Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: NAMIK KEMAL  (Okunma sayısı 14606 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 25, 2006, 02:33:01 ös
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

Baki Kalan Hoş Bir Seda
NAMIK KEMAL 
Hürriyet Kahramanı Kardeşimiz Mehmet Namık Kemal, İtalyan Obediansı’na bağlı Risorta Locası’nda 3 Mayıs 1870’ de tekris edildi, 21 Ekim 1871’de de Üstat oldu.

Gök kubbe altında söylenmiş tüm sözlerin ‘‘baki kaldığı’’ bilimsel olarak kanıtlanmaya çalışılan bir varsayımdır. Buna göre yıllarca, yüzyıllarca önce söylenen sözler hala yaşarlar, hiç ölmezler. Düşündüğümüzde tamamen ütopik görünebilecek bu sav belki de günün birinde bilimsel olarak kanıtlanacaktır. Şükür ki, biz yine de ne zaman geleceği belirsiz olan o günü beklemeksizin hoş sedaları, kubbemizin takılmış olduğu bir boyutundan çekip alabiliyoruz.

Magosa Zindanları

Binlerce yıl evvel söylenip de hâlâ o kubbede çınlayan, tazeliğini ve de güncelliğini koruyan ne güzellikler var. Kimisi yaşayanların çoğunluğunca gümbür gümbür duyuluyor, kimisi ise kendilerini örten sis perdesinin altından çıkarılmayı bekliyor. Bu yazımda gittikçe daha az duyulan bir güzel sesler ve edimler senfonisini ve onların sahibini canlandırmaya çabalayacağım. 116 yıl önce susan özgürlük aşığı bir çığlığı, Kardeşimiz Namık Kemal’ i. Daha İttihat ve Terakkicilerin amaçlarını gerçekleştirmek için toplandıkları Hürmason Locaları moda haline gelmeden mesleğimize katılıp Hürriyet’ in kurulması için Kardeşlerinin desteğini arayan Kemal’i, İhtilal sonrası Fransa’sına kaçıp özgürlüğü solumaya ve yurduna da solutmaya çabalayan, bu çabalarına karşın Magosa zindanlarında çürütülmek istenen Kardeşimizi.

Mehmet Namık Kemal, İtalyan Obedians’ına bağlı Risorta Locasında 3 Mayıs 1870’ de tekris edilmiş, 21 Ekim 1871’ de de Üstat olmuş.

İşte Namık Kemal’ in cemiyetimize katıldığı bu dönemdeki Hürmasonluk ile ilgili Ebuzziya Tevfik’ in günümüz diline kısaltarak çevirdiğim şu sözlerine bakın:

“1869 yılında Grand Orient’a bağlı Union d’Orient Locası üyelerini Osmanlı’nın önemli yöneticileri oluşturuyordu. Hatta Saltanat üyesi bir prens de aralarında idi. Âli ve Fuat Paşalar, Fazıl Mustafa, Ethem Pertev, Münif Paşalar gibi büyükler ile az çok ileri fikirlere sahip olan, özgürlük sarhoşluğu duyan ilerici Türklerin tümü bu cemiyetteki localara katılmışlardır. Bugün varlığı ile mutluluk duyduğumuz Meşrutiyet ise bu cemiyet azası İslam bilginlerinin topluma saçtığı özgürlük tohumlarının semeresidir. Bunu inkâr edenler olsa dahi, sayfalarına kaydetmiş olan tarih bu gerçeği her zaman saklayacaktır.”

İşte mesleğimizin yurdumuzda da gösterdiği etkinlik bu derece yüksek idi.

Tasvir-i Efkâr Dönemi

Medrese eğitiminden geçmeksizin özel eğitimle yetiştirilip kökten dinci ve gerici etkilerden kısmen uzak kalmış Namık Kemal için bundan daha yararlı bir ortam olamazdı.

Şinasi’nin 1856’da Paris’ e gitmesiyle başına geçtiği Tasvir-i Efkâr onun elinde ‘müfrit’ bir siyaset organına dönüşmüştür. Bu gazetede memleket sorunlarıyla ilgili maliye, kadın hakları, Türk dilinin yenileştirilmesi gibi konulara değinir. Bu yazılar gazeteye ‘Millet Gazetesi’ olmak şerefini kazandırır. Ama sonuçta Tasvir-i Efkâr kapatılır, Kemal de Erzurum Vali Yardımcılığı’na atanır.

Genç Osmanlılar Cemiyeti’nin ana fikri de yine Kardeşimiz’den doğar. Dilini güncelleştirdiğim şu birkaç satırın, fikirlerine bakalım:

“Öğretim sistemimiz hiç gibidir. Gençler milletin geleceğidir. Onlarda ne kadar ilerleme görülürse, vatanın gelişmesi ümidi de o kadar kuvvetlenir... Avrupalılar istedikleri kadar Osmanlı’nın halini mezarda gibi görsünler, ama biz biliriz ki; o mezarda değil, ana rahmindedir. Bir kez gelişmeye başladı mı dünyayı hayran bırakacağı kesindir.”

Yine 1872’de İbret Gazetesi’ ne yazdığı makalesinde Londra’ yı anlatırken ne diyor, bakın:
“Avrupa bu hale topu topu iki yüzyılda gelmiş; madem ki onlar ilerlemenin mucidi olmuşlar, biz bunun yollarını hazır bulacağız. İş ciddi tutulursa bizim de iki yüzyılda en gelişmiş memleketlerden sayılacak bir hale geleceğimize şüphe var mıdır ?”

Şark’ın kaderciliğine karşı

Hakkında ciltler dolusu yayın bulunan Namık Kemal’in tabii ki bu anma yazısında daha derin anlatılması olası değil. Onun en kuvvetli fikri zamanında toplumumuzda yadırganan, Şark’ ın kaderciliği yerine insanoğlunun irade ve gücünün etkinliğini yüceltmesidir. “İnsan doğuştan değil, kendi iradesi ile gelişir” der.

Biraz da yine hemen tümü vatan için yazılmış eserlerine göz atalım. 1873’ deki ilk tiyatro eseri “Vatan Yahut Silistre” dir. Diğer tiyatro eserlerinde de olduğu gibi, bunda da aksiyondan çok hitabete önem verilir. Bunun ardından Gülnihal, Akif Bey, Kara Belâ, Zavallı Çocuk, Celalettin Harzemşah gelir. Romanları İntibah ve Cezmi’ dir.

47 yaşında öldü

Şiirleri genellikle divan edebiyatını yıkmaya çalışan Yeni Şiir’ e yol açan şiirlerdir. Hürriyet konusunda Rousseau’ nun fikirlerini savunur.
“İnsan düşünce yapısı icabı hürdür” ana tezidir.
Ne mümkün zulm ile bidat ile imha’yı hürriyet
Çalış idraki kaldır muktedirsen ademiyetten

Hürriyet şiirinden alınan bu iki dize Namık Kemal Kardeşimizin düşüncelerinin en güzel özetidir.

Özgürlük ve insanlık uğruna tüm yeteneğini ve birikimini ortaya koyan bu ilerici Kardeşimiz ne yazık ki 1888 yılında sürgünde olduğu Sakız Adası’nda 47 yaşında ve şüphesiz toplumun gelişmesine yapacağı daha nice katkılar varken, gözlerini geçici yaşama yummuştur. Sonraları naaşı Gelibolu sırtlarındaki Bolayır’a nakledilmiştir. Tanrının kendisine ölümünden sonra verdiği bir armağan, yattığı yerden ulusunun düşmanlarına karşı yarattığı en büyük kahramanlık destanı, Çanakkale Savaşları’nı ve Zaferi’ni tepeden huzurla seyredebilmesi olmuştur.
Dileriz sedası daima çınlasın.

- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Ekim 09, 2006, 10:03:47 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Namık Kemal
Tanzimat edebiyatının meşhur gazeteci, siyâsetçi, şâir ve yazarı. 21 Aralık 1840’ta Tekirdağ’da doğdu. 1889’da mutasarrıflık yaptığı Sakız Adasında öldü. Bolayır’a gömüldü. Yenişehirli Mustafa Âsım Beyin oğlu, Râtib bin Osman Paşanın torunudur. Anası Fatma Zehra hanım, Arnavut'tur.
Küçük yaşta, anasını kaybetti. Çocukluk ve ilk gençlik çağı, anasının babası Abdüllatif Paşanın yanında geçti. Abdüllatif Paşa, kaymakam ve vâli olarak devamlı dolaştığı için, dedesinin yanında kalan Nâmık Kemâl, düzenli bir öğretim görmedi. Önce husûsî dersler aldı. Daha sonra kendi kendini yetiştirmeye çalıştı. Dedesiyle 12 yaşında, önce Kars’a, bir yıl sonra da Sofya’ya gitti. 18 yaşına kadar burada kaldı. İlk şiirlerini burada yazdı. Tasavvufla ilgilendi. Evlenmesi de burada oldu.

1858’de İstanbul’a geldi. Divan Edebiyatı geleneğini devam ettiren şâirlerle tanıştı. Leskofçalı Gâlib Beyle yakın dostluk kurdu, ondan etkilendi. Bu etki, divan tarzı şiirlerinde, hayâtının sonuna kadar sürdü. 1861’de aynı şâirin başkanlığında kurulmuş olan, Encümen-i Şuarâ'da yer aldı. 1862’de Tercüme odasına girdi. Burada, batı hayranı kimselerle tanıştı.

Fransızca öğrenmeye ve Tasvir-i Efkâr’da yazılar yazmaya başladı. Şinâsi, Paris’e gidince, Tasvir-i Efkâr’ı Nâmık Kemâl’e bıraktı. Nâmık Kemâl, gazetecilikle berâber siyâsete de atılmış oldu. Gerek iç ve dış olaylar hakkındaki sert, olumsuz tenkit yazıları; gerekse Jön Türkler veya Genç Osmanlılar diye bilinen gizli ihtilâl cemiyetine üye olması, hükümeti harekete geçirdi. Gazetesi kapatılan yazar, Erzurum vâli muavinliğine tâyin edildiyse de oraya gitmedi.

Mısırlı Prens Mustafa Fâzıl Paşa, Avrupa’da Jön Türkleri destekleyeceğini bildirince Nâmık Kemâl, Ziyâ Paşa, Ali Suâvi ve diğerleriyle berâber Paris’e kaçtı. Bunlar önce Paris’te Muhbir, sonra Londra’da Hürriyet’i çıkararak yurtdışından hükümete muhâlefete devam ettiler.

1870’te İstanbul’a dönünce, arkadaşlarıyla İbret gazetesini çıkarmağa başladı. Az sonra İbret kapatıldı ve mutasarrıf olarak Gelibolu’ya gönderildi. Kısa zamanda azledildi. Tekrar İstanbul’a dönerek İbret’in başına geçti. Gazete tekrar kapatılınca tiyatro ile ilgilenmeğe başladı. Güllü Agop’un Gedikpaşa’daki tiyatrosunda, 1 Nisan 1873 gecesi oynanan Vatan Yahut Silistre piyesinde çıkan siyâsî olaylar neticesi, İbret gazetesi bir daha çıkmamak üzere kapatıldı.

Nâmık Kemâl, Kıbrıs Magosa’da ikâmete mecbur edildi. Burada 38 ay kaldı. Abdülazîz Hanın tahttan indirilmesi üzerine, siyâsî mahkûmlar için çıkarılan aftan istifâde ederek İstanbul’a döndü. Magosa hayâtı, yazar için rahat ve verimli geçti. Burada serbestçe dolaşabiliyor, dışarısıyla mektuplaşabiliyor, ziyâretçilerini ağırlayabiliyordu. Roman, tiyatro, târih ve tenkide dâir birçok eserini Magosa’da yazdı. Edebî çalışmalara ayıracak en çok zamânı burada bulabildi.

Tahta, Beşinci Murâd geçmişti. Yazar 1876’da sürgün dönüşü İstanbul’da bir kahraman gibi karşılandı. İkinci Abdülhamid Han tahta çıkınca Nâmık Kemâl’i, önce Şurâ-yı devlet üyesi yaptı, sonra Kânûn-i Esâsî’yi hazırlayacak komisyona tâyin etti. Nâmık Kemâl, bir sözünden dolayı suçlu bulunarak, önce altı ay hapis, sonra beş bin kuruş maaşla Midilli Adasında ikâmete mecbur edildi. İki buçuk yıl sonra aynı adaya mutasarrıf yapıldı. Buradan Rodos (1884-1887), daha sonra da Sakız mutasarrıflığına tâyin edildi. Bir pazar günü orada öldü. Vasiyeti gereği, mezarı Bolayır’dadır.

Nâmık Kemâl, Osmanlı Devletinin son devresinde yaşadı. Tanzimat prensiplerini Osmanlı Devleti için kurtuluş reçetesi olarak gören batı kültürü hayranı Şinâsi, Ziyâ Paşa gibi yazarlarla beraber bu prensipleri savundu; bunların yerleşmesine ve yayılmasına çalıştı. Heyecanlı, kavgacı mizacı, akıcı, parlak üslûbu ile, diğer Tanzimat yazarlarından daha fazla tanındı. Kendinden sonra gelen yazarları etkiledi. Şinâsi ile tanışıncaya kadar divan tarzında şiirler yazdı; tasavvufa meyletti; siyâsetten uzak durdu.

Fransızca öğrenmesi ve Şinâsi ile tanışması hayâtında bir dönüm noktası oldu. Bu devrede Nâmık Kemâl, kaynağını Fransız ihtilâlinden alan yeni düşüncelerin, edebiyat, siyâset ve sosyal hayatta ateşli bir savunucusu olarak hareketli bir hayat yaşadı. Avrupaî düşüncelerin bayraktârlığını yaptı ve batı yanlısı kimselerin gözünde kahramanlaştı.

Nâmık Kemâl, bütün Tanzîmat yazarları gibi, ne sistemli bir fikir adamı, ne bir fikir çilesi mahsûlü, kendine mahsus düşünceleri olan bir mütefekkir, ne de büyük bir sanatçıdır. Aslında vatan şâiri oluşu bile ikinci plânda kalır. Hizmet için Erzurum’a gitmeyip yurt dışına kaçması bunun açık bir delîlidir.

Her şeyden önce gazeteci ve politikacıdır. Sonradan öğrendiği Fransızca'sıyla batı kültürünü tam mânâsıyla öğrenip hazmetmemiştir. Siyâsî, sosyal ve edebî bir ihtilâlci (devrimci), Avrupa hayranı, bir taklitçidir. Görüşlerinin çoğu 18. yüzyıl Fransız filozoflarından ve romantiklerinden aktarmadır. İlim, fen, teknik ve kültürde gelişme modeli İngiltere; siyâsî yönetim modeli ise Fransız meşrûtî teşkilâtıdır. Siyâsî düşüncelerini gerçekleştirmek için İtalyan Karbonari derneğinin tüzüğü esas alınarak kurulan Jön Türkler veya Genç Osmanlılar isimli gizli ihtilâl cemiyetine girmiş, onun en ileri gelen üyelerinden olmuştur. Zâten, kendisi de tanınmış masonlardandı.

Fransız edebiyatının üstünlüğünü kabul etti. Osmanlı edebiyatı yerine Fransız edebiyatı etkisinde, onun benzeri bir edebiyat kurmağa çalıştı. Bu akımın en şöhretli temsilcisi, öncüsü oldu. Bu yönde bir kadrolaşma hareketine girişti. Genç yazarları bu doğrultuda etkiledi. Fransız edebiyatı tarzında ilk meşhur edebî örnekleri verdi. Bir taraftan yeni fikirleri yaymaya çalışırken, bir taraftan da klâsik (divan) edebiyatına çok şiddetli hücumlarda bulundu. Onu gözden düşürmeğe, yıkmağa çalıştı. Edebiyatı, yeni fikirlerin propaganda aracı olarak kullandı.

“Sanat cemiyet içindir” görüşü eserlerine hâkimdir. Bütün yazılarında gelişme, vatanseverlik, hürriyet, meşrutiyet, siyâsî bağımsızlık, Osmanlıcılık, İslâmcılık, maârif, iktisat, kahramanlık gibi sosyal konular üzerinde durdu. Vatan, millet, milliyet, hürriyet kelimelerini, bugünkü, Fransız ihtilâlinden doğmuş mânâlarıyla ilk defâ kullandı. (Eskiden vatan, millet, hürriyet kelimeleri başka manâlarla kullanılırdı. Millet “din, mezhep, bir dine bağlı insan topluluğu”, hür kelimesi ise “azad edilmiş köle veya köle olmayan” mânâsına gelirdi.) Bir taraftan gazetelerde günlük siyâsî ve sosyal konulardaki görüşlerini işlerken, bir taraftan da aynı konu ve temaları, edebî eserlerde dile getirdi. Bu faaliyetlerin geniş halk kitlelerinde etkili olabilmesi için, diğer Tanzimat yazarlarıyla berâber dil ve ifadenin sadeleşmesine gayret etti.

Şiirin yanısıra tenkit, biyografi, tiyatro, roman, târih ve makale türlerinde eserler verdi. Eserlerinin sayısı yirmi civarındadır. Eserlerinde, bilhassa şiirlerinde, şekil olarak pek bir yenilik olmamakla berâber muhtevâ (konu ve tema) değişiklikleri yaptı. Genelde aruz veznini, sâdece bir iki şiirinde ise hece veznini kullandı. Fakat genç yazarlara hece veznini ve yeni nazım şekilleri kullanmağı tavsiye etti. Şâir olarak asıl başarısı, divan tarzında yazdığı şiirlerdedir. Bunlar, kendinden sonra kitap şeklinde yayınlandı.

Edebî tenkitlerinde kavgacı bir mizaca sâhiptir. Tenkitleri, yapıcı bir tenkit anlayışından uzaktır. Bunları, eskiyi kötüleme ve yenilik taraftarlarını müdafaa için kaleme almıştır. Tahrib-i Harâbât ve Tâkib, Ziyâ Paşanın Harâbât’ını tenkit için, Magosa’da iken yazılmıştır. İrfan Paşaya Mektub, Renan Müdafaanâmesi, Ernest Renan’ın İslâmiyet ve Maarif konulu konferansına reddiyedir.

Nâmık Kemâl, İntibah yâhut Sergüzeşt-i Ali Bey (Son Pişmanlık) ve Cezmi ismiyle iki roman yazdı. Dil, ifâde ve teknik yönden birçok noksanlıklar taşıyan bu eserlerin tek özelliği, o devirde yazılan romanlardan daha başarılı olmasıdır.

Tiyatroyu yeni fikirlerini yaymak için iyi bir vâsıta kabul eden yazar, altı tiyatro eseri yazdı. Bunlardan en çok tutulan Vatan Yahut Silistre’de vatanseverlik temasını işledi. Konusunu târihten alan Celâleddin Harzemşâh piyesinin yanısıra, âile içi problemlerin işlendiği Karabela, Âkif Bey ve Zavallı Çocuk piyeslerinde ise sosyal konuları dile getirdi. Gülnihâl piyesinin konusu siyâsîdir. Nâmık Kemâl, diğer Tanzimat yazarlarıyla birlikte, âile ve evlenme konusunda mevcut bâzı âdetleri eserlerinde tenkit ettiler.

Nâmık Kemâl, Avrupa karşısında düştüğü aşağılık kompleksinin etkisiyle, konusunu eski şanlı devir ve târihî şahıslardan alan, târihî ve biyografik eserler kaleme alarak tesellî bulmaya çalıştı. Devr-i İstîlâ’sı, Selâhaddin Eyyûbî, Fâtih, Sultan Selim adlı monografilerini topladığı Evrâk-ı Perişan, Tiryâki Hasan Paşayı anlatan Kanije eseri bunlardandır. Çeşitli makâle ve mektupları da vardır. Bunların bir kısmı toplanarak sonradan yayınlanmıştır.

Edebî mülahazalar bir kenara bırakılırsa, târihî ve siyâsî bir şahsiyet olarak Nâmık Kemâl, dâimâ his ve heyecanlarına mağlûp, çabuk kandırılabilen, neye inanıp bağlanacağını tam kestirememiş şöhret ve kahramanlık arzularıyla dolu bir insandır. Dostluğunda ve düşmanlığında sebatı yoktur. Şiirlerinde, devlet hizmetinde çalışmayı, insafsız bir avcıya köpeklik yapmaya benzeterek, en tantanalı bir dil ve üslûpla kötülemesine rağmen devlet adamlarının, Osmanlı Sultanlarının ufak iltifat ve ihsanları karşısında her şeyi unutur, kendisiyle birlik olanları jurnal ederdi. İkinci Abdülhamid Hana yazdığı çok aşırı saygı ve bağlılık ifâdeleriyle dolu mektupları, Başbakanlık Osmanlı Arşivinde mevcuttur.

Nâmık Kemâl’e Hürriyet şairi adını verenler, Nâmık Kemâl’in yolundan gidilerek elde edilen hürriyetlerle, Osmanlı Devletinin yıkılıp toprakları üzerinde birçok yeni devletler kurulduğunu, Türk Milletine ise yalnızca bir Anadolu kaldığını acı acı görmüşlerdir.


Nisan 12, 2007, 04:56:35 öö
Yanıtla #2
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 920
  • Cinsiyet: Bay

Ben senin olmedıgıne ve yureklerde ıste bu kaside ile yasadıgına ınanıyorum:

Hürriyet Kasidesi

1- Görüp ahkâm-ı asr-ı münharif sıdk u selametten
Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükümetten

2- Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten

3- Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten

4- Ne mümkün zulm ile bîdâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten

5- Ne efsunkâr imişsin, ah ey didâr-ı hürriyet
Esir-i aşkın olduk, gerçi kurtulduk esaretten

Nâmık Kemâl

Beyitlerin Açıklaması:

1- Devrin hükümlerini doğruluktan sapmış görüp hükümetteki görevimizden değerimizi koruyarak ve şerefimizle çekildik.
2- Kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz. İnsan sevgisiyle dolu olanlar zulüm görmüş, zavallı kimselere yardım etmekten çekinmezler.
3- Felek her türlü cefa (eziyet) sebeplerini toplayıp gelsin; (eğer) millet yolundaki kararlı gidişimden dönersem kahpeyim.
4- Zulüm ve zalimlik ile özgürlüğü yok etmek mümkün değildir. Gücün yeterse in­sanlıktan düşünceyi kaldır.
5- Ey özgürlüğün güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin
Esirlikten kurtulduk, ama bu kez de senin (özgürlüğün) esirin olduk.
Namık KEMAL
Taslar yerine oturabilecek mi ? İnşaasına basladıgımız yapı nasıl olur da yarım kalır ..


Ocak 31, 2009, 09:06:49 ös
Yanıtla #3
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 95
  • Cinsiyet: Bay

Hürriyet Kahramanı Kardeşimiz Mehmet Namık Kemal, İtalyan Obediansı’na bağlı Risorta Locası’nda 3 Mayıs 1870’ de tekris edildi, 21 Ekim 1871’de de Üstat oldu.

Sayın Mason..Tarihlerde bir hata olmasın...?
Dışarıdan içeri baktığında anlayamazsın;içeriden dışarı baktığında anlatamazsın.


Mart 23, 2009, 04:54:46 ös
Yanıtla #4
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

Sayin kagank,

Sanirim Tekris ile Ustad olma arasindaki surenin kisaligindan dolayi bu soruyu sordunuz. Derece gecisleri bulundugunuz bolgeye gore degisiklik gostermektedir. Bazi bolgelerde minimum zaman limiti koyularak, verilen odevleri yapmaniz gerekirken, bazi bolgelerde verilen odevleri yapmaniz icin maximum zaman limitleri konmaktadir.

Eger bulundugunuz bolgede derece gecisleri icin maximum zaman limitleri belirlenmis ise ve odevleri kisa surede tamamlayarak sonraki derece icin yeterli gorulmus iseniz, Ustadliga yukselisiniz yillar almayabilir.

Saygilarimla
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Mart 23, 2009, 08:37:09 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Bence Namık Kemal ın bulundugun vakıfların dısında ozel hayatını ırdelemek gerek.Ancak bu sekılde bıze vermeye calısıtıgı ondakını anlayabılırız


Mart 25, 2009, 12:01:32 öö
Yanıtla #6
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 95
  • Cinsiyet: Bay

Teşekkür ederim Sayın Mason...Hürriyet kahramanı beyefendi nur içinde yatsın...Aziz hatırasına hürmetle..

Saygılarımla
Dışarıdan içeri baktığında anlayamazsın;içeriden dışarı baktığında anlatamazsın.


Mart 25, 2009, 12:19:04 öö
Yanıtla #7
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 95
  • Cinsiyet: Bay

   Sayın Deniz e de birkaç cümle sarfetmeden geçemeyeceğim...Satırlarınızda yeralan ;
  "  Her şeyden önce gazeteci ve politikacıdır. Sonradan öğrendiği Fransızca'sıyla batı kültürünü tam mânâsıyla öğrenip hazmetmemiştir. Siyâsî, sosyal ve edebî bir ihtilâlci (devrimci), Avrupa hayranı, bir taklitçidir. Görüşlerinin çoğu 18. yüzyıl Fransız filozoflarından ve romantiklerinden aktarmadır. İlim, fen, teknik ve kültürde gelişme modeli İngiltere; siyâsî yönetim modeli ise Fransız meşrûtî teşkilâtıdır. Siyâsî düşüncelerini gerçekleştirmek için İtalyan Karbonari derneğinin tüzüğü esas alınarak kurulan Jön Türkler veya Genç Osmanlılar isimli gizli ihtilâl cemiyetine girmiş, onun en ileri gelen üyelerinden olmuştur. Zâten, kendisi de tanınmış masonlardandı. "
    İifadelerine katılmadığımı bütün açıklığı ile ifade etmek istiyorum, Namık Kemal i onun -ülkenin karanlık döneminde hitap ettiği-  okurları,arkadaşları,kardeşleri Hürriyet Kahramanı olarak tanır, bu uğurda beyan ettiği ve arkasında durduğu fikirleride onu köşe bucak sürgün göndermiştir...aslında sizin beyanınızda da bunlar açık seçik yazmakta iken keşke -kesip yapıştırmadan önce - bir kez okusaydınız...Görüşleriniz sadece sizi bağlamakta olup,gerçeklerin doğal yorumundan uzaktır...Bu ifademi belirtmeyi Rahmetliye duyduğum saygı gereği, tarihin doğal sürecinin yorumlanması açısından gerekli buldum...
   Bütün bunların ötesinde naklettiğim alıntınızın son cümlesini de -bütün nezaketimle- olabildiği kadar "maksadını aşan ve gereksiz bir ifade " olarak kabul ettiğimi de belirtmeden geçemeyeceğim...Biraz saygı lütfen...Çoğu şeyi hallettiğinizi kendinizde göreceksiniz..
  Saygılarımla
Dışarıdan içeri baktığında anlayamazsın;içeriden dışarı baktığında anlatamazsın.


Kasım 27, 2010, 01:19:24 öö
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

bu adamı tanımak isterdim işte:D


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
203 Yanıt
135683 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2020, 01:56:51 ös
Gönderen: baran21
0 Yanıt
3367 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 09, 2009, 04:42:42 ös
Gönderen: karahan
Kemal

Başlatan Universal Uyeler

1 Yanıt
3398 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 19, 2009, 12:53:50 öö
Gönderen: Universal
13 Yanıt
8499 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 14, 2013, 12:37:12 ös
Gönderen: Etimolog
4 Yanıt
4763 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 06, 2010, 09:35:08 ös
Gönderen: Kaan
0 Yanıt
3333 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 18, 2010, 09:36:19 ös
Gönderen: sundance
3 Yanıt
16686 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 09, 2011, 10:53:08 ös
Gönderen: Lethe
2 Yanıt
6144 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 04, 2011, 01:38:24 öö
Gönderen: Masor1976
0 Yanıt
2473 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 13, 2012, 09:14:57 ös
Gönderen: Tij
1 Yanıt
4354 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 14, 2012, 09:07:57 ös
Gönderen: NOSAM33