, 08:40:28 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

 
 
    Yaşam şimdidir.
    Yaşamak şimdide gerçekleşir.
    Gerçek şimdidir.
    Gerçek şimdidedir.
    Geçmiş ve gelecek şimdidedir.
    Şimdide yaşıyor iseniz doğru yaşıyorsunuz demektir. Sizi şimdiye getiren her şey faydalıdır.
    Sizi "hiç kesintisiz şimdide tutan" ise "mükemmeldir" ve "faydaları sonsuzdur."
"Kesintisiz şimdide olma hâli" de "mükemmel olma hâli"dir. Ve "kesintisiz şimdide olma hâli", "içimizdeki ve dışımızdaki hiçbir kimsenin ve hiçbir şeyin etkisinde kalmamak" ile mümkündür. İşte bu, tam farkındalık hâlidir.
    Tam farkındalık, sizi sürekli şimdide tutan yaşamınızdaki tek şeydir, tek seçenektir.
    Yaşam, sizi sürekli uyararak kendinizi yanlış tanıdığınızı, tam farkındalık ile yaşamanız gerektiğini size sürekli hatırlatır. Dolayısıyla yaşam, bu uyarılarıyla sürekli şimdide olmanız ve şimdide yaşamanız gerektiğini de size hatırlatmış olur. Yaşam, ki siz ona tanrı veya başka bir isim de verebilirsiniz, uyarılarını kaza, doğal felâketler, hastalık, bunalım, sıkıntı, mutsuzluk, boşluk gibi acı verici birçok şeyle verir.
    İnsanlar, geçmiş ve gelecekle hep ilgilenir durur. Bu yüzden şimdideki yaşantıları, tamamen zihinlerinde yarattıkları geçmiş ve geleceğin yönlendirmesi ve hâkimiyeti altında geçer. Zihinlerinde yarattıkları geçmiş ve geleceğin etkisinde kalmadan, tüm varlıkları ile şimdide oldukları anlar neredeyse hiç yoktur. Gerçek geçmiş ve gerçek gelecek ise zihinlerinde yarattıkları geçmiş ve gelecekten kesinlikle çok farklıdırve sonsuz ayrıntıya sâhiptir. Kimi zaman tamamen farklıdır. İnsanlar, geçmiş ve gelecekle ilgilensin ya da ilgilenmesin bedenleri hep şimdidedir. Geçmiş ve gelecek şimdidedir. Peki bu nasıl oluyor?
    Geçmişin tüm kayıtlarının tam bir yansıması şimdidedir. Zihnimizdeki geçmişle ilgili hatıra ve görüntüler, geçmişin çok eksik, çoğu zaman hatalı ve yönlendirilmiş halleridir. Onlar kesinlikle geçmişin aslı ve tümü değildir.
    Gelecek, şimdinin kendisidir. Zihninizdeki gelecek ise arzu, beklenti ve korkularınızın yarattığı görüntülerdir. Bu görüntüler, arzu, beklenti ve korkularla ya geleceğin çarpıtılmış ve çok hatalı hâlidir ya da gelecekte hiçbir zaman olmayacak şeylerdir. Bu nedenle onlar, geleceğin aslı ve tümü değildir.
    Zamanı sâniye, dakika, saat, gün, yıl gibi şeylerle anlatırız.
    Gerçekte zaman diye bir şey yoktur. Çünkü zaman bir zandır, bir kabul ediştir. Sâdece şimdi vardır. Bu nedenle onu ölçmeye yarayan sâniye, dakika, saat, gün, yıl gibi şeyler de yoktur. Onlar günlük işlerimizi ve ilişkilerimizi düzene koymamıza yarayan, bizim yarattığımız ölçülerdir. Ve hayal ürünüdürler. Gerçek değiller.
    Şimdi, zamandan tamamen bağımsızdır. Bu nedenle onu sâniye ve ya sâlise gibi şeylerle ölçmeye çalışmak anlamsız ve yanlıştır.
    Gün ve yıl gibi zaman ölçüleri de gerçekte var değildir. Bunu da anlatalım: Dünya gezegeni hem kendi hem de güneş etrafında döner. Kendi etrafındaki bir tam dönüşüne gün diyoruz. Dünyanın güneş etrafındaki bir tam dönüşüne de yıl diyoruz. Dikkat edin: Burada tanık olduğumuz tek gerçek, dünyanın hem kendi hem de güneş etrafında döndüğüdür. Bundan başka olan hiçbir şey yoktur. Biz bir beden olarak dünya üzerinde yaşadıklarımızı, güneşin görünüp kayboluşu ve mevsimlerin başlayıp bitişi ile sınırlayıp hafızamıza kaydederiz. Ve biz bu kayıtları günler ve yıllar olarak kabul ederiz. Bu da günlerin ve yılların var oldukları ve peş peşe sıralandıkları sanrısının zihnimizde oluşmasına sebep olur. Halbuki peş peşe sıralanan günler ve yıllar değil, yaşadıklarımızın hâtıralarıdır. 
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Eylül 27, 2009, 10:27:52 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi



Eylül 28, 2009, 10:18:41 öö
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

Ben"O"yum,"O"ben değil...


Kasım 08, 2009, 12:22:42 ös
Yanıtla #3

Yaşadığımız 'an' değerlidir. Çünkü geçmiş, geçmişte kalmıştır. Önemli olan 'an' ı değerlendirerek geçmişte yapılan hataların telafi edilebilmesi mümkün haline gelinir. Gelecek ise 'şimdiki an' a bağımlıdır. Çünkü 'an' da yapılan ani karar ve seçimler sonucu gelecek şekillenir, belirlenir. Geleceğe yön vermek ise 'an' da verilmiş tercihler sonucu söz konusudur. Geleceğin iyi ve kötü olmasıysa dönüm noktalarında verilecek en doğru seçimlerden ibarettir.   

Saygılar,  
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Kasım 08, 2009, 01:12:04 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Sevil;

geçmişin korkuları,geleceğin endişeleri gölgesinde ıskaladığımız şimdi yani "an"aslında farkında olabileceğimiz tek zamandır.Lezzet sadece farkındalıktadır.Oysa geçmiş duygulardan,gelecek hayallerden ibarettir;ilüzyodur.Geçmişe,geleceğe dokunamayız.Huzurun kaynağına,tam da "şuan"ın farkındalığının lezzetini kavramakla ulaşılabilir.Diğerileri bizi ızdırapta oyalamaktan başka bir şeye yaramaz.

Bu demek değildir ki,deneyimlerimizi unutalım.Deneyimlerimizi tanımak tekamülün olmazsa olmazıdır.Ancak deneyimlerimizin verdiği korkulara takılıp kaldığımız da şimdiyi kaçıracak,onu da geçmişle anmaya devam edeceğizdir.Duygularla, farkındalığı ayırt edebilenlerimiz, yaşamın hakkını verebilenler olacaktır.

Sagılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Kasım 08, 2009, 01:14:38 ös
Yanıtla #5


Sayın Sevil;

geçmişin korkuları,geleceğin endişeleri gölgesinde ıskaladığımız şimdi yani "an"aslında farkında olabileceğimiz tek zamandır.Lezzet sadece farkındalıktadır.Oysa geçmiş duygulardan,gelecek hayallerden ibarettir;ilüzyodur.Geçmişe,geleceğe dokunamayız.Huzurun kaynağına,tam da "şuan"ın farkındalığının lezzetini kavramakla ulaşılabilir.Diğerileri bizi ızdırapta oyalamaktan başka bir şeye yaramaz.

Bu demek değildir ki,deneyimlerimizi unutalım.Deneyimlerimizi tanımak tekamülün olmazsa olmazıdır.Ancak deneyimlerimizin verdiği korkulara takılıp kaldığımız da şimdiyi kaçıracak,onu da geçmişle anmaya devam edeceğizdir.Duygularla, farkındalığı ayırt edebilenlerimiz, yaşamın hakkını verebilenler olacaktır.

Sagılarımla

Haklısınız. Bu konuda çok çeşitli görüşler de ileri sürülür. Söylediğiniz gibi duygularla farkındalığı ayırtedebilmektir esas olan..

Saygılar,
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Kasım 08, 2009, 01:17:42 ös
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bu bağlamda benim değil ama Sayın Özer Baysaling'in size diyecekleri (bu konuda demiş oldukları) var. Denk düşerse ya da bulursam o aktarımı bu başlık altına yerleştiririm.

Sevgiler.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 08, 2009, 01:18:27 ös
Yanıtla #7


Bu bağlamda benim değil ama Sayın Özer Baysaling'in size diyecekleri (bu konuda demiş oldukları) var. Denk düşerse ya da bulursam o aktarımı bu başlık altına yerleştiririm.

Sevgiler.

İyi Fikir:)
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ekim 18, 2010, 11:06:27 öö
Yanıtla #8
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay

Üzgünüm,
Bakış açınıza katılmıyorum. Sizin bahsettiğiniz farkındalık değil sanırım. Bu inanç eski dinlerin öğretilerinden tatmim olmayan ve yeni arayış içine giren insanların uydurduğu "new age" türü bir bakış açısıdır. An'da olma tanımında yanıldığınızı düşünüyorum. Elbette farkındalığın karşısında değilim. Ama hangi farkındalığın?

Herşeyi baştan tanımlamaya çalışalım derim. Elbette söylediklerim kesinlikle doğrudur diye inat etmeyeceğim. Sadece tartışıyor ve öğreniyoruz.
Önce zamanı tanımlayalım; Tartamayız, ölçemeyiz, göremeyiz, bir nanosaniye önce olduğumuz ile bir nanosaniye sonraki olacağımız subjektif varoluş farkındalığı. Zamanı ölçemeyiz, saatler kendilerini ölçer, bir saatin referansı yine başka bir saattir. Bu fikre katılıyorum. Ayrıca Hopiler zamanı bir manzara olarak düşünmüşlerdir, önümüzde ve arkamızda olan bir manzara. Ve biz onun içinde ilerliyoruz, dilim dilim. Bence zamanı daha güzel tanımlayan bir tanım :)
Şimdi An'da olmanın yanlışlığına gelelim. An'da olmak geleceği boşver, geçmişide diyen bi zihniyettir. Hayır geleceğide düşünebilirsin derseniz bu sefer gelecek kaygılarının yerli veya yersizliğini tartışmaya başlarız(ve sanırım anı kaçırırız:) ). Bu zihniyeti bu günkü genel kültür pompalamaktadır. Bütün basında, bütün herkesde bunu görebiliyoruz. oysa bu zihniyetle uygulanması, eyleme dökülemesi imkansız birşeyidr, bu yüzdende bizi sadece huzursuz ve mutsuz eder. An'a odaklanan kişi gelecek kaygısı taşımayacağı için eylemlerinde yanılır.
Farkındalık; Yaşadığımız evreni her an hissedip, varolduğunun bilincinde olmak ve haz almak diyelim kısaca. Ancak bu durağan birşey olabilirmi? gelişmezmi farkındalığımız? Gelişirse neyle gelişir? Bilgiyle gelişebilir, tecrübe(yine bilgi) ile gelişebilir. Öyleyse farkındalığımızla övünmemiz geçicici olmalı, çünkü değişken. Üstelik öğrendiğimiz şeylerin doğru olduğunu kim söyleyebilir? Yani yine insanlar üzerine oynanan bi aldatmaca.

Gelelim sonuca, tanımlayamadığımız zamanın bir parçasına sürekli değişen, gelişen farkındalığı oturtup mutlu olacağız. Kulağa pek hoş gelmiyor değilmi?

Benim düşüncem; sizin anda yaşama ruh haline aynen katılmakla birlikte, geleceğide geçmişide andan ayırmamak. Gelcek için kaygınlanmalı, daha güzel şeyler için umut etmeliyiz. Oysa anda umut yoktur.
Hepsini bir bütün görmek, belkide hopi ler gibi düşünmeliyiz, böylece anda kalma derdi yerine, manzaranın tadını çıkartmakla yetinir, aslında her an birşeyler öğrenmekle meşgul olmamız gerektiğini öğreniriz.(Yeri geldi sevdiğim bir cümleyi mutlaka yazmalıyım; "ÖĞRENMEYİ ÖĞRENMEK").

Kısaca Newagecilerin An'da kalmak tanımlamasını yetersiz(dolayısıyla yanıltıcı) buluyorum. Herşey o kadar basit olamaz diye düşünüyorum.

Yazma tarzım ve hitap şeklimi kabaca buluyorsanız lütfen kusuruma bakmayın. Ben daha hala ÖĞRENMEYİ ÖĞRENMEYE çabalıyorum.
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Ekim 18, 2010, 11:55:16 öö
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın prometheus,

ben sizin bakış açınızı beğendiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.Hitap şekliniz yeteri kadar kibar ve anlaşılır;kısacası benim açımdan hiçbir sorun yok.

Sizinde farkettiğiniz gibi,bu konu bir tartışma konusu değil,bakış açısı.Bakış açılarını belirleyen deneyimlerin sonuçlarına bağlı olarak,ruhun,zihnin,huzurun,kabullenmelerin,inançların/inanılmak istenenin talepleri olmalıdır,diye düşünüyorum.

Yerleşik inançlar,bir insanın kendi yolculuğunda kendine yeterli geliyorsa zaten sorun yoktur.Ancak süregelen arazların verdiği rahatsızlığı bertaraf etmeye kafi değilse,eklektik metodların özgün olarak geliştirilmesinde herhangi bir sakınca da görmüyorum.

"An"ı tanımlarken kullandığımız zaman bilmecesinin imgesi,bizim tercihlerimize göre değişebilir.Benim için "An"şuan iken,birbaşkası için bugün,bir diğeri için buyıl, hatta bu sefere mahsus yaşanan "Yaşam" olabilir.Önemli olan,kalıcı huzuru tesis edebilecek dozu benimsemektir.Bu dozun ölçüsü,kişinin farkındalık eşiğine göre görecelidir.

İşin özü,kişinin mevcut ruh halindeki korku,kaygı ve kurgularının yaşadıklarına yaptığı etkiyle orantılır diye düşünüyorum.


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
5108 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 21, 2010, 02:59:47 ös
Gönderen: Maledictum
0 Yanıt
3192 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 14, 2009, 07:07:29 ös
Gönderen: Teknik Öğretmen
2 Yanıt
7853 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 03, 2009, 11:22:19 ös
Gönderen: hewal73
26 Yanıt
21440 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 20, 2013, 12:35:15 ös
Gönderen: GOASISG
9 Yanıt
20993 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 16, 2011, 11:16:33 ös
Gönderen: AMON RA
6 Yanıt
7280 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 06, 2009, 06:17:33 ös
Gönderen: baris
5 Yanıt
5175 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 19, 2012, 02:02:30 ös
Gönderen: NOSAM33
4 Yanıt
4872 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 10, 2009, 03:49:57 ös
Gönderen: Itzhak
3 Yanıt
4382 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2009, 10:22:26 ös
Gönderen: ozak1977
15 Yanıt
16243 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 08, 2011, 05:35:53 ös
Gönderen: alcyone