İspanya’nın Cordoba kentinde ömrünü geçiren ve döneminin en önemli cemaat lideri olan Hisdai İbn- Shaprut 915- 975 tarihleri arasında yaşamıştır. Onun döneminde Yahudi cemaati Almanya İmparatoru’na çok yakın olan kişilerle iyi ve yakın ilişkiler kurmuşardı. İbn Shaprut Alman İmparatoru’nun sarayında önemli şairler, dostlar ve din adamları ile dostluk bağları kurmuştu.
Hatta o dönemde Hazar topraklarında hüküm süren Hazar krallığının, kralı Joseph’ten bir armağan ve mektup ona ulaştırılmış, kral onun hakkındaki duygularından sitayiş ve saygıyla söz etmişti.
Hisdai, Cordoba’da, çok varlıklı ve kültürlü bir ailenin oğlu olarak hayata hazırlandı. Ailesi orada yaşayan Yahudilerin içinde en önemli olanlarından biriydi.
Hisdai zaman içinde halifenin baş saray doktoru ve diplomatik baş danışmanlığı görevine getirildi. 944 yılında Bizans İmparatoruyla ve 953 yılında Alman İmparatoruyla kurduğu iyi ilişkiler gibi 958 yılında da iyi bir Yahudi vatandaşı olarak bu kere de halifeye hizmet vermeye başladı.
İki hıristiyan krallığı olan Leon ve Navarra krallıklarının arasındaki savaşa son vermek ve onlarla halife arasında iyi ilişkiler kurmak amacıyla kralları Cordoba’ya davet etmiş ve baş görüşmelerini burada yapmalarını sağlamıştı. Çok iyi bir siyaset başarısı elde ederken, bu barışı sağlamak için Navarra’yı ziyareti sırasında kraliçe, çok şişman olan erkek torununun kilo problemine çare bulunmasını ondan istemiş, o da onu zayıflatarak kraliçenin takdirini kazanmıştı.
Hisdai elde ettiği ayrıcalıklardan yararlanarak başka ülkelerde yaşayan Yahudi soydaşlarına yararlı olmaya da çalışmıştı. Mesela hala elde bulunan resmi kayıtlara göre, Bizans İmparatoruna bir mektup göndermiş ve Bizans topraklarında yaşayan Yahudilerin dinlerini rahat ve huzurlu uygulamaları için izin vermesini sağlamıştı.
İspanya Yahudi cemaati içinde Kordoba’da Talmud Akademisi’nin kurulmasına önayak olmuş. Bunu parasal olarak da desteklemişti. İspanya’nın Hıristiyan bölümünde Tortosa’da yaşayan ünlü İbranice Gramer öğretmeni Menachem ben- Saruk’u Kordoba’ya getirtmiş onu kendi sekreterliğine atamıştı. Ben Saruk bu görevini yerine getirirken, aynı zamanda meşhur İbranice sözlüğünü de yayınlamıştı.
Hisdai, Hazar denizinin kıyısında yaşayan bir Yahudi Hazar Krallığı hakkında söylentiler duyduğunda, bu ülkenin Joseph adlı bir kral tarafından da yönetildiğini öğrenmişti. Bunun doğruluğunu öğrenmek için Bizans İmparatorundan bu konu hakkında malumat istemişti.
Bizans imparatoru bu Yahudi Hazar krallığının varlığını doğruladıktan sonra Hisdai Hazar kralı Joseph’e bir mektup yazmıştı. Mektubunda ona, bir Yahudi devletinin var olmasının onu ne kadar mutlu ettiğini, bu ülkede yaşayan halkın, diğer halklardan emir almamasının ve zulüm görmemesinin onu ne kadar etkilediği anlatan takdir ve sevgi dolu ifadeler vardı. Mektubunda, seçilmiş bir ırk olan Yahudilerin, kimselerin hükmü altında ezilmeden, kendi ülkelerinde özgürce yaşamalarının ne denli önemli ve gurur verici olduğunu yazmıştı. Hatta kendisinin bile bu konuda artık tamamen umutsuzken, bu krallığın varlığı ile çok sevinçli olduğunu açıklamıştı. Mektubu güvendiği birkaç Yahudi tüccara emanet etti. Macaristan ve Rusya üzerinden giden mektup, yıllar sonra kral Joseph’in eline geçti. Hemen kaleme aldığı cevap mektubunda gerçekten de bir Yahudi krallığının mevcut olduğunu ona anlattı. Bu iki mektubun orijinal oldukları ve gerçeklilikleri, Yahudi din bilginleri ve tarihçiler tarafından da onaylanmıştır.