Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Oyun İçinde Oyun  (Okunma sayısı 2359 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 05, 2009, 12:19:45 öö
  • Ziyaretçi

Sonsuz bir zamanda başladı bu oyun

Kaç kez oynandığı meçhul, ama oynanan hep aynı oyun

Ne zaman biteceği bilinmiyor

Oyunun bitişini, oyuncuların seçimi belirleyecek

Seçim, yeni oyunun, oyuncularını ve kurallarını belirleyecek


SENARYO


Biz keyfimize göre üreteceğiz, sen çılgın bir açlıkla, yaşadığın her şeyi unutmak için tüketeceksin,

Biz toplumsal kuralları koyacağız; ahlak diyeceğiz adet diyeceğiz, her şey senin için diyeceğiz, sen senin için olmayan ama senin için olduğunu sandıklarına köle gibi uyacaksın,

Biz güç için kontrol için ve sadece kendimiz için oyunu yazan olacağız, sen acılardan acı, ölümlerden ölüm beğenen olacaksın,

Biz savaş teknolojileri yaratacağız, silahları yaratacağız, sen silahları alıp savaş meydanlarında insan kardeşlerinle savaşan olacaksın,

Biz savaşları başlatan olacağız, sen gidip nedenini bile bilmediğini bir savaşın tam orta yerinde olacaksın,

Biz yöneten, idare eden, hedef gösteren olacağız, sen yönetilen, idare edilen, bilmediği bir hedefe koşan olacaksın,

Biz sefaletin, yokluğun, acının ve kederin ortaya çıkması için bütün sistemleri kuran olacağız, sen ezilen acı çeken sefalet içinde yaşayan olacaksın,

Biz keyfi sefada saltanat süreceğiz, sen cefada ezada sararıp solan ve insanlığını bile hatırlamayan olacaksın,

Biz bütün rolleri dağıtan, baş rolleri de kendine alan olacağız, sen ise figüran rollerinin peşinde hayat boyu koşan olacaksın,

Biz sözü söyleyen, sen sözü dinleyen olacaksın,

Biz uyutan olacağız, sen uyuyan olacaksın,

Biz oyun oynayan, sen ise oyuncak olacaksın,

Biz yaşamı her dem yaşayan, sen ise her nefeste umuda aşka huzura ve insanlığına ölen olacaksın,

Biz her yerde her kesin gündemini belirleyen, sen ise bu gündemi yaşayan olacaksın,

Biz sırlara gizlere sahip olan, sen ise kendine bile sahip çıkamayan olacaksın,



Rolleri dağıtanlar, kuralları koyanlar, savaşları çıkaranlar, dünya sahnesini sonuna kadar sömürenler ve ortalığı pisletenler ve diğerlerine hükmedenler bir avuç bile değildi. Geriye kalanlarla yetinenler ve figüranlık için rol bekleyenler, savaş meydanlarında ve yaşamın kaosuna atılanlar sürüler halindeydi.



Oyun sahnesi her geçen gün karardı

Oyun eğlenmekten, eyelenmeye dönüştü

Eğlenenlerin nefisleri semirmekten balon gibi şişmişti

Eyelenenlerin, neşesi sabrı ve kendisi tükenmişti

Ve nihayet eyelenen hatırladı her şeyi

Gördü oyunu

Eyelenen yıktı perdeyi eyledi viran



Oyun bu ya

Eyelenenler dedi ki;

Oynamıyoruz artık biz bu oyunu. Oyundan çıktık. Kendi oyunumuzu kuracağız.

Bıraktı silahını savaş meydanlarında icat edenlere, terk etti bütün savaş meydanlarını yüreğinde sonsuza kadar.

İlk kez kucaklaştı insan olmanın tadında, yaşamlar boyu gözü dönmüş bir nefret ve kinle ölümüne savaştıklarıyla.

Gündemlerini, kurallarını, adetlerini, değerlerini ve ölçütlerini verdi bir avuç insanın eline, bomboş kaldı yüreği yaşamın sevinciyle dolmak için.

Figüran rollerini ve kendisine belletilen yaşam modelini sonsuza kadar terk etti, oyun sırasında yere düşen insanlık kıyafetini giymek için.

İnsan kardeşlerinin ve doğanın hayrına olmayan bütün teknolojilerin, makinelerin üretim sistemlerinin fişini çekti yaşamından korkusuzca, yeni bir dünya sabahında doyasıya aşkı sevgiyi ve doğanın bin bir türlü kokusunu içine çekmek için.

Malın mülkün şanın şöhretin ve içine ekilen hırsın perdesini kaldırdı gözlerinden, oyun sahnesinin dört bir yanına dağılmış umutlarını toplamak için.

Kapattı bütün öğretileri ve kitaplarını bir daha açmamak üzere, yüreğinin sayfalarını ilk kez coşkuyla okumaya başlarken.

İnsan kardeşlerinden kendisini ayıran ne varsa attı yüreğinden, kırdı mühürleri sonsuza kadar.

Çözdü ayağına dolanan bütün prangaları, “Kendini” sonsuz zamanlar boyunca karanlığa bağlayan.

Bir gün daha hayatta kalmak yetmezdi, sonsuzluğa çevirdi gözlerini.

Bir adımlık nefes kesmezdi, bin adımlık bir nefes çekti içine;

Bir damla su kandırmazdı, bıraktı kendini okyanusun sularına;

Önünü görmek yetmezdi, kaldırdı başını dimdik, özlemle baktı uzayda kaybolan ufkun çizgisine;

Dört duvara ve bir avuç toprağa ait olmak da yetmezdi, savurdu kendini hesapsızca bilinmezin kucağına.

Yeniden doğdu tükenişinden ve küllerinden.

Sınırsız, sonsuz, kuralsız, hesapsızdı. Yitirdi yüreğini Kainatın kıvrımlarında.

Yaşamın kendisindeydi.

Kendisi de yaşamdaydı.

Şimdi – Burada Birlikte oynanan oyun, “Kendinde” insan tadı bırakan bir Yaşam Oyunuydu.


Sonsuz zamanlar boyunca sürmesini diliyorum.





Nilgün NART





Kaynak ; http://muhteseminsanlikmedeniyeti.blogspot.com/2007_07_01_archive.html
« Son Düzenleme: Aralık 09, 2010, 02:57:45 ös Gönderen: dogudan »


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
4038 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 28, 2007, 12:12:42 öö
Gönderen: shemuel
0 Yanıt
2102 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 05, 2007, 08:36:14 ös
Gönderen: shemuel
6 Yanıt
15436 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 06, 2012, 11:32:49 ös
Gönderen: CAMPANELLA
10 Yanıt
6323 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 28, 2009, 05:27:01 ös
Gönderen: enes34
0 Yanıt
3102 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 05, 2010, 08:07:48 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3801 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 20, 2010, 03:05:35 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
2343 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 31, 2010, 04:52:19 ös
Gönderen: amurdad
1 Yanıt
6971 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 04, 2010, 11:50:53 ös
Gönderen: ZAKABUNYA