Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Tapınak Tarikatı -1  (Okunma sayısı 10669 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 18, 2009, 02:59:35 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Masonluk ile benzerliği olan kuruluşlar bağlamında en çok söz edilmesi gereken örgütlerden biri de budur. Daha önce bu kategoriye girebilecek birtakım örgütlerden söz etmiş, bunu özellikle ertelemiştim çünkü bu örgütü daha iyi anlayabilmek için Tapınak Şövalyeleri Tarikatı’nın tarihçesini bilmek gerektiğini düşünüyorum. “Milletler Tarihi” genel başlığı altında o konuda yazabileceklerimi yazmış olarak şimdi buna gelebilirim. Ancak bu biraz uzun bir konu; onun için iki bölüme ayıracağım.



Bu tarikat, Orta Çağdaki Tapınak Şövalyelerinin bir kalıtımı olduğunu ileri sürerek, 18. yüzyıl başlarında Fransa’da ortaya çıktı.

1118 yılında Kudüs’te Hugues de Payens tarafından kurulmuş olan bu tarikat, 14. yüzyıl başlarında Fransa’da Papa 5. Clementhus ile Fransa Kralı 4. Philippe tarafından ortaklaşa ortadan kaldırılmıştı. Tarikatın son büyük üstadı Jacques de Molay 1314 yılında Paris’te yakılarak idam edilmişti. Buraya kadarını zaten “Milletler Tarihi” bölümünde uzun uzun anlattım. Ancak olaraK değinmemiş olduğum bir nokta var:

Ölümünden önce Jacques de Molay’ın, tüm yetkilerini bir başka Tapınak Şövalyesine aktarmış olduğu ileri sürülür. Bu yetkilerin kime aktarılmış olduğu konusunda da üç ayrı görüş vardır.

Çağımızda Masonluğa benzer bir nitelik taşıyan  Mabet Tarikatı, Jacques de Molay’ın yetkilerinin Johann Marcus Larmenius’a aktarılmış olduğunu benimsemiştir.

Söylendiğine göre Larmenius’un önderliğinde gizlice bir araya gelen son Tapınak Şövalyeleri, tarikatın varlığını sürdürmeyi başarmıştır. 1324 yılında Larmenius, Tapınak Tarikatı’na ilişkin bir patent düzenlemiş ve bunu Francis Thomas Theobaldus Alexandrinus’a vermiştir.

Bundan sonra bu patent, tarikatın son büyük üstadından yeni büyük üstadına devredilmiş ve her devir teslim işleminde devreden ve devralan büyük üstatlar patentin altını imzalamıştır.

Böylelikle Larmenius’un patenti, tarikatın en son büyük üstadı olduğu ileri sürülen Bernard Raymund Fabre-Palabrat’a devredilinceye kadar 22 kere el değiştirmiştir.

18. yüzyıl başlarına gelininceye kadar geçen yaklaşık dört yüz yıllık dönem boyunca bu tarikatın nerede ne yaptığı pek bilinmemektedir. Asıl Tapınakçılardan arta kalan bazı şövalyelere Papa 5. Clementhus’un izniyle “İsa’nın Şövalyeleri” adı ve Kilise’nin kontrolü altında olmak üzere varlıklarını sürdürmeleri olanağı tanınmıştır; ancak bu olayın Tapınak Tarikatı ile ilgisi yoktur.


Tapınak Tarikatı’mn Kuruluşu


Tapınak Tarikatı’nın 1682 yılında Fransa’da Tapınakçıların Küçük Yeniden Canlanışı (La Resurrection petite des Templiers) adını taşıyan bir derneğin kuruluşuyla birlikte ortaya çıktığı sanılmaktadır. Bu dernek, Fransa Kralı 14. Louis tarafından kapatılmış, derneğin kalıntılarını Orléans Dükü Philippe toplamıştır.

Orléans dükünün 17O5’te yeniden organize ettiği Tapınak Tarikatı, asıl gelişimini, bundan tam yüz yıl kadar sonra Fabré-Palabrat’ın yönetiminde göstermiş, tarikat Masonluğa benzer bir şekilde örgütlenmiştir. Derecelerinin kapsamı da, Çağdaş Masonluğun artık iyice gelişmiş olan ritüellerinden yararlanılarak düzenlenmiştir.


Tapınak Tarikatı’nın Dereceleri


Tarikatın derecelerin oluşturulmasında özellikle Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nden yararlanılmıştır. Öylesine ki, tarikatın 8. ve sonuncu derecesi, Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’ndeki felsefi derecelerin sonuncusu olan 30. derecenin karşılığı olmaktaydı. Bu dereceler şöyle sıralanmıştır:

1. İnisiye (Initier)
2. İçsel İnisiye (Initier interior)
3. Uzman (Adept)
4. Doğu Uzmanı (Adept d’Orient)
5. Aziz Yahya’nın Kara Kartalının Büyük Uzmanı (Grand Adept d’Aigle noire de St. Jean)
6. Tarikat Adayı (Candidat de l’Ordre)
7. Silahtar (Ecuyer)
8. Şövalye (Chevalier)

18. yüzyılda, tarikatın üyelerinin Katolik inançlısı olmaları zorunlu tutulmuştu. 1814 yılından sonra Büyük Üstat Fabrâ-Palabrat’ın önderliğiyle tarikata, özellikle Yuhanna İncili’ne dayanan inanç ilkeleri yerleştirildi. Bu modernleştirilmiş sistemi Yohanizm (Johannisme) adı verildi. Böylelikle Tapınak Tarikatı, bir tür mezhep olmaya dönüştü.

Bir süre denenen bu sistem gerek içte gerekse dışta pek tutmadı. Bundan dolayı 19. yüzyıl sonlarında artık ne Tapınak Tarikatı’ndan ne de Yohanistlerden ses çıkar oldu. Ancak bazı kaynaklara göre bu sessizlik, tarikatın kendi içine kapanmasından dolayı idi ve Yohanistler 20. yüzyılda da varlıklarını sürdürmekteydi.

Ancak bundan sonra aynı tarikata sahip çıkanlar da oldu. Bunlardan biri, Merkezi Amerika Birleşik Devletleri’nde olmak üzere Kudüs Tapınağının Egemen Askeri Tarikatı  (Sovereign Military Order of the Temple of Jerusalem – kısaca SMOTJ)  adını aldı.




Günümüzde ABD’nin yanı sıra Fransa, Belçika, İsviçre ve diğer bazı Avrupa ülkelerinde de örgütlenmiş olan bu örgüt, ezoterik niteliğini sürdürmekte ve gnostik denilebilecek nitelikli bir ritüelik öğreti içermektedir.

Ancak bu kadarla kalmıyor… Aynı tarikatın mirasçısı olduğunu ileri süren, gene ABD merkezli bir diğer örgüt daha var: Aynı adı taşıyor ama bunu İngilizce değil Latince olarak yazıyor: Ordo Supremus Militaris Templi Hierosolymitani ya da kısaca OSMTH.

Bu tarikatın da dört dereceli bir öğretisi vardır ama günümüzde ezoterik niteliğini yitirmektedir.

Önceleri şöyle bir amblem kullanıyordu.


Öteki örgüte benzemekten özenle kaçınmak amacıyla olsa gerek, sonradan bu amblem şöyle değiştirildi. (Bu amblemin birtakım başka versiyonları da var. Üstelik günümüzde artık kesinlikle siyasi bir yapı edinmiş olan Malta Şövalyeleri Tarikatı’nın amblemine benzerliği de ayrıca dikkate değer.)


Bu örgütün de A.B.D’nin yanı sıra Karada, İngiltere, İskoçya, İtalya, Avusturya, Almanya, Finlandiya, Fransa ve Sırbistan’da kolları var. Ancak 1932 yılında yeniden kurulmuş olan bu örgüt daha çok sosyal bir nitelik taşıyor ve bir yandan bireysel erdemleri geliştirilmesi bakımından ritüelik çalışmalar yaparken diğer yandan da evrensel barış ve hümanizmi öncelikli tutarak sağlık hizmetlerine destek sağlıyor.

Bu iki çağdaş Tapınak Şövalyesi örgütünün arasındaki farklardan biri de, öncekinin sadece erkek, ötekinin ise hem erkek hem kadın üye kabul etmekte oluşu.


DİĞER SEÇENEKLER


Tapınak Şövalyeleri Tarikatı’nın son büyük üstadı Jacques de Molay’ın, ölümünden kısa bir süre önce yetkilerini bir başkasına devretmiş olması, öyle pek akla ve mantığa uyar bir uygulama değil. Üstelik tarikatın örgütlenme ve yönetim ilkelerine de aykırı. Ancak denen o ki, Papa 5. Clementhus 1312 yılında tarikatı kapatmış olduğu için, Jacques de Molay da böyle bir işe girişmiş olabilir. Bu da çalınan minareye kılıf uydurma gibi görünüyor.

Diyelim ki doğru… O zaman, daha önce de belirtmiş olduğum üzere bu bağlamda iki kişinin adı daha geçiyor.

Bunlardan biri Pierre d’Aumont adlı şövalye… Fransa’da engizisyonun pençesine düşmeden, İskoçya’ya kaçabilmiş. Orada “Militi Templi Scotia” (İskoçya Tapınak Şövalyeleri) adı altında bir örgüt kurmuş. 1314 yılında İskoçya Kralı Robert Bruce, bu tarikata olağanüstü destek vermiş. Aslında ona gerek olup olmadığı da sorgulanabilir çünkü dendiğine göre zaten Pierre d’Aumont, Tapınak Şövalyeleri’nin hazinesini tümüyle İskoçya’ya kaçırmış. [Bu konu üzerinde daha sonra uzunca ve kısmen kurgusal nitelikli bir öyküyü de aktaracağım.]

İskoçya’da yüzyıllar boyunca bir tapınak Şövalyeleri örgütünün bulunduğu bilinmedik bir şey değil. Bu örgüt zaman içinde değişik adlar da almış ve söylediğine göre günümüzde bile varlığını sürdürüyor. Ancak bu varlığı sürdürüş artık Masonluğa benzer nitelikli olarak değil, tümüyle politik kapsamlı (Stuartlar hanedanı ile bağlantılı) bir umut, bir bekleyiş üzerine kurulu. [Bu bağlamda da bir dolu spekülasyon ve komplo teorisi var ama onlar bu başlığın konu kapsamı dışında.]

Gelelim varsayımsal emanetçilerden üçüncüsüne…

18. yüzyıl ortalarında yazıldığı ileri sürülen bir belgeye göre; Büyük Üstat Jacques de Molay, yetkilerini kendinden önceki büyük üstadın yeğeni olan François de Beaujeu’ya devreatmiş. O da tarikatın belgelerini ve değerli nesnelerini bugünkü siyasi coğrafya bakımından Belçika’da kendi ailesinin arazisinde bir yere saklamış.

1952 yılında Jacques Breyer adlı bir okültist, eskiden Beaujeu ailesine ait olan bu belgeleri bulmuş olduğunu ileri sürerek, Fransa’nın Anginy adlı kasabasında, kendine göre Tapınak Şövalyeleri Tarikatı’nı yeniledi. Bu yeni tarikatın benimseyişine göre; Hugues de Payen, “İsa’nın Yoksul Askerleri” adını taşıyan özgün tarikatı zaten burada kurmuştu.

Bu tarikat diğerlerinden hayli farklı... Dediklerine göre; tarikatın o saklanmış eski belgelerini arayarak bulmak olanaksızdı. Bunun için, Tapınakçıların ruhları ile medyumlar aracılığıyla ilişki kuruldu. Belgelerin yeri öğrenildi. Tarikatı yeniden örgütlemek üzere onlardan onay alındı. Böylece yenilenen tarikatın “L’Ordre Souverain du Temple Solaire” (Güneş Tapınağının Egemen Tarikatı) adıyla anılması uygun bulundu.

Anlaşılan o ki, Jacques Breyer’in kurduğu bu tarikat, diğerlerinden hayli farklı olarak bir de halk ağzında “ruh çağırma” denilen özel bir işlem gibi, kimilerinin “parapsikoloji” adı verilen bir alanda saydığı birtakım doğaüstü uğraşılarla haşır neşir oluyor.

Bilindiği kadarıyla, bu örgütün en önemli başarılarından biri, Monako Prensi 3. Rainier ile eşini (eski sinema aktristi Grace Kelly) tarikata almak olmuştu. Ancak sonradan bu örgütün, özellikle Julien Origas adlı bir Fransız politikacının etkisiyle kendi içine kapanık olmaktan çıkarılarak, uluslararası düzeyde politikaya bulaşan sağcı bir kurum olmaya dönüştürüldüğü görülüyor.

Julien Origas, 2. Dünya Savaşı sırasında Gestapo ile iş birliği etmiş olduğu için, savaş ertesinde yargılanarak hapis cezasına çarptırılmıştı. Bu tarikatı, İtalya’da patlak vermiş olan şu P2 Locası skandalına da bulaştırdı.

Bundan ötürü pek yıpranan tarikatı, 1980’li yıllarda Joseph di Mambro yeniden toparladı. Daha önce bir Rozkruacı olan Joseph di Mambro ile birlikte tarikatın 53 üyesi, 1994 yılında aynı anda İsviçre ve Kanada’da topluca kendilerini yakarak intihar etti. Bu olay, dünya çapında hayli yankılandı. Örgüte Satanist damgası vuruldu. Tarikat üyeleri ise şöyle bir görüş ileri sürdü: «Onlar intihar etmedi... Ruhları Siriüs’e iletildi. Orada bedenlendiler.»

Bunu söyleyen tarikat üyeleri de 1995 yılında intihar etti.

Kimilerine göre, bu ölümlerin hiçbiri intihar değil, çok iyi düzenlenmiş ve intihar süsü verilmiş bir organize toplu cinayettir. Bu tarikatın yaptıklarından rahatsız olan birilerinin, onları topluca ortadan kaldırdığı ileri sürülüyor.

O “birileri”nin kim olabileceğine ilişkin ise hiçbir söz edilmiyor; herhangi bir ipucu verilmiyor.



« Son Düzenleme: Şubat 05, 2011, 02:41:07 ös Gönderen: dogudan »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Aralık 18, 2009, 05:33:12 ös
Yanıtla #1
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Sn. ADAM, değinmemiş belki 2.bölümde değinecekti bilemiyorum. Ama bir tane daha Tapınakçılar'la ilgili gelişme var benim bildiğim. Yanlıyor olabilir miyim? bilemiyorum. Ama aktarayım. Eğer yanılıyorsam daha iyi bilen bir üyemiz düzeltir.

1988-89da papa II. Jean Paul'den tapınakçıların resmen tanınması istenmişti ve Papa tarafından tanınmışlardı. Sonra İtalya'da Sant'Alassio kilisesinde bir konsekasyon töreni düzenlenmiş ve şubat 89'da ilk toplantılarını gerçekleştirerek, hristiyan geleneklerine sadık olduklarını, esas amaçlarının hayır işleri olduğunu deklere etmişler ve Masonlarla ilişkilerinin bulunmadığını özellikle belirtmişlerdi.


Aralık 18, 2009, 05:48:48 ös
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın SkullG'nin belirttiği konudan söz edecek değildim. Pek yeni tarihli olan bu olayları doğrusu pek izleyemiyorum. Ancak bildiğim kadarıyla bu olay SMOTJ olarak anılan grubun İspanya'daki örgütünün bir başvurusu üzerine gerçekleşmişti. Böyle Vatikan, Tapınak şövalyeleri üzerine kondurduğu afarozu kaldırmış oluyordu. Bu amaçla bir de konsekrasyon töreni düzenlenmişti.

 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ağustos 21, 2012, 01:59:07 öö
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 84
  • Cinsiyet: Bay

Bizi değil tanrım bizi değil kendi ismini şereflendir.
isanın fakir şovalyeleri.
Tapınak şovalyelerinin çok sempatik sözleri var.Onlar hakkında bilgimiz oldukça sınırlı ama napalım.
Non nobis, Domine, non nobis, sed Nomini Tuo da gloriam


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
6466 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2012, 02:04:50 öö
Gönderen: CAMPANELLA
1 Yanıt
8341 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 04, 2010, 02:28:33 ös
Gönderen: M1TO
16 Yanıt
20963 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 13, 2012, 04:13:23 ös
Gönderen: frekans
0 Yanıt
6690 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 19, 2010, 04:59:44 ös
Gönderen: sundance
2 Yanıt
19628 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 23, 2011, 05:52:15 ös
Gönderen: Süvariler
7 Yanıt
9654 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 02, 2013, 04:57:21 ös
Gönderen: imhotep
4 Yanıt
11831 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 02, 2013, 02:25:48 ös
Gönderen: Spock
5 Yanıt
10577 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 27, 2020, 11:16:49 ös
Gönderen: Mandıra Filozofu
Kluni Tarikatı

Başlatan Don Corleone Diger

2 Yanıt
6838 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 12, 2014, 04:39:31 ös
Gönderen: Don Corleone
Dominikan tarikatı

Başlatan Don Corleone Diger

7 Yanıt
7288 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 15, 2014, 01:47:03 ös
Gönderen: ihboz