Evet iş döndü dolatı Komplocu Gazetenin Sözde Belgesi "Kağıt Parçası"nın aslında sözde değil özde bir belge olduğu ve bir kağıt parçası değil gerçekten de imzalı mimzalı bir belge olduğunun ispatına geldi. Bugünkü Hürriyetin başlığı "ŞOK MEKTUP ISLAK İMZA" idi. Hani komplocu gazetenin dediklerine itimat etmiyoruz. Bakalım Hürriyetin haberine;
Islak imza Dursun Çiçek’in el ürünü
Murat KAZANCI / İSTANBUL
Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek’in hazırladığı öne sürülen ve kamuoyunda “AK Parti ile Gülen’i bitirme planı” diye bilinen belgenin aslının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği ortaya çıktı.
Dün Albay Çiçek’in ıslak imzasının aslının savcılığa ulaştırıldığına ilişkin haberler tüm televizyonlarda yer aldı. Haber üzerine, Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı ve Olcay Seçkin ile birlikte basın toplantısı düzenleyen İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, “Soruşturma gizli, bende böyle bir bilgi yok” diye açıklama yaptı.
Hürriyet ulaştı
Ancak Hürriyet’in ulaştığı kaynaklara göre bir subay, 10 gün önce 5 sayfalık bir mektupla “AK Parti ile Gülen’i bitirme planı”nın orijinal belgesini gönderdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ihbar mektubunu değerlendirerek, ‘İrtica ile Mücadele Planı’ diye bilinen belgedeki ıslak imzanın, Dursun Çiçek’in imzasıyla karşılaştırılması için Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. Adli Tıp incelemenin ardından 3 gün önce 3 uzmanın imzasını bulunan bilirkişi raporunda, “Belgedeki ıslak imza Albay Dursun Çiçek’in el ürünüdür” denildi. Bu gelişmeden sonra Albay Dursun Çiçek’in İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nda yeniden ifadesine başvurulabileceği bildirildi.
Karargâhta panik
İstanbul Başsavcılığı’na gönderilen 5 sayfalık mektupta şu iddialara yer verdi:
“Genelkurmay içerisinde Dursun Çiçek’in çalışmış olduğu Genelkurmay Harekât Başkanlığı Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nda olayın ortaya çıkmasının ardından büyük panik yaşandı. Birçok bilgi, belge, evrak ve bilgisayarlar kayıtları imha edildi. Bilgi Destek Daire’nde içinde orjinal belge arandı. Bulamayınca ‘Birisi imha etmiştir’ diye düşünüldü. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a da bu şekilde bilgi verildi. Belgenin bulunamaması üzerine dairede görev yapan subay ve astsubaylar cezalandırılarak başka yerlere tayin edildi”
Başbuğ bulun demişti
Albay Çiçek’in hazırladığı belgeyle ilgili ilk haber Taraf Gazetesi’nde 12 Haziran’da yayınlanmıştı. ‘AK Parti ve Gülen’i Bitirme Planı’ başlıklı belgenin fotokopi olması tartışmalara yolaçmış, ıslak imzalı orijinal belge ortaya konulamadığı için Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, “Kâğıt parçası” diye nitelendirmişti. Başbuğ yaptığı açıklamada, sahte olduğu söylenen belgeyi hazırlayanların da bulunmasını istemişti.
----
Bir de "komplocu gazete" cenahından bakalım olaya
Taraf’ın ortaya çıkardığı “İrticayla Mücadele Eylem Planı” adlı belgenin ıslak imzalı orijinal hali Genelkurmay Başkanlığı Karargahında görevli bir subay tarafından Ergenekon savcılarına ulaştırıldı. Belge bir ay önce, ekli bir ihbar mektubuyla birlikte savcılığa gönderildi.
Savcılığa gönderilen belge, Taraf’ın 12 Haziran 2009’da ortaya çıkardığı dört sayfalık “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın orijinal hali. Belgenin aslına ulaşmayı başaran ve imha edilmesini önleyen rütbeli subay, belgeye bir de ihbar mektubu ekledi. İhbar mektubunda, belgenin altında imzası bulunan Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek’in görev yaptığı 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü ve Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nda tüm evraklar ve bilgisayar kayıtlarının imha edildiği de belirtildi. İhbar mektubunda ayrıca Albay Dursun Çiçek’in evininin de göstermelik olarak arandığı vurgulandı.
Karargâhta temizlik yapılmış
Planın hazırlığına 2008 yılının sonunda, emir komuta zinciri içerisinde başlandığına, son şeklinin ise nisan ayında verildiğine dikkat çekilen ihbar mektubunda, bu tarihten sonra belgede öngörülen planların uygulanmaya başlanacağı belirtildi.
İhbar mektubunda, belgenin Taraf gazetesinde yayımlanmasının hemen ardından bir ekip kurulduğu, bu ekibin de belgenin hazırlandığı daire ve şubelerdeki tüm bilgisayarları kontrol ettikleri ve bilgisayarların hard disklerinin temizlendiği de iddia edildi. İhbar mektubunu yazan subay, bilgisayar hafızalarının, “kildisk” adlı bir programla bilgilerin bir daha geri dönülmez şekilde silindiği notunu da düştü.
Jet hızıyla takipsizlik kararı
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığınca belge ile ilgili yürütülen soruşturma, “Böyle bir belgenin
olmaması ve fotokopideki imzanın Dursun Çiçek’e ilişkin delil bulunmaması” nedeniyle takipsizlikle sonuçlanmıştı. Askeri Savcılık, konu hakkında adliye mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermişti. Soruşturma dosyasının gönderildiği adliye makamlarına, Askeri Savcılık tarafından alınarak gönderilen Dursun Çiçek’in ifade belgesinin altına, Çiçek’in ilk defa farklı bir imza attığının ortaya çıkması ise şüpheleri artırmıştı.
Belgenin başkaları tarafından ofise bırakıldığı yönünde söylentiler üzerine de basına, belgenin ele geçirildiği avukatlık bürosunda yapılan aramaların hukuka uygun bir şekilde yapıldığını gösteren kamera kayıtları yansımıştı.
Serbest bırakıldı, taltif edildi
Belgeyle ilgili tutuklanan Albay Dursun Çiçek ise yapılan itiraz üzerine mahkemede yapılan hakim
değişikliğiyle, 24 saat cezaevinde kalmadan dışarı çıkartılmıştı.
Belgeyle ilgili bir ilk de Askeri Şurada yaşanmış, Albay Dursun Çiçek’in terfi edilmemesi üzerine, Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinden ilk kez bir albayla ilgili açıklama yapmıştı. Yapılan açıklamada Çiçek’in terfi sırasının gelmediğine vurgu yapılmıştı.
Tüm bu tartışmalar yaşanırken, Taraf Albay Dursun Çiçek’in başında bulunduğu 3. Bilgi Destek Şubesi’nin lağvedildiğini, yerine de Genelkurmay Başkanlığı Özel Sekreterliği’ne bağlı olarak çalışacak bir birimin oluşturulduğunu duyurdu. Dursun Çiçek‘in içinde bulunduğu bu birim, karargahta çok güvenilir 10 isimden oluşuyordu.
Başsavcı ‘Soruşturma gizli’ dedi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin dün konuyla ilgili basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Engin, “Soruşturma gizli. Ben de belgenin gelip gelmediği yönünde bilgi yok” dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı da, adliye çıkışında gazetecilerin bu yöndeki sorularını yanıtladı. Konuyla ilgili düşüncesi sorulan Çolakkadı, “Bilmiyorum. Ben de televizyonlarda gördüm. Bir aydır izindeyim. Gelse de zaten bilgi veremem“ karşılığını verdi.
1- AKP İÇİNDEKİ AJANLAR HAREKETE GEÇİRİLECEK
Planın AKP’yle ilgili bölümü şu çarpıcı cümle ile bitiyordu: AKP mensubu kilit haberleşmecilere kamuoyuna çelişkili açıklamalar yaptırılarak, parti hükümet içerisinde ciddi anlaşmazlık ve bölünmeler yaşanıyormuş şeklinde algılanması sağlanacaktır.
2- ERGENEKON SANIĞI OLAN SUBAYLAR SAVUNULACAK
Ergenekon Davası’nda sanık konumundaki emekli ya da
muvazzaf askerlere sahip çıkılacağı belirtilen planda “Sözkonusu TSK personelinin masum olduğu, irticayla etkin şekilde mücadele ettikleri için üzerlerine iftira atıldığı şeklinde haberler yaptırılacak, gerekli hassasiyet sağlanacak” deniyor.
3- MİLLİYETÇİ PARTİLERİN TABANI GENİŞLETİLECEK
Ermenistan ve Yunanistan ile ilişkilere de değinen planda, ili ülke ile ilgili kamuoyunda tepki uyandıracak haberlere yazılı ve görsel medyada sürekli yer verilmesi hedefleniyor. Amaç şöyle anlatılıyor: Milliyetçi partilerin bu şekilde tabanı genişletilmeli. AKP kamuoyunda zora düşmeli...
4- KURTLAR VADİSİ’NİN İMAJI KİRLETİLECEK
Ordunun eylem planında Kurtlar Vadisi, Kollama ve Tek Türkiye benzeri dizilerin kamuoyunu yanlış yönlendirdiği ifade ediliyor: “Bu diziler hakkında olumsuz haberler yaptırılarak her üçünün de kamuoyundaki güvenilirliğinin yitirilmesi sağlanmalıdır.”
‘Şu an elimizde olan bir kâğıt parçasıdır’
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, 26 Haziran 2009’da düzenlediği basın toplantısında Taraf’ın ortaya çıkardığı, “İrticayla Mücadele Eylem Planı” için “kâğıt parçası” ifadesini kullanmıştı.
Başbuğ şöyle konuşmuştu: “Şu anda elimizde olan hukuki anlamda bir kâğıt parçasıdır. Bu durumda bugün biz bu kağıt parçasının birileri tarafından TSK’yı yıpratma ve karalama amacıyla hazırlandığını değerlendirmekteyiz. Bu kağıt parçasının kimler tarafından ne amaçla hazırlandığının ortaya çıkartılması görevi ise devletin istihbarat birimleri ile yargı organlarına düştüğünü bildiriyor ve bunu istiyoruz.
‘TSK darbecileri barındırmaz’
Daha önce de söylediğim gibi TSK demokrasi ve hukuk ilkelerine bağlı ve saygılıdır.
Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan ve davranışlar içinde bulunan personeli TSK bünyesinde barındırmaz. Bunu kim söylüyor, bunu Anayasamızın 117. maddesine göre TSK’nın komutanı olan Genelkurmay Başkanı ben söylüyorum. Artık TSK’nın komutanı olan Genelkurmay Başkanı’nın bu ifadesi en büyük teminattır. Daha bunun dışında başka şeyler aranmasının anlamını anlamıyorum.
Bütün bu söylemlere rağmen TSK ile artık hiçbir haklı neden ve haklı bir gerekçeye dayanmadan, çeşitli nedenlerle ve çeşitli şekillerde darbe ve muhtıra söylemlerinde bulunanların iyi niyetli olmadıklarını, halkımızın da artık bu söylemlerden usanmış olduğunu düşünüyorum.
Asimetrik savaşmış...
Onun için TSK’nın komutanı olarak açıkça söylüyorum ki; artık TSK üzerinden elinizi çekiniz. TSK üzerinden kendinizi siyasi tanımlama düşüncesinden ve gayretlerinden vazgeçiniz. TSK’ya karşı medya üzerinden asimetrik bir psikolojik harekat yürütmeye son veriniz.”
---
Haydi hayırlı olsun...