Konuya nedense cevap yazılmamış. Yoksa artık düşüncelerimizi birbirimize açılamaktan çekinir mi olduk? Ya da benim düşüncem bana, seninki ise sana diyenlerden mi?
Neyse...
Sn. papoose
Aslına bakarsanız ben pek size katılamayacağım.
Ben hiçbir yetinin insana doğuştan verildiğini düşünmüyorum. Tabi bu yetilerden kastım insanın kişiliği. İnsanın insanlığı. Herkes temiz doğar. Ve temizin yanında saf. Hiçbir şey den haberi olmadan doğar insan. Nereye geldiğini bilmeden doğar insan. Önce gözlerini açar. Henüz konuşamıyordur bile. Yürüyemez. Hatta düşünemez bile. Çünkü düşünme işi kavramlarla yapılır ve henüz o insan kavramlara sahip değildir.
Ve bu insanın doğduğu an bir şeyler olduğunu söylemek bence yanlış olur. Çünkü o henüz sadece insandır. Hatta insan olmaya hazırlanıyordu bile diyebiliriz. Kendi düşünceleri yoktur. Ona düşünceleri çevresi verir. Çevresinden duyduğu kelimeler onu düşünmeye sevkeder. Yavaş yavaş kavramlar onda yer edinmeye başladığında artık bir birey olmanın kapısını aralamıştır.
Asıl iş burdan sonra başlar. Şimdi bazı şeyleri öğrenmesi gerekir. Elde ettiği kavramları nasıl kullanması gerektiğini bilmiyordu çünkü. Ve etrafındaki onlarca bireyi izler. "Onlar ne yapıyor?" diye sorgular. Ve sizce aralarından en doğrusunu bulup kendine uydurabilir mi? Sanmam. Belki sadece diğerlerine göre üstün gördüğü kişiyi taklit eder. Daha sonra başkasını taklit eder. Ta ki bir yere kadar. İşte o ana kadar sadece taklit ederek yaşamıştır. Düşünmeden yaşamıştır. Ve o an kazanbildiği tüm yetilerini kullanarak düşünür. "Ben neyim?" İşte biz buna insanın olgunlaşması diyoruz.
Ama bazıları da o yetileri kazanamaz. Ve "Ben neyim" sorusunu sormak zorlarına gider. Belki akıllarına bile gelmez. Bu soruyu sadece yaşamış olduğu günlerden kazandığı yetilerle yapar. Belki kitaplar, belki ona yol gösteren kişiler, belki çıkardığı dersler. Ama bunlar olmazsa o kişi "Ben neyim?" sorusunu sormaz. Soramaz çünkü böyle bir soruyu ne duymuştur, ne görmüştür. Ne demek olduğunu bilmiyordur. Çünkü öğrenmemiştir.
İşte... Bu soruyu soran kişiler ışığın kapısını aralarlar. Bu soruyu "Aman, neyse" diye geçiştirenlere kapanır o kapı. Merak edip, cevabın peşinden gidenlere ise o kapı daha fazla açılır, açılır, açılır... Gıcırdayarak açılmaya devam eder o kapı. Ama hiç bir zaman tam olarak açılmaz.
Peki, bu kapı "Mason Locası"nın kapısı mıdır?
Ne demek bu şimdi?
Bazı insanlar bu soruyu sorarlar kendilerine. Ve insan kendini ararken masonlukla tanışıverir. Belki içlerine girer, büyük umutlarla. Kendine çok önce sorduğu bu sorunun cevabını bulabilmek için. Aramaya devam eder.
Bazı insanlar bu soruyu sorarlar kendilerine. Ama "Mason Locası"yla hiç tanışmazlar. Ama bu asla "ışık onlara görünmez"demek olamaz. İnsan kapıyı aralamıştır. Çünkü düşünmeye, sorgulamaya ve aramaya başlamıştır. Bu kapı "Mason Locası"nın kapısı değildir bana kalırsa. Bu kapı insanın kendi evreninin kapısıdır. "Mason Locası" belki ona yardım eder. Evet, ama bu insanın "Mason Locası"yla tanışmadığı zaman o kapıyı gıcırdatmaya devam edemeyeceği anlamına gelmez. Çünkü aydınlık için aramak gerekir. Bilgiye aşk gerekir. Merak gerekir. İrade gerekir.
Bunlar insan için yeterlidir bana kalırsa. Bir çok aydın vardır "Mason Locası"na girmemiş. Onlar "Mason Locası" üyelerinden geri miydi? Bana kalırsa çok daha ilerileri vardı. Hatta bunun için bir terim bile türetmişler.
"Önlüksüz mason"
Dikkat ederseniz, hep "Mason Locası" diyorum. "mason" terimini kullanmıyorum.
Sn. ADAM'ın bir yazısıydı. Malesef bulamadım. Diyordu ki Sn. ADAM, "M"ason olmakla "m"ason olmak ayrı şeylerdir. Sonuna kadar hak vermiştim o yazıyı okurken.
Şunu söylemek istiyordu. Her "Mason Locası"'na üye olan mason olamaz. masonluk bir arama işidir, bir bilinçlenme koşusudur. Ve bunun için "Mason Locası"na hiç mi hiç ihtiyaç yoktur. Yani mason, "Mason Locası"na girip çıkarak olunmaz. mason gibi yaşayarak mason olunur.
Sn. papoose
Bir mason, "Mason Locası"yla tanışmasa da masondur. Çünkü masonluk bir kişilik meselesidir.
masonluk "Ben kimim" sorusunu sormakla başlaaaar, hiç bitmez. Önemli olansa bu soruyu soracak yetileri kazanmaktır. Daha önce de dediğim gibi... Ya çevresinden görmeli, ya kitaplardan okumalı, ya geçmişinden dersler çıkarmalı, ya da birileri ona yol göstermeli.
masonluk ilahi bir şey değildir. Kimseye ilahi bir merci olarak sunulmaz. Aranarak bulunmalıdır.
Aslında yazımdaki bazı fikirler sizinle paralel. Hatta belki sadece başlıklarımız uyuşmuyor.
Bu konuya sitedeki masonların da katkıda bulunmasını isterim.
Saygılarımla...