Şu anda sadece Türkiye'de değil, dünyada da yanlış bir eğitim sistemi uygulanıyor. Endüstri devriminin makineleşmiş ortamına uyan, ve 19.yy'ın "her şeyden biraz öğren" tarzı ansiklopedist bir Fransız tipi yetiştirmeye adanmış bir sistem bu. İlkokul ve ortaöğretim eğitim süreleri çok uzun. Detaylı ve çok uzun bir müfredat öğretilmeye çalışılıyor. Bunlar "öğretilmeye" çalışılırken "eğitim"e zaman kalmıyor. Öğrenci, her şeyden önce neden sonuç ilişkisini öğrenebilmeli. Ne için okuduğunu bilmeli. İyi ve başarılı bir insan olmak için motive edilmeli. Ezberlenen şeylerin kağıda dökülerek geçtiği bir süreçte çoğu şey can sıkıcı olur. Bu ortamda başarılıar olabileceği gibi, başarısızlar da olur. Başarısız öğrenci, eğitim için motivasyonunu kaybeder. Halbuki çoklu zeka denilen bir şey var. Ansiklopedist ezberci yetiştirmek de elbette faydalıdır, fakat çatışma yönetebilen bir öğrenci yetiştirmek de onun kadar önemlidir. Sorunu tespit edebilen, öncelikleri hesaplayabilen, uygun karar verebilen veya karar vermeyi erteleyebilen bir insan yetişmiyor o yıllarda. Zaten bu adıma yönelik bazı dersler de, sistemin şartlandırmasıyla, öğrencinin kafasında "kolay" olarak sınıflandırılıp, daha "zor" olan derslein sınav stresine yenik düşüyor.
Aslında devletin kitlesel eğitim vermesinin zaruri sonucu bu. Sadece benim anlayışım üzerine bir sistem kurulsa bile, bu sistem örgün eğitimde yine yozlaşmaya mahkum olur. Maaşlarını devletten saat hesabıyla alan öğretmenler, öğrencinin başarısı için çok fazla endişelenmeyecektir. Aşırı kalabalıklaşan nüfus, kontrolün istenildiği gibi yapılamamasına neden oluyor. Özel eğitim kurumlarının daha çok yaygınlaşması gerekiyor. Buralarda müfredata karışılmamalı, ama sene sonunda herkesin gireceği sınavlara katılım zorunlu olmalı.
Saygılar