Masonlar.org - Harici Forumu

 

Anket

Kürtçe eğitim ne düzeyde olmalı?

Seçmeli ders olmalı
15 (35.7%)
Eğitim dili olmalı okullarda türkçe kadar yer almalı
3 (7.1%)
Kürtçeye veya baska dile karşıyım..
13 (31%)
Eğitim dili ingilizce olsun veya daha bilim için kullanılan bir dil
11 (26.2%)

Toplam Oy Verenler: 22

Gönderen Konu: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi  (Okunma sayısı 24453 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 15, 2011, 01:32:45 ös
Yanıtla #30
  • Ziyaretçi

Sayın eser;

Belki birkaç cümle ile ithamınızı cevaplayabilirdim ancak Sayın skullG öyle güzel yazmışki... Üzerine yazacak bir şey kalmamış.

Yalnız konuyla ilgili yorumunuzu ilk okuduğumda, büyük bir kayıp olarak düşündüğüm 68 kuşağı gelmişti aklıma. Konuyu saptırmamak adına bir şey yazmamıştım...

Saygılarımla,


Ocak 18, 2011, 09:58:51 öö
Yanıtla #31
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 125
  • Cinsiyet: Bay

Sayin skullG, degerli tartismaniz icin tesekkurler.
Ben CHC-nin uygur turklerine uyguladigi siddetin onemli olcude basariya ulastigini dusunuyorum.En azindan bu gun CHC-de her hangi bir teror olayi yok, insanlar huzur icinde yasiyorlar.
Hani Turkiyede soyluyorlar ya Ordu siyasetin merkezinde oturmus demokrasiye engel oluyor.Ben Turkiyedeki  movcud sistemle ilgili bir kucuk hikaye anlatmak istiyorum.
Bir golde  kurbagalar yillarca toplaniyorlar kendilerine bir padisah secmek icin.Fakat bir turlu padisah secemiyorlar.Her agizdan bir ses cikiyor.Bir gun  kurbaganin birisi  diyor ki, ya arkadaslar haydi Leylek bizim padisahimiz olsun, Leylegi padisah secelim.Hepsi anlasiyorlar ve oy birligiyle Leylegi Padisah seciyorlar.Ondan sonra hangi kurbaga sesini cikariyorsa Leylek gagasina alib o kurbagani yutuyor.Boylelikle goldeki padisah sorunu cozuluyor ve hic bir kurbagadan ses cikmiyor.
Sayin skullG, Turkiyede en buyuk sorun Turkiyenin TBMM-si tarafindan yonetiliyor olmasidir.Meclis diyor ki, Turkiye halk tarafindan yonetiliyor yasama biz oldugumuz icin  burda biziz, Ordu diyor ki, hayir kardesim senin meclisinde her turlu insan var ben sana guvenmiyorum, devlet ve rejim hep benim nezaretimde olmali.O tarafdan Yargi diyorki Turkiye bir hukuk ulkesidir, her sey bizim kontrolumuz altinda olmali.O biri tarafdanda hukumet diyor ki ben iktidarim, butun kurumlar bir kenara cekilsin burda biziz. Reisi-cumhurda butun kurumlarin catismasini kenardan izlemekle yetiniyor.Bu gun Turkiyede butun kurumlar Turkiyeni yonetmege calisiyor.Hangi kurum uykudan erken kalkiyorsa yonetim biziz diyorlar.
Bazi kisi ve kurumlar Ordu darbe yapmadan once darbeye zemin hazirlar, ve ulkede kaos yaratirlar diyorlar. Oysaki bu guzelim memleketimde kaos hic bitmedi ki.Turkiye kaostan kurtulmak icin acilen meclis sisteminden baskanlik sistemine gecmeli.Ne zamana kadar Turkiye meclis tarafindan yonetilecekse o zamana kadarda  Turkiyede kaos olacak ve kaos oldugu surece ne ordu kislasinda,   yargi adliyesinde, milletvekileri de meclisde oturmayacak. Iki kaptan bir gemiyi batirir derler atalarimiz.Boyle kaos ortamlarini  ordu icindeki bazi cuntalar hep kendi lehine degerlendirecek ve bu durumda da ordu ve yargi hep turk siyasetetinin merkezinde oturacak.
Turkiye meclis sisteminden baskanlik sistemine gecmeli.(Diktatorlik degil baskanlik sistemine.)
Ben inaniyorum ki, bir cok yetkilerle donatilmis bir devlet baskani- bir genelkurmay baskanini veya  bir  orgenerali demokrasiye balans ayari yapmaya kalkinca onu gagasina alib yutarsa (yani gorevinden alarsa ve emeklilige sevk ederse) bu sorunlar cozulur.O, zaman asker kislasinda egitimini yapar, yargi adliyesinde yuzbinlerce birikmis dosyasiyla ilgilenir, meclis yasama, iktidar yurutmeyle ilgilenir.
PKK sorunu Turkiyenin yilarca birikmis sorunlarindan biridir.Turkiyede konusan ve fikir ureten cok lakin icrat yoktur.
Gelismis ulkelerin hepsinde baskanlik sistemidir.Sorunlarin birikmemesi ve zamaninda hall edilmesi icin, kaostan kurtulmak icin Turkiye baskanlik sistemine gecmeli.
Saygilarla
1283 - leriz biz.


Ocak 18, 2011, 12:57:41 ös
Yanıtla #32
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Konu farklı bir yöne kanalize oluyor. Ama sn. Eser'in başkanlık sistemini de parlamenter sistemi de tam algılamadığını düşünüyorum. Hükümet biçimleri açısından devlet denilen organizmayı temelde ikiye ayırabiliriz. Kuvvetler Birliği ve Kuvvetler Ayrılığı sistemi olarak. Eğer kuvvetler bir organda birleşirse bu durumda da iki ihtimal olur. Ya yürütmede birleşme ki sonuçları monarşi ya da oligarşidir veya yasamada birleşme ki bu durumda hükümet sistemi meclis hükümeti sistemi veyahut karma sistem olur.

Burada durayım. Sn. Eser Türkiye'de MEclisin yönettiğini söylemiş yani kuvvetlerin yasamada birleştiğini iddia etmiş. Meclis Hükümeti sisteminin en belirgin özelliği yürütme organının olmayışıdır. Başbakan, Bakanlar Kurulu ya da Cumhurbaşkanı yoktur. Bakanlar Meclis tarafından tek tek seçilir ve bakanlar meclise karşı bireysel olarak sorumludur, Bakanlar Kurulunun kolektif sorumluluğu bu sistemde yoktur ve Meclis Yargının işlerine de karışır. Çünkü yargı bağımsızlığı söz konusu değildir, yasam organı yeri geldiğinde yasama yorumu yöntemiyle soyut kanunların somut olaylarda nasıl uygulanacağını da dikte edebilir.

Bu sistem bugün için Türkiyede uygulanan sistem değildir. 1921 Anayasası döneminde uygulanmıştır. Ve 1923 değişikliği ile kabine sistemine geçiş başlamıştır. 1924 Anayasasında da kuvvetler Mecliste birleşmiş, yasama yorumu, olaganüstü yargı yerinin kurulması gibi Meclis hükümetinin özellikleri aynen korunmuş olmakla birlikte parlamenter sistemin de bazı yanları bu sisteme entegre edilmiş ve ortaya bizim karma model veya kuvvetler birliği - görevler ayrılığı dediğimiz sistem ortaya çıkmıştır. Yürütme erkinin kuruluşu ve işleyişi yönünden parlamenter sisteme benzediği için.

1961 Anayasası ile Türkiye tam anlamıyla kuvvetler ayrılığı sistemine geçmiş ve tam anlamıyla parlamenter sistemi kabul etmiştir. Niçin başkanlık değil? Çünkü 1876dan beridir bu ülke parlamenter sisteme yakın sistemlerle yürümüştür. Kıta Avrupası sistemi olduğu için olsa gerek.

1961 yalnızca parlamenter sisteme geçtiğimiz değil aynı zamanda Sosyal Devlet ve Hukuk Devleti ilkelerini de kabul ettiğimiz ilk anayasamızdır. Ki bu temel ilkeler 1982 Anayasasında da aynen korunmuştur.

Bir Hukuk Devletinde, kuvvetler ayrılığı geçerli olmalıdır. Yani halka ait olan egemenlik yetkili organlar tarafından kullanılmalıdır. Dolayısıyla ne yasama ne yürütme ne de yargı tek başına egemenliğin temsilcisi değildir. Her biri egemenlik yetkisini kullanan ayrı organlardır. Bu yüzden bu ülkeyi ne sadece yasama ne sadece yürütme ne de sadece yargı yönetiyor. Kuvvetler ayrılığı ilkesine bağlı 3 temel hukumet modeli vardır. Bunlar parlamenter, yarı-başkanlık ve başkanlık sistemi. İlk ikisine yumuşak üçüncüsüne sert kuvvetler ayrılığı da denir.

Bri hukuk devletinde yalnız kuvvetler ayrılığı ilkesi değil, aynı zamanda eşitlik, insan haklarının tam ve yetkin güvence altına alınması, yargının bağımsızlığı, idarenin kanuniliği ve idari işlem ve eylemlerin yargısal denetimi gibi ilkelerde olmak zorundadır. Hukuk Devletinin en başat amacı insan haklarını korumaktır. Ve tüm bunların düzenlendiği temel kurucu metin olarak Anayasanın üstünlüğü ilkesi de hukuk devletinin vaz geçilmez unsurudur. Bu son ilkenin en önemli getirisi ise, normların anayasal uygunluğunu denetleyecek bir yargı yerinin var olması gerekliliğidir.

Ülkemizde yumuşak kuvvetler ayrılığı dediğimiz parlamenter sistem uygulanıyor. Sert kuvvetler ayrılığına geçiş sorunları özer mi? Başkanlık siteminin saf olarak uygulandığı ve başarıya ulaşan tek ülke ABD. Btezilya Arjantin gibi güney amerika deneyimleri bu sistemin kötü yanlarını da gösterebilir bize. Hele ki öncesinde yüzyıllarca bir hanedana tabi olmuş ve bunu genetik kodlamayla miras almış bir ülkede başkanlık sisteminin sultaya dönüşme ihtimali de göz ardı edilmemelidir. Galiba bu genetik miras sebebiyle kıta avrupasında başarısız olan lider çekip giderken bizde anca ölünce ilişkisini kesebilmekte.

Bu ülkede uygulanan sistem dolayısıyla meclis sistemi değil, parlamenter sistemdir. Başkanlık sistemine geçiş bir öneri ve çözüm olabilir, düşünülebilir, tartışılabilir. Ama başkanlık sistemine geçiş de tek başına sorunları çözümleyemez. Bu durumda yasama yürütme ve yargı tamamen birbirinden ayrışacağından ve egemenlik yetkisini dogrudan kullanacağından (ABDde başkanı da temsilcileri de halkın seçtiği ve  3 erkin birbiriyle olan  ilişkisi iyi tahlil edilmeli) ayrı sorunların doğmasına da sebebiyet verebilir.

Bu noktada ordu siyasal bir kuvvet değildir, Yasama yürütme ve yargı gibi... Ama bizde en başta ordunun modernleşmedeki yeri sebebiyle hep merkezi konumda yer almıştır. Orneğin Genelkurmay Başkanını, Bakanlar Kurulu seçer, Cumhurbaşkanı atar ve o, Başbakana karşı sorumludur. Bu yasalarda yazanlar. Gerçekten öyle midir? Genelkurmay Başkanının gerçekten Bakanlar Kurulunun seçtiği, Cumhurbaşkanının atadığı ve Başkana karşı (sorumlu değil) bağlı olduğu bir sistem oluşursa o zaman ve ancak o zaman ordu kışlasına çekilir. Yoksa Türk siyasetinde ordu hiçbir zaman kışlasında olamamış, duramamıştır. Bir vesayet rejimidir sürüp giden...

Son olarak itiraz edeceğim nokta gelişmiş ülkelerin hepsinin başkanlık sistemiyle yönetildiği kelamıdır. Hayır öyle değildir. ingiltere parlamanter sistemle yönetilir, Almanya  parlamenter sistemle yönetilir, Fransa'da yarı-başkanlık sistemi vardır.

Saygılar.



Ocak 18, 2011, 04:50:13 ös
Yanıtla #33
  • Ziyaretçi

Türkiye'de ileriye doğru bakıldığında karamsar bir tablo olacak ancak 'KAOS' dan başka bir tarafa gitmiyoruz düşüncesindeyim.Devletsiz bir yaşam Mücadelesi Dünyanın her tarafında tekrardan ortaya çıkabileceğine dair güçlü bir inanç var içimde,ancak bu Devletsiz Kominal Yaşam nasıl olacak ve süreç İnsan Kitlelerini nasıl bir 'Kaos' a götürecek tam olarak kestiremiyorum.

İnsanlık ailesi büyük bir 'KUTUPLAŞMA' ile her geçen gün iki ayrı Kutuba doğru birbirinden uzaklaşıyorlar ,arada ki uçurumu kapatacak çözümler üretiliyor olsada uygulanamıyor.Bunun sonucu olarak 'EVRE' değiştirme anlamında bir 'Kaos' un gerekli oluşu veya olmayışını Kutublardan Büyük Gücü elinde tutan kesimin Manevraları daha çok belirleyecek.

Bir gücün insanlar tarafından Kontrollü olarak yönetimi sağlıklıdır,fakat Güç insanlar tarafından Kontrol altına alınamıyor ve Güç kendisini Yaratanların elinde bir 'PUT' durumuna gelmişse ve İnsanları yöneten 'Totem' ler halini almışsa, bu durumda ancak 'Kaos' süreci ile Dengeler tekrar kendini bulabilcektir inancındayım.







Mayıs 06, 2011, 11:50:02 öö
Yanıtla #34

Ankette ki sorulara cevap vermek gerekirse;
İngilizce eğitimine daha da önem verilmeli ve hemen hemen herkes bu dili bilmeli , tek dil tek Dünya ülküsüne adım adım yaklaşoyorsak,  kesinlikle ülkemizde yaşayan herkes ingilizceyi en az orta düzeyde anlamalı , yazmalı , konuşabilmeli.
sevgiler...saygılar...
yenilmek te iyidir, mühim olan her seferinde yenilsende , daha iyi olarak yenildiğini bilmektir


Mayıs 06, 2011, 01:26:12 ös
Yanıtla #35
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay


İngilizce gibi zor ve işe yaramaz bir dili niye öğreneceğiz pek anlayamadım? Üstelik sayı olarak da Dünyada en çok konuşulan bir dil bile değil.
Daha önce bu konuyla ilgili yazılar var sitede.
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Eylül 23, 2011, 07:49:28 ös
Yanıtla #36
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Bence herkes kendi anadilinde egitim yapabilmeli, bu Evrensel Insan Haklarindan biridir, tabi yasadigi ülkenin dilinide eniyi sekilde ögrenmek kosuluyla.
Bunu ülkemize uygularsak, tabi yine ilk konu olarak kürtler sözkonusu oluyor,kürtler kendi anadillerinde egitim yapabilmeliler ve türkceyide eniyi sekilde ögrenmek ve bilmek kosuluyla, hatta Türkiye"nin tamaminda kürtce ikinci dil olarak ögretilebilir, tabi bunu söylerken günün ihtiyaclarina görede davranmak yararli olur sanirim.
Saygilar


Ekim 19, 2011, 12:54:29 öö
Yanıtla #37
  • Ziyaretçi

İlk dikkatimi çeken bu oldu anketin ikinci seçeneğindeki Türkçe kelimesi büyük harfle başlanacaktı.

Türkiye'de Türkçe'den başka (evrenselleşme adı altında İngilizce öğretilmesi de dahil) eğitim dili tanımıyorum, yasalarca tanınmamasının da Türkiye Cumhuriyeti'nin en doğal hakkı olduğu kanaatindeyim.


Ekim 19, 2011, 01:20:40 öö
Yanıtla #38
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 379
  • Cinsiyet: Bay

Selam,

Yeryüzünde, kişiliği bu kadar ayaklar altına alınmış bir devlet yapısı daha var mıdır acaba.

Bu kadar kişiliksiz bir Devlet yapısı daha  var mıdır A_C_A_B_A…

Saygılarımla.
Odi Profanum Vulgus Et Arceo.


Ekim 19, 2011, 01:29:02 öö
Yanıtla #39
  • Ziyaretçi

Yeryüzünde kusursuz bir Devlet yapısı var mıdır acaba?

Yeryüzünde kusursuz birşey var mı ki Devlet yapısı da kusursuz olsun A_C_A_B_A...

Sevgiler


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
9 Yanıt
3952 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 05, 2008, 04:34:53 ös
Gönderen: Isis